Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5382 E. 2018/5299 K. 29.05.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5382 E.  ,  2018/5299 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5382
Karar No : 2018/5299

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, ikâmet ettiği …İli, .. İlçesi, … Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalması nedeniyle mal varlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğradığından bahisle zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yapılan başvurunun, bilirkişi heyetince yapılan keşifte davacı adına köyde kayıtlı ev ya da arazinin bulunmadığı gerekçesi ile reddine ilişkin 12.05.2011 tarih ve … sayılı 2 No’lu Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali sitemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; keşif tarihinin 20.10.2008 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmesine rağmen davacı vekilinin 24.10.2008 tarihinde yapılan keşfe katılmadığı, usulüne uygun olarak yapılan keşifte davacı adına herhangi bir tespit yapılamadığı, dava dilekçesine ekli tapulardan hiçbirinin … Köyü’ne ait olmadığı, Mahkemece yapılan araştırmada davacı adına anılan Köyde herhangi bir malvarlığı bilgisine de ulaşılamadığından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 5. Maddesinde, Valilikler nezdinde oluşturulacak komisyonların; zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek ve kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları ile zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer zararları belirlemek görevi bulunduğu belirtilmiş, aynı Kanun’un 7. maddesinde ise; a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmış, yine aynı Kanun’un “Zararın tespiti” başlıklı 8. maddesinde, “7 nci maddede belirtilen zararlar, zararın beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği, taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen; a-Cins ve nevini, b-yüzölçümünü, c-kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d-varsa vergi beyanını, e-kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f-arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g-arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h- yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı-bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri kıymet takdiri esaslarının kıyasen uygulanacağı” hükmüne yer verilmiştir.
20/10/2004 gün ve 25619 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmeliğin 1. ve 2. maddelerinde de 5233 sayılı Yasa’yla aynı doğrultuda düzenlemelere yer verilmiş, anılan Yönetmelik’in “Bilgi ve belgelerin toplanması” başlıklı 10. maddesinde; “Komisyon ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi, adli ve askeri teşkilat ile kolluk kuvvetleri dışında kalan diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir. Komisyon tarafından görevlendirilen kamu görevlileri öncelikli olarak komisyon tarafından verilen görevleri yerine getirirler.” ayrıca “Komisyonca keşif yapılması” başlıklı 11. maddesinde ise; “komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir.” kuralına yer verilmiştir.
5233 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; başvurucuların Kanun kapsamına giren zararının olup olmadığı, varsa bunun niteliği, kapsamı ve miktarını belirlemenin komisyonun görevi olduğu; bu maksatla, komisyonun ilgili kurum ve kuruluşlardan konuyla ilgili her türlü bilgi-belgeyi isteme, yardım isteme, kamu personelini bilirkişi olarak görevlendirme, uzman çalıştırma, görüş alma, keşif yapma ve tanık dinleme gibi geniş yetkilerle donatıldığı, komisyonun, başvuru sahiplerinin zararlarını, Kanundan aldığı bu yetkileri kullanarak yapacağı araştırma ve inceleme sonucunda elde edeceği somut verileri esas alarak objektif ve tutarlı ölçülere göre  hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde belirlemek zorunda olduğu, Kanunda işaret edilen “gerçek zararın, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde tazmini” ilkesinin yaşama geçirilebilmesi için öncelikle komisyon tarafından, gerek mahallinde yapılacak keşif ile tespiti, gerekse de ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde yapılacak araştırmalar neticesinde elde edilecek verilerin, zarar görenin beyanı ve sunduğu bilgi belgelerle bir arada değerlendirilerek zarar kalemlerinin ve miktarlarının net ve somut olarak belirlenmesi, sonrasında ise elde edilen bu veriler esas alınarak belirlenen objektif kriterlere göre zarar miktarının belirlenmesi gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının mal varlığına ulaşamama nedeniyle oluşan zararlarının tazmini için yaptığı başvuru dosyasında muhtar onaylı Zilyetlik Belgesi’nin bulunduğu, davacının mal varlığı bulunduğuna dair belgeyi onaylayan muhtarın 24.10.2008 tarihli Keşif Tutanağı’nda imzası bulunan muhtar ile aynı kişi olduğu; bu keşif sonucunda davacıya ait mal varlığı bulunmadığının tespit edildiği, dava dilekçesine ekli … Köyü’ne ait 05.10.2009 tarihli Kadastro Askı İlan Cetveli’nde davacının adının bulunduğu, ayrıca davacı vekili tarafından belirtilen davacı aleyhine açılan … Kadastro Mahkemesi … Esas nolu Kadastro Tespitine İtiraz Davası’nın da mevcut olduğu görülmektedir.
Davacı adına Zilyetlik Belgesi veren muhtar ile keşif tutanağında yerel bilirkişi olarak imzası bulunan muhtarın aynı kişi olması ve tamamen farklı durumları onaylaması nedeniyle Zilyetlik Belgesi ve yerel bilirkişilerin beyanlarına dayalı keşif arasında çelişki olduğu, UYAP sisteminden yapılan incelemede davacının … Kadastro Mahkemesi’nde bulunan .. Esas nolu dosyasında ret kararı verildiği, dosyanın şuan Yargıtay incelemesinde göründüğü, dosyada bulunan Kadastro İlan Cetveli’ne yapılan yukarıda belirttiğimiz Kadastro Tespitine İtiraz Davası sebebiyle davacı adına halihazırda sistemde tapu görünmediği hususları tespit edilmiştir.
Bu durumda Kadastro Tespitine İtiraz Davası sonucunda davacının dava konusu köyde mal varlığı bulunduğu kesinleşeceğinden bu husus gözününde tutularak ve zilyetlik belgesi ile keşif arasındaki çelişkinin giderilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma neticesinde verilen komisyon kararında ve bu karara karşı açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.