Danıştay Kararı 15. Daire 2015/7197 E. 2015/6471 K. 22.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/7197 E.  ,  2015/6471 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/7197
Karar No : 2015/6471

Temyiz Eden (Davacılar) : 1- , 2- , 3-
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Davacının ikamet ettiği …Köyünün terör olayları nedeniyle boşalan yerleşim birimlerinden olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, yerleşim biriminin boşaltılmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, davacının adli yardım talebi reddedilerek, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava,.. İli, ..İlçesi, … Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin bozma kararına uyularak, … Köyü’nün “dolu” ve “koruculuk sisteminin bulunmadığı” belirtilmesine karşın, aynı idarenin 22.11.2011 tarihli yazısında, “koruculuk sisteminin bulunduğu ve her aileden bir bireyin korucu olduğunun” ve “1993-1998 yılları arasında korucu ailesi dışında yaşayan kimsenin bulunmadığının” belirtilmesi nedeniyle, korucu ailesi dışında kalan diğer köy halkının yerleşim yerini terk etmiş olmasının, yerleşim yerini kısmen terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığının kabul edileceği gerekçesiyle …Köyü’nün boşaldığı sonucuna varılabileceği düşünülse de; dayanak alınan Jandarma tutanağının Köy Muhtarı .. ve Köy Azası …’ın ifadeleri doğrultusunda düzenlendiği ve anılan kişilerden …’ın, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat istemi ile davalı idareye başvurusu olduğu dikkate alındığında, karara dayanak alınan beyana dayalı Jandarma tutanağına itibar edilemeyeceği açık olup, davacıların malvarlığının bulunduğu … İli, … İlçesi, … Köyü’nün “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılmadığından, davacının başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından usul ve hukuka aykırı olduğundan bahisle mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, 2. maddesinde ise, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, anılan Kanun’un Geçici 1. maddesinde de, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı kuralı yer almıştır.
Yukarıda belirtilen Geçici madde ile Ülkemizde yoğun terör olaylarının yaşandığı ve olağanüstü hal uygulamasına geçildiği 19.7.1987 tarihinden bu Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.7.2004 tarihine kadar terör olayları nedeniyle uğranılan zararların tazmin edileceği belirtilmiştir.
5233 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca, Kanunun yürürlüğünden 17 yıl önce meydana gelen terör olayları veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle mal varlığına ulaşamamadan dolayı maddi zarara uğrayan kişilerin açtıkları davalarda idari yargı mercilerince; yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olup olmadığı, yerleşim yerinin nüfus sayım sonuçları genel ve mahalli seçimlere ilişkin bilgiler, öğretmen veya din görevlisi ataması yapılıp yapılmadığı, elektrik, su tüketimlerine ilişkin bilgiler, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin bilgiler, adli ve idari olaylara ilişkin kayıtlar, koruculuk sistemine ilişkin bilgiler gibi bir çok husus birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmektedir.
5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşamama nedeniyle uğranılan bir zarardan söz edebilmek için, yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması gerekmektedir. Çünkü, yerleşim yerinin “kısmen” boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farklı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşılamamasından kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamakla birlikte bir yerleşim yerinde meydana gelen terör olayları nedeniyle yerleşim yerinde sadace köy korucuları ile bunların aileleri kalmış, diğer köy halkının yerleşim yerini terk etmiş olması halinde, bir başka ifade ile bu şekilde bir yerleşim yeri kısmen boşalmış ise, yerleşim yerini kısmen terk eden köy halkının da güvenlik kaygısıyla köyden ayrıldığının kabul edileceği ve bu nedenden dolayı mal varlığına ulaşılamamaktan kaynaklanan maddi zararın 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanacağı açıktır.
Anılan Kanun hükümlerine göre, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışında diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının güvenlik kaygısı nedeniyle yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın da idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Dava dosyasının ve anılan yerleşim birimine ilişkin Dairemizde bulunan diğer dava dosyalarının incelenmesinden(E:2015/3430, E:2015/3422, E:2015/3726); davacıların ikamet ettiği … İli, .. İlçesi, …Köyü’nün, İlçe Jandarma Komutanlığı’nın 04/07/2009 günlü, 0621-4797-09/Asyş.İsth.Ks. sayılı yazısı ekinde bulunan … İlçe Jandarma Komutanlığı’na Bağlı Köy ve Mezralara Ait Çizelgede, tamamen boşalan/boşaltılan köyler arasında yer almadığı, köyün durumunun “dolu” olarak ifade edildiği, diğer taraftan, dosyadaki belgelerden, genel nüfus sayımları ve tespitlerine göre … Köyü’nde 1980 yılında 706, 1985 yılında 743, 1990 yılında 671, 1997 yılında 72, 2000 yılında 101 kişinin yaşadığı, geçici köy korucusu ve gönüllü köy korucusu uygulamasının bulunmadığı, 10/06/1987 tarihinde diyanet görevlisi kadrosunun tahsis edildiği ve bu kadronun güvenlik sebebiyle tenkis edilmediği, aynı idarenin 22.11.2011 tarihli yazısı ekindeki Jandarma tutanağının Köy Muhtarı ve bir Köy Azasının ifadeleri doğrultusunda düzenlendiği ve anılan kişilerden Köy Azası …’ın, 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat istemi ile davalı idareye başvurusu olduğu dikkate alındığında, bu beyana dayalı Jandarma tutanağına itibar edilemeyeceği, buna göre, davacıların murisinin ikamet ettiği .. İli, .. İlçesi, … Köyü’nün “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılmadığı sonucuna varılarak, davacıların başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince, her ne kadar Dairemizin bozma kararına uyularak dava reddedilmiş ise de; aynı köye ilişkin Dairemizin 03/10/2013 günlü, E:2013/9012, K:2013/6861 bozma kararına uyulmayarak .. İdare Mahkemesi’nin .. tarih E:..; K:… sayılı dosyasında; “uyuşmazlıkta öncelikle İlçe Jandarma Komutanlığı’nın 22/11/2011 tarihli yazısına ekli 23/10/2011 tarihli tutanağın hükme esas alınıp alınamayacağının tartışıldığı ve bu belgenin, Köy muhtarı ve azasının beyanına göre yazıldığı belirtilmekle birlikte bizzat jandarma görevlilerince de doğru kabul edilerek imzalanıp davalı idareye gönderilmesi yanında, Köy nüfusunun 1990 yılında 671 kişi iken 1997 yılında 72 kişiye düşmesi hususunun da bu tutanağı doğruladığı; dolayısıyla, tutanağın hükme esas alınabilir nitelikte olduğu; tutanakta 17 kişinin korulucuk yaptığının belirtilmesi nedeniyle Köyde kalan kişilerin, korucular ve ailelerinden oluştuğunun kabulü gerekeceği; diğer bir ifadeyle Köyde korucular ve aileleri dışında ikamet eden kimse bulunmadığından, köyünü terk eden kişilerin güvenlik kaygısıyle yerleşim yerlerini terkettikleri sonucuna ulaşıldığı; kaldı ki, Mahkemelerinin, “… İli, .. İlçesi, … Köyü’nün 1990 yılındaki nüfusu 604 iken 1997 yılındaki nüfusunun 32 kişiye düşmesi ve Köy’de 8 korucunun bulunmasının, anılan Köyün tamamen boşaltılmış olduğu sonucuna varılarak” verilen iptal kararlarının Danıştay Onbeşinci Dairesince onandığı, davanın reddi yolundaki kararların ise bozulduğu gerekçesi eklenmek suretiyle, dava konusu işlemin iptali” yolundaki ilk kararda ısrar edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2014/5028; K:2015/669 sayılı kararı ile bu kararın onandığı görülmektedir.
Buna göre, davacının ikamet ettiği Siirt İli, Eruh İlçesi, Ormanardı Köyü’nün “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltıldığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davacının köyün boş kaldığı yıllar itibariyle 5233 sayılı Kanun ve Yönetmelikte öngörülen usule göre davacı/davacı vekilinin de katılımının sağlanarak yapılacak keşif sonrasında davacının malvarlığı tespitinin yapılarak tespit edilen taşınmazlarına, köyün boşalmasından köye dönülebilen tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak, malvarlığına ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararının belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, başvurusunun reddine ilişkin işlemde ve davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, temyiz harç ve posta giderinin mahkemesin’ce tamamlatılmasına, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.