Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5305 E. 2015/8093 K. 27.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5305 E.  ,  2015/8093 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5305
Karar No : 2015/8093

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … 10. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, gereği görüşüldü:
Dava; … plakalı aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun EK 2/3. maddesi uyarınca altmış gün süreyle trafikten men edilmesine ve araç sürücüsü olan davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin 12.05.2014 tarih ve 391611, 233205 sayılı işlemlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
… 4. İdare Mahkemesi’nce, aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlem yönünden; söz konusu aracın dava dışı …. adına kayıtlı olduğu ve davacının araç sürücüsü olduğu anlaşıldığından, araç sahibi olmayan davacının aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemin iptalini istemesinde güncel ve kişisel menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşılarak davanın ehliyet yönünden reddine, davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin işlem yönünden ise; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, aracın trafikten men edilmesi işlemi ile birlikte verilen idari para cezasına karşı açılacak davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, “iptal davaları”, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasakoyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir. Menfaat ihlali, hak ihlali kavramından daha geniş kapsamlı olup; maddi veya manevi bir zararı bulunmasa dahi ilgiliye dava açma hakkı vermektedir. Ancak her halde menfaat ilgisinin, meşru, kişisel ve güncel olması gerekmektedir.
Meşru menfaat” ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, dinlenilebilir veya korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; “kişisel menfaat” ilgisiyle, işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, diğer bir anlatımla kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir. “Güncel menfaat” ise, söz konusu işlemin kişi üzerindeki hukuki etkisinin doğmak üzere olmasını veya halihazırda devam etmesini, işlemin uygulanabilir niteliğini yitirmemesini ifade etmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlıklı Ek 2. maddesinde; araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerinin 14.400.000 lira para cezası ile cezalandırılacağı, ayrıca, aracın onbeş gün süre ile trafikten men edileceği, ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezasının üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanacağı, ayrıca, aracın her defasında altmış gün süre ile trafikten men edileceği hükmüne yer verilmiştir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; davacı tarafından, dava dışı … ait … plakalı araç ile ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşındığından bahisle, aracın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi uyarınca altmış gün süre ile trafikten men edildiği ve araç sürücüsü olan davacıya aynı madde kapsamında idari para cezası verildiği, davacı tarafından, aracın eşine ait olduğu, olay günü evlerinde ağırladıkları misafirlerini evlerine bıraktığı, ücret karşılığı taşımacılık yapılmadığı iddialarıyla söz konusu işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde; Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin ise, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; 19. maddesinde; diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için, bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması ve kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonması gibi yaptırımlara ilişkin hükümlerin, ilgili kanunlarda bu kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı olduğu hükmü yer almıştır.
Aynı Kanun’un 27. maddesinin sekizinci fıkrasında ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu’ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.
5326 sayılı Kanun’un 19. maddesinde, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için kara nakil aracının trafikten alıkonulmasına ilişkin hükümlerin geçici istisnalar içinde sayıldığı dikkate alındığında; aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlem yönünden davaya bakma görevi idare mahkemelerine ait olmaktadır.
Uyuşmazlıkta, aracın davacının eşi adına kayıtlı olduğu görülse de zilyedinin davacı olduğu ve denetim sırasında bizzat davacı tarafından kullanıldığının tespit edildiği, dava konusu araç trafikten men tutanağında muhattap olarak hem araç sahibinin hem de sürücünün ismine yer verildiği görüldüğünden; araç sürücüsü olan davacının aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemin iptalini istemekte meşru, güncel ve kişisel menfaatinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bununla birlikte; davacı hakkında uygulanan idari para cezasının, aynı eylem nedeniyle idari yargının görev alanına giren aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemle birlikte verildiği, bu kapsamda idari para cezasının iptal istemi yönünden de Kabahatler Kanunu’nun 3. ve 27/8. maddesi uyarınca idari yargının görevli olduğu açıktır.
Durum böyle olunca; işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen ehliyet yönünden reddi ve kısmen görev yönünden reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve …. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.