Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5640 E. 2016/808 K. 11.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5640 E.  ,  2016/808 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5640
Karar No : 2016/808

Temyiz Eden Taraflar : 1- (Davalı)
Vekilleri :
2-(Davacılar) …’a Velayeten ,
Vekilleri :

İstemin Özeti : …2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Taraflarca savunma dilekçesi verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davalı idare temyiz isteminin reddi, davacının temyiz isteminin kabulü ile davanın manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

Dava; davacının 12/01/2011 tarihinde elma parçasının solunum yolunu tıkaması nedeniyle kaldırıldığı …Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerekli tıbbi cihazların bulundurulmaması ile …Tıp Fakültesi Hastanesine sevki sırasında ambulansların yeterli olmaması nedeniyle ağır hipoksik hasara maruz kaldığından bahisle 100.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
…2. İdare Mahkemesi’nce, olayla ilgili olarak mahkemece Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan 12 Aralık 2014 tarihli raporda; dava konusu olayda yabancı cisim aspirasyonuna bağlı solunum yetmezliği olduğunun anlaşıldığı, bu tip durumlarda solunum yolu tıkanıklığı sonrası beyin doku oksijensizliğine bağlı olarak geçici ya da kalıcı nörolojik sekellerin görüldüğünün tıbben bilindiği, bir çok faktöre bağlı olmakla beraber tıkanmadan sonraki ilk 4-5 dakikanın fonksiyonel kaybın önlenmesi yönünden büyük önem taşıdığı, olayın niteliği göz önünde bulundurulduğunda ve hastaneye ilk başvuruda tanımlanan klinik bulguların değerlendirilmesinde solunum yolu yabancı cisim tıkanmasına bağlı nörolojik tablonun hastaneye gelişte var olduğu, bu nedenle hastanede tüm müdahaleler yapılmış olduğu durumlarda dahil söz konusu nörolojik tablonun gelişmesinin yüksek ihtimal dahilinde olduğu, ancak, göğüs cerrahisi servisi bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinde bronkoskopi cihazının bulunmaması sebebi ile gerekli müdahalelerin yapılmamasının hizmet kusuru olarak nitelendirilmesi gerektiği, ilgili göğüs cerrahisi uzmanının bu tip acil durumlarda bronkoskopi yapamamasının kişisel kusur yönünden değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde bulunduğu, küçüğün sevki sırasında aspiratörün çalışmamasına bağlı gecikmenin aspirasyonu uygulayan sağlık personelinin yetersizliği ya da aletlerin teknik yönünden arızalı olup olmadığının mevcut verilerle anlaşılamadığı, aspiratörlerde teknik yönden arızanın bulunmadığının mahkemesince kabulu halinde bu tip durumlarda uygulanması gereken aspirasyon işlemlerinin uygulayıcı sağlık personelinin kusurunun bulunduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla göğüs cerrahisi servisi bulunan hastanede bronkoskopi cihazınının bulunup bulunmadığının, bulunmuyorsa nedenlerinin, bulunuyorsa bu tip acil durumlarda kullanılamama nedeninin kişisel ve hizmet kusuru yönünden hukuksal değerlendirmelerle açıklığa kavuşturulmasının uygun olduğu” şeklinde görüş beyan edildiği, yine dosya kapsamında ……Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’nin 24/02/2015 tarihli yazısından hastanede 04/01/2010 tarihinden itibaren Çocuk Cerrahisi Kliniğinin eğitim kliniği olarak işlerlik kazandığı, bu klinikte çocuklar için bronskoskopi cihazı bulunmaması bu açıdan hizmetin gereği gibi işlemediğini ortaya koyduğu, nitekim aynı yazıda belirtildiği üzere davacıda gelişen tıbbi durumun hastane idaresince öğrenilmesini müteakip 27/01/2011 tarihinde bağış yoluyla pediatrik rüjit bronskoskop cihazının alınması da bu durumu gösterdiği, ambulansların yetersizliği konusunda, yapılan koordinasyon sonucunda saat 21:02’de birinci ambulansa görev verildiği, aspiratör çekiminin yeterli olmasından dolayı çocuğun 21:32’de ikinci ambulansa alındığı ancak 5-10 metre gittikten sonra aspiratörün çekim yapmadığı anlaşıldığından hastaneye dönüş yaptığı ve 22,28’de çocuğun üçüncü ambulans tarafından alınarak saat 22:44’de …Üniversite Hastanesi’ne teslim edildiği anlaşılmakta olup, ister ambulansın yeterli olmaması sebebiyle isterse aspirasyon işlemini uygulayacak sağlık personelin yetersizliği sebebiyle olsun son derece acil müdahalede bulunulması gerektiği anlaşılan hastanın, sevk için hazırlanıldıktan yaklaşık “1,5 saat” sonra sevk edilebilmiş olması nedeniyle bu açıdan da hizmetin gereği gibi işlemediğinden davalı idarenin sağlık hizmetini kusurlu işletmesi nedeniyle duyduğu elem ve ızdırap içinde 50.000,00-TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davalı idarenin temyiz isteminin incelenmesinden;
Mahkeme kararının davanın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmında 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davalı idarenin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Davacının mahkeme kararının reddedilen manevi tazminata ilişkin temyiz istemine gelince;
Manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davalı idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının ağır hipoksik sekel sonucu nörolojik rahatsızlığa maruz kalması dikkate alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa giderecek, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığı görülmektedir.
Bu nedenle, mahkemece hükmedilecek manevi tazminat miktarının; manevi tazminatın amacı, niteliği ve davacı tarafından istenilen miktarın fahiş olmadığı da dikkate alınarak yeniden belirlenmelidir.
Durum böyle olunca, temyize konu Mahkeme kararının, manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulü ile …2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …sayılı kararının manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davalı idareye iadesine, 11/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.