Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6679 E. 2017/7020 K. 29.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6679 E.  ,  2017/7020 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6679
Karar No : 2017/7020

Davacılar : 1-
Vekilleri :
2-
Vekili :
Davalı :
Vekilleri :
Davanın Özeti : 05/02/2015 tarih ve 29258 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliğinin; 4/(n) maddesinde yer alan “… denetleyen …” ibaresinin, 9/(e) maddesinde yer alan “… müdürlük yetkilendirdiği takdirde, aile sağlığı çalışanlarının izinli olduğu durumlarda personel görevlendirilmesine dair işlemleri ve …” ibaresinin, 9/(f) maddesinin, 11/(ğ) maddesinin, 13/(c), (ç) maddesinin, 13/(d) maddesinde yer alan “plana uyulup uyulmadığını izlemek ve değerlendirmek,” ibaresinin, 14/(a) maddesinde yer alan “… ve/veya alınmasını sağlamak …” ibaresinin, 14/(c) maddesinde yer alan “ilgili aile hekimlerini filyasyon ekibine katarak …” ibaresinin, 14/(d) maddesinde yer alan “bağışıklama hizmeti veren tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında izleme ve değerlendirme yapmak” ibaresinin, 14/(f) maddesinde yer alan “… izleme ve …” ibaresinin, 14/(g) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde …” ibaresinin, 14/(ğ) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde …” ve “… ya da yürütülmesini sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını sağlamak …” ibaresinin, 14/(j) maddesinde yer alan “… veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımının takibini yapmak” ibaresinin, 14/(m) maddesinde yer alan “… aile hekimleriyle birlikte, tüm sağlık kuruluşları ve …” ve “… ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından alınan tedbirleri izlemek ve sürdürülmesini sağlamak” ibarelerin, 14/(o) maddesinde yer alan “… aile hekimleri ve …” ve “… numunelerin uygun yöntemlerle alınma durumunu izlemek ve değerlendirmek, …” ibarelerinin, 14/(p) maddesinde yer alan “… ve takibini yapmak” ibaresinin, 15/(c) maddesinde yer alan “… aile hekiminin veya gözetmenin, belirlenen programa uygun olarak hastasını izlemesini, ilaçlarını doğrudan gözetim ile vermesini ve kontrolünü düzenli olarak yapmasını sağlamak” ibaresinin, 15/(e) maddesinde yer alan “… aile hekimleriyle işbirliği içinde çalışarak bu hizmetlerin yürütülmesini sağlamak,” ibaresinin, 18/(c), (ç) maddesinin, 19/(b) maddesinin, 19/(ç) maddesinde yer alan “aile hekimliği birimleri,” ibaresinin, 19/(d) maddesinde yer alan “… evlilik işlemi için gerekli sağlık raporunun aile hekimlerince verilmesini sağlamak,” ibaresinin, 20/(a) maddesinde yer alan “… ve/veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara, ihtiyaca göre, bölgedeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını temin etmek,” ibaresinin, 26/(d) maddesinin, 28/(b) maddesinde yer alan “… veya uygulanmasını sağlamak,” ibaresinin, 28/(c) maddesinde yer alan “… ya da bölgesindeki sağlık kuruluşları aracılığı ile uygulanmasını sağlamak” ibaresinin, 30/(c) maddesinde yer alan “… elde edilen verileri ve aşılama durumlarını değerlendirmek; sonuçları yazılı olarak ya da elektronik ortamda müdürlüğe bildirmek ya da bildirilmesini sağlamak,” ibaresinin, 30/(d) maddesinde yer alan “Aile hekimliği birimleri …” ibaresinin, 35/(1) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleri ile birlikte …” ibaresinin, 39/(b) maddesinin ve 45/(d) maddesinin; 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’na göre, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin “aile hekimliği hizmetleri” olarak tanımlandığı, bunun dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetlerinin ise toplum sağlığı merkezleri tarafından sunulması gerektiği hususunun hükme bağlandığı, ancak, dava konusu düzenlemenin bu Kanuna aykırı hükümler içerdiği; anılan düzenleme ile aile hekimlerinin özlük haklarına müdahale edildiği; toplum sağlığı merkezlerinin görev ve sorumluluklarının aile hekimlerine yıkılmaya çalışıldığı; aile hekimleri üzerinde denetim yetkisi olmayan toplum sağlığı merkezinin denetim merkezi gibi yetkilendirildiği; aile hekimlerinin birey odaklı birinci basamak sağlık hizmeti sunarken, toplum sağlığı merkezinin toplum odaklı birinci basamak sağlık hizmeti sunduğu, iki ayrı hizmet sunucusu olan kurumlar arasında astlık-üstlük ilişkisinin bulunmadığı halde dava konusu düzenleme ile toplum sağlığı merkezine aile hekimleri üzerinde görev veren üst kurum nitelendirilmesinin yapıldığı, belirtilen sebeplerle dava konusu düzenlemenin kamu yararı, hizmet gerekleri, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince, temel sağlık hizmetlerini, bu kapsamda birinci basamak sağlık hizmetlerini, Bakanlık hedef ve politikalarına uygun olarak yürütmek ve bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak görev ve yetkisinin uhdelerinde olduğu; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 5258 sayılı Kanun’un 5. maddesi ve 663 sayılı KHK’nın 36. maddesine istinaden hazırlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği ile toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerinin açılması, kapatılması, organizasyonu ve görevleriyle ilgili usul ve esasların düzenlenmiş olduğu; anılan düzenlemenin, toplum sağlığı merkezlerini güçlendirerek hizmetlerin kaliteli, etkin, verimli bir şekilde sunulmasına katkı sağlamak, aile hekimliği haricindeki birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmak, aile hekimliği hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak, bireye yönelik birinci basamak sağlık hizmetleri ile topluma yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha bütünleşik bir yapıda yürütülmesini sağlamak amacı taşıdığı; Yönetmelik kapsamında, Halk Sağlığı Kurumu taşra teşkilatı hizmet birimleri arasında yer alan toplum sağlığı merkezlerine, organizasyon, eşgüdüm, eğitim ve denetim görevleriyle birlikte toplumsal sağlık hizmeti sunma görevi verildiği, böylelikle toplum sağlığı hizmetlerinin münhasıran bu hizmete yönelik görevleri olan merkezler marifetiyle layıkıyla verilebilir hale getirilmesinin hedeflendiği; bu bağlamda, toplum sağlığı merkezlerinin organizasyon, eşgüdüm, eğitim ve denetim görevleriyle birlikte toplumsal sağlık hizmeti sunma görevleri göz önüne alındığında, birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumu noktasında halk sağlığı müdürlüğü adına izleme ve değerlendirme çalışmalarının sekreteryasını yürütmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı; adı geçen merkezlerin Bakanlık ve Kurum idari yapısındaki yerinin ilgili mevzuat hükümleri kapsamında belirlendiği, bu bağlamda, toplum sağlığı merkezlerinin taşra teşkilatı içerisinde halk sağlığı müdürlüğünün izdüşümü ve müdürlük yetkilerini kullanan idari birimler olduğu; dava konusu düzenlemenin üst hukuk normlarına, kamu menfaatine ve hizmet gereklerine uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Dava konusu düzenlemede hizmet gereklerine, kamu yararına, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; 05.02.2015 tarihli 29258 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliğinin; 4/(n) maddesinde yer alan “…denetleyen…” ibaresinin, 9/(f) maddesinin, 13/(c) maddesinin, 13/(ç) maddesinin,15/(c) maddesinde yer alan “…aile hekiminin veya gözetmenin, belirlenen programa uygun olarak hastasını izlemesini, ilaçlarını doğrudan gözetim ile vermesini ve kontrolünü düzenli olarak yapmasını sağlamak” ibaresinin, 19/(ç) maddesinde yer alan “aile hekimliği birimleri,” ibaresinin, 45/(d) maddesinin, 9/(e) maddesinde yer alan “…müdürlük yetkilendirdiği takdirde, aile sağlığı çalışanlarının izinli olduğu durumlarda personel görevlendirilmesine dair işlemleri ve…” ibaresinin,11/(ğ) maddesinin,13/(d) maddesinde yer alan “plana uyulup uyulmadığını izlemek ve değerlendirmek,” ibaresinin, 14/(c) maddesinde yer alan “ilgili aile hekimlerini filyasyon ekibine katarak…” ibaresinin, 14/(a) maddesinde yer alan “…ve/veya alınmasını sağlamak …” ibaresinin, 14/(d) maddesinde yer alan “bağışıklama hizmeti veren tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında izleme ve değerlendirme yapmak” ibaresinin, 14/(f) maddesinde yer alan “…izleme ve…” ibaresinin, 14/(g) maddesinde yer alan “…aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde…” ibaresinin, 14/(ğ) maddesinde yer alan “…aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde…” ve “… ya da yürütülmesini sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını sağlamak…” ibaresinin, 14/(j) maddesinde yer alan “…veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımının takibini yapmak” ibaresinin, 14/(m) maddesinde yer alan “…aile hekimleriyle birlikte, tüm sağlık kuruluşları ve…” ve “…ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından alınan tedbirleri izlemek ve sürdürülmesini sağlamak” ibarelerin, 14/(o) maddesinde yer alan “…aile hekimleri ve…” ve “…numunelerin uygun yöntemlerle alınma durumunu izlemek ve değerlendirmek,…” ibarelerinin, 14/(p) maddesinde yer alan “…ve takibini yapmak” ibaresinin, 18(ç) maddesinin, 19/(b) maddesinin, 20/(a) maddesinde yer alan “…ve/veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara, ihtiyaca göre, bölgedeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını temin etmek,” ibaresinin, 28/(b) maddesinde yer alan “…veya uygulanmasını sağlamak,” ibaresinin, 28/(c) maddesinde yer alan “…ya da bölgesindeki sağlık kuruluşları aracılığı ile uygulanmasını sağlamak” ibaresinin, 35/(1) maddesinde yer alan “…aile sağlığı merkezleri ile birlikte…” ibaresinin, 19/(d) maddesinde yer alan “…evlilik işlemi için gerekli sağlık raporunun aile hekimlerince verilmesini sağlamak,” ibaresinin, 15/(e) maddesinde yer alan “…aile hekimleriyle işbirliği içinde çalışarak bu hizmetlerin yürütülmesini sağlamak,” ibaresinin, 18/(c) maddesinin, 30/(c) maddesinde yer alan “…elde edilen verileri ve aşılama durumlarını değerlendirmek; sonuçları yazılı olarak ya da elektronik ortamda müdürlüğe bildirmek ya da bildirilmesini sağlamak,” ibaresinin, 26/(d) maddesinin, 30/(d) maddesinde yer alan “Aile hekimliği birimleri…” ibaresinin ve 39/(b) maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 56. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; üçüncü fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; dördüncü fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği, 124. maddesinde, bakanlıkların kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Sağlık hizmeti sunulmasına ilişkin olarak Devlete verilmiş olan görevler, 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince nca yürütülmektedir. Anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin; 2. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, (e) bendinde insan gücünde ve maddi kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunu sağlamak, (f) bendinde kamu ve özel tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılması ile ilgili olarak sağlık sistemini yönetmek ve politikaları belirlemek ‘nın görevleri arasında sayılmış, 40. maddesinde ise, Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler yapabileceği belirtilmiştir.
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin işlem tarihinde yürürlükte bulunan Mülga 26. maddesi ile Bakanlık politika ve hedeflerine uygun olarak, temel sağlık hizmetlerini yürütmekle görevli, Bakanlığa bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kurulmuş, halk sağlığını korumak ve geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek ve birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmek, bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak Kurumun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun; 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, sağlık kurum ve kuruluşlarının yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak plânlanacağı, koordine edileceği, mali yönden destekleneceği ve geliştirileceği; (c) bendinde, bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenleneceği, (e) bendinde, tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı, (i) bendinde, sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla; bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılacağı, sağlık kurum ve kuruluşlarının coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanlarının, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde ise; bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarının belirlenmesinin, sağlık kurum ve kuruluşlarının sınıflandırılmasının ve sınıflarının değiştirilmesinin, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarının, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasının, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususların Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesinde, “Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde kişilerin aile hekimine kaydı yapılır. Bakanlıkça belirlenen süre sonunda kişiler aile hekimlerini değiştirebilirler. Her bir aile hekimi için kayıtlı kişi sayısı; asgarî 1000, azamî 4000’dir. Aralıksız iki ayı aşmayan süreyle kayıtlı kişi sayısı 1000’den az olabilir.
Aile hekimliği hizmetleri ücretsizdir; acil haller hariç, haftada kırk saatten az olmamak kaydı ile Bakanlıkça belirlenen kıstaslar çerçevesinde ilgili aile hekiminin talebi ve o yerin sağlık idaresince onaylanan çalışma saatleri içinde yerine getirilir. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/117 md.) Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenen aile sağlığı merkezlerinde çalışma saatleri dışında, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları ile gerektiğinde ve bağlı kuruluşları personeline nöbet görevi verilebilir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde acil haller ve mücbir sebepler dışında, kişi hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tâbi olursa olsun, aile hekiminin sevki olmaksızın sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat edenlerden katkı payı alınır. Alınacak katkı payı tutarı Sağlık, Maliye ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarınca müştereken belirlenir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde, diğer kanunların aile hekimliği hizmetleri kapsamındaki hizmetlerin sunumu ile sevk ve müracaata ilişkin hükümleri uygulanmaz. (Ek cümle:11/10/2011-KHK-663/58 md.) Aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı merkezleri tarafından verilir ve bu merkezlerin organizasyonu, kadroları, görevleri ile çalışma usûl ve esasları Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenir. Yabancılar hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü yer almıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine dayalı olarak hazırlanıp yürürlüğe konulan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliğinin 1. maddesinde, Bu Yönetmeliğin amacının; Türkiye Halk Sağlığı Kurumu taşra teşkilatı yapılanmasında yer alan toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerinin açılması, kapatılması, organizasyonu ve görevleri ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu, 2 . maddesinde, Bu Yönetmeliğin, toplum sağlığı merkezleri ile bağlı birimlerinin fiziki ve teknik yapısını, görev ve yetkilerini, diğer kurum ve kuruluşlarla olan ilişki ve işbirliğini kapsadığı belirtilmiş; 4/(n) maddesinde; Toplum sağlığı merkezi (TSM): Bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek maksadıyla sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bunlarla ilgili düzeltici ve önleyici faaliyetleri gerçekleştiren; birinci basamak koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini koordine eden ve bu hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını izleyen, değerlendiren, denetleyen ve destekleyen; bölgesinde bulunan sağlık kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlayan sağlık kuruluşunu, ifade edeceği düzenlenmiş, 9. maddesinde, TSM’nin idari ve mali işlere ilişkin görevleri, 11. maddesinde, TSM’nin plan ve program yapmaya ilişkin görevleri, 13. maddesinde, TSM’nin izleme ve değerlendirme çalışmalarına ilişkin görevleri, 14. maddesinde, TSM’nin bulaşıcı hastalıklar, bağışıklama ve salgın kontrolüne ilişkin görevleri, 15. maddesinde, TSM’nin tüberküloz (verem) kontrol hizmetlerine ilişkin görevleri, 18. maddesinde, TSM’nin bulaşıcı olmayan hastalıkların kontrolüne ilişkin görevleri; 19. maddesinde, TSM’nin kadın ve üreme sağlığı hizmetlerine ilişkin görevleri, 20. maddesinde, TSM’nin ulusal programlara ilişkin görevleri, 26. maddesinde, TSM’nin çalışan sağlığı ve güvenliği hizmetlerine ilişkin görevleri, 28. maddesinde, TSM’nin sağlığın geliştirilmesi ve teşvikine ilişkin görevleri, 30. maddesinde, TSM’nin toplu yaşam alanları ve okul sağlığı hizmetlerine ilişkin görevleri sayılmış; 35. maddesinde, Kanser kontrolü kapsamında Kurumun planladığı programları aile sağlığı merkezleri ile birlikte yürüteceği ve/veya yürütülmesini sağlayacağı hükmüne yer verilmiş, 39. maddesinde KETEM biriminin görevleri ve 45. maddesinde de, TSM başkanının görevleri sayılmıştır.
Davacı tarafından özetle, anılan yönetmeliğin davaya konu maddeleriyle aile hekimlerinin özlük haklarına müdahale edildiği, toplum sağlığı merkezlerinin görev ve sorumluluklarının aile hekimlerine yıkılmaya çalışıldığı, aile hekimleri üzerinde denetim yetkisi olmayan anılan merkezin denetim merkezi gibi yetkilendirildiği, anılan yönetmeliğin 5258 sayılı yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı düzenlemeler içerdiği ileri sürülerek istemin özeti kısmında belirtilen madde ve ibarelerin iptali istenilmekte, davalı idare ise savunmasında, bireye yönelik, sağlık ocakları, AÇSAP merkezleri, verem savaş dispanserleri gibi kurumların sunduğu
koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin büyük bir kısmının aile hekimlerine verildiği, topluma yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin bakanlık eliyle yürütülebilmesi için yeni bir teşkilat yapılanmasına gerek duyulduğu, 5258 ve 3359 sayılı yasa ile 663 sayılı KHK nın verdiği yetki çerçevesinde çıkarılan dava konusu yönetmelik kapsamında toplum sağlığı merkezlerine organizasyon, eşgüdüm, eğitim ve denetim görevleriyle birlikte toplumsal sağlık hizmeti sunma görevi veldiği, böylelikle toplum sağlığı hizmetlerinin münhasıran bu hizmete yönelik görevleri olan merkezler marifetiyle verilebilir hale getirildiği bu nedenle anılan düzenlemenin hukuka uygun olduğunu ileri sürmektedir.
Dava konusu yönetmelik hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; (Mülga) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu taşra teşkilatı yapılanmasında yer alan toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerinin açılması, kapatılması, organizasyonu ve görevleri ile ilgili usul ve esasları düzenleyen yönetmelikle, toplum sağlığı merkezleri ile bağlı birimlerinin fiziki ve teknik yapısını, görev ve yetkilerini, diğer kurum ve kuruluşlarla olan ilişki ve işbirliğini kapsar şekilde kurallar getirilmiş; bu bağlamda, anılan merkezlerin, aile hekimlerine aşılama, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması gibi öncelikli hizmet alanlarında, ’nın yıllık programına uygun olarak lojistik destekte bulunulması sağlanılmış, bu merkezlerin, bölgesinde yürüteceği sağlık hizmetini bir bütün olarak değerlendirerek, sağlık kuruluşları ile koordinasyonu sağlamak, gerektiğinde diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak suretiyle toplumun ve bireylerin sağlığını korumak ve sağlık düzeylerini yükseltmekten sorumlu tutulduğu, bunun için de, Toplum sağlığı merkezinin,
” a) İdari ve mali işler,
b) Kayıt ve istatistik,
c) Plan ve program yapma,
ç) Diğer kurumlarla işbirliği,
d) İzleme ve değerlendirme çalışmaları,
e) Bulaşıcı hastalıklar, bağışıklama ve salgın kontrolü,
f) Tüberküloz kontrolü,
g) Zoonotik ve vektörel hastalıkların kontrolü,
ğ) Erken uyarı ve cevap sistemi çalışmaları,
h) Bulaşıcı olmayan hastalıkların kontrolü,
ı) Kadın ve üreme sağlığı hizmetleri,
i) Çocuk ve ergen sağlığı hizmetleri,
j) Kanser erken teşhis, tarama ve eğitim hizmetleri,
k) Ruh sağlığı programlarına dair hizmetler,
l) Ulusal programlar ile ilgili hizmetler,
m) Adli tıbbi hizmetler ve ölüm kayıt hizmetleri,
n) Acil sağlık hizmetleri,
o) Kaza ve yaralanmalardan korunma hizmetleri,
ö) Görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri,
p) Çevre sağlığı hizmetleri,
r) Çalışan sağlığı ve güvenliğine dair hizmetler,
s) Olağan dışı durumlar ve afet sağlığı hizmetleri,
ş) Toplu yaşam alanları ve okul sağlığı hizmetleri
t) Evde sağlık hizmetleri,
u) Ağız ve diş sağlığı hizmetleri,
ü) Sağlığın geliştirilmesi ve teşviki çalışmaları,
v) Sosyal hizmet çalışmaları,
y) Hizmet içi eğitimler,
z) Diğer görevler.” i sunmakla görevlendirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, dava konusu Yönetmelikte, bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını geliştirmeyi ve korumayı ön plana alarak sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bu sorunları gidermek için planlama yapan ve bu planları uygulayan, uygulatan; birinci basamak koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini müdürlüğün sevk ve idaresinde organize eden, bu hizmetlerin verimli şekilde sunulmasını izleyen, değerlendiren ve destekleyen, bölgesinde bulunan sağlık kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere kurulan sağlık kuruluşuna toplum sağlığı merkezi denildiği, sağlık ocakları, AÇSAP merkezleri, verem savaş dispanserleri gibi kurumların sunduğu topluma yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin entegre yürütülmesinin toplum sağlığı açısından büyük önem taşıması nedeniyle, İlçe sağlık idaresinin yönetiminde, merkez ilçeler dahil her ilçede en az bir adet olmak üzere toplum sağlığı merkezi oluşturulduğu, bu merkezlerin aile hekimliği uygulamasında gerekli tetkik ve tahlilleri yapmanın yanısıra, aile hekiminin görevi dışında kalan diğer temel sağlık hizmetlerini yürüteceği ve bu sayede, bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, tanı ve tedavi hizmetleri ile rehabilitasyon hizmetleri dışında kalan temel sağlık hizmetlerinin tek çatı altında toplanması suretiyle, daha etkili ve verimli hizmet sunabilmelerinin sağlanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince, temel sağlık hizmetlerini, bu kapsamda birinci basamak sağlık hizmetlerini, Bakanlık hedef ve politikalarına uygun olarak yürütmek ve bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak görev ve yetkisinin davalı Kuruma ait olduğu açık olup; bu yetki kapsamında davalı idarece, toplum sağlığı merkezlerinin güçlendirilerek sağlık hizmetlerinin daha kaliteli, etkin, verimli bir şekilde sunulmasına katkı sağlamak, aile hekimliği haricindeki birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmak, aile hekimliği hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak, bireye yönelik birinci basamak sağlık hizmetleri ile topluma yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha bütünleşik bir yapıda yürütülmesinin sağlamak amacıyla anılan düzenlemenin getirildiği görülmekte olup, dava konusu yönetmeliğin iptali istenilen hükümlerinde kamu yararı, hizmet gerekleri ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 29/11/2017 tarihinde davacılardan ‘nun vekili Av. ‘in geldiği, diğer davacının gelmediği, davalı ‘nı temsilen Hukuk Müşaviri … ile Hukuk Müşaviri …’ın geldikleri, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlenildikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 203. maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 185. maddesi ile Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü adıyla ‘nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya husumetiyle ele alınıp, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, 05/02/2015 tarih ve 29258 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliğinin; 4/(n) maddesinde yer alan “… denetleyen …” ibaresinin, 9/(e) maddesinde yer alan “… müdürlük yetkilendirdiği takdirde, aile sağlığı çalışanlarının izinli olduğu durumlarda personel görevlendirilmesine dair işlemleri ve …” ibaresinin, 9/(f) maddesinin, 11/(ğ) maddesinin, 13/(c), (ç) maddesinin, 13/(d) maddesinde yer alan “plana uyulup uyulmadığını izlemek ve değerlendirmek,” ibaresinin, 14/(a) maddesinde yer alan “… ve/veya alınmasını sağlamak …” ibaresinin, 14/(c) maddesinde yer alan “ilgili aile hekimlerini filyasyon ekibine katarak …” ibaresinin, 14/(d) maddesinde yer alan “bağışıklama hizmeti veren tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında izleme ve değerlendirme yapmak” ibaresinin, 14/(f) maddesinde yer alan “… izleme ve …” ibaresinin, 14/(g) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde …” ibaresinin, 14/(ğ) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde …” ve “… ya da yürütülmesini sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını sağlamak …” ibaresinin, 14/(j) maddesinde yer alan “… veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımının takibini yapmak” ibaresinin, 14/(m) maddesinde yer alan “… aile hekimleriyle birlikte, tüm sağlık kuruluşları ve …” ve “… ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından alınan tedbirleri izlemek ve sürdürülmesini sağlamak” ibarelerin, 14/(o) maddesinde yer alan “… aile hekimleri ve …” ve “… numunelerin uygun yöntemlerle alınma durumunu izlemek ve değerlendirmek, …” ibarelerinin, 14/(p) maddesinde yer alan “… ve takibini yapmak” ibaresinin, 15/(c) maddesinde yer alan “… aile hekiminin veya gözetmenin, belirlenen programa uygun olarak hastasını izlemesini, ilaçlarını doğrudan gözetim ile vermesini ve kontrolünü düzenli olarak yapmasını sağlamak” ibaresinin, 15/(e) maddesinde yer alan “… aile hekimleriyle işbirliği içinde çalışarak bu hizmetlerin yürütülmesini sağlamak,” ibaresinin, 18/(c), (ç) maddesinin, 19/(b) maddesinin, 19/(ç) maddesinde yer alan “aile hekimliği birimleri,” ibaresinin, 19/(d) maddesinde yer alan “… evlilik işlemi için gerekli sağlık raporunun aile hekimlerince verilmesini sağlamak,” ibaresinin, 20/(a) maddesinde yer alan “… ve/veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara, ihtiyaca göre, bölgedeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını temin etmek,” ibaresinin, 26/(d) maddesinin, 28/(b) maddesinde yer alan “… veya uygulanmasını sağlamak,” ibaresinin, 28/(c) maddesinde yer alan “… ya da bölgesindeki sağlık kuruluşları aracılığı ile uygulanmasını sağlamak” ibaresinin, 30/(c) maddesinde yer alan “… elde edilen verileri ve aşılama durumlarını değerlendirmek; sonuçları yazılı olarak ya da elektronik ortamda müdürlüğe bildirmek ya da bildirilmesini sağlamak,” ibaresinin, 30/(d) maddesinde yer alan “Aile hekimliği birimleri …” ibaresinin, 35/(1) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleri ile birlikte …” ibaresinin, 39/(b) maddesinin ve 45/(d) maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 56. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; 3. fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; 4. fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği; 124. maddesinde, bakanlıkların kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır.
11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, (e) bendinde insan gücünde ve maddi kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunu sağlamak, (f) bendinde kamu ve özel tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılması ile ilgili olarak sağlık sistemini yönetmek ve politikaları belirlemek ‘nın görevleri arasında sayılmış; 40. maddesinde de, Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler yapabileceği belirtilmiştir.
Anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin -işlem tarihinde yürürlükte bulunan- (mülga) 26. maddesi ile Bakanlık politika ve hedeflerine uygun olarak, temel sağlık hizmetlerini yürütmekle görevli, Bakanlığa bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kurulmuş; halk sağlığını korumak ve geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek; birinci basamak sağlık hizmetlerini yürütmek, bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak; bulaşıcı, bulaşıcı olmayan, kronik hastalıklar ve kanser ile anne, çocuk, ergen, yaşlı ve engelli gibi risk gruplarıyla ilgili olarak izleme, sürveyans, inceleme, araştırma, bağışıklama ve kontrol çalışmaları yapmak, bununla ilgili verilerin toplanmasını sağlamak, belirlenen hedefler doğrultusunda plan ve programlar hazırlamak, uygulamaya koymak, denetlenmesini sağlamak, değerlendirmek, gerekli önlemleri almak, bu konuda politika ve düzenlemelerin oluşturulması için Bakanlığa teklifte bulunmak; yaşam kalitesini yükseltecek alışkanlıkları kazandırarak toplumdaki tüm bireylerin sağlığını geliştirmek; hatalı beslenme alışkanlıkları, obezite, sigara ve benzeri zararlı maddelerin yol açtığı sağlık riskleri ve tehditleri ile mücadele etmek, bu hususları izlemek, araştırmak, veri toplanmasını sağlamak ve değerlendirmek, Kurumun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesinin 4. fıkrasında, hizmet birimlerinin görev tanımları, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usûl ve esaslarının Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hususu hüküm altına alınmış; mezkur hükme istinaden hazırlanan ve 7/3/2012 tarihli ve 28226 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bağlı Kuruluşları Hizmet Birimlerinin Görevleri İle Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesinde, “(1) Bağlı kuruluşların taşra hizmet birimlerinin görevleri, çalışma usul ve esasları, kadro standartları ve iş tanımları ile ilgili diğer hususlar Kurumlarının teklifi ve Bakan onayı ile yürürlüğe konulacak yönerge ile belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Yönetmelik hükmüne dayanılarak çıkarılan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Taşra Teşkilatı Hizmet Birimlerinin Görevleri, Çalışma Usul ve Esasları İle Kadro Standartları Hakkında Yönerge’nin 6. maddesinde de, taşra teşkilatının halk sağlığı müdürlükleri, toplum sağlığı merkezleri ve halk sağlığı laboratuvarlarından oluştuğu hükmü yer almıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 9. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarının belirlenmesinin, sağlık kurum ve kuruluşlarının sınıflandırılmasının ve sınıflarının değiştirilmesinin, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarının, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasının, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususların Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 9/12/2004 tarihli ve 25665 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun 2. maddesinde, “Aile hekimi, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya nın öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.” tanımlamasına yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 5. maddesinde, “Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde kişilerin aile hekimine kaydı yapılır. Bakanlıkça belirlenen süre sonunda kişiler aile hekimlerini değiştirebilirler. Her bir aile hekimi için kayıtlı kişi sayısı; asgarî 1000, azamî 4000’dir. Aralıksız iki ayı aşmayan süreyle kayıtlı kişi sayısı 1000’den az olabilir.
Aile hekimliği hizmetleri ücretsizdir; acil haller hariç, haftada kırk saatten az olmamak kaydı ile Bakanlıkça belirlenen kıstaslar çerçevesinde ilgili aile hekiminin talebi ve o yerin sağlık idaresince onaylanan çalışma saatleri içinde yerine getirilir. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/117 md.) Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenen aile sağlığı merkezlerinde çalışma saatleri dışında, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları ile gerektiğinde ve bağlı kuruluşları personeline nöbet görevi verilebilir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde acil haller ve mücbir sebepler dışında, kişi hangi sosyal güvenlik kuruluşuna tâbi olursa olsun, aile hekiminin sevki olmaksızın sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat edenlerden katkı payı alınır. Alınacak katkı payı tutarı Sağlık, Maliye ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarınca müştereken belirlenir. Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde, diğer kanunların aile hekimliği hizmetleri kapsamındaki hizmetlerin sunumu ile sevk ve müracaata ilişkin hükümleri uygulanmaz. (Ek cümle:11/10/2011-KHK-663/58 md.) Aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı merkezleri tarafından verilir ve bu merkezlerin organizasyonu, kadroları, görevleri ile çalışma usûl ve esasları Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenir. Yabancılar hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü yer almıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine istinaden, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu taşra teşkilatı yapılanmasında yer alan toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerinin açılması, kapatılması, organizasyonu ve görevleri ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği 05/02/2015 tarihli ve 29258 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 4/(n) maddesinde yer alan “… denetleyen …” ibaresinin, 9/(f) maddesinin, 13/(c), (ç) maddesinin, 13/(d) maddesinde yer alan “plana uyulup uyulmadığını izlemek ve değerlendirmek,” ibaresinin, 15/(c) maddesinde yer alan “… aile hekiminin veya gözetmenin, belirlenen programa uygun olarak hastasını izlemesini, ilaçlarını doğrudan gözetim ile vermesini ve kontrolünü düzenli olarak yapmasını sağlamak” ibaresinin, 15/(e) maddesinde yer alan “… aile hekimleriyle işbirliği içinde çalışarak bu hizmetlerin yürütülmesini sağlamak,” ibaresinin, 19/(b) maddesinin, 19/(ç) maddesinde yer alan “aile hekimliği birimleri,” ibaresinin, 19/(d) maddesinde yer alan “… evlilik işlemi için gerekli sağlık raporunun aile hekimlerince verilmesini sağlamak,” ibaresinin, 45/(d) maddesinin iptali istemi yönünden:
Dava konusu Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (n) bendinde, toplum sağlığı merkezi; bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek maksadıyla sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bunlarla ilgili düzeltici ve önleyici faaliyetleri gerçekleştiren; birinci basamak koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini koordine eden ve bu hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını izleyen, değerlendiren, denetleyen ve destekleyen; bölgesinde bulunan sağlık kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlayan sağlık kuruluşu olarak tanımlanmıştır.
Anılan Yönetmeliğin, 9. maddesinin (f) bendinde, aile hekimlerinin çalışma saatlerine uyumunu ve çalışmalarını izlemek ve değerlendirmek görevi, toplum sağlığı merkezinin görevleri arasında sayılmıştır.
Aynı Yönetmeliğin “İzleme ve değerlendirme çalışmaları” başlıklı 13. maddesinin (c), (ç) ve (d) bentlerinde, “(1) TSM’nin izleme ve değerlendirme çalışmalarına ilişkin görevleri şunlardır:

c) Bölgesindeki aile hekimliği birimlerinin çalışma düzenine uyumlarını ilgili mevzuatına göre izlemek ve değerlendirmek, hazırladığı raporu müdürlüğe iletmek,
ç) Bölgesinde hizmet veren aile hekimliği birimlerinin çalışmalarını ve kayıtlarını ilgili mevzuatına göre izlemek ve değerlendirmek amacıyla aile sağlığı merkezlerini ziyaret etmek, mevzuatın izin verdiği sınırlar çerçevesinde her türlü kayıtlarına erişmek, elde ettiği verileri ve yaptığı değerlendirmeleri öncelikli olarak aile sağlığı merkezi çalışanlarına yazılı ya da sözlü olarak, ayrıca altışar aylık dönemlerde de müdürlüğe yazılı olarak ya da elektronik ortamda bildirmek, bu görevi yaparken hasta ve çalışan hakları ile kişisel mahremiyetin korunması ilkelerine riayet etmek,
d) Bölgesinde hizmet veren aile hekimliği birimlerinin gezici sağlık hizmeti planlarını bir önceki ayın son haftası içinde aile hekimlerinden almak, plana uyulup uyulmadığını izlemek ve değerlendirmek, hazırladığı raporu müdürlüğe bildirmek” hükmüne,
“Tüberküloz kontrol hizmetleri” başlıklı 15. maddesinin (c) ve (e) bentlerinde, “(1) TSM’nin tüberküloz (verem) kontrol hizmetlerine ilişkin görevleri şunlardır: …
c) Verem tanısı konmuş hastaların ve koruma tedavisine alınmış temaslıların ilaçlarını aylık olarak, kayıtlı olduğu aile hekimine veya doğrudan gözetimli tedavi uygulama gözetmenine ulaştırmak; aile hekiminin veya gözetmenin, belirlenen programa uygun olarak hastasını izlemesini, ilaçlarını doğrudan gözetim ile vermesini ve kontrolünü düzenli olarak yapmasını sağlamak; müdürlük tarafından bu iş ve işlemlere yönelik olarak yapılan denetimlere katkı vermek,
e) Her ay yeni tedaviye alınan, tedavide olan, tedaviden çıkan, ilaçsız kontrole ayrılan, korumaya alınan ve korumadan çıkanlardan ve veremli hastaların temaslılarından kontrolü gerekenleri, kişinin kayıtlı olduğu aile hekimine bildirmek; aile hekimleriyle işbirliği içinde çalışarak bu hizmetlerin yürütülmesini sağlamak” hükmüne yer verilmiştir.
Adı geçen Yönetmeliğin 19. maddesinde, toplum sağlığı merkezinin, kadın ve üreme sağlığı hizmetlerine ilişkin görevleri sayılmıştır. Buna göre, anılan maddenin (b) bendinde, aile hekimliği birimleri tarafından verilen kadın ve üreme sağlığı hizmetlerinin, koruyucu sağlık hizmetleri ilkelerine uygun biçimde verilmesini sağlamak, (ç) bendinde, bölgesindeki sağlık kuruluşlarının (aile hekimliği birimleri, kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri, özel sağlık kuruluşları gibi) kadın ve üreme sağlığı hizmetleri ile ilgili verilerini ve bilimsel çalışmalarını izlemek ve değerlendirmek, (d) bendinde, evlilik öncesi danışmanlık hizmeti vermek ve evlilik işlemi için gerekli sağlık raporunun aile hekimlerince verilmesini sağlamak, toplum sağlığı merkezinin görevleri arasında yer almıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 45. maddesinde, toplum sağlığı merkezi başkanının, toplum sağlığı merkezi ve bağlı birim çalışanlarının amiri olduğu hükmüne yer verilmiş ve idari ve teknik tüm işlerin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak yürütülmesini sağlamak, denetlemek, müdürlüğün planlamaları doğrultusunda, aile hekimliği birimlerinin vermiş oldukları hizmetlerin izlenmesini ve değerlendirilmesini gerçekleştirmek, hazırladığı raporu müdürlüğe bildirmek başkanın görevleri arasında sıralanmıştır.
Davacı tarafından, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’na göre, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin “aile hekimliği hizmetleri” olarak tanımlandığı, bunun dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetlerinin ise toplum sağlığı merkezleri tarafından sunulması gerektiği hususunun hükme bağlandığı, ancak, dava konusu düzenlemenin bu Kanuna aykırı hükümler içerdiği; toplum sağlığı merkezlerinin görev ve sorumluluklarının aile hekimlerine yıkılmaya çalışıldığı; dava konusu Yönetmelik hükümleri ile toplum sağlığı merkezine yetkiye ihtiyaç duyulmadan denetim yapma yetkisinin verilmesinin üst hukuk normlarına aykırılık teşkil ettiği, aile hekimlerinin özlük haklarının ihlali niteliğinde olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince, temel sağlık hizmetlerini, bu kapsamda birinci basamak sağlık hizmetlerini, Bakanlık hedef ve politikalarına uygun olarak yürütmek ve bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmak görev ve yetkisinin davalı Bakanlığa ait olduğu; bu yetki kapsamında davalı idarece, toplum sağlığı merkezlerinin güçlendirilerek sağlık hizmetlerinin kaliteli, etkin, verimli bir şekilde sunulmasına katkı sağlamak, aile hekimliği haricindeki birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmak, aile hekimliği hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak, bireye yönelik birinci basamak sağlık hizmetleri ile topluma yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha bütünleşik bir yapıda yürütülmesini sağlamak amacıyla dava konusu düzenlemenin hazırlandığı ve yürürlüğe konduğu görülmektedir.
Bu kapsamda, anılan düzenlemede, toplum sağlığı merkezinin, bölgesinde yaşayan toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek maksadıyla sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bunlarla ilgili düzeltici ve önleyici faaliyetleri gerçekleştiren; birinci basamak koruyucu, iyileştirici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini koordine eden ve bu hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını izleyen, değerlendiren, denetleyen ve destekleyen; bölgesinde bulunan sağlık kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlayan sağlık kuruluşu olarak tanımlandığı; adı geçen merkezlere, organizasyon, eşgüdüm, eğitim ve denetim görevleriyle birlikte toplumsal sağlık hizmeti sunma görevi verildiği; anılan merkezlerin Bakanlık ve Kurum idari yapısındaki yerinin ilgili mevzuat hükümleri kapsamında belirlendiği, bu bağlamda, toplum sağlığı merkezlerinin taşra teşkilatı içerisinde halk sağlığı müdürlüğünün izdüşümü ve müdürlük yetkilerini kullanan idari birimler olduğu görülmekle; bu yönüyle, anılan merkezlerin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumu noktasında halk sağlığı müdürlüğü adına izleme ve değerlendirme çalışmalarını yürütmesine ilişkin dava konusu düzenlemelerde hizmet gerekleri ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde yer alan, “müdürlük yetkilendirdiği takdirde, aile sağlığı çalışanlarının izinli olduğu durumlarda personel görevlendirilmesine dair işlemleri ve” ibaresinin iptali istemi yönünden:
Dava konusu Yönetmeliğin “İdari ve mali işler” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “(1) TSM’nin idari ve mali işlere ilişkin görevleri şunlardır:

e) Aile sağlığı merkezi çalışanlarının göreve başlama veya ilişik kesme gibi işlemleri ile müdürlük yetkilendirdiği takdirde, aile sağlığı çalışanlarının izinli olduğu durumlarda personel görevlendirilmesine dair işlemleri ve yazışmalarını yürütmek” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafından, Aile Hekimliği Uygulaması Kapsamında nca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ile Sözleşme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik uyarınca, izinli veya raporlu olan hekimlerin diğer bir aile hekimi ile yapacağı antlaşmayı onaylama ve aile hekiminin izinli olduğu dönemlerde geçici görevlendirme yapma hak ve yetkisinin bizzat halk sağlık müdürlüğüne tanındığı, bizzat halk sağlık müdürlüğüne tanınan bu yetkinin alt düzenleme ile başka bir kuruma devrinin mümkün olmadığı ileri sürülerek anılan düzenlemenin iptali istenilmiş ise de, toplum sağlığı merkezlerinin Bakanlık ve Kurum idari yapısındaki yerinin ilgili mevzuat hükümleri kapsamında belirlendiği, bu bağlamda, toplum sağlığı merkezlerinin taşra teşkilatı içerisinde halk sağlığı müdürlüğünün izdüşümü ve müdürlük yetkilerini kullanan idari birimler olduğu; söz konusu hükmün iş ve işlemlerin daha seri bir şekilde yürütülmesini temin etmek, yaşanabilecek mağduriyetleri önlemek maksadıyla yürürlüğe konulduğu anlaşıldığından dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 11. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinin iptali istemi yönünden:
Anılan Yönetmeliğin 11. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde, toplum sağlığı merkezi tarafından rutin olarak yapılmayan ancak Bakanlık veya Kurumca yürütülen tarama, kampanya, aşılama hizmetleri gibi işleri, bölgesindeki aile sağlığı merkezleri ile işbirliği içinde yapmak ve/veya yaptırmak görevi, adı geçen merkezin görevleri arasında sayılmıştır.
Dava dilekçesinde, aile hekiminin görevlerinin kendisine kayıtlı kişiler hakkında olduğu ve bunun dışında aile hekiminin tedavi ve hizmet yetkilerinin bulunmadığı, işbu hüküm ile aile hekimlerinin sorumluluk alanı içerisinde olmayan bir konuda toplum sağlığı merkezine aile hekimleri hakkında düzenleme ve planlama yapma yetkisi tanındığı, düzenlemenin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla anılan hükmün iptali istenilmiştir.
Birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek ve verilen sağlık hizmetinin kalitesini artırmak için görev yapan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının çalışma usul ve esaslarının düzenlendiği 25/01/2013 tarih ve 28539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği’nin “Bağışıklama hizmetleri” başlıklı 7. maddesinde, “(1) Bağışıklama hizmetleri aile hekimi tarafından yürütülür. Genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında ve/veya Bakanlık ve Kurum tarafından yürütülen kampanyalar doğrultusunda ihtiyaç duyulan aşılar, bölgesindeki toplum sağlığı merkezi tarafından aile hekimlerine ulaştırılır. Aile hekimleri aile sağlığı merkezinde soğuk zincir şartlarının sürdürülmesi için gerekli tedbirleri alır. Birden çok aile hekiminin görev yaptığı aile sağlığı merkezlerinde, aile hekimlerinin müştereken muhafaza ettikleri aşılar için üçer aylık aralıklarla bir aile hekimi ve bir aile sağlığı elemanı soğuk zincir sorumlusu olarak belirlenir. Aile sağlığı merkezinde yalnızca bir aile hekimliği biriminin bulunması halinde sorumluluk bu birimdeki aile hekimi ile aile sağlığı elemanına aittir.” hükmüne yer verilmiş olup; anılan hüküm ile aile hekimlerine bağışıklama/aşılama hizmetlerine ilişkin görevler verildiği anlaşılmakla, bu yönüyle dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 14/(a) maddesinde yer alan “… ve/veya alınmasını sağlamak …” ibaresinin, 14/(c) bendinde yer alan “ilgili aile hekimlerini filyasyon ekibine katarak ” ibaresinin, 14/(d) maddesinde yer alan “bağışıklama hizmeti veren tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında izleme ve değerlendirme yapmak” ibaresinin, 14/(f) maddesinde yer alan “… izleme ve …” ibaresinin, 14/(g) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde …” ibaresinin, 14/(ğ) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde …” ve “… ya da yürütülmesini sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını sağlamak …” ibaresinin, 14/(j) maddesinde yer alan “… veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımının takibini yapmak” ibaresinin, 14/(m) maddesinde yer alan “… aile hekimleriyle birlikte, tüm sağlık kuruluşları ve …” ve “… ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından alınan tedbirleri izlemek ve sürdürülmesini sağlamak” ibarelerin, 14/(o) maddesinde yer alan “… aile hekimleri ve …” ve “… numunelerin uygun yöntemlerle alınma durumunu izlemek ve değerlendirmek, …” ibarelerinin, 14/(p) maddesinde yer alan “… ve takibini yapmak” ibaresinin, 18/(ç) maddesinin, 20/(a) maddesinde yer alan “… ve/veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara, ihtiyaca göre, bölgedeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını temin etmek,” ibaresinin, 28/(b) maddesinde yer alan “… veya uygulanmasını sağlamak,” ibaresinin, 28/(c) maddesinde yer alan “… yada bölgesindeki sağlık kuruluşları aracılığı ile uygulanmasını sağlamak” ibaresinin, 30/(d) maddesinde yer alan “Aile hekimliği birimleri …” ibaresinin, 35/(1) maddesinde yer alan “… aile sağlığı merkezleri ile birlikte …” ibaresinin ve 39/(b) maddesinin iptali istemi yönünden:
Dava konusu Yönetmeliğin “Bulaşıcı hastalıklar, bağışıklama ve salgın kontrolü” başlıklı 14. maddesinde, “(1) TSM’nin bulaşıcı hastalıklar, bağışıklama ve salgın kontrolüne ilişkin görevleri şunlardır:
a) Bakanlığın veya Kurumun yürüttüğü programlara uygun olarak; bölgesindeki bulaşıcı hastalık ve bağışıklama verilerini toplamak, kayıtlarını tutmak, değerlendirmek, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak gerekli tüm tedbirleri almak ve/veya alınmasını sağlamak ve tüm düzeylerde geri bildirim yapmak,

c) Mevzuatla belirlenen bulaşıcı hastalık olgularına yönelik filyasyon çalışmalarını yürütmek ve kayıtlarını tutmak; bu çalışmaları yürütürken, müdürlüğün gerekli gördüğü durumlarda, ilgili aile hekimlerini filyasyon ekibine katarak belirlenen sorunlara yönelik gerekli önlemleri almak veya aldırmak; kişinin kayıtlı olduğu aile hekimi başka bir toplum sağlığı merkezinin bölgesinde ise yapılan filyasyon sonucunu ilgili toplum sağlığı merkezine bildirmek,

d) Soğuk zincir sisteminin düzgün olarak işlemesini sağlamak; en az aylık periyotlarla, bağışıklama hizmeti veren tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında izleme ve değerlendirme yapmak, tespit ettiği soğuk zincir kırılmalarını müdürlüğe bildirmek,
f) Genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında aile hekimleri tarafından uygulanan bağışıklama hizmetlerinin izleme ve değerlendirmesini yapmak,
g) Konu ile ilgili mevzuata göre belli yaş ve nüfus gruplarına uygulanan (okul çağı yaş grubu gibi) aşılamalar ve destek aşılamalarını aile sağlığı merkezleriyle işbirliği içerisinde yürütmek,
ğ) Okul çağı, hac ve umre, hareketli nüfus (tarım işçileri, göçmenler gibi) ve riskli bölgede salgın kontrolü aşılamaları dahil destek aşılama çalışmalarını aile sağlığı merkezleri ile işbirliği içerisinde yürütmek ya da yürütülmesini sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını sağlamak ve takibini yapmak,

j) Kurum tarafından gerekli görüldüğü hallerde gerçekleştirilen aşı kampanyalarını veya aşı uygulamalarını kendi bölgesinde yapmak veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara bölgesindeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımının takibini yapmak,

m) Bölgesinde bulaşıcı hastalık salgını olduğunda, ilgili mevzuatına göre, aile hekimleriyle birlikte, tüm sağlık kuruluşları ve ilgili diğer kuruluşlarla işbirliği yaparak her türlü salgın kontrol önlemlerini almak; bölgesindeki sağlık çalışanlarını, ilgili kurum ve kuruluş çalışanlarını ve halkı bilgilendirerek kişi ve toplum farkındalığı oluşturmak; ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından alınan tedbirleri izlemek ve sürdürülmesini sağlamak,

o) Ulusal Hastalık Kontrol Programları çerçevesindeki özel sürveyans çalışmalarını yürütmek; numune nakline yönelik özel besiyerleri, numune nakil kapları gibi özellikli malzemeleri, müdürlükten temin ederek aile hekimleri ve ilgili birimlere ulaştırmak; numunelerin uygun yöntemlerle alınma durumunu izlemek ve değerlendirmek, numunelerin müdürlüğe uygun koşullarda naklini sağlamak,

p) Pandemilere (grip, SARS gibi) yönelik bölgesel planları yaparak müdürlüğün onayına sunmak; bu planları aile hekimleri ile paylaşmak ve takibini yapmak” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan Yönetmeliğin 18. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, “Bölgede sık görülen hastalık ve durumları belirleyerek bunların önlenmesi için programlar geliştirmek, geliştirilmiş olan programları uygulamak veya bölgedeki sağlık kuruluşları ve diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak uygulanmasını sağlamak.” hükmüne,
20. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, “Bakanlık veya müdürlük tarafından gerekli görüldüğü hallerde; uygulanan aşı kampanyalarını kendi bölgesinde yapmak ve/veya yapılmasını sağlamak, bu çalışmalara, ihtiyaca göre, bölgedeki sağlık çalışanlarının aktif olarak katılımını temin etmek” hükmüne,
28. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, “Bakanlıkça yürütülen tütün, alkol, madde bağımlılığı, obezite gibi risk faktörlerine yönelik olarak toplum eğitimi ve diğer gerekli çalışmaları yürütmek; bu alana yönelik olarak oluşturulan ulusal kontrol programlarını bölgesinde uygulamak veya uygulanmasını sağlamak,” (c) bendinde, “Planlanan eğitim programlarını hedef gruba ve amacına göre uygulamak (toplu halk eğitimi, esnaf eğitimi gibi) ya da bölgesindeki sağlık kuruluşları aracılığı ile uygulanmasını sağlamak,” hükmüne,
30. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, “Aile hekimliği birimleri ve diğer sağlık kuruluşları ile işbirliği yaparak okullarda, aile ve okul idaresinin katılımlarını da sağlayarak tütün, alkol, madde bağımlılığı ve şiddete karşı eğitim yolu ile mücadele edilmesine dair çalışmaları yapmak,” hükmüne,
35. maddesinin 1. fıkrasında, “Kanser kontrolü kapsamında Kurumun planladığı programları aile sağlığı merkezleri ile birlikte yürütür ve/veya yürütülmesini sağlar.” hükmüne,
39. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, “Aile hekimleri ile birlikte Ulusal Kanser Tarama Standartlarına göre planlanan toplum tabanlı kanser taramalarını yürütmek,” hükmüne yer vermek suretiyle toplum sağlığı merkezinin görevleri sayılmıştır.
Davacı tarafından, aile hekimlerinin imzalamış oldukları hizmet sözleşmesi uyarınca tüm yükümlülüklerinin kendisine kayıtlı olan hastalara birinci basamak sağlık hizmeti sunmak olduğu; Yönetmelik hükümleri ile düzenlenen belli yaş ve nüfusa göre uygulanan aşılamalar, ulusal çapta hastalık kontrolü, tütün, alkol, madde bağımlılığı, obezite gibi risk faktörlerine yönelik olarak toplum eğitimi ve diğer gerekli çalışmalar, tüberküloz, kanser kontrolü gibi işlemlerin toplum sağlığı merkezinin asli görevleri arasında yer aldığı; adı geçen merkezin aile hekimlerine görev verme hak ve yetkisinin bulunmadığı; ekstra görev ve yük getiren dava konusu yönetmelik hükümlerinin angarya niteliğinde bulunduğu ve anayasaya aykırı olduğu iddialarıyla anılan düzenlemelerin iptali istenilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden ve dava konusu Yönetmelik hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesinden, -mülga- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu taşra teşkilatı yapılanmasında yer alan toplum sağlığı merkezleri ve bağlı birimlerinin açılması, kapatılması, organizasyonu ve görevleri ile ilgili usul ve esasları düzenleyen yönetmelikle, toplum sağlığı merkezleri ile bağlı birimlerinin fiziki ve teknik yapısı, görev ve yetkileri, diğer kurum ve kuruluşlarla olan ilişki ve işbirliğini içeren kurallar getirildiği; bu bağlamda, anılan merkezlerin, aile hekimlerine aşılama, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması gibi öncelikli hizmet alanlarında, ’nın yıllık programına uygun olarak lojistik destekte bulunulmasının sağlanıldığı; adı geçen merkezlerin, bölgesinde yürüteceği sağlık hizmetini bir bütün olarak değerlendirerek, sağlık kuruluşları ile koordinasyonu sağlamak, gerektiğinde diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak suretiyle toplumun ve bireylerin sağlığını korumak ve sağlık düzeylerini yükseltmekten sorumlu tutulduğu; sağlık ocakları, AÇSAP merkezleri, verem savaş dispanserleri gibi kurumların sunduğu topluma yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin entegre yürütülmesinin toplum sağlığı açısından büyük önem taşıması nedeniyle, ilçe sağlık idaresinin yönetiminde, merkez ilçeler dahil her ilçede en az bir adet olmak üzere toplum sağlığı merkezi oluşturulduğu; bu merkezlerin aile hekimliği uygulamasında gerekli tetkik ve tahlilleri yapmanın yanısıra, aile hekiminin görevi dışında kalan diğer temel sağlık hizmetlerini yürüteceği ve bu sayede, bireye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, tanı ve tedavi hizmetleri ile rehabilitasyon hizmetleri dışında kalan temel sağlık hizmetlerinin tek çatı altında toplanması suretiyle, daha etkili ve verimli hizmet sunabilmelerinin sağlanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda, dava konusu Yönetmelik hükümlerine bakıldığında; bulaşıcı ve salgın hastalıkların kontrolü kapsamındaki hizmetlerde, aile hekimlerin bireysel yapmış olduğu çalışmaların, toplum sağlığı merkezlerinde birleştirilmesi ve toplumun tamamını kapsayacak şekilde değerlendirilmesinin çok büyük önem taşıdığı; sağlık hizmetlerinin süreklilik ve etkinliğinin sağlanması amacıyla adı geçen merkezlerin koordinasyon, planlama ve organizasyon rolünün zaruri olduğu; tüberküloz tedavisinin ortak çalıştırma gerektirdiği, faaliyetlerin birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri ile ilgili sivil toplum örgütlerinin tamamını kapsadığı; erken tanı, bildirim, hastanın takip edilmesi, tedavisi ve koordinasyonunun mutlaka aile hekiminin bilgisi doğrultusunda yürütülmesi gerektiği, bu yönüyle, aile hekimleri ile toplum sağlığı merkezlerinin işbirliği ve koordinasyon içerisinde hareket etmesinin gerekli olduğu; aile hekimlerinin kendilerine bağlı nüfusta yer alan kişilere sağlığını korumaları için gerekli hizmeti sunmakla yükümlü olduğu; ve yine, kanser taramalarının sağlıklı olan kişilere uygulandığı, erken teşhis sağlanmaya çalışıldığı, ikincil koruma olarak adlandırılan bu durumun bireye yönelik olduğu, aile hekimlerinin görevleri arasında yer aldığı anlaşılmakla, dava konusu yönetmeliğin iptali istenilen hükümlerinde kamu yararı, hizmet gerekleri ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamıştır.
Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 18/(c) maddesinin, 30/(c) maddesinde yer alan “… elde edilen verileri ve aşılama durumlarını değerlendirmek; sonuçları yazılı olarak ya da elektronik ortamda müdürlüğe bildirmek ya da bildirilmesini sağlamak,” ibaresinin iptali istemi yönünden:
Anılan Yönetmeliğin 18. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, “Bölgedeki sağlık kuruluşlarının (aile hekimliği birimleri, kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri, özel sağlık kuruluşları gibi) kanser, ruh sağlığı, kronik hastalıklar ve ilişkili risk faktörleri (tütün kullanımı, obezite, beslenme yetersizliği, fiziksel inaktivite, alkol kullanımı gibi) ile ilgili verilerini ve bilimsel çalışmalarını izlemek, epidemiyolojik çalışma yapmak veya yapılmasını sağlamak,” hükmü,
30. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, “Bölgesindeki öğrencilerin okula kayıtları sırasında, kayıtlı oldukları aile hekimi tarafından periyodik muayenelerinin yapılmasını sağlamak; elde edilen verileri ve aşılama durumlarını değerlendirmek; sonuçları yazılı olarak ya da elektronik ortamda müdürlüğe bildirmek ya da bildirilmesini sağlamak,” hükmü yer almıştır.
Davacı tarafından, anılan hükümler ile toplum sağlığı merkezine hastalara ait kişisel verileri toplama, değerlendirme ve işleme yetkisi verildiği, bu durumun kişisel verilerin gizliliği hükmünü ihlal ettiği, düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, söz konusu verilerin kişisel bilgi içeren nitelikte veriler olmadığı, yürütülen hizmetlerin kayıt ve istatistiklerini içeren veri olduğu anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’nin 26. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinin iptali istemi yönünden:
Dava konusu Yönetmeliğin “Çalışan sağlığı ve güvenliği hizmetleri” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, “Bölgesinde bulunan sağlık kurum ve kuruluşlarında İSG konusunda yapılan çalışmaları izlemek ve değerlendirmek” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafından, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca, iş sağlığı ve güvenliği hükümlerinin uygulanması ve hizmetlerinin verilmesinde her türlü yetkinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait olduğu, bu nedenle söz konusu düzenlemenin üst hukuk normlarına aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek anılan hükmün iptali istenilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri (İSGB), Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yetkilendirilmiş Toplum Sağlığı Merkezi İş Sağlığı ve Güvenliği Birimleri (TSMİSG) olmak üzere üç farklı model tarafından sunulduğu, bu bağlamda, dava konusu düzenleme ile toplum sağlığı merkezinin çalışan sağlığı ve güvenliği hizmetlerine ilişkin görevleri arasında, bölgesinde bulunan sağlık kurum ve kuruluşlarında İş Sağlığı Güvenliği konusunda yapılan çalışmaları izlemek ve değerlendirmek görevinin yer aldığı, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin ulusal boyutta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli yürütüldüğü anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, toplum sağlığı merkezlerinin güçlendirilerek sağlık hizmetlerinin daha kaliteli, etkin, verimli bir şekilde sunulmasına katkı sağlamak, aile hekimliği haricindeki birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmak, aile hekimliği hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak, bireye yönelik birinci basamak sağlık hizmetleri ile topluma yönelik birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha bütünleşik bir yapıda yürütülmesini sağlamak amacıyla getirilen dava konusu düzenlemede, kamu yararı ve hizmet gereklerine, hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan ….-TL yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL. avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacılara iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yoluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine 29/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.