Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7239 E. 2016/221 K. 25.01.2016 T.

15. Daire         2015/7239 E.  ,  2016/221 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7239
Karar No : 2016/221

Temyiz Eden (Davalılar) : 1-
Vekili :
2-
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının davalı idarelerce aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Mahkeme kararının faize ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, davalı ‘nın yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
07.10.2010 tarihinde davacının testere ile odun keserken sağ elini kaptırması sonucu iki parmağının kopması ile davalı idareye bağlı …..Devlet Hastanesi acil servisine müracaat etmesi ile başlayan süreçte tedavi işlemlerinin zamanında ve gerektiği gibi yapılmaması nedeniyle oluştuğu iddia edilen özel hastane ücreti olan 9.809,00.-TL maddi, sağ elde kalıcı olarak oluşan iş görmezlik, meslekte kazanma gücü ve efor kaybı nedeniyle 100.000,00.-TL maddi ve 50.000,00.-TL manevi tazminatın davalı idarelerden olay tarihi olan 07.10.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
….İdare Mahkemesi’nce; 07.10.2010 tarihinde davacının testere ile odun keserken sağ elini kaptırması sonucu iki parmağının kopması ile davalı idareye bağlı …..Devlet Hastanesi acil servisine müracaat ettiği, burada yapılan ilk müdahale sonrası hastanenin Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı tarafından hastanın zamanla yarıştığı ve resmi evrak hazırlamanın zaman alacağı belirtilerek davacı hastanın kendi imkanları ile….. Devlet Hastanesi’ne gitmelerini söyleyerek davacı ve yakınlarına evrak imzalatarak hastaneden ayrılmalarını sağladığı, davacının kendi imkanı ile …..Devlet Hastanesi’ne gittiği, hastanenin ameliyathanelerin dolu olması nedeniyle hastayı kabul etmemesi üzerine en yakın hastane olan ….. Hastanesi’ne gittiği burada davacıya müdahale edilerek ameliyata alındığı, ameliyat ücretinin davacı tarafından ödendiği, ameliyat sonrası sağ elinde kesilen iki parmaktan birinde fonksiyon kaybı olduğu diğer parmakta ise güdük kapama işleminin gerçekleştiği, bu durum üzerine davacı tarafından maddi ve manevi tazminat talebi ile idareye başvuru yapıldığı, bu başvurunun reddi üzerine davanın açıldığı, söz konusu uyuşmazlığın teknik yönlerinin aydınlatılması ve davacıya uygulanan tedavide kusur bulunup bulunmadığının incelenmesi amacıyla ilgili hastanelerden temin edilen hasta dosyaları ile birlikte Adli Tıp Kurumu’nda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan rapora göre; davacının ilk başvuru yaptığı …… Devlet Hastanesi’nden resmi sevk zinciri talimatı uygulanmadan hastanın kendi imkanları ile gönderildiği …… Devlet Hastanesinin hastayı kabul etmemesi üzerine acil başvuru yapılan …. Hastanesine söz konusu ameliyat ve tedavi masrafları olarak ödenen ve dava dosyasına sunalan 19.10.2010 tarih ve 121581-121582 nolu, 07.10.2010 tarih ve 768317 nolu, 27.11.2010 tarih ve 762644 nolu faturalar ile belgelenen toplam 9.809,00.-TL maddi tazminat talebinin kabulü ile 9.809,00.-TL tutarın son ödeme tarihi olan 27.11.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, davacının söz konusu kaza sonrası sağ el parmaklarında oluşan kalıcı hasar nedeniyle iş görmezlik, meslekte kazanma gücü ve efor kaybı karşılığı olarak 100.000,00.-TL maddi tazminat talebinin ise; yaşanan kaza sonrasında davacının parmaklarında oluşan kalıcı sakatlığın idareler tarafından sunulan sağlık hizmetinin eksik yada yanlış işlemesinden kaynaklanmadığı, dolayısıyla idarelere atfedilecek bir hizmet kusuru tespit edilemediğinden davacının sağ el parmaklarında oluşan kalıcı hasar nedeniyle iş görmezlik, meslekte kazanma gücü ve efor kaybı karşılığı olarak 100.000,00.-TL maddi tazminat talebinin reddi, 50.000,00.-TL manevi tazminat istemi incelendiğinde, bakılmakta olan uyuşmazlıkta manevi tazminatın şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine, dava kısmen kabul-kısmen ret ile sonuçlandığından, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 1.177,08 TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.050,00.-TL vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.320,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesi yönünde verilen kararının Danıştay 15. Dairesince; reddedilen manevi tazminat yönünden ve reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden bozulması üzerine bozma kararına uyularak; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile belirlenen 40.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07.10.2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, dava sonuç itibariyle kısmen kabul-kısmen ret ile sonuçlandığından, kabul edilen kısım üzerinden kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.778,99.-TL vekalet ücretinin (kabul edilen maddi ve manevi tazminat tutarı üzerinden nispi) davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesine, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden maktu olarak hesaplanan 1.500,00.-TL vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.500,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere ödenmesi gerektiği yönünde karar verilmiştir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, tazminat istemlerinin kabulü ile kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden nispi vekalet ücreti reddedilen maddi ve manevi tazminat istemi üzerinden maktu vekalet ücretleri hesaplanmasına ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın kabul edilen tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü incelenecek olursa;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde
adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında tazminat miktarı yönünden faize, dava dilekçesindeki miktar yönünden davanın kabul edilmesi halinde, , idarenin temerrüde düştüğü tarih olan başvuru dilekçesi ile idareye başvurulduğu tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, 06/06/2011 tarihli dilekçe ile idareye başvuru yapıldığı, davacı tarafından idarenin temerrüde düşürüldüğü tarih olan başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalı idarelerin temyiz isteminin kısmen kabulüyle ,…. İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının, kabul edilen tazminat miktarına olay tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, davalı idarelerin temyiz isteminin kısmen reddi ile anılan kararın, diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava; davacılardan ….. oğlu, …..eşi ….babaları …’ın 14.06.2004 tarihinde tuz ruhu içerek intihar etmesi sonrasında vefat etmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru olduğu ileri sürülerek, toplam 20.000.-TL maddi ve toplam 30.000.-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 07.10.2010 tarihinde davacının testere ile odun keserken sağ elini kaptırması sonucu iki parmağının kopması ile davalı idareye bağlı….. Devlet Hastanesi acil servisine müracaat ettiği, burada yapılan ilk müdahale sonrası hastanenin Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı tarafından hastanın zamanla yarıştığı ve resmi evrak hazırlamanın zaman alacağı belirtilerek davacı hastanın kendi imkanları ile ….. Devlet Hastanesi’ne gitmelerini söyleyerek davacı ve yakınlarına evrak imzalatarak hastaneden ayrılmalarını sağladığı, davacının kendi imkanı ile……. Devlet Hastanesi’ne gittiği, hastanenin ameliyathanelerin dolu olması nedeniyle hastayı kabul etmemesi üzerine en yakın hastane olan …..Hastanesi’ne gittiği burada davacıya müdahale edilerek ameliyata alındığı, ameliyat ücretinin davacı tarafından ödendiği, ameliyat sonrası sağ elinde kesilen iki parmaktan birinde fonksiyon kaybı olduğu diğer parmakta ise güdük kapama işleminin gerçekleştiği, bu durum üzerine davacı tarafından maddi ve manevi tazminat talebi ile idareye başvuru yapıldığı, bu başvurunun reddi üzerine davanın açıldığı, uyuşmazlığın teknik yönlerinin aydınlatılması ve davacıya uygulanan tedavide kusur bulunup bulunmadığının incelenmesi amacıyla ilgili hastanelerden temin edilen hasta dosyaları ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda, amputatın replantasyon zaman diliminde uygun bir replantasyon merkezine gittiği, ameliyat başarısının ve parmak işlev fonksiyonunun sevk zinciri ile illiyetinin olmadığı, idarelere bir hizmet kusuru atfetmenin olanaklı olmadığı” görüş ve kanaatine yer verildiği görüldüğü, davacının ilk başvuru yaptığı ….. Devlet Hastanesi’nden resmi sevk zinciri talimatı uygulanmadan hastanın kendi imkanları ile gönderildiği…. Devlet Hastanesinin hastayı kabul etmemesi üzerine acil başvuru yapılan ….. Hastanesine söz konusu ameliyat ve tedavi masrafları olarak ödenen ve dava dosyasına sunalan 19.10.2010 tarih ve 121581-121582 nolu, 07.10.2010 tarih ve 768317 nolu, 27.11.2010 tarih ve 762644 nolu faturalar ile belgelenen toplam 9.809,00.-TL maddi tazminat talebinin kabulü ile 9.809,00.-TL tutarın son ödeme tarihi olan 27.11.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, davacının söz konusu kaza sonrası sağ el parmaklarında oluşan kalıcı hasar nedeniyle iş görmezlik, meslekte kazanma gücü ve efor kaybı karşılığı olarak 100.000,00.-TL maddi tazminat talebi açısından raporda ameliyat başarısının ve parmak işlev fonksiyonunun sevk zinciri ile illiyetinin olmadığı, idarelere bir hizmet kusuru atfetmenin olanaklı olmadığı tespitlerine yer verildiği görülmekle yaşanan kaza sonrasında davacının parmaklarında oluşan kalıcı sakatlığın idareler tarafından sunulan sağlık hizmetinin eksik yada yanlış işlemesinden kaynaklanmadığı, dolayısıyla idarelere atfedilecek bir hizmet kusuru tespit edilemediğinden davacının sağ el parmaklarında oluşan kalıcı hasar nedeniyle iş görmezlik, meslekte kazanma gücü ve efor kaybı karşılığı olarak 100.000,00.-TL maddi tazminat talebinin reddi, 50.000,00.-TL manevi tazminat istemi incelendiğinde, bakılmakta olan uyuşmazlıkta manevi tazminatın şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine, dava kısmen kabul-kısmen ret ile sonuçlandığından, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 1.177,08 TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10.050,00.-TL vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.320,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesi yönünde verilen kararının Danıştay 15. Dairesince; Her ne kadar, dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu … Kurulunun raporunda, yapılan müdahalelerin tıp kurallarına uygun olduğu, ameliyat başarısının ve parmak işlev fonksiyonunun sevk zinciri ile illiyetinin olmadığı belirtilse de, davacının Devlet Hastanesi acil servisine müracaat etmesi ile başlayan süreçte davacıya uygulanması gereken acil ilk müdahale sonrasında hastanın daha donanımlı ve gerekli müdahaleyi yapabilecek bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması için sevk zincirine uygun hareket edilerek davacıyı kabul edebilecek ve uygun tedavi imkanı sunmaya elverişli bir sağlık kurumu tespit edilip, ambulans ile hasta sevkinin sağlanmadığı, davacının ve yakınlarının hastane acil servisinde karşılaştıkları muamele ve yaşanan acının etkisi ile hastane defterini imzalayarak kendi imkanları ile hastane aramak durumunda bırakıldıkları, bu durumun dava dosyasında yer alan 25.01.2011 tarihli inceleme raporunda irdelenerek, acil serviste görevli doktor hakkında disiplin sürecinde kınama cezası teklif edildiği, davacının ilk olarak müracaat ettiği …. Devlet Hastanesi ile tedavisinin sağlandığı özel sağlık kuruluşuna kendi imkanları ile ulaşması arasında 4,5 saat gibi uzunca bir zaman aralığının bulunduğu, bu süre zarfında davacının tedavisinin sağlanabileceği uygun bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması gerekirken, maddi ve manevi ızdırabı ile kendi imkanlarıyla uygun bir sağlık kuruluşunu aramak zorunda bırakılmasının, davacının manevi zarara uğradığının kabulünün açık olduğu gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddi kararı ve reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden idare lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi yönlerinden bozulması üzerine bozma kararına uyularak; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile belirlenen 40.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07.10.2010 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine, dava sonuç itibariyle kısmen kabul-kısmen ret ile sonuçlandığından, kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan …-TL vekalet ücretinin (kabul edilen maddi ve manevi tazminat tutarı üzerinden nispi) davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesine, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden maktu olarak hesaplanan …-TL vekalet ücreti ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan ….-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere ödenmesi gerektiği yönünde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta idare mahkemesinin kararının manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısım yönünden bozulması gerektiği, Öte yandan Dairemizin bozma kararından önce kısmen kabul edilen ve kısmen reddedilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti nedeniyle olağan dışı mali yük altına girdiklerine ilişkin herhangi bir iddiada bulunmadığı gibi vekalet ücretine yönelik olarak açık bir temyiz isteminde bulunulmadığı hususu da dikkate alınınca yargılama giderlerinden olan iç hukuktaki düzenlemeye uygun olarak kısmen kabul edilen ve kısmen reddedilen miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin uygun olacağı görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.