Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5835 E. 2016/586 K. 04.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5835 E.  ,  2016/586 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5835
Karar No : 2016/586

Temyiz Eden (Davalılar) : 1-
Vekili :
2-
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :

İstemin Özeti : …2. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmann Özeti : Savunma dilekçesi verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Temyize konu mahkeme kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin , Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, şiddetli böbrek ağrısı şikayetiyle …Eğitim ve Araştırma Hastanesine yapılan başvuru üzerine enjekte edilen iğne sonucunda sol bacağında sakatlık oluştuğu gerekçesiyle 30.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
…2. İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Raporuna göre, yapılan enjeksiyon sonrasında davacının sol bacağında meydana gelen hasarın enjeksiyon nöropatisi ile uyumlu olduğu, nöropatinin enjeksiyon uygulamalarının beklenebilir komplikasyonu olarak değerlendirildiği, davacıya uygulanan tetkik ve tedavilerde enjeksiyonu yapan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemediğinden maddi tazminat isteminin reddi ile zamanında ve yeterli bilgilendirme ile tedavi alma hakkı sahibi olan davacı hastanın, sol kalçasından kas içine Dikloron ve Buscopan’ın ampul yapıldıktan sonra gelişen siyatik sinir hasarı olayında, davacının anılan iğnelerin komplikasyonları hakkında bilgilendirilmediği, enjeksiyon yapılmasından sonraki fizik tedavi için 2,5 ay sonraya gün verildiği dolayısıyla sağlık hizmetinin bu yönleriyle gereği gibi işlememesinin sonucu olarak davacının duyduğu acı ve elemlere karşılık olmak üzere 30.000 TL manevi tazminatın ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi zarar talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı idarelerce, anılan Mahkeme kararının kabul edilen manevi tazminata iliişkin kısmının usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdare hukuku ilkeleri ve Danıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre, zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bünyesinde risk taşıyan hizmetlerden olan sağlık hizmetinden yararlananın zarara uğraması halinde, bu zararın tazmini, idarenin ağır hizmet kusurunun varlığı halinde mümkün olabilir.
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp; idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları manevi zararın varlığı ve manevi tazminatın hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 01/10/2012 tarihinde akşam saatlerinde şiddetli böbrek ağrılarının giderilmesi amacı ile …Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne gittiği, Acil Servis doktoru tarafından yapılan muayene neticesinde kendisine ağrı kesici olarak Deksamet 8 mg ve Ranitab 50 mg’ın birer ampul intramusküler şekilde uygulandığı, bu uygulama sonucunda davacının sol bacağında şiddetli bir ağrı ve uyuşma meydana geldiği, kısa süre acil serviste istirahat ettikten sonra evine dönen davacının, 03/10/2012 tarihinde, böbrek taşı ön tanısı ile üroloji poliklinik kontrol muayenesi olduğu, aynı gün, yaklaşık 3 aydır aralıklı sağ yan ağrısı şikayeti olan hastaya yapılan tetkiklerde sağ üreter alt uçta taş saptanması üzerine sağ endoskopik üreter taşı tedavisi ve GG için yatırıldığı, IVP’ de, sağda 7*4 mm’lik taş saptandığı, 04/10/2012 tarihli operasyonda; sağ üretere J stent takılması, endoskopik üreter taşı tedavisi uygulandığı, 10 gün sonra poliklinik kontrolü önerilerek 05/10/2012 tarihinde taburcu edildiği, aynı gün davacının sol ayakta uyuşma nedeniyle Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Polikliniği’ne başvurduğu, solda hipoestezi, ayak bileği fleksiyon ve ayak parmak fleksiyonunda güç kaybı olduğu, kontrole çağrıldığı, daha sonraki kontrollerden de cevap alınamaması üzerine ayağındaki güç kaybı nedeniyle ‘na 04.03.2013 ve 22.03.2013 tarihlerinde yapılan tazminat başvurularından olumlu sonuç alınamaması neticesinde 30.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bakılan davada, İdare Mahkemesinin 16/05/2014 tarihli ara kararı ile, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının ve varsa bu kusurun oranı ile ağırlığının dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi suretiyle saptanmasının istenilmesine karar verildiği, söz konusu Kurum’un, Mahkemenin kayıtlarına 12/03/2015 tarihinde giren raporunda özetle, kişiye sol gluteal bölgeden intramuskuler enjeksiyon yapıldığının belirlendiği, enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceklerinin tıbben bilindiği, bu durumun enjeksiyonların tekniğine uygun yapılması durumunda da daha önceden öngörülemeyecek ve önlenemeyecek arazlara sebep olabildiği, bu durumun her türlü özene rağmen oluşabilecek herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, enjeksiyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil de tanımlanmadığından, tüm bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde, enjeksiyonu uygulayan sağlık personeline ve enjeksiyon yapılma talimatı veren ilgili hekime herhangi bir kusur izafe edilemediği, mevcut tablonun komplikasyon olarak kabul edildiğinin belirtildiği görülmektedir.
Bu bakımdan, meydana gelişi yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan tazminat istemine konu olayda; Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda, kişide meydana gelen sol ayaktaki güçsüzlüğün enjeksiyon nöropatisi ile uyumlu olduğu, enjeksiyonun yanlış yere yapıldığına dair tıbbi bir belge mevcut olmadığı, enjeksiyonun doğru yere yapılmış olduğu durumlarda da sinire hasar verebileceği, mevcut tablonun komplikasyon olduğu anlaşıldığından, davalı idarenin hizmet kusurundan söz edilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, davacının sol ayağında meydana gelen güçsüzlüğün enjeksiyon sonucunda meydana geldiği görülmekte ise de, idarenin maddi-manevi tazmin sorumluluğundan bahsedebilmek için hizmet kusurunun varlığının tespit edilmesi gerektiği, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda da olayda enjeksiyonun yanlış yere veya hatalı uygulandığı yolunda bir tespit yapılmadığı görüldüğünden, olayda davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı açık olup, idare mahkemesi kararının manevi tazminat talebinin kabulüne ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile …2. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının manevi tazminat talebinin kabulüne ilişkin kısmı yönünden BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davalı ‘na iadesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.