Danıştay Kararı 15. Daire 2015/6016 E. 2015/6686 K. 26.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/6016 E.  ,  2015/6686 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/6016
Karar No : 2015/6686

Temyiz Eden (Davacılar) :1-
2-
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:…sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz isteminin kabul edilerek Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların 27.05.2006 tarihinde dünyaya gelen bebeklerinin; davalı idare çalışanlarının doğum esnasındaki ihmal ve kusurları nedeniyle yaşamını yitirdiği iddiasıyla, anne … için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma, 80.000,00-TL manevi tazminat, baba … için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma, 70.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 152.000,00-TL tazminatın 28.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak kendilerine verilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesi’nce; davacıların uğramış oldukları zararı ve bu zararın idarenin çalışanlarının kusurundan kaynaklandığını;… Asliye Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasında, Mahkemenin .. tarih E:…, K:.. sayılı kararı ile … Devlet Hastanesi çalışanları doktor .. ile hemşireler … ve …hakkında 1.yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve CMK 231/5 hükmü uyarınca hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar vermesi ve bu hükmün 25.01.2013 tarihinde kesinleşmesi ile öğrendiklerinin kabulü gerektiği, davacılar tarafından, maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle bu tarihten itibaren 1 yıl içinde davalı idareye başvurularak, en geç 25.05.2014 tarihinde dava açılması gerekirken, idareye başvuru yapılmaksızın 05.11.2014 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, davanın süresinde olduğu iddiasıyla anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilecekleri, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda anılan Kanun maddesinde idareye başvuru süresinin, idari eylemlerden zarar gören kişilerin eylemi öğrendiği tarihten itibaren başlayacağı saptanmış olmaktadır. Bu haliyle başvurma süresine başlangıcı yalnızca eylem tarihi ve zararlı sonucun doğduğu tarihi esas almanın, zararın henüz ortaya çıkmadığı veya çıksa bile zararın çıkış sebebinin öğrenilemediği durumlarda dava açma süresinin çok kısalmasına yol açacağı yada dava açma hakkını ortadan kaldıracağı ve hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır. Bundan dolayı zararın doğmasına sebeb olan eylemin idariliğinin öğrenildiği tarihi esas almak gerekmektedir.
Eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar ise, bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı annenin doğum yapmak için gittiği … Devlet Hastanesinde doğum sonucu dünyaya getirdiği bebek …’nın yaşamını yitirdiği, Adli Tıp Kurumu .. ve .. İhtisas Kurullarının raporları ile, hastane doktor ve hemşirelerinin kusur ve ihmalleri nedeniyle bebeğin ölümünün gerçekleştiğinin ifade edildiği, … Asliye Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında taksirle ölüme neden olmak suçlamasıyla .. Devlet Hastanesi çalışanları doktor …. ile hemşireler … ve …. hakkında açılan kamu davasının anılı Mahkemenin… tarih E:…, K:… sayılı kararı ile 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilerek CMK 231/5 hükmü uyarınca hükmün açıklanmasının geriye bırakıldığı, Mahkeme kararının 25.01.2013 tarihinde kesinleştiği, davacılar tarafından 24.09.2012 tarihinde … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… esasına kayden doktor … ile hemşireler … ve … aleyhine açılan tazminat davasının, Mahkemenin; .. tarih ve E:.., K:… sayılı kararı ile “kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kasıtlarından ve kusurlarından dolayı doğan tazminat davalarında kamu görevlilerinin aleyhine değil ancak kamu idaresi aleyhine dava açılabileceğinin kabulünün gerektiği” gerekçesiyle husumet yönünden davanın reddine karar verdiği, anılı kararın 07.11.2013 tarihinde kesinleştiği, sonrasında davacılar tarafından 5.11.2014 tarihinde; anne Türkiye için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma, 80.000,00-TL manevi tazminat, baba Musa için 1.000,00-TL destekten yoksun kalma, 70.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 152.000,00-TL tazminatın 28.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak kendilerine verilmesine karar verilmesi istemiyle 5.11.2014 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkeme, …. Asliye Ceza Mahkemesince taksirle ölüme neden olmak suçlamasıyla … Devlet Hastanesi çalışanları hakkında açılan kamu davasında verilen mahkumiyet ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihin, davacıların uğramış oldukları zararı ve bu zararın idarenin çalışanlarının kusurundan kaynaklandığı hususunun öğrenildiği tarih olarak kabul edilip bu tarihten itibaren 1 yıl içinde idareye başvuruda bulunularak dava sürecinin başlatılmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmişse de; davacıların … 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin karar sonucunda eylemin idariliğini öğrenmiş olduklarının anlaşılması karşısında anılan kararın kesinleştiği 07.11.2013 tarihinden itibaren 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca 1 yıllık dava açma süresinin başladığının kabulü gerekmektedir.
Buna göre, davacıların, eylemi ve eylemin idareye atfedilebilir olduğunu öğrendiği 07.11.2013 tarihinden itibaren 1 yıl içinde, 05.11.2014 tarihinde idareye başvuru yapılmaksızın doğrudan açtığı davada süre aşımı bulunmamakta olup; İdare Mahkemesince, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda usul hükümlerine uygunluk görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin .. tarih ve E:…; K:…sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

İdare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
İdare Mahkemesi’nce verilen karar ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.