Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7539 E. 2017/3148 K. 30.05.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7539 E.  ,  2017/3148 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7539
Karar No : 2017/3148

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı banka ile dava dışı borçlu arasında imzalanan 85.000,00.-TL tutarlı 21/09/2010 tarihli Tüketici Kredisi Borçlanma ve Rehin Sözleşmesi uyarınca borçluya ait … plakalı araca rehin kaydı konulmak kaydıyla kullandırılan kredinin zamanında ödenmemesi üzerine başlatılan takibin, davalı idarece rehin şerhinin POL-NET kayıtlarına işlenmemiş olması nedeniyle aracın 3 kişiye satılmasından dolayı sonuçsuz kalması sebebiyle idarenin hizmet kusuru olduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen 89.279,42.-TL zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
….. 2. İdare Mahkemesince; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 5. maddesinin (b) fıkrasının 9 nolu bendi uyarınca araça ilişkin hukuki değişikliklerin araç sicillerine işlenmesinin trafik kuruluşlarının görevleri arasında sayıldığı, …plaka sayılı araca davacı lehine rehin konulmasına ilişkin sözleşmenin noterlik tarafından davalı idareye gönderilmesine ve davalı idare tarafından teslim alınmasına rağmen araç siciline işlemeyen davalı idarenin, aracın 3. bir kişiye, üzerinde davacı lehine rehin hakkı bulunmadan, satılmış olması nedeniyle davacının borcunu tahsil edememesi nedeniyle uğramış olduğu zararı tazminle yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 89.279,42 TL tazminatın başvuru tarihi olan 28/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarede davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında; “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 5. maddesinin b/9 bendinde; “Ülke çapında taşıtların ve sürücülerin sicillerini tutmak, bunlara ilişkin teknik ve hukukî değişiklikleri işlemek, işlettirmek, istatistiksel bilgileri toplamak ve değerlendirmek” trafik kuruluşlarının görev ve yetkileri arasında sayılmış olup, aynı maddenin son fıkrasında; “Sürücülere ait bilgilerde meydana gelebilecek değişiklikler ve araçlar üzerinde meydana gelebilecek teknik veya hukukî değişiklikler ile haciz, rehin, ihtiyatî tedbir ve belge iptali gibi kısıtlayıcı şerhlerin; elektronik ortamda tutulan siciller üzerine işlenilmesi ve kaldırılması işlemleri, bu değişiklik veya şerhlere karar veren yargı ve icra birimleri ile kamu kurum veya kuruluşları tarafından elektronik sistemle yapılabilir. Sürücü belgesi ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek bilgiler, tarafından ilgili kamu kurum veya kuruluşlarından elektronik sistemle temin edilebilir veya kanunlardaki istisnalar hariç olmak üzere bu amaçla sınırlı olarak paylaşılabilir. Bu fıkraya ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikte belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Kamu idareleri, yapmakla yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi (hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi) durumunda, hizmet kusurundan doğan zararların idarece tazmini gerekeceği idare hukukunun yerleşik ilkelerindendir.
Öte yandan, idarenin, hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için tek başına hizmet kusurunun varlığı yeterli olmayıp, bunun yanında idari işlem veya eylemden bir zarar doğmuş olması bu zararın kesin olarak ortaya çıkmış, miktar olarak belirgin, yani gerçek zarar olması ve idari eylem veya işlemle zarar arasında bir illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir.
Gerçek zararı aşan tazminat talepleri yönünden idarenin tazmin yükümlülüğüne gidilmesine olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının rehin alacaklısı olduğu 85.000,00.-TL tutarlı 21/09/2010 tarihli Tüketici Kredisi Borçlanma ve Rehin Sözleşmesinin araç siciline işlenmemesi ve akabinde aracın üçüncü bir kişiye rehinsiz olarak satışının yapılması nedeniyle davacının alacağını tahsil edemediği ve zarara uğradığı açıktır.
Davacı tarafından araç üzerine rehin şerhinin işlenmemesi nedeniyle icra takibinin sonuçsuz kalması gerekçesiyle 89.279,42 TL zararın tazmini istenilmişse de; talep edilen zarar miktarı somut verilere dayandırılamamış olup ne şekilde hesaplandığı anlaşılamamıştır.
Mahkemece davacının gerçek zararının ortaya çıkarılması gerekmekle birlikte söz konusu zararın rehin sözleşmesindeki miktarı da aşması mümkün değildir.
Davacının gerçek zararı aracın ikinci el satış bedeli kadar olup idarenin tazminle yükümlü olduğu miktar olan rehin sözleşmesinde belirtilen miktarı aşmamak kaydıyla aracın ikinci el satış bedelinin tespit edilerek gerçek zararın belirlenmesi gerekirken somut verilere dayanmayan miktar üzerinden hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.