Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7199 E. 2018/7592 K. 15.11.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7199 E.  ,  2018/7592 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7199
Karar No : 2018/7592

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İli, … İlçesi, … Köyü … Mezrası’nda yaşamakta iken terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığını iddia eden davacının, mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin … 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 20/06/2013 tarih, 72/01/2013/289 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; … Köyü ve Mezraları’nın boşalan/boşaltılan köylerden olmadığı, bu nedenle halkın bir kısmının köylerini terk etmeleri nedeniyle uğradıkları zararın, 5233 sayılı Kanun hükümleri uyarınca idarece karşılanmasına hukuki olanak bulunmadığından davacının anılan Kanun hükümlerinden yararlanmak için yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinden anlaşılacağı üzere, bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Davacı tarafından her ne kadar 19/08/1992 tarihinde plakalı minibüsün … Köyü’ne giden yolda teröristler tarafından durdurulduğu, minibüsteki üç korucunun teröristler tarafından alıkonulduğu, diğer yolcuların serbest bırakıldığı, beş gün sonra alıkonulan korucuların serbest bırakıldığı ve 10/07/1994 tarihinde köy halkı ve bölücü terör örgütü arasında çıkan çatışma sonucu 3 GKK’nın yaralandığı ileri sürülse de, bu kişilerin davacının yakını olduğunu ve davacının bu olaydan etkilendiğini gösteren herhangi somut bir bilgi veya belgenin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının yukarıdaki açıklama eklenmek suretiyle ONANMASINA, ilk derece mahkemesince adli yardım talebi kabul edildiğinden ödenmeyen temyiz harç ve resmi olarak kullanılan posta giderinin Mahkemesince tamamlattırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.