Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5679 E. 2018/67 K. 16.01.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5679 E.  ,  2018/67 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5679
Karar No : 2018/67

Temyiz Edenler ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekilleri :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekilleri :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmalarının Özeti :Taraflarca savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının davanın ehliyet yönünden reddi ile faiz istemi hakkında davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısımlarının onanması, diğer kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, .. Köyü’nde ikamet eden davacıların can ve mal güvenliği sağlanamadığı için 1995 yılında köylerini boşalttıkları ve halen köylerine geri dönüş sağlayamadıkları, 1995 yılı ile 2006 yılı arasındaki dönem için uğradıkları zararların kısmen kabul edildiği ve 28/12/2010 tarihinde ödendiği belirtilerek, 2006 yılından itibaren devam eden zararların tazmini ve ödeme yapılan kısım için ise boşalma tarihinden itibaren işletilecek yasal faizin ödenmesi istemiyle 26/12/2013 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; dava konusu işlemin …’e yönelik kısmının iptali istemi açısından davanın ehliyet yönünden reddine, diğer davacılar açısından ise 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra oluştuğu öne sürülen zararlara yönelik olarak Kanunun 6. maddesinde; zarar görenin veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her halde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları halinde gerekli işlemlere başlanacağının belirlendiği, bu sürelerden sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceğinin hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının süregelen zararları yönünden başvuru yaptığı hususu da gözetilerek idareye başvuru yaptığı 26/12/2013 tarihinden geriye doğru bir yıllık süreyi aşan (26/12/2012 tarihinden önceki dönemlere ilişkin) kısmı bakımından süresinde yapılmış bir başvuru olduğunun kabulüne imkan bulunmadığından dava konusu işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin başvurudan geriye doğru bir yıllık dönemi aşan kısmı yönünden davanın reddine, dava konusu işlemin davacıların idareye başvuru yaptığı 26/12/2013 tarihinden geriye doğru bir yıllık süreye ilişkin kısmının incelenmesinden; 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra oluşan zararların tazminini de kapsadığı, davacıların terör olayları nedeniyle boşalttığı köyüne hali hazırda geri dönemediği ve süregelen zararların devam ettiği iddiaları da göz önüne alındığında, zarar tespit komisyonunca, anılan köyün tazminat istenilen dönemde boş olup olmadığı hususunun ilgili kurumlardan gerekli bilgi ve belgeler temin edilerek, anılan köyün terör olayları nedeniyle tamamen boşaltılması ve devam eden terör olayları nedeniyle geri dönüş yapılamamasının tespit edilmesi halinde davacıların mal varlıkları gerekirse mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle oluştuğu önü sürülen zararı tespit edilerek komisyonca bir karar verilmesi gerekirken aksi yönde tesis olunan işlemin bu kısmında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin başvurudan geriye doğru bir yıllık döneme ilişkin kısmının iptaline, davacılara ödenen kısma ilişkin olarak talep edilen faize yönelik olarak yapılan değerlendirme sonucunda, … Köyü’nün boş kaldığı 1995-2006 dönemine ilişkin olarak 28/12/2010 tarihinde ödeme yapıldığı, bu hususun taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığı, 28/12/2010 tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7.maddesi ve 11. maddesi kapsamında 60 günlük sürede dava açılması veya 11. madde kapsamında başvuru yapılarak süresi içinde dava açılması gerekirken bu sürelerden sonra yapılan başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine açılan davada süre aşımı bulunduğundan davanın bu kısmının esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davacılara ödenen kısma ilişkin olarak talep edilen faiz istemi hakkında ise davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan mahkeme kararının aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
İdare Mahkemesi kararının, dava konusu işlemin …’e yönelik kısmının iptali istemi açısından davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı ile diğer davacılara ödenen kısma ilişkin olarak talep edilen faiz istemi hakkında davanın süre aşımı yönünden reddine yönelik temyiz istemi bakımından;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı ile faiz istemi hakkında davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısmının hukuka ve usule uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu sebeple dava konusu işlemin … ‘e yönelik kısmının iptali istemi açısından davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı ile diğer davacılara ödenen kısma ilişkin olarak talep edilen faiz istemi hakkında davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin mahkeme kararının bu kısımlarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Tarafların diğer temyiz istemleri incelenecek olursa;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş, aynı Kanunun ‘Başvurunun Süresi, Şekli, İncelenmesi ve Sonuçlandırılması’ başlıklı 6. maddesinde; “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmiş, 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına, ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un Geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19/07/1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
Kanun’un Geçici 1. maddesi kapsamında müracaat hakkı bulunanların bir yıllık süre içinde müracaat edememeleri durumunda, mağduriyetlerinin önlenmesi ve zararlarının sulh yoluyla karşılanması amacıyla 03/01/2006 tarih ve 26042 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 5442 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi ve 5233 sayılı Kanuna, 30/05/2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5666 sayılı Kanunla eklenen Geçici 4. maddesiyle; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde, 19/07/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilerek geçmiş dönemlere ilişkin başvuru süresi 30/05/2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terk edilmesi vb.) mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dosyanın incelenmesinden; … İli, … İlçesi, … Köyü’nde ikamet eden davacıların can ve mal güvenliği sağlanamadığı için 1995 yılında köylerini boşalttıkları ve halen köylerine geri dönüş sağlayamadıkları, 1995 yılı ile 2006 yılı arasındaki dönem için uğradıkları zararların kısmen kabul edildiği ve 28/12/2010 tarihinde ödendiği belirtilerek, 2006 yılından itibaren devam eden zararların tazmini ve ödeme yapılan kısım için ise boşalma tarihinden itibaren işletilecek yasal faizin ödenmesi istemiyle 26/12/2013 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
-5233 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi ve 6. maddesi kapsamında mal varlığına ulaşamama nedeniyle uğranıldığı belirtilen zararların tazmini amacıyla yapılan başvuruların incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde;
5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden öncesine ait olmakla birlikte halen devam eden zararlar açısından ve 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden Kanun’un Geçici 4. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda başvuru süresini uzatan 5666 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 30/05/2007 tarihine kadarki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden başvuru süresi en son 30/05/2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu bakımdan söz konusu dönemler açısından başvuru süresinin en son 30/05/2008 tarihi olduğu konusunda tartışma bulunmamaktadır.
Ancak, 5233 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce boşaltılan/boşalan yerleşim yerlerinde yerleşim yerinin halen boş olduğu ve güvenlik kaygısı nedeniyle mal varlığına ulaşılamadığı iddiasıyla 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurularda; mal varlığına ulaşamadığını ileri süren kişilerin her yıl başvuru yapmasını ve sonucuna göre dava açmasını beklemenin hak arama özgürlüğünü kısıtlayacağı ve yargılamanın mümkün olan süratte ve az masrafla sonuçlandırılması yani usul ekonomisi ilkesine aykırı olacağından bunun yerine başvuru tarihinden geriye doğru (30/05/2007 tarihine kadar) bir değerlendirme yapılması hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Bilindiği üzere, 5233 sayılı Kanun’un amacı; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir. Söz konusu Kanunun 7. maddesinde terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların Kanun kapsamında karşılanacağı belirtilirken, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar Kanun kapsamı dışında bırakılmıştır.
Uyuşmazlığa konu yerleşim yerinin, yerleşime kapalı kaldığı belirli bir dönem için davacının da aralarında bulunduğu yerleşim yerinde ikamet etmiş kişilerin zararlarının tespit edilerek ödendiği dosyadaki ve Dairemizdeki aynı köye ilişkin dosyalardaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacılar tarafından, anılan yerleşim yerinin halen boş olduğu, bu yere güvenlik kaygısı nedeniyle gidilemediği, bu nedenle mal varlığına halen ulaşılamadığı ileri sürülerek 5233 sayılı Kanun kapsamında zararlarının tazmini talep edildiğinden, değerlendirmenin bu hususa yönelik yapılması gerekmektedir.
Dairemizin yerleşik hale gelen ve istikrar kazanmış içtihatlarına göre, yerleşim yerinin tamamen boş olup olmadığının belirlenmesi amacıyla bazı kıstaslar belirlenmiş ve belirlenen bu kıstaslar ışığında uyuşmazlıkların çözümlenmesi esası benimsenmiştir.
-5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı tazminat taleplerinde yerleşim yerlerinin tamamen boşaltıldığı/boşaldığı hususuna ilişkin belirleme yapılırken, yerleşim yerinin nüfus verileri, seçim yapılıp yapılmadığı, sandık kurulu oluşturulup oluşturulmadığı, varsa okulunun kapalı olup olmadığı, din görevlisi bulunup bulunmadığı, adli veya askeri mercilere intikal eden olaylar olup olmadığı, yerleşim yerinin boşaltılan/boşalan yerler listelerinde bulunup bulunmadığı gibi hususlar, yerleşim alanının boş olup olmadığının tespitinde baz alınan kıstaslardan bazılarıdır.
Bu verilerin çoğunluğunun idare kaynaklarından temin edilmesi sebebiyle idarenin söz konusu verileri çelişkiden uzak bir şekilde ortaya koyabilmesi herşeyden önce kamu menfaati açısından önemlidir.
Bilindiği gibi 1994 yılından itibaren uygulanmaya başlanan ve 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra da uygulaması hız kazanan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, terör ve güvenlik kaygılarıyla yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalan vatandaşlardan gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin geri dönüşlerinin kolaylaştırılması, geri dönülen yerlerde gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile sürdürülebilir yaşam koşullarının oluşturulması, geri dönmek istemeyenlerin ise mevcut yaşadıkları yerlerde şehir hayatına uyumlarının geliştirilmesi, ekonomik ve sosyal durumlarının iyileştirilmesini amaçlayan bir projedir.
Bu proje kapsamındaki yerleşim yerlerinde, yerleşim yerine dönmek isteyen vatandaşların yaşamasını ve sürdürülebilir kalkınmasını sağlayabilecek şekilde planlaması yapılmakta, gerekli olan yol, sağlık ocağı, okul, çeşme, kanalizasyon, elektrik, telefon gibi altyapı hizmetlerinin tamamlanması gibi Devlete bir takım yükümlülükler yüklenmektedir.
-Bu kapsamda, başvuru tarihi itibariyle halen boş olduğu ve güvenlik kaygısı nedeniyle gidilemediği belirtilen yerleşim yerleriyle igili olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan tazminat başvurularında öncelikle bu yerlerin Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
-KDRP kapsamına alınmış ise; bu kapsamda idarenin yerleşim yerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, yaşam için yerleşilebilir bir alan oluşturup oluşturmadığı, güvenlik kaygısının minimize edilip edilmediğinin belirlenmesi zararların tazmininin temini açısından önemlidir.
-Tüm bu hususların yanısıra; güvenlik kaygısı nedeniyle ikamet ettiği yerleşim yerini terk etmek zorunda kalan şahsın; söz konusu kaygının ortadan kaldırıldığı, yerleşim yerine dönebilme imkanının sağlandığı durumlarda; mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı zararlarının tazmini olanağının ortadan kalktığı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Kişinin yerleşim yerine dönme iradesini ortaya koyduğu; ancak bu yönde yetkili organlardan olumsuz bir cevap alındığı durumlarda veya idare yetkililerince herhangi bir cevap verilmeyerek ya da verilen cevabın aksini gösterir şekilde yerleşim yerinde devam ettiği belirtilen olay veya durumların tespiti halinde de terör ve terör faaliyeti nedeniyle güvenlik kaygısının halen devam ettiği ve kişinin söz konusu yerleşim alanında bulunan mal varlığı açısından zararının süregeldiği açıktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında dosya ve Dairemizin aynı köye ilişkin dosyaları birlikte incelenecek olursa;
… İli, … İlçesi, … Beldesi’nin 1995 yılında terör olayları ve terörle mücadeleden kaynaklanan faaliyetler nedeniyle tamamen boşaltıldığı, … Belde Belediyesi’nin tüzel kişiliğinin 30/12/1998 tarih ve 98/50331 sayılı üçlü kararname ile kaldırıldığı, … İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 26/11/2013 tarih ve 1419 sayılı yazısında … Köyü, terör olaylarından dolayı güvenlik amaçlı boşaltıldığından ilgili tarihten itibaren bahse konu köyde bulunan beş okul için herhangi bir öğretmen atamasının yapılmadığı,
… Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün 14/11/2013 tarih ve 6412 sayılı yazısında, … Köyü’nün 1995 yılında güvenlik nedeniyle boşaltılmasıyla beraber sağlık ocağının sağlık faaliyetlerine son verildiği, 1995 tarihinden sonra personel ataması yapılmadığı, anılan köyde kimse olmadığından dolayı güvenlik nedeniyle bu bölgeye herhangi bir sağlık faaliyeti olmadığı, … İl Müftülüğü’nün 15/11/2013 tarih ve 1302 sayılı yazısında … Köyü’nün 1995 yılından bu yana güvenlik nedeniyle boş olduğu, cami kadrolarının değişik tarihlerde tenkis edilerek başka yerlere tahsis edildiği, … Elektrik Perakende Satış Hizmetleri A.Ş. … İl Müdürlüğü Perakende Satış Hizmetleri Müdürlüğü’nün 18/11/2013 tarih ve 3355 sayılı yazısında, 1995 yılından beri köyde kimsenin ikamet etmediği gibi bu hususta herhangi bir başvuru olmadığından güvenlik sorunları nedeniyle elektirik hizmetleri sunulmadığı, yeni abone işlemleri yapılmadığı, … İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın 10/04/2015 tarih ve 48 sayılı yazısında 2006-2014 yılları arasında Uzundere Köyü’nde seçim sandığı kurulu oluşturulmadığı, genel ve yerel seçimlerin yapılmadığı, … İl Jandarma Komutanlığı’nın 04/06/2014 tarih ve 9050-21133 sayılı yazısı ekinde sunulan ilçe jandarma karakol komutanlığı görevlilerince tutulan 21/05/2014 tarihli tutanakta;
-… Köyü’nün 1995 yılından beri boş olması sebebiyle bölgede sabit ve faal jandarma karakolu bulunmadığı, ancak bölgenin emniyet ve asayiş durumu, adli olaylar ile terör durumu da göz önünde bulundurularak gerekli görülen zamanlarda bölgede asayişi sağlamak amacıyla jandarma, diğer askeri birlikler ve diğer kolluk kuvvetleri ilgili makamlardan izin alınarak görevlendirildiği,
-Bölgede sabit ve faal jandarma karakolu bulunmadığından sabit jandarma personeli görevlendirilemediği,
– … bölgesi ve … İlçesi ile sınır hattında daha önceden de emniyeti ve asayişi sağlamak amacıyla ilçe jandarma haricinde birçok jandarma birliğinin olduğu, tamamının 20. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığına bağlı olduğu, daha sonradan da 20. Jandarma Sınır Tugayının taşındığından dolayı en son jandarmanın belirtilen bölgeye ne zaman görevlendirilip görevlendirilmediğinin tespit edilemediği,
– …’nin hukuki boyutuyla ilgili olarak vatandaşlar ve köy muhtarından edinilen bilgiye göre 1995 yılından beri boş olduğu, köyün boş olması hakkında komutanlık kayıtlarında herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığının belirtildiği görülmekte olup idareye başvuru tarihi itibariyle köyün tamamen boş olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.
İdareye başvuru tarihi itibariyle (26/12/2013), … Köyü’nün tamamen boş olduğu tespit edilmekle birlikte, köyün tamamen boş olmasının nedeninin terör olayları ve terörle mücadele nedeniyle yürütülen faaliyetler mi, yoksa köy halkının ekonomik ve sosyal nedenlerle köye dönme iradelerinin olmayışı mı olduğunun belirlenmesi 5233 sayılı Kanun kapsamında zararın tazmini açısından önem arz etmektedir.
Bu bağlamda dosyadaki ve Dairemizdeki aynı köye ilişkin dosyalardaki bilgi ve belgeler incelendiğinde;
… Kaymakamlığı’nın 30/06/2006 tarih ve 17 sayılı yazısına istinaden jandarma karakol komutanlığı görevlilerince düzenlenen 05/07/2006 tarihli tutanakta, Uzundere Köyü ve bağlı mezralarında keşif ve arazi tespiti için görevlendirilen komisyon ve ihtiyar heyetinin güvenliğinin sağlanıp sağlanamayacağının sorulması üzerine, yapılan araştırma ve soruşturma neticesinde bahsi geçen bölgenin teröre müzahir yer olmasından, köy ve mezraların yol güzergâhı ve çevresinde mayınlama ve tuzaklama olabileceği ayrıca operasyonel faaliyetlerin devam etmesi nedeniyle bu bölgelerde gerekli çalışmanın yapılması için gerekli güvenliğin olmadığı, çalışmanın sakıncalı olduğu, Yine … Kaymakamlığının 03/09/2009 tarih ve 2009/06 sayılı yazısına istinaden jandarma karakol komutanlığı görevlilerince düzenlenen 30/09/2009 tarihli tutanakta, çukurca zarar tespit komisyonunda görevlendirilen kişilerin merkez ve köylere gitmeleri için güvenlik açısından bir sakınca bulunup bulunmadığının bildirilmesinin istenilmesi üzerine, … Köyü’nün 1995 yılında boşaltıldığı ve halen boş olduğu, güvenlik açısından sakıncalı olduğu, Zarar Tespit Komisyonunun 2009/9008 sayılı yazısına istinaden jandarma karakol komutanlığı görevlilerince hazırlanan 14/12/2009 tarihli tutanakta, … Köyü’nde yaşayan vatandaşların bölgede terör olaylarının yaşanmasını sebep göstererek 1995 yılında kendi istekleri doğrultusunda köyü boşalttıkları, köyün halen boş olduğu, … Köyü’nün geçici askeri güvenlik ve yasak bölge sınırları içerisinde kaldığı, Toplumla İlişkiler Bürosunun 18/05/2011 tarih ve 351 sayılı yazısında, … Beldesi’ne geri dönüşlerle ilgili olarak güvenlik açısından bir sakınca olup olmadığına ilişkin … 20. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığına yazı yazıldığı, cevaben gönderilen yazıda … Beldesi’nin hâlen “Geçici Güvenlik Askeri Bölgesi” içerisinde olduğunun belirtildiği, 11/10/2011 tarihinde … Köy Muhtarına jandarma karakol görevlileri tarafından tebliğ edilen yazıda, geçici askeri güvenlik bölgeleri kapsamında bulunan köylerde vatandaşların can ve mal güvenliği açısından herhangi bir aksaklığa sebebiyet verilmemesi için geçici askeri güvelik bölgelerine girilmemesi, mecburi sebeplerden dolayı bölgeye girilmesi gerekiryorsa mülki makamlar ve yetkili komutanlıklar ile koordine edilmek suretiyle iznin alınması gerektiği, tüm ikaz ve uyarılara rağmen geçici askeri güvenlik bölgelerine giren vatandaşların meydana gelebilecek olaylardan kendilerinin sorumlu olacağının, konunun vatandaşlara bildirilmesinin yazılı olduğu görülmektedir. İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü’nün 16/05/2013 tarih ve 2422 sayılı yazısına istinaden … İl Jandarma Komutanlığı’nın Temmuz 2013 tarih ve 9050/28794 sayılı yazısı ekinde; … Köyü’nün 1995 yılından beri boş olduğu, köyün 2. Derece Askeri Yasak Güvenlik Bölgesi içerisinde bulunduğu, 1995 yılından beri belirtilen köy ve çevresinde güvenlik güçleri ile … mensupları arasında silahlı çatışmaların yaşandığı, güvenlik güçleri ile… mensupları arasında yaşanan silahlı çatışmalardan dolayı Uzundere Köyü ve çevresinde mayın, EYP ve patlamamış mühimmat bulunabileceği, bu durumun ise bölgeye gidecek olan vatandaşlar açısından tehlike arz edeceğinin belirtildiği, İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben yazılan 29/08/2013 tarih ve 4523 sayılı yazıda, … Köyü’nün 2. Derece Askeri Yasak Güvenlik Bölgesi içerisinde olduğundan dolayı bölgeye gidecek olan vatandaşlar açısından uygun olmadığının belirtildiği,
tarafından … Kaymakamlığı’na hitaben yazılan 27/11/2013 tarih ve 6020 sayılı yazıda, terör ve terörle mücadeleden dolayı köyleri boşalmış olan vatandaşların Zarar Tespit Komisyonlarına hâlen köylerine dönemedikleri gerekçesiyle başvuruda bulunup tazminat talep ettikleri, nce Merkez ve İlçe köylerine dönüşe ilişkin olarak herhangi bir yasaklama bulunmadığı gibi, köylerine dönmek isteyen vatandaşların dönmesine engel herhangi bir durumun da bulunmadığı, bu durumun köy muhtarlarına tebliğ edilmesinin istenildiği, anılan yazının Uzundere Köy Muhtarı da dahil olmak üzere toplam 17 köy muhtarına 05/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği,
… İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Müdürlüğünün 24/06/2013 tarih ve 3391 sayılı yazısında, … İlçesi, … Beldesi yolunun Güvenlik Yolları Projeleri kapsamında yapılacağının, … İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Müdürlüğü 14/04/2015 tarih ve 2656 sayılı yazısı ekinde sunulan köy ve bağlı mezralarına ait yol durumunu gösteren çizelgede … İlçesi, … Köy yoluna ilişkin bu yolun kullanılmadığının belirtildiği, İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü’nün 05/11/2014 tarih ve 7173 sayılı yazısı ekinde Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında yer alan köy ve mezra isimlerinin belirtildiği, anılan listede … İlçesi, … Köyü’nün yer almadığı, ‘nin 05/11/2015 tarih ve 14670 sayılı yazısında da … İlçesi, … Köyü’nün KDRP kapsamında olmadığının belirtildiği görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan; … İli, … İlçesi, … Köyü’nün terör olayları ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle 1995 yılında tamamen boşaltıldığı, idareye yapılan başvuru tarihi olan 26/12/2013 tarihine kadar tamamen boş kaldığı anlaşılmaktadır. 1995 yılında boşalan köye ilişkin, davacıların 2006 yılına kadar olan zararları karşılanmıştır. Boşalan köylerle ilgili olarak devam eden zararların tazmini istemli açılan davalarda ilgililerin köye ekonomik ve sosyal nedenlerle dönmemeleri halinde zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanmayacağı açıktır. 1995 yılında terör olayları nedeniyle boşaltılan Uzundere Köyü’ne vatandaşların dönmelerine engel bir durumun olmadığı 27/11/2013 tarihli yazısında belirtilmekte ise de, zarar tazmininin talep edildiği dönem zarfında bölgenin dönem dönem geçici askeri yasak bölge ilan edildiği, anılan yerin yerleşime uygun duruma getirilmesi amacıyla herhangi bir girişimde bulunulmadığı, bölgenin patlayıcı madde ve mayınlardan tamamen temizlenmemiş olduğu dolayısıyla köye dönüş için güvenliğin sağlanamadığı dosya ve Dairemizdeki aynı köye ilişkin dosyalardaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacıların köye dönme iradesinin olmadığına ilişkin somut bir tespit de bulunmamaktadır.
Durum böyle olunca, davacıların yaptığı başvuru üzerine, Zarar Tespit Komisyonunca mükerrer ödemeye sebep olmayacak şekilde, idareye başvuru tarihinden geriye doğru 30/05/2007 tarihine kadar, 5233 sayılı Kanun uyarınca davacıların varsa zararlarının tespiti ve tazmini gerekirken, talebin zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının bir kısım davacılar açısından davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı ile diğer davacılara ödenen kısma ilişkin olarak talep edilen faiz istemi hakkında davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA, diğer kısımlarının BOZULMASINA, bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.