Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5127 E. 2018/5391 K. 29.05.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5127 E.  ,  2018/5391 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5127
Karar No : 2018/5391

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; davacının adli yardım talebi yerinde görülmeyerek, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’ndan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğraması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin … Valiliği 4 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 09/07/2013 tarih, 30/04/2013/761 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; Olağanüstü Hal Bürosu’nun İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine göndermiş olduğu boşalan köylere ilişkin listelerde ve TBMM Meclis Araştırma Komisyonun’nun Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Boşalan Yerleşim Birimlerine ilişkin listede … ili, … ilçesi, … Köyü’ne bağlı Kolalı Mahallesi ile Tuğlu ve Yufkalı Mezraları’nın boşaldığı/boşaltıldığı, anılan listelerde … Köyü … Mezrası’nın boşaltıldığına dair somut bir bilgi yer almadığı, davacının ikamet ettiği … Köyü … mezrasının terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan olaylar nedeniyle boşalmadığı/boşaltılmadığı, … Köyü, … Mezrasında normal yaşamın kesintisiz olarak devam ettiği, bu durumun aksini gösterir herhangi bir bulgunun da dava dosyasına sunulmadığı, diğer yandan terör olayları ve terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle davacının özel bir zararının varlığına ilişkin olarak da somut bir iddia ve bu iddiayı destekler belgelere yer verilmediği, davacının uğradığını ileri sürdüğü zararlarının 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanmasına hukuken olanak bulunmadığından, başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle da… ın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, adı geçen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; … , ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Bu itibarla, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının, yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, güvenlik kaygısından kaynaklandığından bahisle 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terk edilmesi vb.) mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dosyanın incelenmesinden, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda ikamet eden davacının, yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan da…’ ın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin … İlçesi, … Köyü’ne ilişkin diğer dosyalarının incelenmesinden, … Köyü’nün terör olayları nedeniyle tamamen boşaldığına/boşaltıldığına ilişkin Mahkeme kararlarının temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği görülmektedir. (Dairemizin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı, … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı)
Köy ve mezraların terör olayları veya terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle boşaltılıp boşaltılmadığına ilişkin değerlendirmenin ayrı ayrı yapılması gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatları arasında bulunmaktadır.
Davalı idarece dosyaya sunulan terör olayları veya terörle mücadeleden kaynaklanan faaliyetler nedeniyle tamamen boşalan/boşaltılan yerleşim yerlerine ilişkin sunulan listelerde … İlçesi, … Köyü, … Mezrası yer almamaktadır.
Dairemizin aynı mezraya ilişkin 2015/7047E. sayılı dosyasında yer alan 02/12/2014 tarihli … İlçe Jandarma Komutanlığı görevlileri ile … Muhtarı tarafından düzenlenen tutanakta, … Köyü, … Mezrası’nın 1994 yılında toplu olarak terör nedeniyle boşaltıldığı, 1995 yılında geri dönüşlerin olduğu, … Mezrası’nda okul olmadığı, mezrada seçimlerin yapıldığı, seçim sandığının … Yatılı Bölge Okulunda kurulduğu, seçime köy korucularıyla birlikte tüm halkın katıldığı, dava konusu mezrada caminin olmadığı ve imam istihdam edilmediği, mezrada sağlık ocağı olmadığı, doktor ve hemşire istihdam edilmediği, köy boşaltılmadan önce korucu olduğu, fakat mezra boşaltıldıktan sonra koruculuğun bırakıldığı, daha sonra korucu olmak için kimsenin gerekli başvuruları yapıp korucu olmadığı, mezra halkından tapu sahibi olanların doğrudan gelir desteğinden faydalandığı, mezra halkından bazılarının hem terör hem de maddi olanaklar ve sosyal imkanların yetersizliğinden dolayı geri dönüş yapmadığının belirtildiği görülmektedir.
Bunun yanında, Dairemizin aynı köye ilişkin 19/12/2017 tarih, E:2014/8283, K:2017/7635 sayılı kararında da davalı idarece dosyaya sunulan 24/11/2006 tarihli … Jandarma Karakol Komutanlığı görevlilerince düzenlenen tutanakta, … Köyü, … Mezrası’nın 1995 yılında terör nedeniyle boşaltıldığı, 1999 yılında geri dönüşlerin olduğunun belirtildiğinin ifade edildiği görülmektedir.
Dosyada, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nın terör olayları veya terörle mücadeleden kaynaklanan faaliyetler nedeniyle tamamen boşalıp/boşaltılıp boşalmadığı/boşaltılmadığı hususunda çelişkili bilgiler mevcuttur.
Durum böyle olunca, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nın terör olayları veya terörle mücadeleden kaynaklanan faaliyetler nedeniyle tamamen boşalıp/boşaltılıp boşalmadığı/boşaltılmadığı hususundaki çelişki giderilerek, … Mezrası’nın tamamen boşalan/boşaltılan yerleşim yerlerinden olmadığının tespiti halinde mezrada yaşayanların tamamının korucu ve korucu ailesi olup olmadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, temyiz harç ve posta ücretinin Mahkemesince tamamlattırılmasına, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.