Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6850 E. 2016/659 K. 08.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6850 E.  ,  2016/659 K.
T .C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6850
Karar No : 2016/659

Temyiz Eden (Davacılar) :
Vekili :
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının miktar arttırımına ilişkin dilekçesi ile arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların yakını…………………… içinde bulunduğu ………………………..yönetimindeki ….. plakalı hususi otomobilin … Köyü istikametinden … İlçesi’ne seyir halinde olduğu 16.06.2004 günü, karşı istikametten gelen kamyon ile çarpışması sonucunda meydana gelen trafik kazasında ölümü sonucu davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gereçkesiyle davacıların destekten yoksun kalma nedeniyle uğradıkları maddi zarar nedeniyle davacılar için toplam 20.000 TL maddi tazminat ile her bir davacı için 10.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminat istemiyle açılmış; davacı vekilince ibraz edilen ve Mahkeme kayıtlarına 18.07.2013 tarihinde giren ıslah talebi toplam 67.600,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere 167.600,00 TL zararın davalı idareye başvuru tarihinden ( 21.10.2004) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
… 1. İdare Mahkemesi’nce; Danıştay 15. Daire Başkanlığının 24/04/2014 gün ve 2014/329 Esas, 2014/3120 sayılı kararı ile maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının onandığı, manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının ile ilgili bozma kararına uyularak; ‘ne yöneltilen kusur oranı olan 3/8 oranında mahsup edildiği belirtilerek yapılan hesaplamaya göre ıslah talebi sonrasında hükmedilen toplam 8.154,18 TL maddi tazminat ile toplam 92.000,00 TL manevi zararın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davacılar ve Davalı idarece, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin bölümü ve hükmedilen maddi tazminat isteminin 14,357,91 TL’lik kısmına davalı idareye başvuru tarihi olan 12/08/2004 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısımlarında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın 18/07/2013 tarihli miktar arttırımına ilişkin dilekçesi ile arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü incelenecek olursa;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilecekleri, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temürrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, arttırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, arttırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar arttırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Ayrıca, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunla İdari Yargılama Usulü Kanunu’na geçici madde eklenerek, kanun yolu aşaması dahil yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da, yapılan düzenlemenin uygulanacağı belirtilmiş olup, geçici madde hükmü uyarınca kanun yolu aşamasında, ıslah dilekçesinin verilmesi durumunda kanun yolu aşamasının tamamlanıp, miktar arttırımına ilişkin dilekçenin davalı idareye tebliğine kadar geçen süreçte, sürenin uzunluğu dikkate alındığında, bu dosyalarda miktar arttırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihin esas alınmasının mülkiyet hakkına aykırı olacağı açıktır. Bu nedenle, geçici madde uyarınca, kanun yolu aşamasında talep edilen miktar arttırımına ilişkin dosyalarda, yürütülecek faize ilişkin olarak, davacı tarafından, miktar arttırım dilekçesinin verildiği tarihin esas alınması gerekmektedir,
Bakılan davada, davacı tarafından, 18/07/2013 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca tazminat miktarı arttırılmış, anılan dilekçe 15/12/2014 tarihinde davalı idare kayıtlarına girmiştir. Dolayısıyla bakılan davada arttırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 15/12/2014 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, arttırılan tazminat miktarına davalı idareye başvuru tarihi olan 12/08/2004 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, miktar arttırım dilekçesiyle arttırılan tazminat miktarına davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, davalı idare ve davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile anılan kararın, diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi