Danıştay Kararı 15. Daire 2015/5029 E. 2018/6097 K. 27.06.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/5029 E.  ,  2018/6097 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/5029
Karar No : 2018/6097

Davac : …
Vekili : …

Davalılar : 1- Başbakanlık
2- Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı
Vekili : …
Müdahil (Davalılar Yanında) : …
Vekili : …

Davanın Özeti : 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1., 2.2., 2.3. ve 2.4 fıkralarının ve “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (a) ve (b) bentlerinin iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalılardan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve davalı yanında müdahil tarafından; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilerek Resmî Gazetede yayımlanacağı düzenlemesine yer verildiği, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği hükme bağlandığı, Kanunun verdiği yetki çerçevesinde düzenlenen dava konusu Tebliğ hükümlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddinin gerekeceği savunulmuş olup, diğer davalı Başbakanlık tarafından savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in B.2. maddesinin 2.1. fıkrasının 2. bendinin; ” “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir.” şeklindeki birinci cümlesinin 2.4 fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır.” şeklindeki ikinci cümlesinin ve “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin iptaline, dava konusu edilen diğer maddeleri yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, 14.5.2015 gün ve 29355 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.6.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına ilişkin Tebliğin; A.5. maddesinin (a) fıkrasının, A.6. maddesinin, B.2. maddesinin 2.1., 2.2., 2.3. ve 2.4 fıkralarının ve B.4. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının iptali istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 93’üncü maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilerek Resmî Gazetede yayımlanacağı düzenlemesine yer verilmiş, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 11’inci maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
2918 sayılı Kanunun konuyla ilgili düzenlemelerine aşağıda yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun 85’inci maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 86’ncı maddesinde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”; 90’ıncı maddesinde; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”; 91’inci maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 92’nci maddesinde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”; 103’üncü maddesinde; “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.”; 104’üncü maddesinde; ” Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım – satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.
Yukarıda yazılı teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar.
İşletenin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümler, burada da uygulanır.
Motorlu araçları mesleki veya ticari amaçlar için elinde bulunduran teşebbüs sahipleri bu araçların yönetmelikte gösterilecek biçimde bir defterini tutmakla yükümlüdürler.
Bu madde hükümlerine uymayan teşebbüs sahipleri, 108 000 000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
İkinci fıkrada sözü edilen sigortayı yaptırmayan teşebbüs sahiplerinin bu işyerleri, mahallin en büyük mülki amirince 15 güne kadar faaliyetten men edilir.”, 107’nci maddesinde; “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.
Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”, 111’inci maddede ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.”
26.04.2016 tarih ve 29695 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Kanunun 90’ıncı maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş, 92’nci maddesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlara,
“g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklinde fıkraları eklenmiş, aynı Kanunun 99’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu” ibaresi “zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri” şeklinde değiştirilmiştir.
Öte yandan; Avrupa Konseyinin amacı, ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel, hukukî ve idarî alanlarda anlaşmalar yapılması ve ortak bir tutum kabul edilmesi yoluyla üye devletlerin özellikle ekonomik ve sosyal gelişmelerini kolaylaştırmak için üyeleri arasında daha yakın bir birlik gerçekleştirmek olduğunu gözönünde bulundurarak; kendi ülkelerinde trafik kazalarında zarar görenlerin haklarının zorunlu bir sigorta sisteminin kurulması yoluyla güvence altına alınması gerektiğini düşünerek; bu konuda üye ülke yasalarının tamamen yeknesaklaştırılmasının güç olduğunu ancak, her üye devletin kendi ülkesinde kazalardan zarar görenlere sağlayacağı teminatı artırıcı hükümler getirme serbestisinin saklı tutulması kaydıyla, zorunlu addedilen temel kuralların Avrupa Konseyine üye ülkelerde bir örnek hale getirilmesinin yeterli olacağını dikkate alarak; Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 4477 sayılı Kanunla taraf olduğumuz, Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi imzalanmıştır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 2. paragrafının 1. cümlesinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değil ise, hasarlı parça orjinal ise; öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, değişim önceliğini eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçaya veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Aksi halde, hasar gören aracın model yılından itibaren 3 yıl geçmiş olsa da, herhangi bir nedenle hasar tarihinden önce orjinali ile değiştirilmiş olan parçanın, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçayla değiştirilmesi sonucunu doğuracaktır.
“B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinin iptali istemine gelince;
Tebliğin “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,……” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalıya rücu nedenlerini düzenleyen maddenin (a) bendinde sorumluluk için “kasıt veya ağır kusurun bulunması” şart koşulmuş iken (b) bendinde bu ayrımın yapılmadığı görülmektedir. “Trafik kurallarının ihlali” kasıt veya ağır kusur ile gerçekleşebileceği gibi, hafif kusur, kusursuz olma ve hatta meşru müdafaa halinde dahi gerçekleşebilecektir.
Önceki tebliğlerde ve kanunda yer almayan dava konusu edilen ibare nedeniyle 3. kişinin zararlarını güvence altına almak için prim ödeyen sigortalının bir de trafik kuralının ihlalinden kaynaklı zararları ödemek zorunda kalacağı, her trafik ihlalinde sigortalının kusurlu olamayacağı ve dolayısıyla kendisine sigortacı tarafından rücu edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda; “veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” ibaresinde ihlalin herhangi bir manevi unsuruna (kast, kusur, kusursuzluk) yer verilmemesi nedeniyle (b) bendinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Sonuç itibarıyla; yukarıda yer verilen hükümler dikkate alındığında; dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 2. paragrafının 1. cümlesi ile “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde hukuka uyarlık; diğer iptali istenilen kısımlarında ise, hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 14.5.2015 gün ve 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 1.6.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına İlişkin Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 2. paragrafının 1. cümlesi ile “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinin iptaline; davanın diğer kısmının ise, reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1., 2.2., 2.3. ve 2.4 fıkralarının ve “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (a) ve (b) bentlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilerek Resmi Gazetede yayımlanacağı düzenlemesine yer verilmiş, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun konuyla ilgili düzenlemeleri aşağıda yer aldığı gibidir.
“İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. madde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
“İşletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması” başlıklı 86. madde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”
“Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. madde; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
“Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu” başlıklı 91. madde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar” başlıklı 92. madde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”
“Motorlu araç römorkları” başlıklı 102. madde; ” Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. İnsan taşımada kullanılan römorklar, römork için ek bir sorumluluk sigortası yaptırılarak tüm katarın en az zorunlu mali sorumluluk sigortası tutarlarının kapsamına girmesi sağlanmadıkça, trafiğe çıkarılamaz.”
“Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet” başlıklı 103. madde; “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.”
“Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar” başlıklı 104. madde; ” Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım – satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.
Yukarıda yazılı teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar.
İşletenin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümler, burada da uygulanır.
Motorlu araçları mesleki veya ticari amaçlar için elinde bulunduran teşebbüs sahipleri bu araçların yönetmelikte gösterilecek biçimde bir defterini tutmakla yükümlüdürler.
Bu madde hükümlerine uymayan teşebbüs sahipleri, 108 000 000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
İkinci fıkrada sözü edilen sigortayı yaptırmayan teşebbüs sahiplerinin bu işyerleri, mahallin en büyük mülki amirince 15 güne kadar faaliyetten men edilir.”
“Çalınan veya gasbedilen araçlarda sorumluluk” başlıklı 107. madde; “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.
Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”
“Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111. maddede ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.”
26.04.2016 tarih ve 29695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş, 92. maddesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlara,
“g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklinde fıkraları eklenmiş, aynı Kanun’un 99. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu” ibaresi “zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri” şeklinde değiştirilmiştir.
Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 4477 sayılı Kanunla taraf olduğumuz, Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 1. maddesinde;
”1. Âkit Tarafların her biri, işbu sözleşmenin kendisi bakımından yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde, kendi toprakları üzerinde herhangi bir motorlu taşıtın zarar verdiği kimselerin haklarının, işbu sözleşmenin ek hükümlerine (Ek:1) uygun zorunlu bir sigorta sisteminin kurulması yoluyla teminat altına alınmasını taahhüt eder.
2. Bununla birlikte, her Âkit Taraf, zarar gören kişiler lehine teminatı artırıcı hükümler kabuletme hakkını saklı tutar.” düzenlemesine;
2. maddesinde ise,
1. Kendisi tarafından tehlikesiz sayılan bazı motorlu taşıtları zorunlu sigortadan muaf tutma;
2. Millî veya yabancı kamu mercilerine veya hükümetlerarası kuruluşlara ait motorlu taşıtları zorunlu sigortadan muaf tutma;
3. Sigortanın yapılabileceği asgarî tutarı belirleme;
hakkını saklı tutar.
Bu son halde, ek hükümlerin uygulanması bu suretle belirlenmiş tutarlarla kısıtlanabilecektir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Yine sözleşmenin 5. maddesinde; ”Bir motorlu taşıtın neden olduğu zararın tazmini zorunlu trafik sigortasıyla birlikte sosyal güvenlik mevzuatını da ilgilendiriyor ise, zarar gören kişinin hakları ve bu iki sisteme ilişkin düzenlemeler yerel yasalar çerçevesinde kararlaştırılacaktır.”
6. maddesinde; ”1. Her Âkit Taraf yerel yasaları, ek hükümlerin dördüncü maddesinin ikinci paragrafında belirtilen normal sigortanın dışında tutma olanağını tanıyorsa, kendi topraklarında hız, mukavemet veya maharet yarış veya yarışmaları düzenlenmesini idarî izne tabi tutmayı taahhüt eder. Bu izin ancak, ek hükümlerle uyumlu özel bir sigortanın, yarışma düzenleyen kişi ve kuruluşların bu hükümlerin üçüncü maddesinde belirtilen malî sorumluluklarını teminat altına alması halinde geçerlidir.
2. Bununla birlikte, geçen paragrafta belirtilen yarış veya yarışmalara katılan araçlarda bulunanların zararlarının tazmini bu sigortanın dışında tutulabilir.”
9. maddesinde ise; ”1. Her Âkit Taraf, sigorta zorunluluğuna uyulmadığı veya sorumlunun saptanamadığı veya ek hükümlerin üçüncü maddesinin birinci paragrafının ilk cümlesinde öngörülen muafiyet hallerinde meydana gelen zararla ilgili malî sorumluluk nedeniyle zarar gören kişilere tazminat verilebilmesi için bir garanti fonu kurmayı veya eşdeğerde düzenlemeler yapmayı taahhüt eder. Tazminat hakkının tanınma şartlarını ve kapsamını ilgili Âkit Taraf tayin eder.
2. Her Âkit Tarafın yurttaşları, bir önceki paragrafta öngörülmüş hakkı bir başka Âkit ülkede o devletin yurttaşları ile aynı ölçüde ileri sürme hakkına sahip olacaklardır. ”
Sözleşmenin 10. maddesinde; ”1. Âkit Taraflar, yerel yasalarında, motorlu taşıtın sigorta ettirilmesinden kimlerin sorumlu olduğunu tespit etmeyi ve bu konuda tüm uygun önlemleri almayı taahhüt ederler. Âkit Taraflar, gerektiğinde ve ek hükümlerden doğan vecibelere uyulmasını sağlamak amacıyla bu önlemleri cezai ve idari yaptırımlara bağlayabilirler.
2. Âkit Taraflar, ek hükümlerin uygulanmasını sağlamak amacıyla, sigortacılara ve gerektiğinde Garanti Fonu ve Büroya ilişkin onaylama, onayın son bulması veya geri alınması hususları ile bu kuruluşların denetimi konusunda yerel mevzuatlarında gerekli hükümlere yer vermeyi taahhüt ederler.”
hükümleri yer almaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının birinci bendi yönünden;
Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının ilk paragrafında; “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şart ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra baslar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesinde; sigortacıların, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda oldukları düzenlenmiş olup; maddede belirtildiği üzere sigortacının hak sahibine ödeme yapması gereken sekiz iş günlük sürenin başlaması, genel şart ekinde yer alan gerekli belgelerin sigortacıya iletilmiş olması ön koşuluna bağlanmıştır.
Bu halde eksik, yanlış belge ile başvuru yapılması veya ödeme yapılabilmesi için genel şart ekinde yer alan başka bir belgeye ihtiyaç duyulması halinde sekiz iş günlük sürenin bu belgelerin tamamlanmasından sonra başlayacağına ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin; 2.1 fıkrasının ikinci ve üçüncü bendi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinde ‘eşdeğer (muadil) parça’; “Bir motorlu aracın montajında kullanılan esas-orijinal parçaların değiştirilmesi amacıyla üretilen, ilgili mevzuat (yönetmelik, standard, teknik düzenleme) çerçevesinde belirlenen deney, muayene metotlarına göre orijinal parçayla (kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik vb.) kıyaslanarak tespit edilen kriterlere uygunluğunun, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluşlarca düzenlenecek belgeler yoluyla belgelendirilmesi gereken parçaları, (Bu kapsamda bir belgenin varlığı durumunda, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar eşdeğer kalitede olduğu varsayılır.)”, ‘orijinal parça’ ise; “Bir motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olan ve söz konusu motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçaların veya yedek parçaların üretiminde sağlayıcı tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretilmiş yedek parçaları, ii) Aracın orijinal parçaları ile aynı üretim bandında üretilen yedek parçaları, (Bu parçaların, söz konusu aracın montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olduğunun ve araç üreticisi tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretildiğinin Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde belgelendirilmesi halinde, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar orijinal yedek parça olduğu varsayılır.) iii) İlgili mevzuat çerçevesinde ömrünü tamamlamış araçlardan veya Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek esaslara göre hasarlı araçlardan çıkarılan kodlandırılmış, hasarsız, araç güvenliği ve çevre standartlarını karşılayan eşdeğer niteliğinde olmayan parçaları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
5864 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 27.012017 tarih ve 29961 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6770 sayılı Kanunun 32. maddesiyle değişik 11. maddesinin 6. fıkrasında; “Hasarın giderilmesine ve tazminatın ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat çerçevesinde orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili sigorta genel şartlarında belirlenir” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 2. bendinin 1. cümlesi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının 2. bendinin 1. cümlesinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değil ise, hasarlı parça orjinal ise; öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, değişim önceliğini eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçaya veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Aksi halde, hasar gören aracın model yılından itibaren 3 yıl geçmiş olsa da, herhangi bir nedenle hasar tarihinden önce orjinali ile değiştirilmiş olan parçanın, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçayla değiştirilmesi sonucunu doğuracaktır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 2. bendinin 2. ve 3. cümleleri yönünden;
Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 2. paragrafının 2. ve 3. cümlelerinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orijinali ile değiştirilir, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Söz konusu düzenlemelerle, hasar gören araçların model yılına göre 3 yıl geçip geçmediği kriterine göre hasarlı parçanın, orjinal, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim önceliği düzenlemiş olup, hasarlı parçaların onarılmasında her hal ve şartta orjinal olmayan parça haricinde parça kullanılmaması durumunda; karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu bir sigorta olması, diğer bir deyişle sigorta firmalarının poliçe düzenlemekten imtina edemeyeceği bir sigorta türü olması nedeniyle mağdur olanın sigorta firmaları aleyhine sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceği açıktır.
Bu halde, dava konusu maddenin 2.1 fıkrasının 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 2. bendinin son cümlesi yönünden;
Tebliğin 2.1 fıkrasının 2. bendinin son cümlesinde, bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu farkın tazminat miktarından indirilemeyeceği düzenlenmiştir. Hasarın giderilmesine yönelik onarım veya parça değişimi nedeniyle araçtaki kıymet artışının tazminat miktarından indirilemeyeceği yolundaki sigortalı ve zarar gören lehine yapılan dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 3. bendi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 3. paragrafında; “Eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim mümkün olduğu halde, sigortacının bilgisi ve onayı dahilinde olmadan orijinal parça ile onarım sağlanır ise sigortacının sorumluluğu, sigortacının kaza tarihi itibariyle benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça bedeli ile sınırlıdır. Sigortacı bu paragraf kapsamındaki onaya ilişkin tercihini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde onarım merkezine veya hak sahibine bildirmediği durumda onayı varsayılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Söz konusu düzenleme, aynı maddenin 2.1. fıkrasının 2. bendinin ilk cümlesi hariç hukuka uygun olduğu görülen 2. bendinin uygulanması aşamasında sigortacının sorumluluğunun sınırını düzenlemekte olup, bu haliyle mezkur düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.2. ve 2.3. fıkraları yönünden;
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.2. fıkrasında; “Hak sahibi aracının, bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan, dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebilir. Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.”
Tebliğin dava konusu maddesiyle, hak sahiplerine araçlarını Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan istedikleri merkezde tamir ettirme imkanı getirilmiş, ancak sigortacıya da maliyet kontrolünü sağlamak üzere süreye (2 iş günü) tabi olarak anlaşmalı servis bedelini ileri sürme olanağı tanınmıştır.
Bu haliyle zorunlu trafik sigortasının tarafı olmayan zarar gören üçüncü kişiye istediği onarım merkezine gitme, sigortacıya da bu onarım merkezi ve anlaşmalı merkez arasında 2 iş günü ile sınırlı olarak karşılaştırma yapma hakkı tanıyarak maliyet kontrolü ve kötüniyetli kullanımların önüne geçilmesini sağlamak üzere getirilen düzenlemede tarafların hak ve yükümlülükleri açısından makul bir denge gözetildiği görüldüğünden, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.3 fıkrası yönünden;
Söz konusu düzenleme, zarar görenin aracında yapılacak onarımın masraflarının zarar gören aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile aracın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda, aracın tam hasara uğramış sayılacağı belirtildikten sonra sigorta şirketi tarafından zarar görene tazminat ödenmesinin şekli koşulları düzenlenmiş olup, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu bir sigorta olması ve diğer bir deyişle sigorta firmalarının poliçe düzenlemekten imtina edemeyeceği bir sigorta türü olması nedeniyle, sigortacının onarım yapmaya/yaptırmaya ilişkin sorumluluğununu aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değeri ve onarım kabul edip etmemesi ile sınırlayan mezkur düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.4. fıkrası yönünden;
Dava konusu Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.4. fıkrasında; “Dava açılması halinde, sigortalının ihbarı ile sigortacı takip ve idare etmek üzere davaya her aşamada dahil olur. Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır. Sigortacı karşı taraf lehine hükmedilen dava masrafları ile mahkemece hükmedilen karşı taraf avukatlık ücretlerini ödemekle yükümlüdür. Şu kadar ki, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde öder.” hükmüne yer verilmiştir.
Mevzuatımızdaki düzenlemelere göre, savunma hakkının kullanılabilmesi için avukatın yardımı şart değildir. Nitekim, Anayasa’nın 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiş, Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde de, “Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir.” denilmek suretiyle yukarıda değinilen hususa vurgu yapılmıştır.
Bununla birlikte, Avukatlık Kanunu’nun 35. ve 63. maddeleri uyarınca birey, savunma hakkının kullanımında bir başkasının yardımını istiyorsa o kişinin baro levhasına kayıtlı ve işten yasaklanmamış bir avukat olması gerekmektedir. Savunma hakkının olmazsa olmazı ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de belirtildiği üzere bireyin avukatını serbestçe belirleme hakkıdır.
Anayasanın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin dilediği alanda sözleşme hürriyetine sahip olduğu, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Sözleşme özgürlüğü” başlıklı 26. maddesinde, tarafların, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebileceği, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık sözleşmesinin kapsamı” başlıklı 163. maddesinin birinci fıkrasında ise Avukatlık sözleşmesinin serbestçe düzenleneceği hükümlerine yer verilmiş olup, sözleşme özgürlüğü uyarınca kişiler, hukuksal ilişkilerini özgür iradeleriyle ve sözleşmelerle düzenlemekte serbesttir.
Bu durumda, Anayasa uyarınca sözleşme özgürlüğünün sınırlanabilmesinin ancak kanunla mümkün olabilmesi karşısında, anılan Tebliğ düzenlemesi ile sözleşme özgürlüğüne sınırlama getirilmesinin Anayasada güvence altına alınan sözleşme hürriyetine aykırı olduğu gibi, Yasadan kaynaklı bir hak olan bireyin avukatını serbestçe belirlemesi hakkının Tebliğ ile ortadan kaldırılması sonucunu doğuran dava konusu maddenin “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek zorundadır.” şeklindeki ikinci cümlesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Maddenin diğer kısımlarında ise hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.4 Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (a) ve (b) bentleri yönünden;
Tebliğin “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,……” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalıya rücu nedenlerini düzenleyen maddenin (a) bendinde sorumluluk için “kasıt veya ağır kusurun bulunması” şart koşulmuş iken (b) bendinde bu ayrımın yapılmadığı görülmektedir. “Trafik kurallarının ihlali” kasıt veya ağır kusur ile gerçekleşebileceği gibi, hafif kusur, kusursuz olma ve hatta meşru müdafaa halinde dahi gerçekleşebilecektir.
Önceki tebliğlerde ve kanunda yer almayan söz konusu ibare nedeniyle 3. kişinin zararlarını güvence altına almak için prim ödeyen sigortalının bir de trafik kuralının ihlalinden kaynaklı zararları ödemek zorunda kalacağı, her trafik ihlalinde sigortalının kusurlu olamayacağı ve dolayısıyla kendisine sigortacı tarafından rücu edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda; “veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” ibaresinde ihlalin herhangi bir manevi unsuruna (kast, kusur, kusursuzluk) yer verilmemesi nedeniyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
Kaldı ki; 02.02.2016 tarihli ve 29612 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklikle dava konusu ibarenin “veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” şeklinde değiştirildiği anlaşılmıştır.
Maddenin (a) bendi ve(b) bendinin “veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” ibaresi hariç diğer kısımlarında ise hukuka aykırılık görülmemiştir.

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in dava konusu edilen diğer maddeleri yönünden;
Yukarıda metnine yer verilen hükümler değerlendirildiğinde, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının düzenlenmesi konusunda Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın yetkili olduğu açıktır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde yer alan; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmü uyarınca karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacının sorumluluğu işletenin sorumluluğu ile aynı içeriğe sahiptir. Bu nedenle işletenin sorumluluğuna dahil olmayan bir zarar için zorunlu trafik sigortasının da teminat sunması beklenemez.
6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu, söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacağı hükme bağlanarak zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların hesaplanma usul ve esasları konusunda davalı idarenin yetkili olduğu belirtilmiş, 92. maddede yapılan değişiklikle de maddede sayılan sigorta kapsamı dışında sayılan hususlara ek olarak; hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kaldığı vurgulanmıştır.

Öte yandan, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında karşılanması gereken zararlar sigortalı tarafından ödenmesi gerekli sigorta primi tutarına doğrudan etki edeceğinden sigorta sisteminin taraflar üzerindeki yükünün makul seviyede tutulması ve objektif kurallara bağlanması zorunlu sigorta sisteminin sürdürülebilirliği ve uygulama birliği sağlanması açısından zorunludur.
Bu durumda; dava konusu Tebliğ’in “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin; Kanunun verdiği yetkiye uygun olarak düzenlendiği, üst normlara ve hukuka aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının 2. bendinin; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir.” şeklindeki birinci cümlesinin 2.4 fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır.” şeklindeki ikinci cümlesinin ve “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin İPTALİNE, “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendi, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesi, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. maddesi 2. bendinin birinci cümlesi hariç diğer kısımları, 2.2. ve 2.3. fıkraları, 2.4. maddesi ikinci cümlesi hariç diğer kısımları, “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (a) bendi, aynı maddenin (b) bendinin “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresi hariç diğer kısımları yönünden DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak … TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, … TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na, … TL vekâlet ücretinin de davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, müdahil tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya ve müdahile iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 27/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargılama Giderleri
Yargılama Harçları : … TL
Posta Ücreti : … TL
Toplam : … TL