Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7528 E. 2017/6604 K. 14.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7528 E.  ,  2017/6604 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7528
Karar No : 2017/6604

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : 14.02.2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen 18.06.2010 tarihli ve 27615 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 35 inci maddesi ile … İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin …..tarihli ve ….. sayılı işleminin iptali ile ödendiği belirtilen 25.959,60 TL’nin 18.08.2015 tarihinden itibaren işletilecek kanuni faiziyle birlikte iadesi talep edilmektedir.
Savunmanın Özeti :Davanın husumeti ile görülmesi gerektiği, 663 sayılı KHK ve 3359 sayılı Kanun çerçevesinde verilen yetkiye dayanılarak dava konusu Yönetmelik ile akut ve kronik böbrek yetmezliği bulunan hastaların tedavilerini diyaliz yoluyla devam ettirmede, böbrek nakline hazırlanmalarında ve gerekli diğer tıbbi durumlarda diyaliz yöntemlerini uygulayacak merkezlerin, planlamalarına, açılmalarına, faaliyetlerine, denetlenmelerine, merkezde ve merkezin denetiminde görev alacak sağlık personelinin eğitimi ve sertifikalandırılmalarına ilişkin usul ve esasların belirlendiği, yapılan personel plânlaması dahilinde iki yıl süre ile çalışma taahhüdü üzerine diyaliz eğitimine alınan davacının almaya hak kazandığı sertifikanın tarafına verilmesinin dava konusu Yönetmeliğin 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ancak ve ancak taahhüt ettiği iki yıllık çalışma süresinin bitiminde veya bu eğitim süresince tarafına yapılan maaş, döner sermaye, harcırah gibi harcama tutarını ödemesi halinde mümkün bulunduğu, bu şartlar gerçekleşmeden sertifikanın teslim edilmemesine ilişkin bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, davacıya yapılmış olan harcama tutarının geri alınmasının kişilerden alacakların düzenlendiği 20.02.2004 tarihli ve 25379 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16 Sıra Nolu Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğ ile düzenlenmiş esaslar dâhilinde mümkün olduğu, dava konusu düzenleyici işlemin mevzuatla Bakanlığa verilen görev ve yetkiler dahilinde sağlık hizmetinin yürütülmesinde ana etkenlerden olan yetiştirilmiş sağlık personelinin, yurt düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması ve kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin oluşabilecek aksaklıkların önlenmesi ve giderilmesi amacıyla yapıldığı, hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: 14.02.2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen 18.6.2010 tarih ve 27615 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile buna dayanılarak tesis edilen … İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin …. tarihli ve ….. sayılı işleminin iptaline ve bu düzenlemeye dayalı olarak davacıdan tahsil edilen miktarın iadesi isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi : Dava, 18.6.2010 tarih ve 27615 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 14.2.2012 tarih 28204 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değişik 35. maddesinin 3. fıkrasının iptali ile bu hüküm nedeniyle tahsil edilen miktarın faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.
Anılan Yönetmeliğin 35. maddesinin 3. fıkrasında ” Diyaliz eğitim başvurusu yapan kamu personelinden ihtiyaç halinde Bakanlığın uygun göreceği diyaliz merkezlerinde iki yıl süre ile görev yapmayı kabul ettiklerine ilişkin taahhütname alınır ve müdürlüğün uygun görüşü aranır. Taahhüt süresinden önce kamudan istifa eden personelden eğitim süresi boyunca kendisine ödenen maaş, döner sermaye, harcırah ödemeler geri alınır. Bu ödemelerin tahsiline kadar sertifika teslimi yapılmaz.” hükmü yer almaktadır.
Davacı tarafından tüm maddenin iptali talep edilmekte ise de uygulama işlemine dayanak alınan 3. fıkrasına hasren inceleme yapılması gerekmektedir.
İdarelerin, yasayla kendilerine tevdi edilen görev alanlarıyla ilgili olarak, yasada açıkça öngörülmese dahi, üst normlara aykırılık teşkil etmemek kaydıyla düzenleme yapma yetkisine sahip olduklarında duraksama bulunmamaktadır.
Ancak, idarenin yasallığı ilkesi ve Anayasanın 38. maddesinde ifadesini bulan “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin gereği olarak, idari yaptırımların esasları ile çerçevesinin yasayla düzenlenmesi; yaptırım uygulanacak ihlalin açıkça belirlenip, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde tanımlanmış olması zorunludur. Başka bir anlatımla; idare, ancak yasayla yetkili kılındığı ölçüde ve yasaya aykırı olmamak koşuluyla ihlal ve yaptırımları düzenleyebilir. Esasen bu husus, hukuk devleti ilkesi uyarınca idari düzenlemelerin öngörülebilir olması ve keyfiliğe neden olabilecek uygulamalara yol açmamasının da bir gereği olup; idarece yasal dayanağı bulunmaksızın idari yaptırım ihdas edilmesi, idarenin yasallığı ilkesi yanında hukuk güvenliği ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.
Oysa, Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin dayanağı olan yasal düzenlemelerde, diyaliz eğitimine alınacak personelin, eğitim ve sınav tamamlandıktan sonra zorunlu olarak kamuda çalıştırılacağı; kendilerinden taahhütname alınacağı, taahhüdüne aykırı davrananlara eğitim süresince ödenen maaş, döner sermaye, harcırah vb. ödemelerin geri alınacağı ve bu ödemelerin tahsiline kadar sertifikanın geçersiz olacağı şeklinde bir yaptırım öngörülmemiştir. Dolayısıyla, taahhüt süresinden önce kamudan istifa eden personelden eğitim süresi boyunca kendisine ödenen maaş, döner sermaye, harcırah vb. ödemelerin geri alınacağını öngören Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin dava konusu 35. maddesinin 3. fıkrasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Nitekim, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 18. ve 147. maddelerinde yer alan düzenlemeler de dikkate alındığında, kamu görevlisinin, içinde bulunduğu statü gereğince elde ettiği ücretlerin, Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelikte belirtilen koşullarda ve şekilde geri istenilmesinin, bunu öngören açık bir yasa kuralı olmadıkça mümkün olamayacağı da açıktır.
181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 3359 sayılı Yasaya göre sağlık alanında düzenleme yetkisine sahip nca, ülke genelinde planlaması yapılan diyaliz hizmetinin sunumunu sağlamak üzere, masrafları idare tarafından karşılanarak diyaliz eğitimi verildiği dikkate alındığında, eğitim almış uzman personelin, ülke ihtiyaçları gözönüne alınarak, diyaliz konusunda aldığı eğitimle elde ettiği bu uzmanlığının karşılığında bir süre kamu kesiminde hizmet sunmasının öngörülebileceğinin kabulü gerekmektedir. Ancak, Bakanlığın uygun göreceği diyaliz merkezlerinde iki yıl süre ile görev yapmayı kabul ettiklerine ilişkin taahhütname vererek, bütün masrafları idarece karşılanan kursta diyaliz eğitimi alan personelden, bu taahhüdünü yerine getirmeden istifa ederek kamudaki görevinden ayrılanlarından; ilgili yasalarda başkaca bir yaptırım öngörülmemesi karşısında, kamunun eğitim sırasında yüklenmiş olduğu, geçmişte yapılan masrafların faiziyle birlikte alınması mümkündür.
Esasen, idarenin vermiş olduğu hemodiyaliz uzmanlık eğitimi nedeniyle yüklendiği masrafları faiziyle birlikte davacıdan geri istemesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, davacının kamu görevlisi statüsü gereği elde ettiği ücretlerin cezai yaptırım olarak geri istenilmesi, bunu öngören açık bir yasa kuralı olmadıkça mümkün bulunmadığından, davacıya statüsü gereği yapılan ödemelerin tahsil edilmesine ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmadığından davacı tarafından ödenen miktarın iadesine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 18.6.2010 tarih ve 27615 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 35. maddesinin 3. fıkrasının iptali ve bu düzenlemeye dayalı olarak tahsil edilen bedelin faiziyle iadesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan ‘nun, 25.08.2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 184 üncü maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla ‘nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya husumetiyle ele alınıp Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, 14.02.2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen 18.06.2010 tarihli ve 27615 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 35 inci maddesi ile … İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin …………. tarihli ve …………… sayılı işleminin iptali ile ödendiği belirtilen 25.959,60 TL’nin 18.08.2015 tarihinden itibaren işletilecek kanuni faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından her ne kadar 18.6.2010 tarih ve 27615 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin, 14.2.2012 tarih ve 28204 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişik 35 inci maddesinin tamamının iptali talep edilmekte ise de, dava konusu işlemin dayanağının anılan maddenin üçüncü fıkrası olması nedeniyle ve davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar göz önüne alındığında hukukilik denetimi söz konusu hükmün üçüncü fıkrasına yönelik olarak yapılmıştır.
Anayasa’nın 124 üncü maddesinde “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” hükmü yer almakta olup, 56 ncı maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; üçüncü fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; dördüncü fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği hükmüne yer verilmiştir.
11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2 nci maddesinin birinci fıkrasında Bakanlığın görevinin; herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamak olduğu belirtilmiş; ikinci fıkrasının (b) bendinde teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak sağlık sistemini yönetmek ve politikaları belirlemek Bakanlığın görevleri arasında sayılmıştır. Anılan KHK’nın 40 ıncı maddesinde ise; Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Bununla birlikte 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3 üncü maddesinde sağlık hizmetleriyle ilgili temel esaslar bentler halinde belirlenmiş, anılan maddenin (c) bendinde, bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde nca düzenleneceği, (e) bendinde, tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı, (g) bendinde, nın; sağlık ve yardımcı sağlık personelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdam planlaması yapacağı, ülke ihtiyacına uygun nitelikli sağlık personeli yetiştirilmesi amacıyla hizmet öncesi ya da kamu kuruluşlarında mesleklerini icra eden sağlık ve yardımcı sağlık personeline hizmetiçi eğitim yaptıracağı, bunu sağlamak amacıyla üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarının imkânlarından da yararlanacağı, hizmetiçi eğitim programının ne şekilde ve hangi sürelerle yapılacağının nca çıkartılacak yönetmelikte tespit edileceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde ise “Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.
Davalı idare tarafından yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine dayanılarak akut ve kronik böbrek yetmezliği bulunan hastaların tedavilerini diyaliz yoluyla devam ettirmede, böbrek nakline hazırlanmalarında ve gerekli diğer tıbbî durumlarda diyaliz yöntemlerini uygulayacak merkezlerin, planlamalarına, açılmalarına, faaliyetlerine, denetlenmelerine, merkezde ve merkezin denetiminde görev alacak sağlık personelinin eğitimi ve sertifikalandırılmasına ilişkin esas ve usûlleri belirlemek amacıyla 18.06.2010 tarihli ve 27615 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te, 14.02.2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişiklik yapılmış olup, dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Diyaliz eğitim başvurusu yapan kamu personelinden ihtiyaç halinde Bakanlığın uygun göreceği diyaliz merkezlerinde başarılı olduğu sınav tarihinden itibaren iki yıl süre ile görev yapmayı kabul ettiklerine ilişkin taahhütname alınır ve müdürlüğün uygun görüşü aranır. Taahhüt süresinden önce kamudan istifa eden personelden eğitim süresi boyunca kendisine ödenen maaş, döner sermaye, harcırah gibi ödemeler geri alınır. Bu ödemelerin tahsiline kadar sertifika teslimi yapılmaz.” kuralına yer verilmiştir.
İdarelerin, yasayla kendilerine tevdi edilen görev alanlarıyla ilgili olarak, yasada açıkça öngörülmese dahi, üst normlara aykırılık teşkil etmemek kaydıyla düzenleme yapma yetkisine sahip olduklarında duraksama bulunmamaktadır.
Ancak, idarenin yasallığı ilkesi ve Anayasa’nın 38 inci maddesinde ifadesini bulan “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi”nin gereği olarak, idari yaptırımların esasları ile çerçevesinin yasayla düzenlenmesi; yaptırım uygulanacak ihlalin açıkça belirlenip, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde tanımlanmış olması zorunludur. Başka bir anlatımla; idare, ancak yasayla yetkili kılındığı ölçüde ve yasaya aykırı olmamak koşuluyla ihlal ve yaptırımları düzenleyebilir. Esasen bu husus, hukuk devleti ilkesi uyarınca idari düzenlemelerin öngörülebilir olması ve keyfiliğe neden olabilecek uygulamalara yol açmamasının da bir gereği olup; idarece yasal dayanağı bulunmaksızın idari yaptırım ihdas edilmesi, idarenin yasallığı ilkesi yanında hukuk güvenliği ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.
Oysa dava konusu Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin dayanağı olan yasal düzenlemelerde, diyaliz eğitimine alınacak personelin, eğitim ve sınav tamamlandıktan sonra zorunlu olarak kamuda çalıştırılacağı; kendilerinden taahhütname alınacağı, taahhüdüne aykırı davrananlara eğitim süresince ödenen maaş, döner sermaye, harcırah vb. ödemelerin geri alınacağı ve bu ödemelerin tahsiline kadar sertifikanın geçersiz olacağı şeklinde bir yaptırım öngörülmemiştir.
Nitekim, kamu görevlisinin, içinde bulunduğu statü gereğince elde ettiği ücretlerin geri istenilebilmesi için; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 18 inci maddesinde yer alan “Kanunlarda yazılı haller dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilemez, aylık ve başka hakları elinden alınamaz.” hükmü ile Devlet memurlarının mali hakları kapsamındaki unsurların tanımlarına yer verilen 147 nci maddesi uyarınca açık bir yasa kuralı gerekmekte olup, davalı Bakanlığın dayanak mevzuat ile kendisine verilen yetkisini aştığı anlaşılmaktadır. Zira anılan düzenlemeler dikkate alındığında, kamu görevlisinin, içinde bulunduğu statü gereğince elde ettiği ücretlerin, Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te belirtilen koşullarda ve şekilde geri istenilmesinin, bunu öngören açık bir yasa kuralı olmadıkça mümkün olamayacağı da açıktır.
Bu nedenle, taahhüt süresinden önce kamudan istifa eden personelden eğitim süresi boyunca kendisine ödenen maaş, döner sermaye, harcırah vb. ödemelerin geri alınacağını öngören Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin dava konusu 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bununla birlikte nca, 3359 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesi uyarınca hazırlanan Yönetmelikle; ülke genelinde planlaması yapılan diyaliz hizmetini sağlamak üzere eğitim almış uzman personelin, ülke ihtiyaçları gözönüne alınarak belirli bir süre kamu hizmetinde çalıştırılmasının öngörüldüğü, diyaliz konusunda aldığı eğitimle elde ettiği bu uzmanlığının karşılığında bir süre kamu kesiminde hizmet sunması yönünde zorunluk getirilmesinde ve bunun yerine getirilmemesi halinde, yaptırım uygulanmasında, kural olarak hukuka, hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırılık bulunmamakta ise de, Bakanlığın uygun göreceği diyaliz merkezlerinde iki yıl süre ile görev yapmayı kabul ettiklerine ilişkin taahhütname vererek, bütün masrafları idarece karşılanan kursta diyaliz eğitimi alan personelden, bu taahhüdünü yerine getirmeden istifa ederek kamudaki görevinden ayrılanlarından; ilgili yasalarda başkaca bir yaptırım öngörülmemesi karşısında, kamunun diyaliz eğitimi sırasında yapmış olduğu, bu eğitime yönelik masrafların faiziyle birlikte ilgiliden alınması mümkündür.
Anılan düzenleme uyarınca yapılan tahsilat işlemine gelince;
Dosyanın incelenmesinden, davacının … Dr. … Devlet Hastanesinde tabip olarak görev yapmakta iken diyaliz tabiplik sertifikası sertifikasyon eğitimi almak için Dr. … Devlet Hastanesi Başhekimliğine başvurduğu, davalı idarenin onayı ile Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Diyaliz Merkezinde 05.01.2015-03.04.2015 tarihleri arasında üç aylık teorik ve pratik eğitimi, Dr. … Devlet Hastanesi Diyaliz Merkezinde ise 06.04.2015-07.05.2015 tarihleri arasında bir aylık pratik eğitimi tamamladığı, 26.05.2015 tarihinde yapılan sınavda başarılı olarak diyaliz tabiplik sertifikasını almaya hak kazandığı, 13.08.2015 tarihinde … Dr. … Devlet Hastanesindeki görevinden ve memurluktan istifa ettiği, 14.08.2015 tarihli dilekçe ile diyaliz eğitimi sertifikasının tarafına verilmesinin talep edildiği, bu talep davalı idarenin ……….tarihli ve …… sayılı işlemi ile reddedilerek Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğe göre taahhüt süresi dolmadan görevinden ayrılması sebebiyle kendisine yapılan ödemelerin tahsil edilmesinden sonra sertifikanın teslim edilebileceği, söz konusu ödemelerin tahsilinin gerektiğinin bildirildiği, davacının yasal haklarını saklı tutmak suretiyle toplamda 25.959,60 TL ödemeyi yaparak sertifikasını aldığı, bu tahsilat işleminin ve işlemin dayanağı olan dava konusu Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının kamu görevlisi statüsü gereği elde ettiği ücretlerin cezai yaptırım olarak geri istenilmesi, bunu öngören açık bir yasa kuralı mevcut olmadığından, mümkün bulunmamakta olup, davacıya statüsü gereği yapılan ödemelerin tahsil edilmesine ilişkin işlemde bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığından davacı tarafından ödenen miktarın iadesine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 14.02.2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen 18.06.2010 tarihli ve 27615 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile … İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin …… tarihli ve … sayılı işleminin İPTALİNE, bu düzenlemeye dayalı olarak davacıdan tahsil edilen 25.959,60 TL’nin, ödemenin yapıldığı 18.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama gideri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen … TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 14/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.