Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6394 E. 2015/7972 K. 24.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6394 E.  ,  2015/7972 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6394
Karar No : 2015/7972

Temyiz Eden (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : …. 11. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve …. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Adli Tıp Kurumu raporunun sonucunu araştırarak 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan bir yıllık sürenin başladığı tarihin tespit edilmesi ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun’un 17/2. maddesi uyarınca davacının duruşma talebi kabul edilmeyerek tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde konulan teşhislerden dolayı uğradığını ileri sürdüğü 7.500 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; tazminat talebinin dayanağı olan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce konulan teşhislerden davacının en geç bu teşhisler dikkate alınmak suretiyle davacı hakkında vasi tayini yoluna gidilen …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının tebliği ve kararın yargıtay nezdinde temyizi ile haberdar olduğunun anlaşıldığı, söz konusu kararın tebliği üzerine 60 günlük dava açma süresi içinde bakılan tam yargı davasının açılması gerekirken bu süre geçirildikten çok sonra 26/03/2015 tarihinde kayda giren dilekçe ile açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, davanın süresinde olduğu iddiasıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 13 üncü maddesinde; idari eylemler nedeniyle hakları ihlal edilen ilgililerin, eylemleri öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurup haklarının yerine getirilmesini isteyebilecekleri; bu isteklerin reddi üzerine altmış günlük dava açma süresi içerisinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasa hükmünde idareye başvuru için öngörülen, bir yıllık sürenin, idari eylemin tamamlandığı ve yol açtığı zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması gerekmektedir. Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan bir yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Yasayla öngörülen tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır.
Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme, bilirkişi raporu ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlendiği ödevin ve yürüttüğü hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendisine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak gene de resmi yetki, görev ve olanaklardan yararlanarak, onları kullanarak hareket ettiği, bu nedenle de idaresinden tamamen ayrılmasını önleyen ve engelleyen görev kusurları nedeniyle doğan zararların tazmini istemiyle açılacak tam yargı davalarında eylemin idariliği, bazen ceza davalarıyla personelin şahsi kusuru sonucu mu, yoksa görev kusuru sonucu mu zararın ortaya çıktığının belirlenmesinden sonra saptanabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Yasa’nın 13 üncü maddesinde öngörülen sürenin eylemin idariliğinin ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur. Aksi yorumun zarara yol açan eylemin idariliğinin ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldıracağı, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Kaymakamlığı’nın 11.02.2010 tarihinde …. Sulh Hukuk Mahkemesi”ne yazdığı yazıda davacının verdiği dilekçeye göre kendisine vasi atanmasının gerekebileceği şüphesi hasıl olduğunun belirtildiği, davacının kendisinin başvurduğu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniği’nde düzenlenen 23.03.2010 tarihli muayene sonuç raporunda davacıya psikotik bozukluk ön tanısı konulduğu, Mahkemece öncelikle Aksaray Devlet Hastanesi’ne sevk edilen davacının Hastanenin 01.04.2010 tarihli sağlık kurulu raporu doğrultusunda bu kez Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiği, ilgili Hastanece davacının ruhsal muayenesi neticesinde düzenlenen 13.12.2011 tarih ve 26518 sayılı raporda, davacıya defüzyonel bozukluk tanısı konulduğu, söz konusu rapora istinaden davacıya …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararı ile vasi tayin edildiği, davacının temyiz talebi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve … sayılı kararı ile kararın eksik inceleme nedeni ile bozulduğu, dosyanın hali hazırda yetkisizlik kararı ile gönderildiği … 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esasında yargılamasının devam ettiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor geliş süresi nazara alınarak duruşmanın 30.09.2015 tarihine bırakıldığı, bu arada bakılan davanın ise Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde konulan teşhislerden dolayı uğranıldığı ileri sürülen 7.500 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda tazmini istenilen zarar, davcının vesayet altına alınmasının uygun olacağına ilişkin düzenlenen sağlık kurulu raporlarının usulüne uygun düzenlenmediği ve gerçeği yansıtmadığı iddiasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla davacının, düzenlenen raporların usulüne uygun olmadığının tam olarak ortaya çıktığı ve zararın kesinleştiği tarihten itibaren 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içinde idari başvuru yoluna gitmesi gerekmektedir.
Olayda, İdare Mahkemesi’nce, tazminat talebinin dayanağı olan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce konulan teşhislerden davacının en geç bu teşhisler dikkate alınmak suretiyle davacı hakkında vasi tayini yoluna gidilen Şereflikoçhisar Sulh Hukuk Mahkemesi kararının tebliği ve kararın yargıtay nezdinde temyizi ile haberdar olduğ belirtilmişse de, yargılama sırasında alınan inceleme, tespit kararları veya yapılan inceleme sonucu hazırlanmış bilirkişi raporları yada mahkeme kararının veya bu kararın onanmasına ilişkin Yargıtay kararının tebliğinden itibaren de 2577 sayılı Kanunun 13. maddesindeki 1 yıllık sürenin başlatılabilmesi mümkündür.
Buna göre, davacıya vasi tayin edilmesine ilişkin olarak … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davada davacının durumuna ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasına karar verildiği ve davacının vesayet altına alınmasının uygun olacağına ilişkin düzenlenen sağlık kurulu raporlarının usulüne uygun olup olmadığının tam olarak ortaya çıkmadığı ve zararın henüz kesinleşmediği, anlaşılmakla 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen bir yıllık sürenin Mahkemeye sunulacak olan Adli Tıp Kurumu raporunun öğrenilmesinden sonra işlemeye başlayacağının kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, Adli Tıp Kurumu raporunun sonucu araştırılarak 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan bir yıllık sürenin başladığı tarihin tespit edilmesi ve davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, eksik inceleme sonucu davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda usul hükümlerine ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, …. 11. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.