Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6923 E. 2016/2319 K. 05.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6923 E.  ,  2016/2319 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6923
Karar No : 2016/2319

Temyiz Edenler :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, taraflarca aleylerine ilişkin hükümler yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı idarelerce temyiz isteminin reddi gerektiği savunulurken, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi .: Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, davacılara ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarının hesabında maddi hata yapılması nedeniyle, ödenmesine hükmedilen manevi tazminat miktarının Adalet Bakanlığı yönünden 9.000,00-TL, Sağlık Bakanlığı yönünden 16.000,00-TL olarak düzeltilerek anılan kararın bu kısmının onanması, hükmedilen miktarın düzeltilmesi nedeniyle kararın yargılama giderleri ve davalı Adalet Bakanlığı’nın duruşmada hazine avukatı tarafından temsil edilmesi nedeniyle tarafına vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca, Danıştay Onuncu ve Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı Adalet Bakanlığı’nın yürütmenin durdurulması talebi görüşülmeden, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; kesinleşen 34 yıl 52 ay cezaları nedeniyle…. Cezaevinde hükümlü olarak bulunan ….’ın cezasının ikinci yılını çekmekte iken akut lösemi teşhisiyle 24/08/2009 tarihinde İstanbul … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındığı, tedavisi devam ederken Ceza İnfaz Kanunu’nun 16. maddesi kapsamında cezasının ertelenmesi ve Anayasanın 104. maddesi uyarınca cezanın kaldırılması için infaz savcılığına başvuruda bulunulduğu, adı geçenin 21/07/2010 tarihinde akut lösemi nedeniyle vefat ettiği, Adalet Bakanlığı’nın ceza infazının geri bırakılması hakkındaki taleplerin usulünce karşılanmaması, bürokratik işlemler ve mekanizmaların hantallığından dolayı mağdur olunduğu, mahkum ve tutuklu olarak bulunan mevtanın sağlık durumunun dikkate alınmadığı gerekçeleri ile; Sağlık Bakanlığı’nın ise tedavinin cezaevi dışında daha iyi yapılabileceği halde buna imkan sağlanmaması, Sağlık Bakanlığı personelinin yeterli bilinç ve birikim düzeyine sahip olmadığı, mahkum odasının olumsuz şartlar taşıdığı, tüm bu ihmal ve eksikler nedeniyle mevtayı daha iyi tedavi etme imkanına sahip olamadıkları gibi verilmiş ertemele kararının dahi icra edilemediği gerekçesi ile müteveffanın annesi, babası ve kardeşleri olan davacıların her biri için 50.000,00-TL olmak üzere toplam 350.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce, müteveffanın ….Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve …sayılı ilamına kayıtlı … Çocuk Ceza Mahkemesi’nin .. esas sayılı içtimalı 34 yıl 52 ay hapis cezasının 3 ay süreyle ertelenmesine karar verilmiş ise de hükümlü/tutuklu müteveffanın bu cezasının haricinde sırada beklemekte olan .. Sulh Ceza Mahkemesi’nin … sorgu sayılı tevkif müzekkeresinin infazına başlanıldığı ve infaz kurumuna herhangi bir tahliye müzekkeresi gönderilmediğinden infazına devam olunduğu, müteveffanın cezasının 15/07/2010 tarihinde ertelenmesine rağmen ölüm olayının gerçekleştiği 21/07/2010 tarihine kadar tahliye edilmediği, böylece hastanın son günlerinin ailesinin yanında geçirilmesine erteleme kararının varlığına rağmen engel olunduğu, davalı Adalet Bakanlığı’nın böyle bir durum için sistemik bir tedbir almadığının ortaya çıktığı, böylece idari hizmetin bu yönüyle hatalı işlediği ve kamu hizmetinin gereği gibi eksiksiz olarak sunulmaması nedeniyle neden olunan üzüntünün manevi zararın varlığı ve manevi tazminatın hükmedilmesi için yeterli bulunması karşısında Adalet Bakanlığınca baba ve anne ‘ın her birine 2.000,00-TL, diğer davacıların her birine 1.000,00-TL olmak üzere Adalet Bakanlığınca, davacılara toplam 7.000,00-TL; 02/12/2009 tarihli raporda hastalığın tedaviye tam yanıt (komplet remisyon) vermediği, kısmi (parsiyel) yanıt verdiğinin bildirildiği, hastalık tedaviye tam yanıt vermediği için hastaya kemik iliği nakli yapılmasının uygun olduğu kararı alınmış olmasına ve gerekli verici de bulunduğu halde hastaya naklin artık fayda sağlamayacağının anlaşıldığı tarihe kadar gerekli sürecin tamamlanarak nakil işleminin yapılamaması hususunda ise, müteveffaya yönelik özel bir kusura rastlanılmamış ise de sağlık sorunları devletin temel vazifelerinden olup, çağdaş dünyada tedavi mümkün olduğu halde sırf mekan ve yetişmiş doktor eksikliği nedeni ile insanların verici de buldukları halde tedaviye imkan bulamamalarının getirdiği yoksunluk ve yetersizlik duygusunun manevi tazmini gerektireceği, bu konuda devletin vatandaşlarına sistemik bir çözüm sunamadığı, gecikmenin sonuca müessir olduğu kesinleşmese de hastalığın tekrar nüksedebilir olmasının gereği gibi tedavi şartlarının hazırlanmamasının gerekçesi olamayacağı nedeni ile böylece idari hizmetin bu yönüyle hatalı işlediği ve kamu hizmetinin gereği gibi eksiksiz olarak sunulmaması nedeniyle, neden olunan üzüntünün manevi zararın varlığı ve manevi tazminatın hükmedilmesi için yeterli bulunması karşısında Sağlık Bakanlığınca baba ve anne ‘ın her birine 3.000,00-TL, diğer davacıların her birine 2.000,00-TL olmak üzere Sağlık Bakanlığınca, davacılara toplam 13.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddi yolunda karar verilmiştir.
Taraflarca, hukuka aykırı olduğu iddia edilen anılan Mahkeme kararının, aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin bölümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmadığından, tarafların bu kısımlara ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Ancak, temyiz istemine konu Mahkeme kararı ile anne ve babanın her birine 2.000,00-TL, diğer beş davacının her birine 1.000,00-TL olmak üzere Adalet Bakanlığı yönünden toplam 7.000,00-TL manevi tazminata, Sağlık Bakanlığı yönünden ise anne ve babanın her birine 3.000,00-TL, diğer beş davacının her birine 2.000,00-TL olmak üzere toplam 13.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmiş ise de, hükmedilen manevi tazminat miktarının toplanmasında hesap hatası yapıldığı, Adalet Bakanlığı yönünden toplam 9.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 7.000,00-TL; Sağlık Bakanlığı yönünden toplam 16.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken 13.000,00-TL manevi tazminata hükmedildiği, anılan hususun bozma nedeni olarak görülmemesi nedeniyle, Adalet Bakanlığınca davacılara ödenecek toplam manevi tazminat miktarının 9.000,00-TL, Sağlık Bakanlığı’nca davacılara ödenecek toplam manevi tazminat miktarının 13.000,00-TL olarak düzeltilerek kararın onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece yapılan hesap hatası nedeniyle yargılama giderleri hükmedilen toplam 20.000,00-TL üzerinden yapılmış olup, anılan miktarın 25.000,00-TL olarak düzeltilmesi nedeniyle kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmının Mahkemece yeniden hesaplanması gerektiğinden, kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmının bozulması gerekmektedir.
Davalı Adalet Bakanlığı tarafından duruşmada, Hazine avukatı ile temsil edilmesine rağmen tarafına vekalet ücretine hükmedilmediği ileri sürülmekte olup;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘Yargılama Giderleri’ başlıklı 323.maddesinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun ‘Avukatlık Ücreti’ başlıklı 164.maddesinde de, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği, 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Takip ve temsil yetkileri ile bunların kapsamı, niteliği ve kullanılması başlıklı 6. maddesinde; İdareleri adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisinin, hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukatlara ait olduğu, Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı başlıklı 14. maddesinde de; Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edileceği kuralı düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, idareleri idari yargı mercileri nezninde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış bulunmaktadır.
Bu nedenle, 03/10/2013 tarihinde yapılan duruşmada, Hazine avukatı aracılığıyla temsil edilen Adalet Bakanlığı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, ….İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, yargılama giderleri ve davalı Adalet Bakanlığı lehine vekalet ücreti hükmedilmemesine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA oybirliğiyle, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin kısmının düzeltilerek ONANMASINA oyçokluğuyla, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2016 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY :

Dosyanın incelenmesinden, kesinleşen 34 yıl 52 ay cezaları nedeniyle … Cezaevinde hükümlü olarak bulunan ….’ın cezasının ikinci yılını çekmekte iken akut lösemi teşhisiyle 24/08/2009 tarihinde İstanbul..Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındığı, tedavi devam ederken Ceza İnfaz Kanunu’nun 16. maddesi kapsamında cezasının ertelenmesi ve Anayasanın 104. maddesi uyarınca cezanın kaldırılması için infaz savcılığına başvuruda bulunulduğu, adı geçenin 21/07/2010 tarihinde akut lösemi nedeniyle vefat ettiği, müteveffanın…Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve … sayılı ilamına kayıtlı … Çocuk Ceza Mahkemesinin ..esas sayılı içtimalı 34 yıl 52 ay hapis cezasının 3 ay süreyle ertelenmesine karar verilmiş ise de hükümlü/tutuklu müteveffanın bu cezasının haricinde sırada beklemekte olan … Sulh Ceza Mahkemesinin ..sorgu sayılı tevkif müzekkeresinin infazına başlanıldığı ve infaz kurumuna herhangi bir tahliye müzekkeresi gönderilmediğinden infazına devam olunduğu, müteveffanın cezasının 15/07/2010 tarihinde ertelenmesine rağmen ölüm olayının gerçekleştiği 21/07/2010 tarihine kadar tahliye edilmediği anlaşılmaktadır.
Davacılar tarafından, olayda, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın hizmet kusuru bulunduğundan bahisle manevi zararlarının tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Mahkemece Sağlık Bakanlığı yönünden, davacılara ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarı yerinde olmakla birlikte, Adalet Bakanlığı yönünden davacılara ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarı incelenecek olursa,
Manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Dava konusu olayda, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, Mahkemece Adalet Bakanlığı tarafından davacılara ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, Mahkemece Adalet Bakanlığı yönünden, takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre, manevi tazminatın Mahkemece yeniden belirlenmesi gerektiğinden talep edilen manevi tazminatın mahkemece reddedilen kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyoruz.