Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7219 E. 2016/1328 K. 03.03.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7219 E.  ,  2016/1328 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7219
Karar No : 2016/1328

Temyiz Eden Taraflar : 1- (Davalı)
Vekili : Av.
2- (Davacı)
Vekili :

İstemin Özeti : ……Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde davacıya konulan teşhiş ve yapılan tedavinin hatalı ve gecikmeli olması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 20.000-TL maddi, 50.000-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, …İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin bozma kararına uyularak, 10.03.2004 tarili Adli Tıp Kurumu Raporunda; davacının 04.08.1999’da geçirmiş olduğu ASD onarım operasyonundan 23 sonra 27.08.1999’da kalp tamponadı teşhis edilerek, drenaj tedavisi yapılırken 09.09.1999’daki muayenesinde tespit edilen sol hemipleji ve santral fasyal paranilizin sereblal tromboemboli nedeniyle oluşmuş olabileceği, bunun operasyonun beklenen komplikasyonlarından olması nedeniyle …Üniversitesine atf-ı kabil kusur bulunmadığı tespitlerine yer verildiği, …Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalından 3 öğretim görevlisince Adli Tıp raporuna yapılan itiraz üzerine düzenlenen 04.03.2005 tarihli raporda; hastanın ilk başvuru tablosuna uygun tanı ve tedavi metodlarıyla yaklaşıldığı, ancak etkin, kalıcı rahatlamanın sağlanamamasından dolayı daha etkili perikard sıvısı boşaltma metodu olabilecek cerrahi tüp drenajı gerekliliği konusunda daha erken ve elektif şartlarda kalp cerrahisi konsültasyon yapmanın uygun olacağı, hastanın mevcut durumunun tedavinin gecikmesiyle ilgili olabileceğinin belirtildiği, …Üniversitesi, …Tıp Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalında görevli 3 öğretim görevlisince hazırlanan 18.10.2005 tarihli raporda ise; kalp etrafında toplanan sıvı nedeniyle beyne yeteri kadar kan pompalanamadığı, kalpte biriken sıvının EKG’de belirtileri çıkar çıkmaz hastaya tüp yerleştirilseydi beyne yeteri kadar kan ve oksijenin gideceği ve hastada felç ve konuşamama rahatsızlığının ortaya çıkmamış olacağı, davacıya yapılan tıbbi müdahaleler ve tedavileri gerekli ve doğru olduğu, ancak kalp damar cerahisi kliniğinden konsültasyon istemede geç kalındığının belirtildiği, yine Adli Tıp Kurum Başkanlığı’ndan davacının maluliyet tespiti istemi sonrası düzenlenen 11.09.2006 raporda; davacının geçirdiği rahatsızlığın, operasyonun beklenen komplikasyonlarından olduğu ve davalı idareye atf-ı kabil kusur bulunmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı belirtildiği, …Üniversitesi …Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalından davalı idarenin kusur oranının tespiti amacıyla ek rapor istenmesi sonucu düzenlenen 21.11.2007 tarihli raporda davalı idarenin kusur oranının %20 olduğunun belirtildiği, uyuşmazlığa konu olayda davacıların destekten yoksun kalma sonucu uğradığı maddi zarar miktarının tespiti amacıyla Mahkemece dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda 16.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının olay tarihinde 16 yaş 5 ay 25 günlük olduğu, davacının bakiye ömrünün PMF yaşama tablosuna göre ortalama olarak 48 yıl 7 ay 16 olarak hesaplandığı, çalışabileceği faal ömrünün 45 yıl olarak belirtildiği, davacının malüliyeti olmadığı yani sağlam olarak çalışması halinde elde edilebilecek gelirin 3 kalem üzerinden 410.679,60-TL olarak hesaplandığı, davadaki %32,3’lük malüliyet oranı ile davalı kurumun %20’lik hizmet kusuru hesaba katıldığında, maddi tazminat miktarının 410,679,60-TL / 100 x 32,3 = 132.649,51-TL /100 x 20 = 26,529,90-TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporunda belirtilen ve ıslah edilerek 26,529,90-TL maddi tazminat ile olay nedeni ile davacının manevi acı ve üzüntü duyduğu açık olup, bu acı ve üzüntünün karşılığı olarak olayın meydana geliş biçimi ve manevi tazminatın manevi tatmin aracı olmasından dolayı zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği hususları dikkate alınarak 20.000,00 TL manevi tazminatın adli yargıda dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddi yolunda verilen kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımların hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti :Davalı idare davacının temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmaktadır. Davacı tarafından savunma dilekçesi verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dava dosyasının tekemmül ettiği görüldüğünden, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz istemlerinin reddine, …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, , artan posta ücretinin istemi halinde davalı idareye iadesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.