Danıştay Kararı 15. Daire 2015/46 E. 2016/560 K. 04.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/46 E.  ,  2016/560 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/46
Karar No : 2016/560

Temyiz Edenler 1-
Müdahil (Davalı Yanında) :
Vekili :

İstemin Özeti : … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Davacıların temyiz isteminin kısmen kabulü ile davacılardan lehine takdir edilen manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin kısmı ile hükmedilen manevi tazminata faiz işletilmemesine ilişkin kısımlarının bozulması, davacıların temyiz isteminin kısmen reddi, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile anılan kararın diğer kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarenin yürütmenin durdurulması talebi görüşülmeden, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacıların kızı 2006 doğumlu ‘ın kalçasında şişlik şikayetiyle 03/06/2008 tarihinde davalı idareye bağlı hastaneye başvurması üzerine yapılan enjeksiyon sonucu kolunun kesilmek zorunda kalınması üzerine, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle mağdur lehine 150.000,00-TL manevi ve 245.169,57- TL maddi; anne ve babanın her birine 50.000,00’er TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… 2. İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu raporunda, hastaya zamanında cerrahi müdahalede bulunulmamasının ve hastaya damar yolu açılması esnasında anjiokatı arter içine yerleştiren hemşirenin eyleminin tıp kurallarına uygun olmadığı, ‘ın Adli Tıp Kurumunda yapılan muayenesinde “sol dirsek üstünde humerus 1/3 distalde ampute olduğu”, ‘ın meslekte kazanma gücü kaybı oranının %58 oranında olduğu belirtilmiş olup, olayda davalı idarenin hatalı tedavisi nedeniyle davacılardan ‘ın iş gücü kaybı sebebiyle 245.169,57-TL maddi zararının olduğu, bu nedenle maddi tazminat isteminin kabulü ile anılan miktarın idareye başvuru tarihi olan 07/08/2008 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile anne ve baba için ayrı ayrı 10.000,00-TL, için 20.000,00-TL olmak üzere toplam 40.000,00-TL manevi tazminat isteminin kabulü ile anılan miktarın davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, maddi ve manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin bölümü ile anne ve baba için talep edilen manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmı ve hükmedilen maddi tazminat isteminin dava dilekçesinde talep edilen 125.000,00-TL’lik kısmına idareye başvuru tarihi olan 07/08/2008 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısımlarında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın için talep edilen manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin bölümü incelenecek olursa;
Manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Davalı idarenin hatalı tedavisi nedeniyle 2 yaşında iken sol kolu dirsek üstünde humerus 1/3 distalde ampute edilen ‘ın, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre manevi tazminatın Mahkemece yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Davacıların hükmedilen manevi tazminata faiz yürütülmesi gerektiğine ilişkin temyiz istemine gelince;
Yerleşik yargı içtihatlarına göre, idari eylemlerden doğan zarar nedeniyle açılan tam yargı davalarında, hükmedilen tazminat tutarının dava dilekçesinde istenilmek kaydıyla idareye yapılan başvuru tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Durum böyle olunca, hükmedilen manevi tazminat miktarına idareye başvuru tarihi olan 07/08/2008 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, faiz istemi hakkında karar verilmemiş olmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Kararın 16/06/2014 havale tarihli miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü incelenecek olursa;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, 16/06/2014 havale tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarı artırılmış ise de anılan dilekçenin davalı idareye tebliğ edildiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiğine ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmaması nedeniyle, bakılan davada artırılan tazminat miktarı bakımından, miktarın artırım dilekçesinin Mahkemeye verildiği tarih olan 16/06/2014 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, artırılan tazminat miktarına da idareye başvuru tarihi olan 07/08/2008 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalı idarenin ve davacıların temyiz isteminin kısmen kabulüyle … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, hükmedilen manevi tazminata yasal faiz işletilmemesi, davacılardan için talep edilen manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmı ile miktar artırım dilekçesiyle artırılan maddi tazminat miktarına idareye başvuru tarihinde itibaren faiz işletilmesine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, tarafların temyiz istemlerinin kısmen reddi ile anılan kararın, diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyiz istemine konu kararın, hükmedilen maddi tazminat miktarına idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesine ilişkin kısmının onanması gerektiği gerekçesiyle çoğunluk kararının bu kısmına katılmıyoruz.