Danıştay Kararı 15. Daire 2015/679 E. 2017/6784 K. 21.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/679 E.  ,  2017/6784 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/679
Karar No : 2017/6784

Davacı :
Vekili :

Davalılar : 1-
Vekili :

2-
Vekili :

Davanın Özeti : 2013 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-3/L listesindeki UR1001, UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki “insülin bağımlı kompilkasyonlu diabetus mellitus hastalarında ve ileri derecede immün yetmezliği olan hastalarda” ibaresinin ve aynı listede 3 parçalı protezin ayrı parçası için açılmış olan UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki fiyatların iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Dava konusu düzenlemelerin üst norma ve hukuka uygun olduğu, davanı reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davanın, “insülin bağımlı kompilkasyonlu diabetus mellitus hastalarında ve ileri derecede immün yetmezliği olan hastalarda” ibaresinin iptali istemine ilişkin olarak davacının talebini de kapsayacak şekilde düzenleme yapıldığından davanın bu kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tıbbi malzemelerin fiyatına ilişkin olarak ise davalı idarelerce kamu ihalelerinde oluşan ortalama fiyat dikkate alınarak geri ödemeye esas fiyatın belirlendiği görüldüğünden davanın bu kısmının reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin “Üroloji Branşına Ait Tıbbi Malzemeler” başlıklı eki EK-3/L’nin, UR1002, UR1003 ve UR1004 no’lu kodlarında yer alan cihazlar için belirlenen fiyatların düşük olduğundan bahisle iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı İdare tarafından usule ilişkin olarak ileri sürülen davanın süresinde açılmadığı iddiası isabetli görülmemiştir.
Öte yandan; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 72’nci maddesinin ilk fıkrasında, 65’inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetlerini Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu, Komisyonun; 63’üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirleyeceği; ikinci fıkrasında da, komisyonun; Bakanlık, Maliye, Sağlık ve Kalkınma bakanlıkları, Hazine Müsteşarlığı, üniversite sağlık hizmeti sunucuları ile özel sağlık hizmeti sunucularını temsilen Bakanlıkça belirlenecek birer üye ve Kurumu temsilen iki üye olmak üzere toplam dokuz üyeden oluşacağı, kurallarına yer verilmiştir.
Söz konusu hükümlere göre, Kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri için ödenecek bedelin belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu açık olup; 5510 sayılı Kanunun sağlık hizmeti sunucularının fiyatlandırmaya esas olmak üzere sınıflandırılarak finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin kurumca ödenecek bedellerinin her sınıf için tek tek belirlenebileceği yolundaki hükmün esas alınması suretiyle davalı idarece yürürlüğe konulan davaya konu düzenlemede kamu yararına ve hukuka aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-3/L listesindeki UR1001, UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki “insülin bağımlı kompilkasyonlu diabetus mellitus hastalarında ve ileri derecede immün yetmezliği olan hastalarda” ibaresinin ve aynı listede 3 parçalı protezin ayrı parçası için açılmış olan UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki fiyatların düşük belirlendiğinden bahisle bu fiyatların iptali istemiyle açılmıştır.
Davacının dava dilekçesi ve savunmaya cevap dilekçelerinde de belirttiği üzere, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-3/L listesindeki UR1001, UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki “insülin bağımlı kompilkasyonlu diabetus mellitus hastalarında ve ileri derecede immün yetmezliği olan hastalarda” ibaresinin, 25.07.2014 tarih ve 29071 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle davacı hastanın tıbbi endikasyonunu kapsayacak şekilde güncellendiği anlaşıldığından davanın bu kısmı yönünden, davacının da talebi doğrultusunda karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının diğer talebi olan, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin eki EK-3/L listesindeki UR1001, UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki fiyatların iki parçalı protezlere nazaran düşük belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu iddiasına ilişkin olarak; Sağlık Uygulama Tebliğinineki EK-3/L listesindeki UR1001, UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki fiyatlar, Inflatable Protezleri Aksesuar Kiti için … TL, Inflatable Protezleri Rezervuar için …TL, Inflatable Protezleri Silindir için ise … TL olmak üzere toplamda … TL olarak belirlenmiştir. UR1001 kodlu INflatable Protezleri Set (İki Parçalı) için ise …TL olarak belirlendiği görülmektedir.
Davacı tarafından, 2 parçalı protez için …TL fiyat belirlenirken, 3 parçalı protez için …TL fiyat belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu, EK-3/L’nin, UR1002, UR1003 ve UR1004 nolu kodlarında belirlenen fiyatların gerçekçi olarak belirlenmediği, düzenlemenin bu yönüyle hukuka aykırı olduğu iddia edilmektedir.
Davalı idareler tarafından, dava konusu protezlerin fiyatları Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunda yer alan , Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Maliye, Kalkınma ve Çalışma Bakanlıkları temsilcilerinin katılımıyla belirlendiği, fiyat belirlerken ortalama ihale fiyatlarının dikkate alındığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Anayasamızın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinde, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği ve bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği öngörülmüş; “Sosyal güvenlik hakkı” başlıklı 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı kuralına yer verilmiş; “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65. maddesinde de “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 08.05.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla değişik 63 üncü maddesinde, genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri arasında “b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler.” sayılmıştır. Karşılanacak sağlık hizmetine ilişkin belirlemede ise yine aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığı ile nın görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Kanun’un 63. maddesinde; genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamına ilişkin genel bir belirleme yapılmış olup, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasların, nın görüşü üzerine Kurum tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Kanun’un 64. maddesinde ise, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finansmanı sağlanmayan sağlık hizmetleri düzenlenmiştir.
Finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamına ilişkin olarak 5510 sayılı Kanun ile öngörülen sınırları aşmamak kaydıyla davalı idarelerin belirleme yetkisi bulunmaktadır. bu belirleme de “Sağlık Uygulama Tebliği” vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Davalı idarelerin, Anayasanın 65 ve 5510 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan hükümleri uyarınca sosyal güvenlik kapsamındaki kişilerin tüm sağlık giderlerini ödeme gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Geri ödemeye ilişkin düzenleme ve belirleme yapılırken, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği ile sağlık hizmetine erişim hakkı arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davalı idarelerin dava konusu üç parçalı penil protez ile iki parçalı penil protez seti kitlerinin fiyatları belirlenirken, üniversite hastaneleri, na bağlı hastaneler ve özel hastanelerin belirtilen malzemeleri temin fiyatlarının ortalaması dikkate alınarak düzenleme yapıldığı görülmektedir. İki parçalı protez seti için 28, üç parçalı protezin parçaları bazında ise UR1002 kodu için 64, UR1003 kodu için 49, UR1004 kodu için ise 73 ayrı ihale veya tedarik fiyatının ortalaması alınarak fiyat belirlemesi yapıldığı, fiyat belirlemenin afaki nitelikte olmadığı, tedarik listesi incelendiğinde iki parçalı protez setinin fiyatının, üç parçalı sete göre daha yüksek olduğu, dava konusu düzenlemenin sağlık hizmetine erişim hakkı ile sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği arasında makul bir dengeyi gözeterek tesis edildiği, bu yönüyle düzenlemenin hukuka uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinineki EK-3/L listesindeki UR1001, UR1002, UR1003 ve UR1004 sıra numaralarındaki “insülin bağımlı kompilkasyonlu diabetus mellitus hastalarında ve ileri derecede immün yetmezliği olan hastalarda” ibaresi yönünden davalı idarelerce davacının talebini de kapsayacak şekilde düzenleme yapıldığından bu kısım açısından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, EK-3/L’nin, UR1002, UR1003 ve UR1004 nolu kodlarında belirlenen fiyatlar yönünden DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin … TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, … TL’lik kısmın ise davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, davalı idareler vekilleri için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 21/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.