Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7300 E. 2018/1685 K. 14.02.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7300 E.  ,  2018/1685 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7300
Karar No : 2018/1685

Davacı :
Vekili :
Davalılar : 1-
2-
Vekilleri :
Davanın Özeti : 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarihli ve 2015/7752 sayılı Beşeri ve Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesinin 7. fıkrası, 6. maddesinin 1. fıkrası ve 7. maddesinin 2 . fıkrasının iptali istenilmektedir.
…’nın Savunmasının Özeti: 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbî Müstahzarlar Kanunun 6. ve 7. maddeleri, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunun 3. maddesinin (k) bendi ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 ve 27. maddeleri gereğince, ilaçların kaliteli olarak uygun fiyatlarla ve sürekli bir şekilde halka ulaşmasının sağlanması konusunda ve bağlı Kuruluşu olan … Kurumunun görevli ve yetkili kılındığı, Dava konusu Karar’ın 3. maddesinin birinci fıkrasında, “İlaç fiyatlarının belirlenmesi değerlendirilmesi amacıyla …nın koordinatörlüğünde Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının temsilcilerinin katılımıyla Fiyat Değerlendirme Komisyonu oluşturulur. Komisyon, üç ayda bir olağan, gerektiği hallerde Komisyonda temsilcisi olan kurumlardan herhangi birinin daveti üzerine olağanüstü toplanarak bu Kararın uygulanmasına ilişkin usullerle ilgili veya ilaç fiyatlarının artırılması, azaltılması ya da aynı kalması yönünde kararlar alır.” hükmüne yer verildiği, Ülkemizde gerek imal gerekse ithal ilaçların ruhsat alma sürecindeki ilk fiyatlarının …tarafından belirlendiği, …nın ilk fiyatlandırma işlemi sonrasında, kamu sağlığının korunması ve ilacın piyasada bulunabilirliğinin sağlanması amacıyla … koordinatörlüğünde Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının temsilcilerinin katılımıyla teşekkül eden Fiyat Değerlendirme Komisyonunun üç ayda bir olağan, gerektiği hallerde Komisyonda temsilcisi olan kurumlardan herhangi birinin daveti üzerine olağanüstü toplanarak ilaç fiyatlarının artırılması, azaltılması ya da aynı kalması yönünde kararlar aldığı, ilacın mâli bir boyutunun olması sebebiyle nın ilgili diğer Bakanlık ve Kurumlarla birlikte istişare ederek ilaç fiyatları değerlendirdiği, Fiyat Değerlendirme Komisyonunun, …nın ilk fiyat verme işleminden sonra piyasada bulunması zorunlu olan ürünlerin piyasada bulunabilirliğinin teminiyle, ilacın yoka girmemesi ve sistemin sağlıklı işlemesi adına hızlı karar alınabilmesi maksadıyla kamu maliyesi açısından tasarruf sağlayan ürünlerin fiyatlarının Fiyat Değerlendirme Komisyonu kararı ile yükseltilebildiği, dava konusu Karar’ın 2. maddesinin yedinci fıkrasına göre, Fiyat Değerlendirme Komisyonunun, ilk fiyatlandırma süreci sonrasında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. maddesi kapsamında yer alan ve alternatif geri ödeme modelleri kullanılarak yapılacak alımlara konu ilaçlar için bu Karar hükümlerine bağlı kalmaksızın ilaç fiyatlarını ve/veya kâr oranlarını farklılaştırarak belirlediği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. maddesinin on ikinci fıkrasında, “Kurum, fatura denetimi konusunda kriterler koymaya, alternatif geri ödeme modelleri oluşturmaya ve bu konularda tespitler ve denetimler yapmaya ve/veya yaptırmaya, buna bağlı olarak hizmet alımı yapmaya yetkilidir.” hükmünün yer aldığı, bu hükme paralel olarak da Sosyal Güvenlik Kurumunca ilaç bedelinin ödenmesi aşamasında, istisnai durumlarda kamu menfaati de gözetilerek firmalarla özel anlaşma yapılabilmesine imkân sağlamak üzere düzenleme yapıldığı,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. maddesi kapsamında yer alan alternatif geri ödeme modelleri kullanılarak yapılacak alımlara konu ilaçlar için, ilaç fiyatlarının ve/veya kâr oranlarının belirlenmesi konusunda yetkinin, Fiyat Değerlendirme Komisyonu’nun uhdesinde olduğunda tereddüt bulunmadığı,
İlacın fiyatlandırılmasının doğrudan insan sağlığını ilgilendirdiğinden piyasa koşullarına bırakılamayacak kadar önem arz ettiği, ilacın Ülkemizdeki en büyük alıcısının sosyal devlet ilkesinin gereği olarak Devlet olduğu, bu sebeple, ilaç fiyatlarının belirlenmesinde kamu otoritesince belirli esaslar tespit edilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı,
Karar’ın uygulanması hususunda tebliğler çıkarmaya …nın yetkili olduğu, bu kapsamda 11/12/2015 tarihli ve 29559 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılması Hakkından Tebliğin 8. maddesinin üçüncü fıkrasında fiyat değişikliğine ilişkin bildirimlerin düzenlenmekle aynı maddenin on üçüncü fıkrasında “On ikinci fıkranın (a) bendine göre oluşacak stok zararları, başvuru sahipleri tarafından ecza depolarına, depolar tarafından da eczanelere ödenir. Bu kapsamda yapılacak işlemlerde, eczacılar tarafından İlaç Takip Sistemine yapılan bildirimler esas alınır. İlaç Takip Sistemine kayıt edilmiş ve fiyat düzenlemelerinden etkilenmiş olan eczane stoklarındaki ilaçların eczaneye maliyeti farklarının toplam tutarı, ruhsat sahipleri tarafından fiyat değişikliğinin duyurulduğu tarihten sonra, en geç 15 (on beş) gün içerisinde ecza depolarına, ecza depoları tarafından da eczanelere en geç 15 (on beş) gün içerisinde ödenir.” düzenlemesinin bulunduğu, Yani, dava konusu Kararın “Fiyat değişimleri” başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen fiyat düşüşlerinde eczane ve depo stok zararlarının karşılanmasına ilişkin düzenlemenin uygulanmasının anılan Tebliğ hükümlerinde teferruatlı olarak gösterildiği, fiyat düşüşleri ile ilgili muğlak bir durumun bulunmadığı net bir şekilde açıklanmakla, stok zararının nasıl karşılanacağı, karşılanmaması durumunda sorumluların kim olacağı konularının ayrıntılı olarak ifade edildiği savunulmuştur.
…’ın Savunmasının Özeti: Anayasanın “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65. maddesinde, “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir” hükmüne yer verilerek devlete ait iktisadi ve sosyal ödevlere genel bir kriter getirildiği, Anayasanın 56. maddesi ile “sağlık hakkı”nın teminat altına alındığı, bu hakkın temini maksadıyla Devlete sağlık kuruluşlarını planlama ve sağlık hizmetlerini sunma görevi verildiği, bu görevin 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği …ve bağlı kuruluşları marifetiyle yürütüldüğü, bu bağlamda, sağlık hizmetlerini sunma mükellefiyeti bulunan Devletin, ülke insanının ihtiyacı olan ilacı da temin etmek durumunda olduğu, ancak bugün gelinen noktada ilaç tüketiminin yüksekliğinin Sosyal Güvenlik Kurumlarını çok ciddi anlamda etkilediği ve önemli kaynak sorunu yarattığı, bu sebeple sağlık harcamalarının sürdürülebilirliği ve Devlete olan yükünün azaltılması için ilaç piyasasının bir sistem dâhilinde kontrol edilmesi zarureti bulunduğu, ilaç piyasalarının gerek piyasa yapısı gerekse işleyişi bakımından diğer piyasalardan farklılık arz ettiği, ortaya çıkan piyasa aksamaları ve ilaç harcamalarındaki hızlı artış nedeniyle çeşitli düzenleme ve kontrollere tâbi oldukları, Avrupa Birliğine üye ülkelerde “ilaç fiyatlarının doğrudan kontrol edilmesi”nin en sık başvurulan uygulamalardan birisi olduğu, ilaç fiyatlarının doğrudan kontrol edilmesinin, pazarlık sonucu belirlenen fiyatlar, maksimum sabit fiyat, uluslararası fiyat kıyaslamaları ve fiyat indirme veya dondurma gibi tedbirleri içerdiği, doğrudan fiyat kontrollerinde, maksimum fiyatın ne olacağının ülkenin bütçe limitleri, ilaç endüstrisinin ülke ekonomisi içindeki önemi dahil birçok faktöre bağlı olduğu, geçmiş dönemlerde ilaç fiyatlandırmalarında ülkelerin “maliyet sistemini” esas aldığı, buna göre, bütün ilaçlara aynı artış oranları vermek yerine her ilacın maliyetinin tek tek incelenmesi ve her ilaca maliyet artışının gerektirdiği oranda fiyat artışı yapılması öngörüldüğü, ancak, bu sistemin ilaç fiyatlarının kontrolünde çok etkin bir yöntem olmadığı, keyfilik arz ettiği anlaşıldığından uygulamaktan vazgeçildiği, 2004 yılında referans fiyat sistemine geçildiği, referans fiyat sisteminin, uluslararası fiyat karşılaştırmalarını içeren, açık ve şeffaf bir yöntem olarak fiyatların belirlenmesinde kullanılan bir sistem olduğu, Kararnamenin 2. maddesinin 7. fıkrasının, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. maddesinin on ikinci fıkrasında yer alan, “Kurum, fatura denetimi konusunda kriterler koymaya, alternatif geri ödeme modelleri oluşturmaya ve bu konularda tespitler ve denetimler yapmaya ve/veya yaptırmaya, buna bağlı olarak hizmet alımı yapmaya yetkilidir.” hükmüne paralel olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumunca ilaç bedelinin ödenmesi aşamasında, istisnai durumlarda kamu menfaati de gözetilerek firmalarla gerek finansal gerekse performansa dayalı sözleşmelerin yapılabilmesine imkân sağlamak üzere getirilmiş bir hüküm olduğu, Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı ve Onuncu Kalkınma Planı çerçevesinde “orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak” ve “ülkemiz ilaç sanayini uluslararası rekabet gücüne sahip, dünya ihracatından daha fazla pay alan küresel bir oyuncu haline getirmek” amaçlarından hareketle imal ilaç sektörünün sürdürülebilirliğinin ve küreselleşmesinin desteklenmesi için sektörel yatırımların yerelleşmesi yönünde rasyonel finansman yapısının oluşturulması için gerekli çalışmalara başlanıldığı, Kurumca finansmanı sağlanan/sağlanacak olan sağlık alanındaki ürün ve hizmet gruplarının, ihtiyaç duyulan alanlarda mevcut ödeme usul, esas ve kuralları dışında mali veya tıbbi olarak getireceği faydaya göre ödeme kapsamına alınması veya mevcut ödeme usul, esas ve kuralların değiştirilmesi ile yurt dışından temin edilen, ülkemizde imal edilemeyen veya bulunmayan ürün gruplarının üretiminin, ithal ürünlerin yerli üretime geçmesinin, piyasada bulunurluğunun sağlanması hususlarının teşvik edilmesi amacıyla alternatif geri ödeme yöntemlerinin belirlenmesinin amaçlandığı, SGK tarafından, …nca belirlenen piyasa satış fiyatları üzerinden uygulanacak baz kamu kurum iskontosu ve ilave iskonto oranlarının belirlenmesi ile iskonto uygulanmayacak durumların tespit edildiğinden hareketle alternatif geri ödeme yöntemi ile alımına karar verilen bir ilacın baz+ilave kamu kurum iskontosunun gizleneceği, hali hazırda geri ödeme listelerinde bulunan tüm ilaçlar için uygulanan iskontoların ilgililer ve tüm kamuoyu tarafından izlendiği, bunun sonucu olarak ülkemize tanınan özel ilave iskontoların ülkemizi referans alan ülkeler tarafından da görülerek kendi ülkeleri için de bu iskontoların üzerinde indirim talep edildiği, bunun sonucu olarak da ilaç firmalarınca ülkemize tanınan iskontoların daha da arttırılması yerine gizlenmesi veya iskontoların azaltılmasının talep edildiği, alternatif geri ödeme yöntemi ile alımına karar verilen bir ilacın kamu kurum iskontosu bilgisinin gizleneceği düşünüldüğünde ilaç firmasının eczacıya Piyasa Satış Fiyatı üzerinden kâr vermesi durumunda kalması halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna teklif edeceği gizlenmiş özel iskontoda bu oranda düşüş yaşanacağının aşikâr olduğu, bu durumda da kamu maliyesinin olumsuz etkileneceği, eczacı kârının olağan Türk Lirası bazında kalabilmesini sağlamak amacıyla mezkur Kararda düzenleme yapılması ihtiyacının hasıl olduğu savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. Maddesinin 7. fıkrasının , 6. maddesinin 1. fıkrasının ve 7. maddesinin 2 . fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
24.2.2017 tarih ve 29989 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6.2.2017 tarih ve 2017/9901 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararın 9. maddesiyle 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.6.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı yürürlükten kaldırılmıştır.
Dava konusu 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.6.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararının yürürlükten kaldırılmış olması , bu düzenlemeye dayalı olarak tesis edilmiş bir uygulama işleminin de dava konusu edilmemiş olması karşısında davanın konusu kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 14/02/2018 tarihinde davacı vekili …’nün ve davalı idareleri temsilen Hukuk Müşaviri …’in geldikleri, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlenildikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarihli ve 2015/7752 sayılı Beşeri ve Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesinin 7. fıkrası, 6. maddesinin 1. fıkrası ve 7. maddesinin 2 . fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından, ilacın firma tarafından depocuya satış fiyatına depocu kârı ve eczacı kârı eklenerek perakende satış fiyatı belirlendiği, Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamında olan ve kurum sağlık yardımından faydalanan kişilere, Kurum ile anlaşmalı hastanelerde tedavilerine uygun olarak adlarına yazılan reçete ile eczanelerden ilaç aldıklarında, alınan ilaçlara Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri doğrultusunda Kamu Kurum İskontosu uygulandığı, söz konusu kararnamenin 2/7. maddesi ile yapılan yeni düzenlemeden önce tüm ilaçlar için ilaç fiyatları ve/veya kâr oranlarının, Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenirken yeni düzenlemeden sonra Bakanlar Kurulunun devre dışı bırakılarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun inisiyatifine bırakıldığı, bu durumun keyfi uygulamayı beraberinde getireceği, en büyük ilaç alıcısının Sosyal Güvenlik Kurumu olduğu, bu düzenleme ile ilaç fiyatları ve/veya kâr oranlarının alıcının isteğine bırakılmasının en başta eczacının mağdur olmasına sebep olacağı, dolayısıyla ilaç fiyatları ve/veya kâr oranlarını belirleme hak ve yetkisinin SGK’da olmadığı halde hukuksuz bir yetki devri ile, tek alıcı konumunda olan SGK’ya böyle bir imkan tanınmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu,
Söz konusu kararnamenin 6/1. maddesinde geçen “bu kararın 2. maddesinin 7. fıkrasında yer alan ‘ilaçlar haricindeki’ ifadesinin, belirli ilaçlar ve hatta ilaç dışı ürünler için de kâr oranlarını belirlemesi hususunda SGK’ya yetki verdiği, bu durumun Kurum aracılığıyla eczaneden alınan ilaçların fiyat ve kâr oranlarının belirlenmesinde yine keyfi uygulamalara sebep olacağı, ilacın fiyat ve kâr oranlarını belirleme hak ve yetkisi olmayan Sosyal Güvenlik Kurumuna kararname ile böyle bir yetki verilmesinin, 2/7. maddesi kapsamındaki ilaç ve diğer ürünler içinde kapsamın genişletilmesinin mesnetsiz olduğu,
Dava konusu Karar’ın “fiyat listesinde yapılacak “isteğe bağlı” düşüşler…” diye devam eden 7. maddesinin 2 . fıkrasının, tamamen muğlak bir durumu ifade ettiği ve keyfi uygulamalara neden olacağı, oysa tüm fiyat düşüşlerinin 60 gün sonra geçerli olması ve bu süre zarfında fiyatı düşen ve eczane rafında bulunan ilacın önceki fiyattan satılması, depodan alınan ilaç için ise düşen fiyat üzerinden eczaneye fatura edilmesi gerektiği, böylece 60 günlük süre içerisinde eczacıların raftaki ilaçtan zarar etmesinin önlenebileceği, ayrıca maddede yer alan “…fiyat listesi her Cuma günü, Cuma gününün resmi tatil olması durumunda bir önceki iş günü ilan edilir ye takip eden ilk Salı günü geçerli olur.” ifadesinde tanımlanan her Cuma fiyat listesi yayınlanması ve geçiş sürecinin cumadan salıya kadar olarak belirlenmesinin mesnetsiz olduğu, her ne sebeple olursa olsun (isteğe bağlı, kurum politikası…vs.) fiyat düşüşleri için geçiş sürecinin 60 gün olması gerektiği, 60 günlük geçiş sürecinin sadece isteğe bağlı düşüşlerle sınırlı tutulmasının hem anlamsız hem hukuksuz olduğu, düşüş oranı kadar eczacının zarar etmesine neden olduğu, her ne ad altında olursa olsun ilaç fiyatlarındaki herhangi bir düşüşteki geçiş sürecinin 60 gün olmasının mağduriyeti önleyeceği,
“ilgili firma tarafından eczane ve depo stok zararlarının karşılanacağının taahhüt edilmesi durumunda bu süre beklenilmez…” ifadesinde taahhüdün ne şekilde verileceği, stok zararının nasıl karşılanacağı, stok zararının karşılanmaması durumunda sorumluların kim olacağı ve yaptırımın ne olacağı hakkında bilgi verilmemesinin, eczacı açısından stok zararının ödeneceğine dair bir güvencenin olmadığını açıkça gösterdiği, ilacın en büyük alıcısı olan Sosyal Güvenlik Kurumunun Alternatif Geri Ödeme Planı adı altında çeşitli firmalarla anlaşmalar yaparak ilaçların kamu satış fiyatları üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda değişiklik yapmasının, ilacın fiyatı üzerinden kendi kârını arttırırken eczacının gelirini büyük oranda düşürmesine sebep olacağı, ilaç fiyat düşüklüğündeki geçiş süresinin muğlak ve keyfi olması, stok zararları konusunda taahhüdün nasıl verileceği ve stok zararlarının karşılanmaması durumunda yaptırımların belli olmamasının, eczacıların tamamen SGK’nın keyfi uygulamalarına bırakılmasının kabul edilemeyeceği,
Yapılmak istenen şeyin eczacıların ilaçta finansör olması ve mali, idari, hukuki, cezai tüm sorumluluğu üstlenmesi olduğu, bu şartlarda eczacıların ilaç satması ve ayakta kalması, dolayısıyla ilacın bulunabilir olmasının mümkün olmadığı iddialarıyla anılan hükümlerin iptali istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 24.02.2017 tarih ve 29989 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 06.02.2017 tarih ve 2017/9901 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Karar’ın 9. maddesiyle, 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 10.07.2015 tarihli ve 29412 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.06.2015 tarih ve 2015/7752 sayılı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı’nın yürürlükten kaldırılmış olması , bu düzenlemeye dayalı olarak tesis edilmiş bir uygulama işleminin de dava konusu edilmemiş olması karşısında davanın konusu kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, davanın açılmasına sebebiyet vermiş olması nedeniyle kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen … TL duruşmalı vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, aşağıda dökümü gösterilen …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.