Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6144 E. 2015/5233 K. 16.09.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6144 E.  ,  2015/5233 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6144
Karar No : 2015/5233

Karar Düzeltme İsteminde Bulunan (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 10/02/2015 tarih, E:2014/7759; K:2015/648 sayılı kararının düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Kanunda tanımı yapılan haksız şartın unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuki isabet bulunmadığı, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’ nce davacının karar düzeltme istemi Danıştay Onbeşinci Dairesi’ nin 10.02.2015 tarih, E:2014/7759; K:2015/648 sayılı kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görüldüğünden, kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin anılan kararı kaldırılarak temyiz istemi yeniden incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:
Dava;davacı şirket nezdinde Bakanlık müfettişlerince yapılan inceleme ve denetim sonucu düzenlenen 07.08.2013 tarih ve 2013/02 sayılı inceleme raporu uyarınca; şirket ile tüketiciler arasında araç satış sözleşmesi aşamasında düzenlenen belgelerde satın alınan araç ile ilgili olarak “trafik tescil hizmet ücreti” alınacağı hususuna hiçbir belgede yer verilmediği, satışa ilişkin sözleşme süreci içerisinde düzenlenen proforma fatura ve talimat yazısı olarak ifade edilen belgelerde alınan ücretin “plaka masrafı” olarak ifade edildiği, plaka masrafı adı altında alınan hizmet bedeli hakkında tüketicinin bilgilendirilmediği, bu konuda bilgi sahibi olmalarına imkan tanımayan bir şekilde plaka masrafı açıklamasını ihtiva eden proforma fatura ve talimat yazısı gibi sözleşme evrakının düzenlenmesinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6.maddesi ile Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik çerçevesinde “haksız şart” olduğu; şirket tarafından tüketicilere trafik tescil ve müşavirlik hizmet ücreti alınmak suretiyle 01.09.2010 tarihinden 31.12.2010 tarihleri arasında 4.274 adet, 2011 yılında 13.879 adet, 2012 yılında 14.913 adet, 01.01.2013 ile 02.08.2013 tarihleri arasında 8.116 adet olmak üzere toplamda 41.183 adet araç satışının yapıldığı, 4077 sayılı Kanun’un 25/8. Maddesi uyarınca her bir araç satışının ayrı bir satış sözleşmesi olduğu dikkate alınarak her bir satış başına yıllar bazında güncellenen idari para cezası uygulanmak suretiyle toplam 5.347.520 -TL. idari para cezası verilmesine ilişkin 29.08.2013 tarih ve 10807 sayılı işlemin iptali, bu işlem nedeniyle ödenen 4.010.640,00 TL’nin faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi’nce, 4077 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 1. fıkrasında, Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olarak nitelendirildiği; 3. fıkrasında, eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediğinin kabul edileceği; 5. fıkrasında, bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ‘ispat yükünün ona ait olduğu’ hükmüne yer verildiği; Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik’in 6. maddesinde de, Sözleşme şartlarının yazılı olması halinde, tüketicinin anlayabileceği açık ve anlaşılır bir dilin kullanılmış olmasının gerektiği, sözleşmede yer alan bir hükmün açık ve anlaşılır olmaması veya birden çok anlama gelmesi hâlinde; bu hükmün, tüketicinin lehine yorumlanacağı, hükmünün düzenlendiği, bakılan davada, davalı idareye intikal ettirilen şikayet dilekçelerinde, davacı şirket ile tüketiciler arasında yapılan hiç bir sözleşmede satın alınan araçlarla ilgili olarak ‘trafik tescil hizmet ücreti’ alınacağına dair hususa yer verilmediği halde, plaka masrafı adı altında hizmet bedelinin alındığı ancak konu hakkında tüketicilerin bilgilendirilmediği iddiaları üzerine Bakanlık Müfettişlerince düzenlenen 07.08.2013 tarih ve 260/5 sayılı İnceleme Raporunda özetle; satış sözleşmesinin kuruluşu aşamasında trafik tescil işlemlerinden hizmet bedeli alınacağı ve ödenen tutarın bir kısmının davacı şirkete iade edileceği/ödeneceği hususunda tüketicilerin bilgilendirilmediği, bu konuda bilgi sahibi olmalarına imkan tanımayan bir şekilde “plaka masrafı” açıklamasını ihtiva eden proforma fatura ve talimat yazısı gibi sözleşme evrakının düzenlenmesinin, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesi ile Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik çerçevesinde ‘haksız şart’ olduğu kanaatine varıldığı; satıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olduğunun kabul edileceği, olayda, her ne kadar davacı şirket tarafından sözleşmelerde tüketici aleyhine haksız şart bulunmadığı, sunulan hizmetin karşılığı olarak bedel almalarının hakları olduğu ileri sürülmüş ise de; şirket ile tüketiciler arasında varılan araç satış sözleşmesi çerçevesinde satışın ilk aşamasında düzenlenen belgelerde satın alınan araç ile ilgili olarak “trafik tescil hizmet ücreti” alınacağı hususuna hiçbir belgede yer verilmediği, proforma fatura ve talimat yazısında alınan ücretin “plaka” ve “plaka masrafı” olarak ifade edildiği, bu çerçevede sözleşmenin kuruluş aşamasında şirket tarafından düzenlenen standart olarak tüketicilere sunulan ve/veya imzalatılan belgelerde açık ve anlaşılabilir bir biçimde trafik tescil işlemleri için hizmet bedeli alınacağı ibaresine yer verilmediği, öte yandan, trafik tescil işlemlerinin anlaşmalı trafik müşavirlik firmalarına yaptırıldığı, bu firmaların tüketiciler tarafından yapılan ödemenin bir kısmını ay sonlarında davacı şirkete iade ettiği ve şirketin bu hizmetten pay aldığı konusunda tüketicilerin bilgilendirilmemesinin iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil ettiği, dolayısıyla, davacı şirketin tüketicilerle yaptığı sözleşmede haksız şart bulundurması nedeniyle hakkında tesis edilen para cezasına konu dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği, davacı şirkete tazmini gerektiren bir hususun da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Sözleşmedeki Haksız Şartlar” başlıklı 6.maddesinin 1.fıkrasında: “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.” şeklinde haksız şartın tanımı yapılmış ve haksız şartın unsurları sayılmış, 3.fıkrasında: “Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.” şeklinde bu unsurlardan tüketiciyle müzakere etmemenin ne anlama geldiğinin izahı yapılmış, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartların, tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 sayılı Kanunun değişik 6 ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü düzenlenmiştir.
Belirtilen mevzuat hükmüne göre sözleşmedeki haksız şartın unsurlarının başında taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu bir sözleşmenin bulunması, satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden bu sözleşmeye tek taraflı olarak koyduğu, iyiniyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olacak koşul veya koşulların bulunması gerekmektedir.
Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin sözleşmedeki haksız şarta ilişkin kararlarında da belirtildiği üzere, taraflar arasında sözleşmenin olup olmadığına ve sözleşmede konu ile ilgili hükümlerin haksız şart olup olmadığının değerlendirilmesi neticesinde hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, proforma fatura ve talimat yazısının taraflar arasında akdedilen bir sözleşme olmadığı açıktır. Bu durumda sözleşmedeki haksız şarttan bahsedebilme olanağı yoktur.
Kaldı ki; davacı şirketin iştigal konusu olan sıfır araç satış işi kapsamında, araç satın alan müşterilere aracın trafik tescil, ruhsat, plaka işlemlerinin kendileri yerine yapılması hizmeti de verdiği ve bu hizmet için müşterileri zorunlu tutmadığı, talepleri olması halinde “plaka masrafı” adı altında hizmet bedeli alındığı, talimat yazısı ile plaka masrafının müşterinin kendi adına ilgili kurumlara verilmesini davacı şirket adına verdiği vekaletname ile istediği , dolayısıyla hizmet bedelinin talimat yazısı ve proforma faturayla ilk aşamada istendiği ve müşterinin arzusuna bırakıldığı bedel haricinde sonradan tek taraflı olarak müzakere edilmeden tüketici aleyhine dengesizliğe yol açacak biçimde bir bedel alınmadığı gözetildiğinde, plaka masrafı içerisinde davacının verdiği hizmet karşılığının bulunacağının tüketici tarafından hayatın olağan akışı içerisinde öngörülebilir olduğu, diğer yandan davacının satışını yaptığı araçların Türkiye distribütörü tarafından yayınlanan gazete ilanlarında ve fiyat listelerinde trafik tescil ve ruhsat işlemlerinin yetkili satıcı veya yetkili satıcı tarafından yetkilendirilen üçüncü şahıslar tarafından yapılmasının istenilmesi halinde hizmet bedelinin yetkili satıcı ile müşteri arasında belirleneceğinin ifade edildiği dikkate alındığında, 4077 sayılı Kanun’un ilgili hükmü uyarınca haksız şartın unsurlarının oluşmadığı açıktır.
Bu durumda, işlem tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Kanun’un 6.maddesine dayanılarak davacıya idari para cezası verilmesi işleminde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, …. İdare Mahkemesi’nin… tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.