Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5232 E. 2016/2607 K. 14.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5232 E.  ,  2016/2607 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5232
Karar No : 2016/2607

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : Davacı tarafından, … Köyü’nde terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararın, 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda; … 1. İdare Mahkemesi’nce, Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 20.11.2013 tarih ve E:2011/8915, K:2013/8844 sayılı bozma kararına uyularak, her ne kadar davacı tarafından güvenlik endişesiyle köyünden göç etmek zorunda kalması sebebiyle uğramış olduğu zararların tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de; uyuşmazlık konusu Köyün terör olayları nedeniyle toplu şekilde boşalmaması/boşaltılmaması ve davacı tarafından da köyünü terk etmiş olması nedeniyle malvarlığının zarar gördüğüne ilişkin başkaca somut herhangi bir bilgi belgenin sunulamaması karşısında, davacının 5233 sayılı Kanun hükümleri uyarınca zararının karşılanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu Zarar Tespit Komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi
Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.Başkan Vekili
(X)KARŞI OY
Uyuşmazlık, davacının, yaşadığı … Köyü’nü terör olayları nedeniyle terketmek zorunda kaldığından bahisle, yıkılan evinin ve ekemediği arazisinin karşılığı olan zararının 5233 sayılı Kanun uyarınca kaşılanması isteminin reddi işleminden doğmuştur.
Yerel Mahkemece, temyiz istemine konu kararda;
“…bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar uğranılan ve Yasada tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararların idarece karşılanması mümkündür.
Yerleşim yerinin “kısmen” boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının idarece yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Terör olayları nedeniyle toplumda oluşan korku ve endişe karşısında her bireyin farklı tepki göstermesi mümkündür. Bu nedenle, kişiden kişiye değişebilen bir duygu olan güvenlik kaygısının yukarıda belirtildiği şekilde nesnel bir ölçüte dayandırılması zorunludur.
…her ne kadar davacı tarafından güvenlik endişesiyle köyünden göç etmek zorunda kalması sebebiyle uğramış olduğu zararların tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de; yukarıda da değinildiği üzere uyuşmazlık konusu Köyü terör olayları nedeniyle toplu şekilde boşalmaması / boşaltılmaması ve davacı tarafından da köyünü terk etmiş olması nedeniyle malvarlığının zarar gördüğüne ilişkin başkaca somut herhangi bir bilgi belgenin sunulamaması karşısında, davacının 5233 sayılı Yasa hükümleri uyarınca zararının karşılanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu zarar tespit komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.” denilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararında değinilen, “kişisel güvenlik kaygısının nesnel bir ölçüte dayandırılması” zorunluluğu, hiç boşaltılmamış veya kısmen boşaltılmış bir yerleşim birimi açısından önem taşımaktadır. Bu durum, mahkeme kararında ifade edilen; “Güvenlik kaygısının, yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerektiği” yolundaki değerlendirmeyi hukuki açıdan tartışılır kılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, dava dosyasına sunulmuş olan belgelere göre, davacının yaşadığı Köy, etrafında terör olaylarının yaşandığı bir yerleşim birimidir. Yine belgelere göre, davacının oğlu Metin Yavaş PKK dağ kadrosu içerisindedir ve bir çatışmada öldürülmüş olması ihtimal dahilindedir. Köyde yaşayanların bir kısmı Geçici Köy Korucusu olmuşlardır. Davacı ise korucu değildir. Davacının diğer oğlu … 1996 ve 1997 yıllarında Valilik ve Jandarmaya verdiği dilekçelerinde evlerinin yakılması olayından güvenlik güçlerini sorumlu tutarak şikayetçi olmuştur. Köylülerin bir kısmının Geçici Köy Korucusu olmasının yarattığı psikolojik baskıyla şikayetçilerin Köyü terkettikleri, evin bilinmeyen sebepten yandığı İl Jandarma Komutanlığı’nın 14.11.1997 tarihli cevap yazısında belirtilmektedir.
Yukarıda kısaca değinilen olaylar, Mahkeme kararında yer alan; “”kişisel güvenlik kaygısının nesnel bir ölçüte dayandırılması” koşulunun gerçekleştiğini, bu durumda, davacının 5233 sayılı Kanun kapsamında bir zarara uğradığını ortaya koymaktadır.
Açıklanan nedenle, dava konusu işlemde ve davanın reddine yönelik kararda hukuka uyarlık bulunmadığından, yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.