Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2015/8133 E. , 2017/834 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/8133
Karar No : 2017/834
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : ….. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirket tarafından, haklarında tesis edilen işlem uyarınca süresinde ödenen idari para cezasının yargı kararıyla iptal edilmesine rağmen ödenen tutarın kendilerine iade edilmediğinden bahisle 40.486,50 TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
….. İdare Mahkemesince; davacı şirket tarafından idari para cezasının iptaline ilişkin yargı kararının tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde veya yine aynı sürede 2577 sayılı Yasanın 11.maddesi uyarınca idareye başvuru yapılarak kalan süre içerisinde tam yargı davası açılmadığı gerekçesiyle, bu süreler geçirildikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği öngörülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28.maddesinde ise Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde de; İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri belirtilmiştir. Buna göre; bu konuda açılacak davalarda ayrık durumlar dışında genel zaman aşımı süresinin esas alınması ve lehine ilam olan ilgilinin ilamın kendisine tebliğinden itibaren 10 yıl içinde idareye başvurarak ilam gereklerinin yerine getirilmesini isteyebileceğinin kabul edilmesi gerektiği; 10 yıllık sürenin idareye başvuru süresi olduğu, dava açma süresi olmadığı, dolayısıyla başvurmadan sonraki durumu, 2577 sayılı Kanunun 7 ve 10. maddeleri kapsamında değerlendirmek gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirkete 5510 sayılı Yasanın 102. maddesi gereğince 53.982.-TL idari para cezası verildiği, bu cezanın davacı şirket tarafından 15 günlük yasal süre içerisinde kanuni indirimden faydalanarak 40.486,50.-TL olarak ödendiği ve idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali için dava açıldığı, … İdare Mahkemesi’nin …. günlü, E:…, … sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, yatırılan tutarın iade edilmemesi üzerine 20.03.2015 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile yargı kararının uygulanmasını ve bahse konu tutarın ödenmesinin istenildiği, bu başvurunun 14.05.2015 tarihli ihtarname ile reddi üzerine 21.05.2015 tarihinde incelenmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargı kararlarının idarece geciktirilmeksizin yerine getirilmesinde idarelerin hem anayasal hem de yasal yükümlülükleri olduğu açıktır. Yargı kararlarının yerine getirilmesinin istenilmesinin de 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında bir başvuru olduğu açıktır.
Bu durumda, idari para cezasının iptali kararının hukuksal sonuç ve gereklerinin yerine getirilmesi, işlemin tesisinden önceki maddi ve hukuksal duruma dönülmesi yani iptal edilen işlemin konusu gereği davacıdan tahsil edilen parasal tutarın davacıya iadesi gerektiğinden, bu işlemin tesis edilmesi için davacının davalı idareye yaptığı başvurunun reddi üzerine, süresinde açılan davanın esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.