Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6255 E. 2016/1770 K. 15.03.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6255 E.  ,  2016/1770 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6255
Karar No : 2016/1770

Karar Düzeltme İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacılar) : 1-
2-
3-
Vekilleri :
İstemin Özeti : Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 12/02/2015 tarih ve E:2014/4613, K:2015/756 sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi
Düşüncesi : Dairemizin 12.02.2015 tarih ve E:2014/4613, K:2015/756 sayılı onama kararının miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına yönelik kısmı kaldırılarak, mahkeme kararının bu kısım yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek karar düzeltme istemi hakkında gereği görüşüldü:
Danıştay Dava Daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Davalı idarenin karar düzeltme dilekçesinde öne sürdüğü hususlar, Dairemizce verilen, mahkeme kararının davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yönündeki hüküm fıkrası ile maddi tazminat isteminin dava dilekçesinde talep edilen ve mahkemece kabul edilen 4.000,00-TL’lik kısmına ve manevi tazminatın 70.000,00 TL’lik kısmına 11.04.2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısımlarının onanmasına dair kararın, düzeltilmesini gerektirecek nitelikte görülmediğinden, davalı idarenin bu kısma yönelik karar düzeltme istemi hukuka uygun bulunmamıştır.
Daire kararının, 02.05.2013 tarihli miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü yönünden mahkeme kararının onanmasına dair kısmına yönelik karar düzeltme istemi ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca hukuka uygun bulunduğundan, Dairemizin 12.02.2015 tarih ve E:2014/4613, K:2015/756 sayılı onama kararının miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına yönelik kısmı kaldırılarak, davalı idarenin temyiz istemi bu kısma yönelik yeniden incelendi ve gereği görüşüldü:
Dava, davacıların yakını ……..’in içinde bulunduğu aracın 15/11/2010 tarihinde davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu … İli, … İlçesi, … Caddesi’nde bulunan … Metro İstasyonu yaya alt geçidine girerek yaya merdivenlerinden 30 metre aşağı düşmesi ve duvara çarpması sonucu meydana gelen kazada yaşamını yitirdiği, olay nedeniyle tutulan Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda, … Metro İstasyonu yaya alt geçiti girişinde sürücüleri uyaran hiç bir ışıklı ve ışıksız trafik levhasının bulunmadığı, kaldırım üzerinde bulunan bir adet sokak aydınlatmasının yeterince aydınlatma yapmadığı, bu nedenle sürücülerin metro alt geçidini geç algıladıklarının tespitinin yapıldığı, bilahare olay nedeniyle tazminat ödenmesi istemiyle 08.02.2011 tarihinde davalı idareye başvurulduğu; ancak bu başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali ile davacılardan anne için 5.000,00 TL maddi (daha sonra ıslah dilekçesi verilmek suretiyle 25.255,86 TL’ye yükseltilerek) ve 50.000,00 TL tazminat ile müteveffanın kardeşi davacı için 50.000,00 TL manevi, diğer kardeş davacı için 50.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 25.255,086 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminatın kanuni faizi ile birlikte davalı idareden tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 19.10.2012 tarih ve 4267 sayılı raporunda araç sürücüsünün %75 oranında, yolun bakım ve onarımından sorumlu kuruluşun % 25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, belirlenen kusur oranları dikkate alınarak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davalı idarenin olaydaki kusur oranı dikkate alındığında davacılardan anne ‘in 24.255,86 TL, maddi (destekten yoksun kalma) zararının bulunduğunun belirtildiği, uyuşmazlığın çözümü açısından Mahkeme tarafından yeterli görülen raporun taraflara tebliği üzerine davalı idare vekili tarafından yapılan itirazın raporda yer verilen açıklamalar karşısında yerinde görülmeyerek, davacıların akrabası müteveffanın ölüm olayında kaza mahalinde yeterli önlemi almayan davalı idarenin % 25 oranında kusurlu olduğu ve anılan kusur oranı da dikkate alınarak tespit edilen davacılardan anne ‘in 24.255,86 TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatın dava tarihinden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesi ile yine davacı için 40.000,00 TL manevi tazminatın, davacılar ve için ise ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden (11/04/2011) itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödenmesi, hükmedilen miktarı aşan kısma yönelik maddi (1.000,00 TL) ve manevi (80.000,00 TL) tazmin talebinin ise reddi yolunda karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3. maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı Kanunu’un 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almış olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacı tarafından, 02/05/2013 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarı artırılmış, anılan dilekçe 21/05/2013 tarihinde davalı idare kayıtlarına girmiştir. Dolayısıyla bakılan davada artırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 21/05/2013 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, artırılan tazminat miktarına da davanın açıldığı tarih olan 11/04/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, miktar artırım dilekçesiyle artırılan tazminat miktarına davanın açıldığı tarihten itibaren faiz işletilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 15/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.