Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5832 E. 2015/5575 K. 01.10.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5832 E.  ,  2015/5575 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5832
Karar No : 2015/5575

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:…sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinelip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü;
Dava; davacı şirkete 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca verilen 89.600-TL idarî para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen 07.01.2014 tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan davacı şirkete idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açıldığı, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte Mahkeme tarafından bu işlemin iptali istemiyle açılan davada henüz bir karar verilmediği, dolayısıyla amme alacağının kesinleşmediği görülmüş olup, dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idarece, hukuka aykırı olduğu iddiasıyla İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde; “Kabahat” deyiminin, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulamasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; aynı Kanun’un “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, “Bu Kanunun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 17. maddesinin, 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5560 sayılı Yasayla değişik 3. fıkrasında, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının Genel Bütçeye gelir kaydedileceği, aynı Yasayla değişik 4 fıkrasında da; Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceği hükme bağlanmıştır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesinde, ticari reklâm ve ilanların kanunlara, Reklâm Kurulu’nca belirlenen ilkelere, genel ahlâka, kamu düzenine kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmalarının esas olduğu; 25. maddesinde, 16. maddeye aykırı hareket edenler hakkında idarî para cezası uygulanacağı hükme bağlanmış, anılan Kanun’un 5728 sayılı Kanun ile değişik 26. maddesinin 3. fıkrasında; bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî yaptırım kararlarına karşı 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulacağı belirtildikten sonra, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, idare mahkemesinde iptal davası açılmış olmasının, kararın yerine getirilmesini durdurmayacağı hükmüne yer verilmiş; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun 37. maddesinde ise, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, 55. maddesinde de, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ edileceği hükmü getirilmiştir.
Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, bir amme alacağının 6183 sayılı Kanun uyarınca ödeme emri ile takibinden önce, var ise özel kanununda öngörülen, aksi halde 6183 sayılı Yasanın 37. maddesinde belirtilen bir aylık vade verilmek suretiyle muhatabından istenilmesi, ancak belirtilen vadede amme alacağının ödenmemesi halinde ödeme emri ile takip edilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Bu durumda, 4077 sayılı Kanun’un özel Kanun niteliğinde olması ve ilgili hükmünün 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’ndan sonra yürürlüğe girmiş olması nedeniyle 4077 sayılı Kanun uyarınca verilecek idari yaptırım kararlarının, takip ve tahsili yönünden 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’na tabi olmadığı ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca verilen idarî para cezalarına karşı dava açılmış olmasının, anılan Kanun’un 26. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı, dolayısıyla ceza işlemine yönelik iptal ya da yürütmeyi durdurma kararı verilmediği sürece, salt ceza işlemine karşı dava açılmış olmasının, söz konusu alacağın 6183 sayılı Kanun uyarınca ödeme emri ile takibine engel teşkil etmeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; kampanyalı konut satışı faaliyetinde bulunan davacı şirketin, tüketicilerin ödemelerinin teminat altına alınmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 25/10 maddesi uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün 15.08.2012 tarih ve 9583 sayılı işlemi ile 89.600-TL idari para cezası verildiği, cezanın tebliği üzerine davacı tarafından, anılan işlemin iptali istemiyle …. İdare Mahkemesi’nin E:…sayılı esasına kayıtlı olarak dava açıldığı; ancak kamu alacağının ödenmemesi üzerine söz konusu alacağın tahsili amacıyla dava konusu ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, özel yasa durumunda olan 4077 sayılı Yasa uyarınca verilen idari para cezasının tahakkukuyla vade tarihi belirlendiğinden, tahakkuk işlemine karşı dava açılmış olması söz konusu alacağın 6183 sayılı Yasa uyarınca ödeme emri düzenlenerek takibine engel teşkil etmeyeceğinden; dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte Mahkeme tarafından henüz bir karar verilmediği, dolayısıyla amme alacağının kesinleşmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline dair temyize konu idare mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.
Kaldı ki; davacı şirket tarafından, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün 15.08.2012 tarih ve 9583 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada …. Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:..sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş olup, bu karar Dairemizin 05.03.2015 tarih ve E:2014/6398, K:2015/1306 sayılı kararıyla onanmıştır.
Açıklanan nedenlerle, …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.