Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6832 E. 2018/2442 K. 13.03.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6832 E.  ,  2018/2442 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6832
Karar No : 2018/2442

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Davacının ikamet ettiği … Köyü’nün tamamen boşalıp boşalmadığı hususu tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya konulamadığından, eksik incelemeye dayalı mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ikamet ettiği … İli, …İlçesi, … Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğraması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin 2 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 12/03/2007 tarih, 2007/2-370 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; … ili, … ilçesi, … Köyü’nün, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında olmadığı, İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen 1997 tarihli Şemdinli İlçesinin boş ve dolu köy veya mezralarını gösteren listelerde … Köyü ve mezralarının dolu olduğunun belirtildiği, Olağanüstü Hal Bürosu Başkanlığı tarafından T.B.M.M. Araştırma Komisyonu Başkanlığı’na hitaben yazılan “Göç Eden Vatandaşlar” başlıklı 22/09/1997 gün ve 1099 sayılı yazı ekinde yer alan çizelgede de adı geçen köyün boşaltılan köyler arasında yer almadığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından sunulan … İlçesinde açık veya kapalı okulları gösteren listede … Köyü’nde okulun açık olduğu, İlçe Müftülüğü tarafından gönderilen köy camilerinde imam istihdamına ilişkin listede … Köyü merkezinde 1992 ve 1993 yılları arasında imam görevlendirildiği, … İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’nün hazırladığı 1990 ve 2000 yıllarına ait köy ve beldelerin nüfuslarını gösteren listede … Köyü’nün 1990 yılında 414 olan toplam nüfusunun 2000 yılında 599 olduğu dolayısıyla köy nüfusunda istikrarlı bir artış olduğu görüldüğü, her ne kadar davacı tarafından “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda 1997 yılından itibaren malvarlığına ulaşamadığından bahisle uğramış olduğu zararların tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de; … Köyü’nün terör olayları nedeniyle toplu şekilde boşaltılmadığı ve davacı tarafından da “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle malvarlığına ulaşamadığına ilişkin somut herhangi bir bilgi belgenin sunulamadığı gerekçesiyle, davacının 5233 sayılı Yasa hükümleri uyarınca zararının karşılanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu zarar tespit komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Bu itibarla, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının, yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, güvenlik kaygısından kaynaklandığından bahisle 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terk edilmesi vb.) mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre uğramış olduğu zararının tazmini amacıyla yaptığı başvuru sonucunda verilen Hakkari Valiliği 2 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 12/03/2007 tarih, 2007/2-370 sayılı kararı ile kanun kapsamına girmediğinden talebin reddedildiği, bunun üzerine söz konusu idari işlemin iptali için açılan temyize konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih E:…, K:… sayılı kararı ile … Köyü’nün terör olayları nedeniyle toplu şekilde boşaltılmadığı ve davacı tarafından da “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle malvarlığına ulaşamadığına ilişkin somut herhangi bir bilgi belgenin sunulamadığı gerekçesiyle, davacının 5233 sayılı Yasa hükümleri uyarınca zararının karşılanması istemiyle davalı idareyeyaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu zarar tespit komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varıldığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde; Şemdinli İlçe Nüfus Müdürlüğü’nün 25/06/2009 tarih, 362 sayılı yazısında; 1985, 1990, 1997 ve 2000 yıllarına ait nüfus sayım sonuçlarını gösteren listede … Köyü’nün 1985 yılında 384, 1990 yılında 414 nüfusunun olduğu, 1997 yılında ise … Köyü’ne bağlı … Mezrası toplam nüfusunun 485 olduğu ancak köy merkezinin nüfusuna ilişkin bir bilginin bulunmadığı, 2000 yılında … Köyü merkez nüfusunun boş göründüğü, … Mezrası toplam nüfusunun ise 593 olduğu, … İlçe Müftülüğü tarafından sunulan 19/07/1987 – 27/07/2004 tarihleri arasında ilçeye bağlı köy ve mezralardaki açık/kapalı camiler ile bu camilerde görev yapan personel bilgilerinin bulunduğu listelerde … Merkezinde 1995 yılı öncesi caminin açık olduğu, 1995 sonrası ise kapalı olduğu, 1992 ve 1993 yılları arası imam görevlendirildiği, … İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 19/06/2013 tarihli ve 1341 sayılı yazısı ile … İlçesine bağlı köy ve mezralardaki açık/kapalı okullara ait liste sunulduğu ancak … Köyü’ne ilişkin herhangi bir bilginin bulunmadığı, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı tarafından sunulan 25/05/1998 tarihli boşalan köy ve mezralara ilişkin listede ve Hakkari İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü’nün Şemdinli İlçesine bağlı boşaltılan köylere ait listede … Köyü’nün bulunmadığı ancak Olağanüstü Hal Bürosu’nun 22/09/1997 tarih, 1099 sayılı yazısı ekinde sunulan boşalan köy ve mezralara ilişkin bilgilerin bulunduğu bir listede … Köyü’nün 1995 yılında terör nedeniyle boşaltıldığı ve burada yaşayan halkın … Köyü’ne bağlı … ve … Mezralarına göç ettikleri görülmüştür.
Yine aynı dava dosyasında; … Köyü’ne ilişkin mal varlığına ulaşamadığı gerekçesi ile tazminat talebinde bulunan adlı kişilerin taleplerinin Komisyon tarafından kabul edilerek sulhname imzalandığına ilişkin belgelerin temyiz dilekçesinde sunulduğu ve bu kişilerin taleplerinin kabulüne ilişkin kararlar ile davacının talebinin reddine ilişkin kararın aynı tarihte verildiği, yine temyiz dilekçesinde sunulan 03/12/2006 tarihli Jandarma Tutanağında, … Köyü’nün 1995 yılında terör nedeniyle boşaltıldığının tespit edildiği, ancak boşaltma ile ilgili Komutanlıklarında herhangi bir belgenin olmadığı ifadesinin yer aldığı, … Köyü Muhtarı’nın 14/05/1997 tarihli İçişleri Bakanlığı’na yazdığı dilekçede, 22/05/1995 tarihinde terör örgütü PKK ile köy halkının arasında meydana gelen çatışma sonrası 23/05/1995 tarihinde … Köyü’nün boşaltıldığı, halkın aynı köye bağlı Yukarı Kayacık ve Aşağı Kayacık Mezralarına yerleştirildiğini belirtilerek ev yapılması talebinde bulunulduğu, dava dosyasında davacıya ait tapu kayıtlarının bulunduğu görülmüştür.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava dosyasında … Köyü’nün “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılıp boşaltılmadığına ilişkin çelişkili bilgiler olduğu anlaşılmakta olup; İdare Mahkemesince yapılacak araştırma ile söz konusu bilgiler arasındaki çelişkinin giderilerek, uyuşmazlık konusu dönemde adı geçen köyün tamamen boşaltılıp boşaltılmadığı ile davacının malvarlıklarından yararlanma imkanının ortadan kalkıp kalkmadığı, ne kadar süreyle malvarlıklarından yararlanamadığı hususunun gerekirse yeniden keşif yapılarak araştırılması ve bu hususun tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmasından sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle; eksik incelemeye dayalı İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.