Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7313 E. 2018/1684 K. 14.02.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7313 E.  ,  2018/1684 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7313
Karar No : 2018/1684

Davacılar : 1-
Vekili :
2-
Vekilleri :
Davalılar : 1-
2-
Vekilleri :
Davanın Özeti : 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının 2/2 no’lu maddesinin birinci cümlesi ve Geçici 1/1 maddesi ile bu madde uyarınca Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun, 20.07.2015 tarihinde yaptığı olağanüstü toplantıda aldığı, 2015 yılı sonuna kadar beşeri tıbbi ilaçların fiyatlandırılmasında kullanılmak üzere 1 avro değerinin 2,0787 TL olması yönündeki kararının iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Anayasasının 56. maddesi ile “sağlık hakkı”nın teminat altına alındığı, bu hakkın temini maksadıyla Devlete sağlık kuruluşlarını planlama ve sağlık hizmetlerini sunma görevi verildiği, bu görev 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği … ve bağlı kuruluşları marifetiyle yürütüldüğü, bu bağlamda, sağlık hizmetlerini sunma mükellefiyeti bulunan Devletin, ülke insanının ihtiyacı olan ilacı da temin etmek durumunda olduğu, ancak bugün gelinen noktada ilaç tüketiminin yüksekliğinin Sosyal Güvenlik Kurumlarını çok ciddi anlamda etkilediği ve önemli kaynak sorunu yarattığı, bu sebeple sağlık harcamalarının sürdürülebilirliği ve Devlete olan yükünün azaltılması için ilaç piyasasının bir sistem dahilinde kontrol edilmesi zarureti bulunduğu, ilaç piyasalarının gerek piyasa yapısı gerekse işleyişi bakımından diğer piyasalardan farklılık arz ettiği, ortaya çıkan piyasa aksamaları ve ilaç harcamalarındaki hızlı artış nedeniyle çeşitli düzenleme ve kontrollere tabi oldukları,
Bu bağlamda, Avrupa Birliğine üye ülkelerde “ilaç fiyatlarının doğrudan kontrol edilmesi”nin en sık başvurulan uygulamalardan birisi olduğu, ilaç fiyatlarının doğrudan kontrol edilmesi, pazarlık sonucu belirlenen fiyatlar, maksimum sabit fiyat, uluslararası fiyat kıyaslamaları ve fiyat indirme veya dondurma gibi tedbirleri içerdiği, doğrudan fiyat kontrollerinde, maksimum fiyatın ne olacağının ülkenin bütçe limitleri, ilaç endüstrisinin ülke ekonomisi içindeki önemi dahil birçok faktöre bağlı olduğu,
Geçmiş dönemlerde ilaç fiyatlandırmalarında ülkelerin “maliyet sistemini” esas aldıkları, buna göre, bütün ilaçlara aynı artış oranları vermek yerine her ilacın maliyetinin tek tek incelenmesi ve her ilaca maliyet artışının gerektirdiği oranda fiyat artışı yapılması öngörüldüğü, ancak bu sistemin ilaç fiyatlarının kontrolünde çok etkin bir yöntem olmadığı, keyfilik arz ettiği anlaşıldığından uygulamasından vazgeçildiği,
Avrupa Birliğine aday ülke pozisyonunda bulunan Ülkemizde de yukarıda belirtilen zaruretler ve kamu menfaati maksadıyla kanunların tanıdığı yetki çerçevesinde Avrupa Birliği ülkelerine benzer düzenlemeler yapıldığı ve 2004 yılına kadar Ülkemizde ilaç fiyatlandırmaları maliyet sistemine göre yapılmakta iken 2004 yılında referans fiyat sistemine geçildiği, Referans fiyat sisteminin, uluslararası fiyat karşılaştırmalarını içeren, açık ve şeffaf bir yöntem olarak fiyatların belirlenmesinde kullanılan bir sistem olduğu,
1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbî Müstahzarlar Kanunu’nun 3. maddesinde, “Dahilde imal olunan ispençiyariye tıbbî müstahzarların ticarete çıkarılmasından ve hariçte yapılanların memlekete ithalinden evvel ‘ndan müsaade alınacağı 6. maddesinde, “Ülke içerisinde imal edilecek müstahzarlara müsaade alınması için izlenecek prosedür” ile ilgili düzenlemeler getirildiği,
Aynı Kanun’un 7. maddesinde ise, “6. maddede yazılı istida ve numuneler Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletince tetkik ve tahlil edilerek aşağıda yazılı şartların mevcudiyeti hâlinde izin verilmesine müteallik muamele yapılır:
A) Müsaade talep eden kimsenin bu Kanunla tayin edilmiş alan selâhiyeti hak olması;
B) Tevdi edilen formülün müstahzar halinde ticarete arzedilmesinde fayda bulunması;
C) Kullanılmasında sıhhî mahzur bulunmaması;
D) Sanata muvafık yapılması ve uzun müddet muhafazası hâlinde bozulmağa müsait olmaması;
E) Tahlil ve tetkik neticesinde formülüne uygun ve bildirilen tedavi vasıflarım haiz olması;
F) Fiyatının muvafık ve isminin uygun bulunması.
Müstahzarın tabip reçetesiyle veya reçeteye lüzum olmadan serbestçe satılması hususu vekâletçe tâyin ve ruhsatnamede zikredilir. Bu Kanun mucibince yapılmasına izin verilen müstahzarların tümleri Resmi Gazete île ilân edilir. Tahlil masrafı ve ruhsatname harcı istida sahibine aittir.
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti piyasa icaplarına göre müstahzar fiyatlarının tadilini isteyebilir.” hükmünün getirildiği,
Ayrıca, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun sağlık hizmetleriyle ilgili temel esasların belirlendiği 3. maddesinin (k) bendinde, “Koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve teminin esas olduğu; her türlü müstahzar, terkip, madde, … ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin,… kontrolüne, murakabesine … özel mevzuata göre ruhsatlandırma, izin vefiyat verme işlerini yürütmeye …’nın yetkili olduğu”nun hükme bağlanığı,
Yine, bu mevzuat hükümlerine paralel olarak 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde, “sağlık hizmetlerinde kullanılan ilaçlar, özel ürünler, ulusal ve uluslararası kontrole tâbi maddeler, ilaç üretiminde kullanılan etken ve yardımcı maddeler, kozmetikler ve tıbbi cihazların güvenli ve kaliteli bir şekilde piyasada bulunması, halka ulaştırılması ve fiyatlarının belirlenmesi” hükmüne yer verilerek ilaç fiyatlarının belirlenmesi konusunda …nın yetkili kılındığı ve bu görevin …nın bağlı kuruluşu olan …Kurumuna verildiği,
Anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ilaç fiyatlarının belirlenmesine ilişkin usûl ve esasların Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlendiği,
Bu çerçevede dünyada beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında geniş uygulama alanı bulan referans fiyat sisteminin Ülkemizde sağlıklı uygulanarak, ürünlerin uygun fiyatlarla tüketiciye ulaşmasını temin etmek maksadıyla 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın 10/07/2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği,
Dava konusu Kararnamenin davaya konu olan 2. maddesinin ikinci fıkrasında, beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında referans fiyat para birimi olarak kabul edilen Avro değerinin tanımlandığı ve Türk Lirası cinsinden değerinin nasıl hesaplanacağı ile ilanına ilişkin esaslara yer verildiği,
Referans fiyat sistemi çerçevesinde Avro fiyatının Türk Lirasına dönüştürülmesinde kullanılacak Avro değerinin belirlenmesinde esas alınacak %70 oranındaki uyarlama katsayısının, gerek ülkemizdeki kaynakların en verimli şekilde kullanılması gerekse tüketicinin ilaca mümkün olduğunca en az maliyetle erişiminin sağlanması maksadıyla getirildiği,
İlaç fiyatlarının düşüş nedeninin Avro değerinin belirlenmesinde esas alınacak uyarlama katsayısına bağlanamayacağı, ilaç fiyatlarındaki düşüşlerin firmaların gönüllü olarak veya referans fiyat değişimine bağlı olarak da söz konusu olabileceği, nitekim, yılda iki defa referans fiyat değişimine bakılarak ve Kararnamenin 2. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ürünlerin referans fiyatlarının güncellendiği,
Beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılacak olan Avro değerinin tanımlanmasıyla fiyatlandırmanın objektif kriterlere göre yapılması ve fiyatlandırmada belirsizliklerin önüne geçilerek öngörülebilirliğin ve istikrarın sağlanmasının amaçlandığı, böylelikle firmalar tarafından Türkiye’ye getirilecek veya Türkiye’de üretilecek bir ilaç için na müracaat edilmesi halinde, ilacın yurt içinde ne kadar fiyatla satılacağının firmalar tarafından bilinebileceği, firmaların önünü görebilir hale geleceği, yapılan işlemin, referans fiyat esasına uygun olarak ilacın fiyatının belirlenmesi olduğu,
Toplumun sağlığının sürdürülmesi ve iyileştirilmesinde çok önemli bir yeri olan ilaçların, ihtiyacı olan kişilere, ihtiyaç duydukları anda ulaştırılmasına imkan verecek şartların oluşturulmasının devletin en önemli sorumlulukları arasında olduğu, bu sorumluluğun yerine getirilmesi gerek vatandaşın kendi imkanları ile karşıladığı ilaç bedellerinin makul seviyede olmasının ve gerekse devlet bütçesinden sağlık hizmetlerine ayrılan kaynağın sağlık harcamalarının niteliğinden ve niceliğinden ödün vermeden sürdürülebilir olmasının sağlanması ile mümkün olduğu, ayrıca, kamu düzeninin sağlanabilmesinin de eğitim, sağlık, adalet gibi devletin temel görevlerini yerine getirebilmesi için yeterli kaynağın sürdürülebilir bir şekilde bu alanlara tahsis edilebilmesini gerekli kıldığı, bu alanlardan birinin (örneğin, sağlık harcamalarının) öngörülenin üzerinde ve aşırı derecede artmasının diğer alanlara tahsis edilebilecek kaynak tutarını olumsuz etkileyeceği, bu nedenle Kararnamede öngörülen mekanizmanın mevcut olmaması halinde, yani dönemsel avro değerinin davacının talep ettiği şekilde güncel kur ile eşitlenmesi durumunda sağlık harcamalarının öngörülenin üzerinde ve aşırı derecede artması riskinin doğacağı ve bunun da kamu düzenini bozucu bir etkisi olabileceği,
Beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılacak Avro değerinin belirlenmesinde %70 oranındaki uyarlama katsayısının esas alınmasında Devletin ve halkın ilaca en az maliyetle ulaşmasının sağlandığı ve bu şekilde de Anayasanın 56. maddesi ile düzenlenen sağlık hakkının güvence altına alındığı,
Söz konusu Kararnamenin 2. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince, beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlarının belirlenmesinde sadece uyarlama katsayısının kullanılmadığı, Orijinal ürünlerin fiyatlarına kıyasla eşdeğer ürünlerin fiyatlandırılmasında %60, yirmi yıllık ürünlerin fiyatlandırılmasında ise %80 oranlarının kullanıldığı, Ülkemizde fiyatlandırma bu şekildeyken, referans fiyat sisteminin uygulandığı Avrupa Birliği ülkelerinde eşdeğer ürünlerin fiyatının orijinallerine göre %40’lar düzeyinde olduğu,
Ülkemizde üretim yapan veya ürün ithal eden firmaların bahsedilen sistem çerçevesinde bütünüyle çalışma ve sözleşme hürriyetinin gereklerine uygun olarak kendi rızalarıyla ürünlerini piyasaya sürdüğü, bu çerçeveden bakıldığında da işbu davaya konu düzenlemenin Anayasa’nın 48 inci maddesine uygun olduğu,
Diğer taraftan, Kararnamenin 2. maddesinin altıncı fıkrasında, “6/2/2004 tarihli ve 2004/671 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 20 yıldan eski ilaç statüsü kazanmış ve depocuya satış fiyatı 6,93 TL ve altında olan ilaçlar, depocuya satış fiyatı 3,63 TL ‘nin altında olan bütün ilaçlar, reçetesiz ilaçlar, kan ürünleri, tıbbi mamalar, radyofarmasötik ürünler, enteral beslenme ürünleri, alerji ürünleri, yetim ürünler geleneksel bitkisel tıbbi ürünler, biyobenzer ürünler, hastane ürünleri, serumlar, kamu tarafından bedeli ödenecek ilaçlar listesinde yer almayan ilaçlar ile Fiyat Değerlendirme Komisyonu tarafından belirlenecek olan aşılar ve halk sağlığı yönünden kritik önemi haiz ürünler için bu Karar hükümlerine bağlı kalmaksızın ayrıca fiyatlandırma yapılabilir. Bu ürünlerin fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esaslar; Maliye Bakanlığı, kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının görüşleri alınarak nca düzenlenecek tebliğ ile belirlenir” hükmüne yer verildiği,
Görüldüğü üzere, söz konusu madde kapsamındaki ürünlerin fiyatlandırılması özel şartlara tabi olan ürünler olduğu, bu ürünler arasında güncel kura bağlı olarak veya bu Kararnamenin 2. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen referans fiyat sisteminin kurallarına bağlı kalmaksızın fiyatlandırma yapıldığı,
İlacın, asimetrik bilgiye dayalı bir alan olduğu için beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlarının belirlenmesinde sadece firmaların beyan ettikleri maliyet yapısının dikkate alınmasının mümkün olmadığı, ilacın fiyatlandırılmasının doğrudan insan sağlığını ilgilendirdiğinden piyasa koşullarına bırakılamayacak kadar önem arz ettiği, çünkü, ilacın Ülkemizdeki en büyük alıcısının, sosyal devlet ilkesi gereği Devlet olduğu, bu sebeple, ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kamu otoritesince belirli esaslar tespit edilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı,
Eczacı kârının ilacın depocu satış fiyatı üzerine ilave edilmek suretiyle hesaplandığı, Kararnamenin 6. maddesinin tetkikinden de anlaşılacağı üzere, eczacı kârının ilacın depocuya satış fiyatının üzerine 50-100 TL arasında kalan kısmı için (100 TL dahil) %25 eczacı kârı ilave edilmek suretiyle hesaplandığı, bir diğer ifade ile perakende satış fiyatı 100 TL olan bir ilacın tutarının 25 TL’sinin eczacı kârını oluşturduğu, dolayısıyla eczacının zarara uğratılmasının söz konusu olmadığı,
Davacının mezkûr Kararnamenin 2. maddesinin ikinci fıkrasının iptali edilmesinin talebindeki esas amacın, kamu menfaatinin ve kamu sağlığının düşünülmesinden ziyade üretici, depocu ve eczacı kârının artırılmasından ibaret olduğu,
Kararnamenin Geçici 1. maddesini birinci fıkrasının, söz konusu Kararnamenin 2. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen beşeri tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılacak Avro değerinin belirlenme mekanizmasına paralel olarak düzenlendiği,
2015 yılı için dönemsel avro değerinin, yeni Bakanlar Kumlu Kararının yayımı tarihinden itibaren geri ve doğru 90 günlük hareketli ortalamanın %70’i olan 2,0787 TL olarak hesaplandığı, söz konusu değerin 21 Temmuz 2015 tarihinde toplanan FDK tarafından ilgili mevzuat doğrultusunda karara bağlandığı savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava,10/07/2015 tarih ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15/06/2015 tarih ve 2015/7752 Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının 2/2 no’lu maddesinin birinci cümlesi ve Geçici 1/1 maddesi ile bu madde uyarınca Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun 20/07/2015 tarihinde yaptığı olağanüstü toplantıda aldığı, 2015 yılı sonuna kadar beşeri tıbbi ilaçların fiyatlandırılmasında kullanılmak üzere aldığı 1 avro değerinin 2,0787 TL olması yönündeki kararın iptali istemiyle açılmıştır.
24.2.2017 tarih ve 29989 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6.2.2017 tarih ve 2017/9901 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararın 9. maddesiyle 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.6.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı yürürlükten kaldırılmıştır.
Dava konusu10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.6.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun 20/07/2015 tarihinde yaptığı olağanüstü toplantıda aldığı 2015 yılı sonuna kadar beşeri tıbbi ilaçların fiyatlandırılmasında kullanılmak üzere aldığı 1 avro değerinin 2,0787 TL olması yönündeki kararın iptali istemine gelince ;
Davalı idare savunmasında, Referans fiyat sistemi çerçevesinde Avro fiyatının Türk Lirasına dönüştürülmesinde kullanılacak Avro değerinin belirlenmesinde esas alınacak %70 oranındaki uyarlama katsayısının, gerek ülkemizdeki kaynakların en verimli şekilde kullanılması gerekse tüketicinin ilaca mümkün olduğunca en az maliyetle erişiminin sağlanması maksadıyla getirildiği, ilaç fiyatlarının düşüşün nedeninin Avro değerinin belirlenmesinde esas alınacak uyarlama katsayısına bağlanamayacağı, zira ilaç fiyatlarındaki düşüşlerin firmaların gönüllü olarak veya referans fiyat değişimine bağlı olarak da söz konusu olabildiği, nitekim yılda iki defa referans fiyat değişimine bakılarak ve mezkûr Kararnamenin 2. maddesinin 4. fıkrası gereğince ürünlerin referans fiyatlarının güncellendiği, beşeri tıbbi ürünlerin fıyatlandırılmasında kullanılacak olan “Avro değeri’nin” tanımlanmasıyla fıyatlandırmanın objektif kriterlere göre yapılması ve fiyatlandırmada belirsizliklerin önüne geçilerek öngörülebilirliğin ve istikrarın sağlanmasının amaçlandığı, böylelikle firmalar tarafından Türkiye’ye getirilecek veya Türkiye’de üretilecek bir İlaç için Saglık Bakanlığına müracaat edilmesi halinde ilacın yurtiçinde ne kadar fiyatla satılacağının firmalar tarafından bilinebileceği, bu şekilde firmaların önünü görebilir hale geldiği, yapılan işlemin, referans fiyat esasına uygun olarak ilacın fiyatının belirlenmesi olduğu, belirtilmiş olup kamu yararı gözetilerek yürürlüğe konulduğu sonucuna ulaşılan 15/06/2015 tarih ve 2015/7752 Bakanlar Kurulu Kararına dayalı olarak alınan dava konusu Fiyat Değerlendirme Komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle 10/07/2015 tarih ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15/06/2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının 2/2 no’lu maddesinin birinci cümlesi ve Geçici 1/1 maddesi hakkında karar verilmesine yer olmadığı, Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun 20/07/2015 tarihli kararına yönelik davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 14/02/2018 tarihinde davacı vekili ile davacı vekilleri … ve … ve davalı idareleri temsilen Av. …’nun geldikleri, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlenildikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Tarafların husumet itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
Dava, 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının 2/2 no’lu maddesinin birinci cümlesi ve Geçici 1/1 maddesi ile bu madde uyarınca Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun, 20.07.2015 tarihinde yaptığı olağanüstü toplantıda aldığı, 2015 yılı sonuna kadar beşeri tıbbi ilaçların fiyatlandırılmasında kullanılmak üzere 1 avro değerinin 2,0787 TL olması yönündeki kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacılar tarafından, Temmuz 2011 ve takip eden 4 yıl boyunca ülkemizde döviz kurlarının çok belirgin suretle yükseldiği ve böylelikle o dönemdeki yasal mevzuatta dönemsel Avro değerinin artırılmasını gerektiren koşullar gerçekleşmesine rağmen davalı idarelerden kurulu Komisyonun yasal mevzuatta hiçbir karşılığı olmayan “global bütçe” adını verdiği bir bahaneye dayanarak dönemsel Avro değerini güncellemekten kaçındığı,
Temmuz 2011’de, en son 13.02.2009 tarihinde güncellenen dönemsel Avro değerinin güncellenmesine yönelik olarak mevzuatta yer alan şartların gerçekleştiği, bunun üzerine, döviz kurunda meydana gelen artışlar dikkate alınarak dönemsel Avro değerinin güncellenmesi talebi ile davalı idarelere İYUK md. 10 kapsamında 07.07.2011 tarihinde başvurulduğu, bu başvurunun zımnen reddi üzerine … tarafından … İdare Mahkemesi’nde … E…. numarası ile dava açılmak zorunda kalındığı, … İdare Mahkemesinin … tarih, … E.. ve … K. sayılı kararı ile “şu durumda; … döneminden bu yana toplanamadığı anlaşılan Fiyat Değerlendirme Komisyonu tarafından, Avro değerinde Beşeri İlaçların Fiyatlandırması Hakkında Tebliğ ve Kararda hüküm altına alınan oranda meydana gelen değişiklik sonrasında emredici nitelikteki mevzuat hükümleri doğrultusunda ilaç fiyatlarına ilişkin karar alınması gerekirken davacı dernek tarafından yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal kararı verildiği, söz konusu kararın, Danıştay 15. Daire kararları ile onanarak kesinleştiği,
Mahkeme Kararında Avro değerini güncellenmesi gerektiği açıkça ifade edilmesine rağmen, Komisyonun 29.04.2013 de gerçekleştirdiği toplantıda Dönemsel Avro Değerinde herhangi bir güncelleme yapılmadığı, bunun üzerine kararın düzeltilmesi talebiyle üst makama başvurulduğu, ancak bu talebin de idareler tarafından zımnen reddedilmesi üzerine, ikinci bir dava daha açıldığı, … İdare Mahkemesi’nin “Bu durumda, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E. …, K,… sayılı kararındaki gerekçe ile hüküm fıkrası bir bütün olarak değerlendirildiğinde Avro değerinde Beşeri İlaçların Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğ ve Kararda hüküm altına alınan oranda meydana gelen değişiklik sonrasında emredici nitelikteki mevzuat hükümleri doğrultusunda ilaç fiyatlarına ilişkin karar alınarak dönemsel avro değerinin yeniden belirlenmesi gerektiği, mahkeme kararı sonrasında dönemsel Avro değerinin belirlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkmadığının da açık olduğu görüldüğünden 13.02.2009 tarihti Fiyat Değerlendirme Komisyonu kararıyla 1,9595TL olarak belirlenen dönemsel Avro değerinin değiştirilmemesine ilişin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” gerekçesi ile 11.12.2014 tarih, … E. ve … K. sayılı kararı ile davayı kabul ettiği,
Bu karar sonrasında yine …’na müracaat edildiği (15.05.2015 tarihli yazı ile) ve 07.07.2011 tarihinden bu yana yıllardır devam eden süreç sonunda yargı kararının uygulanmasının talep edildiği,
Buna karşılık Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun yasal mevzuat hükümleri ve yargı kararları doğrultusunda Dönemsel Avro Değeri’ni artırması beklenirken, … internet sitesine eklenen 22.05.2015 tarihli duyuru ile dönemsel Avro değerinin 18.05.2015 tarihinde sadece %2,0669 oranında artış ile 2.00 TL’ye artırıldığı, böylece Nisan 2011’de başlayıp yaklaşık dört yıl süren hukuk mücadelesinin ardından, dönemsel Avro değerinde sadece yaklaşık 4 kuruşluk bir artış gerçekleştirildiği, bu artışın güncel kur gerçekleşmeleri ışığında son derece düşük olduğu, yasal düzenlemelere uygun bulunmadığı ve bir defa daha mahkeme kararlarını karşılamaktan uzak olduğu gerekçesiyle, söz konusu değerin mevzuata ve güncel kura uygun olarak güncellenmesi için 11.06.2015’de üst makama başvurulduğu ve dönemsel Avro değerinin mahkeme kararının icaplarına uygun olarak kur gerçekleşmeleri doğrultusunda güncellenmesini beklerken bu defa Bakanlar Kurulu’nun, mahkeme kararlarını gereği gibi yerine getirmekten kaçınmak amacıyla ilaçların fiyatlandırılmasına dair yeni bir kararname yayınlama yoluna gittiği, yukarıda açıklanan mahkeme kararlarının dayandığı önceki kararnameyi yürürlükten kaldırdığı,
BK Kararı’nın söz konusu maddelerinin yanı sıra işbu dava konusunu oluşturan diğer idari işlemin ise Geçici 1/1 noltu madde uyarınca 2015 sonuna kadar geçerli olmak üzere yapılan 1 (bir) Avro değeri= 2,0787 TL işlemi olduğu,
Referans fiyat sisteminde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin referans (kaynak) ülke olarak alındığı ve belirlenen 5 veya 10 ülke içinde, ruhsatlı ve piyasada satışı olan orijinal (referans) ürünün depocuya (iskontosuz olarak) en düşük satış fiyatının “referans (kaynak) fiyat” kabul edildiği, Referans (kaynak) fiyat para birimi olarak da “Avro” kurunun kullanıldığı,
Sistemin bu şekilde bir referans (kaynak) fiyat belirlediği ve sınıflarına göre (tek başına referans ilaç için %100, eşdeğeri bulunan referans ve eşdeğer ilaçlar için %60, yirmi yıllık ilaçlar için ise %80) bu ürünlere referans fiyatın belirli bir oranına kadar alabilecekleri bir azami fiyat tayin ettiği, Sistemin özünün bu olduğu, bununla birlikte, seçili referans ülkeler AB ülkeleri olup bu sebeple referans fiyat para birimi olarak da “Avro” kullanıldığından, tayin edilen azami fiyatın Türk Lirası’na çevrilebilmesi için sürekli değişen cari kur dışında, sabit bir değişkene daha ihtiyaç duyulduğu, işte fiyatlandırmada kullanılan bu sabit değişkenin de “dönemsel Avro değeri” olduğu, yayınlanan yeni BK Kararı’nda bu değişkenin adının “Avro değeri” olarak değiştirilmiş olmakla birlikte, özü itibarı ile bu iki kavramın aynı olduğu ve Avro cinsinden takip edilen referans fiyattan Türk Lirasına çevirmek için dönüştürücü bir araç olarak kullanıldığı,
Sistemin temel olarak, Türkiye’deki fiyatların, seçilen ülkelerdeki referans (kaynak) fiyatların, BK Kararı ile farklı ilaç grupları için farklı şekilde tesis edilen oranlarına karşılık gelen değerlerinden çok aşırı sapmaması için tasarlandığı, bu amacı sağlamak üzere de referans (kaynak) fiyat takibi ve dönemsel Avro değeri mekanizmalarının yaratıldığı,
Ürünlerin ilk kez fiyatlandırılırken, yukarıda sözü edilen sistem dâhilinde fiyatlandırıldığı, bir defa fiyat almış olan ürünlerde ise, ürün fiyatlarının esas olarak iki değişkene bağlı şekilde takip edildiği, bu değişkenlerin,
a. Yurt dışındaki referans (kaynak) fiyatta gerçekleşen değişiklikler: Referans (kaynak) fiyatta belli bir oranı aşan değişiklikler, fiyata yansıtılır.
b. Kura bağlı değişiklikler: Dönemsel Avro değerine göre cari Avro kurunda oluşan ve belirli bir oranın üzerine çıkan değişiklikler, fiyata yansıtılır.
Yurt dışındaki referans (kaynak) fiyat değişikliklerinin takibi ile ortaya çıkan anlamlı değişikliklerin fiyata yansıtıldığı ve Türkiye’deki fiyatın referans (kaynak) fiyattan uzaklaşmasının engellendiği, benzer şekilde cari kurun dönemsel Avro değerinden belirli oranları aşacak kadar (ciddi) bir sapma göstermesi halinde dönemsel Avro değerinin cari kura yaklaştırılması suretiyle Türkiye’deki fiyatların referans (kaynak) fiyata yakınlaştırılmasının sağlandığı,
Ancak sistemin yürürlüğe girmesinden bu yana fiyatlandırmada bir dönüşüm aracı olarak kullanılan ve mevzuatta yer alan şartlar gerçekleştiğinde güncellenen bu değerin, 2009 yılından bu yana varoluş amacına aykırı olarak ilaç fiyatlarının baskılanmasında ve ilaç harcamalarının kontrol altına alınmasında bir araç olarak kullanıldığı ve gerekli güncellemelerin mahkeme kararlarına rağmen yapılmadığı, dava konusu Karar ile de son yıllarda ortaya konulan bu hukuka aykırı tutumun bir yasal çerçeveye oturtularak meşrulaştırılmaya çalışıldığı, Karar’ın iptali talep edilen maddesinin referans fiyatlandırma sisteminin amaç ve işlevi ile örtüşmediği,
Dönüşüm kuru olarak kullanılan “Avro değerinin bir önceki yılın ortalama Avro satış değerinin %70’ine sabitlenmesinin, ekonomik olarak rasyonel ve sürdürülebilir olmayıp, ilaç hizmetini de tehlikeye atan bir durum yarattığı,
Dönüşüm kuru olarak kullanılacak Avro değerinin cari kura mümkün olduğunca yakın tutulması gerekirken, iptali talep edilen düzenlemeler ile, 1 Avro değerinin bir önceki yılın ortalama Avro kuru döviz satış değerinin %70’i olarak tespit edilmesi ile “Avro değeri” önceki yıl verilerine sabitlendiği, bunun da %70’i alınarak, güncel olmayan, eski tarihli bir ortalama değerin %30 altında bir değer üzerinden Avro’dan TL’ye dönüşüm yapılmasının öngörüldüğü, bu durumun Avro değerinde meydana gelen değişikliklerin fiyatlara güncel olarak yansıtılamayacağı anlamına geldiği,
Bunun neticesinde de ilaç fiyatlandırmasında güncel kurlar uygulanmadığı gibi, bir önceki yılın ortalama değerinin yüzde otuz düşüğünün esas alınacağı, yani ilaç fiyatları güncel ekonomik koşulların oldukça gerisinde bırakılacağı, bu durumun sürekli artan döviz kurları karşısında ekonomik gerçeklere uygun olmadığı,
İdarenin yüzde yetmiş oranını da herhangi bir rasyonel sebebe dayanarak belirlemediği, bu yaklaşımın, yukarıda açıklanan referans fiyat sisteminin özüne aykırı olduğu ve mahkeme kararlarını karşılamadığı,
TCMB resmi verilerine göre 07.09.2015 tarihi itibarı ile Avro döviz satış kuru 3,3838- TL düzeyinde iken, ilaçların fiyatlandırılmasında yıl sonuna kadar kullanılacak olan Avro değerinin, 2,0787-TL düzeyinde kaldığı, dava tarihi itibarıyla geçerli olan güncel kurdan % 38.5 oranında düşük olduğu, böylesi bir ekonomik iklimde ilaç firmalarının ürünlerinin pazardaki varlıklarını muhafaza edemeyecekleri,
Özetle, referans fiyat sistemi Avro değerinin uluslararası ekonomik gelişmelere göre güncellenmesini gerekli ve zorunlu kılmakta iken iptali talep edilen maddeler ile avro değeri bir önceki yılın gerçekleşmelerine sabitlendiği, böylece Avro değerinde ne kadar artış olursa olsun, bu artışın fiyatlara yansıtılmasının mümkün olmayacağı, yine düşüş olması halinde de bu düşüşün fiyatlara yansıtılamayacağı,
Esas olarak, sırf ülkemiz para birimi Avro’dan farklı olduğu için mevzuatımıza giren Avro değerinin tespiti hususunda idareye tanınan yetkinin ekonomik gerçekleşmelerden bağımsız olarak keyfi ve varoluş amacına aykırı olarak kullanılması halinde, söz konusu BK Kararı’nın 2/4 nolu maddesinin 4. fıkrasında belirtilen oranların sağlanamadığı,
Referans (kaynak) para birimi olan Avro’nun döviz satış kurlarında önemli ölçüde ve sürekli artış olmasına rağmen, ilaç fiyatlarının belirlenmesinde uygulanan Avro değerinin ekonomik gerçekleşmelerden bu derece uzak ve keyfi bir şekilde belirlenmesinin, yalnızca ilaç üreticisi ve ithalatçılarını değil (ilaç ihtiyacı olan hastalar, bunları tedavide kullanan hekimler ve sağlık kuruluşları gibi) toplumun çeşitli kesimlerini de ilgilendiren bir nitelik taşıdığı, idarenin bu tutumu yüzünden ilaç temininde ortaya çıkan aksaklık ve zorlukların doğrudan halk sağlığını ilgilendiren olumsuz sonuçların doğmasına yol açabileceği, ilaç üreticisi ve ithalatçılarının zarar etme riskine ve hatta zarar etmelerine rağmen bu faaliyetlerini uzun süre sürdürmeleri beklenemeyeceğine göre, halkın böyle bir sonuçla karşılaşmasının kaçınılmaz olduğu,
Hali hazırda Türkiye’de, ilaç fiyatlarının Avrupa’daki en düşük ilaç fiyatlarının dahi çok çok altında olduğu, bu düşük fiyatların Türkiye’yi kaynak alan diğer ülkeleri de doğrudan etkilemesi, yeni ilaçların ülkemizde ruhsatlandırılarak pazara sunulmasını engellediği, mevcut ilaçların pazarda bulundurulmasını da tehlikeye soktuğu, giderek ağırlaşan koşullar nedeniyle sektörde işten çıkarmalar yaşandığı, yeni yatırımlar yapılamadığı, paralel ihracata sebep olduğu ve yurt içinden temin edilemeyen ilaçların sayısının her geçen gün arttığı, iptali talep edilen düzenlemeler ile bu koşulların giderek daha da ağırlaşacağı,
Anayasa’nın 35. maddesine göre, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, ancak bu hakkın kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği, yine Anayasa’nın 48 maddesine göre herkesin dilediği alanda sözleşme hürriyetine sahip olduğu, ancak devletin, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun olarak yürümesini, güvenlik ve kârlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirler alabileceğinin belirtildiği, bu maddenin gerekçesinde de, devletin kamu yararı olan hallerde ve millî ekonominin gerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalar getirebileceği belirtildiği, ancak bu sınırlamaların özel teşebbüslerin faaliyetlerine ilişkin olabileceği ve özel teşebbüsü ortadan kaldıramayacağı kaydı konulduğu,
Benzer şekilde, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi de mülkiyet hakkının dokunulmazlığı düzenlenmiş olmakla birlikte, devletlerin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak amacıyla gerekli gördükleri yasaları uygulama hakkının saklı olduğu,
Bu hükümler bir arada ele alındığında, kural olarak işletmelerin kendi mal ve hizmetlerinin fiyatlarını belirlemekte serbest olduğu, ancak bu serbestliğin devlet tarafından “kamu yararı”, “milli ekonominin gerekleri” ve “sosyal amaçlar” gibi gerekçelerle kısıtlanabileceği, ilaç piyasasına benzer olarak, düzenleyici ve denetleyici kurumların faaliyet gösterdiği, sermaye-bankacılık enerji, tütün ve alkol ürünleri, şeker, telekomünikasyon gibi sektörlerde devletin gördüğü “kamu yararı” çerçevesinde görev ve yetkileri uyarınca müdahalede bulunduğu,
Ancak, bu müdahalelerin ölçülü olması gerektiği, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının ilaç piyasasında güncel durumu yansıtmayan, pratikte uygulanamaz düzenlemeler içerdiği, Bakanlar Kurulu Kararı’na istinaden Komisyon tarafından belirlenen 1 Avro = 2,0787 TL tutarındaki kurun, halihazırda geçerli kur ile kıyas edilemeyecek ölçüde düşük olduğu, ölçülülük ilkesine aykırı olan bu işlemlerin iptalinin gerektiği iddia edilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 24.02.2017 tarih ve 29989 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 06.02.2017 tarih ve 2017/9901 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar’ın 9. maddesiyle, 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürürlükten kaldırılmış olması , bu düzenlemeye dayalı olarak tesis edilmiş bir uygulama işleminin dava konusu edilmemiş olması, Karar’ın Geçici 1/1 maddesi uyarınca Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun 20.07.2015 tarihinde yaptığı toplantıda aldığı, 2015 yılı sonuna kadar beşeri tıbbi ilaçların fiyatlandırılmasında kullanılmak üzere 1 avro değerinin 2,0787 TL olması yönündeki kararın da uygulama işlemi olmayıp, düzenleyici işlem niteliğinde olması karşısında davanın konusu kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, davanın açılmasına sebebiyet vermiş olması nedeniyle kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.300,00 TL duruşmalı vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine, aşağıda dökümü gösterilen …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacılara iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.