Danıştay Kararı 15. Daire 2015/4540 E. 2015/8560 K. 07.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/4540 E.  ,  2015/8560 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/4540
Karar No : 2015/8560

Temyiz Eden (Davacılar) : 1- , 2- ,
3- ,
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti :…İdare Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Davacılar murisine sunulan sağlık hizmetinde …Devlet Hastanesi Kroner Yoğun Bakım Ünitesinde ventilatör cihazı bulunması zorunlu olmasına rağmen ventilatör cihazının bulunmamasının bir eksiklik olduğu, anılan eksikliğin ölüme neden olma düzeyinin bilinemeyeceğinden, zararla idarenin eylemi arasındaki nedensellik bağı kurulamamaktadır. Belirtilen nedenle, mahkeme kararının maddi tazminata ilişkin kısmının onanması, manevi tazminata ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar tarafından 11.07.2012 tarihinde kalp rahatsızlığı şikayeti ile …Devlet Hastanesi’ne başvuran davacılar murisi …’ya zamanında müdahale edilmediği, gerekli tedavilerin yapılmadığı ve zamanında sevk işleminin yapılmadığından bahisle ölümüne sebebiyet verildiği iddiasıyla davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek 70.000,00.-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesince; Adli Tıp raporunda; …’nun hastaneye götürülmeden önce arrest olduğu, tedavisi için götürüldüğü …Devlet Hastanesi’nde yeniden canlandırma işlemi yapıldığı, cevap alındığında uygun takip ve tedavisine başlanıldığı, kişinin kalp ve solunumunun hastaneye getirilmesinden önce durması nedeniyle hipoksik beyin hasarı oluştuğu, sevk koşulları sağlanarak sevkinin yapıldığı, sevkinin uygun bir şekilde sağlandığı dikkate alındığında, …’nun tedavi olduğu hastanelerde kişinin muayene, takip ve tedavisinde görev alan hekimlere ve yardımcı sağlık personeline, hastane idaresine atfı kabil kusur bulunmadığı tespitlerine yer verildiği, davacılar murisine uygulanan teşhis ve tedavi işlemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu ve olayda hizmet kusuru bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren nedenlerden birisi hizmet kusurudur. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
‘nca hazırlanarak 13.08.2007 tarihinde yürürlüğe giren 2007/73 sayılı Yoğun Bakım Ünitelerinin Standartları başlıklı Genelge ile 1. Basamak Yoğun Bakım Ünitelerinde tıbbi cihaz ve donanım olarak; yoğun bakım yatağı, her yatak için bir monitör, bir ventilatör, iki laringoskop, cihazının bulunmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.
Öte yandan, idarenin hukuki sorumluluğundan sözedebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması, zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Zararın oluşmasında zarara uğrayanın ya da üçüncü kişinin kusurunun bulunması halinde ise idarenin tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların murisi olan …’nun 11.07.2012 tarihinde kalp rahatsızlığı şikayeti ile …Devlet Hastanesi başvurduğu kendisine zamanında müdahale edilmediği, gerekli tedavilerin yapılmadığı, zamanında sevk işleminin yapılmadığından bahisle ölümüne sebebiyet verildiği iddiasıyla davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek davalı idareden tazminat talebinde bulunulduğu, idarece bu talebin reddi üzerine davacılar tarafından …’nun ölümüne idarenin hizmet kusurunun sebep olduğu belirtilerek uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık olarak 70.000,00.-TL maddi ve 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İdare Mahkemesince yaptırılan ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca hazırlanan 22.10.2014 gün ve 4073 sayılı bilirkişi raporunda; “Tıbbi belgelerinde kayıtlı verilere göre kişinin 11.07.2012 tarihinde sabah saatlerinde kalbinden rahatsızlanması nedeni ile ambulans ile …Devlet Hastanesine saat 10:25’te ulaştırıldığı, arrest halde geldiği, ilk ve acil yardım uzmanı Dr. …tarafından değerlendirilerek hemen CPR uygulandığı, nabız alınmaya başladığı, Kardiyoloji Uzmanı Dr. …’dan konsültasyon istendiği, 10:41’de kan tahlilleri yapıldığı, 10:57’de Beyin Tomografisi çekildiği, Glukoz:149, CK-MB: 34.6 (1-24), Troponin I: 0.181 (0.0-0.180) olduğu, Kardiyoloji konsültasyonunda; bilinen kalp hastalığı olmadığı, birkaç gündür göğüs ağrısı olduğu, EKG de inferior Mİ ve ST elevasyonu olduğu, spontan solunum olmadığı, ventilatöre bağlı olduğu, koroner yoğun bakımda ventilatör bulunmadığı için başka yoğun bakımda takip edilmesi uygun olduğu, travmatik CPR yapıldığı için trombolitik verilmesi kontrendike olduğu, Clexan 0,6 2×1 NG den ASA 100mg 1×1, Plavix tb 1×1 verilmesi uygun olduğunun belirtildiği, …’ya acilen hava ambulansı ile sevkinin planlandığı, hastanın sevk işlemleri için 112 sevk birimine faks çekildiği, saat 15:20’de hava ambulansı onayı alındığı, ancak hava ambulansının yakıt ikmali yaptığının, bu nedenle geciktiğinin, daha sonra akşam olduğundan hava ambulansının hastayı taşımasının mümkün olmadığının, bu nedenle gelemeyeceğinin ifade edildiği, 16:22’de Uzm. Dr …’ın karayolunu tercih ettiğinin belirtildiği, bu nedenle hava ambulansı yerine kara ambulansı ile sevk edilerek saat 17:00 da …’ya doğru yola çıkıldığı, hastanın …Hastanesine götürüldüğü, burada saat 21:34 te Kardiyoloji tarafından değerlendirildiği, GD kötü, bilinç kapalı, entübe, TA; 110/70 N: 110/dk olduğu YBÜ ye alındığı, entübe, solunum cihazına bağlı olarak takipte olduğu, 11.07.2012 tarihinde dış merkezde çekilen tomografi ile Nörolojiye danışıldığı, kontrol BT çekildiği, anlamlı patoloji saptanmadığı, klinik tablonun anoksiye bağlı olduğu düşünüldüğü, kardiyak açıdan ve hemodinamik bulguları stabil seyreden hastaya yatak başı EKO yapıldığı, segmenter duvar hareket kusuru olduğu, LVEFE %50 saptandığı, mevcut nörolojik tablo ve kardiyak açıdan stabil seyretmesi nedeniyle girişim planlanmadığı, reanimasyon ünitesinde takibine başlandığı, 3. Basamak hasta olarak kabul edildiği, kabulde bilinci kapalı, kooperasyonu olmadığı, GKS:3 olduğu, pupilleri izokorik IR -/- olduğu, spontan solunum eforu olmayan hasta SIMV modda mekanik ventilatöre bağlandığı, takiplerine devam edilen ve durumunda düzelme olmayan hasta 15/07/2012 günü saat 19:15 te kardiyakk arrest geliştiği, CPR uygulandığı, uygulanan CPR’a cevap vermeyen hasta saat 20:00 de exitus kabul edildiği, dikkate alındığında; kişinin tedavisi için götürüldüğü hastanede uygun bir şekilde yeniden canlandırma işlemi uygulandığı, cevap alındığında uygun takip ve tedavisine başlanıldığı, sevk kararının uygun olduğu, kişinin kalp ve solunumunun hastaneye getirilmesinden önce durması nedeniyle hipoksik beyin hasarı oluştuğu, sevk koşulları sağlanarak sevkinin yapıldığı, uygun bir şekilde sevkinin de sevkinin sağlandığı dikkate alındığında, tedavi olduğu hastanelerde kişinin muayene, takip ve tedavisinde görev alan hekimlere ve yardımcı sağlık personeline, hastane idaresine atfı kabil kusur bulunmadığı o birliğiyle mütalaa olunur.” şeklinde görüş bildirildiği, İdare Mahkemesince, davacıların uğradıklarını iddia ettikleri zarar ile zararın kaynağı olduğu ileri sürülen tıbbi müdahaleler arasında illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu olayla ilgili olarak alınan Adli Tıp Raporunda …Devlet Hastanesi Kroner Yoğun Bakım Ünitesinde ventilatör bulunmadığı için hastanın ventilatör olan başka bir yoğun bakımda takip edilmesinin uygun olduğu görüşüyle sevkine karar verildiğinin belirtildiği, ‘nca hazırlanarak 13.08.2007 tarihinde yürürlüğe giren 2007/73 sayılı Yoğun Bakım Ünitelerinin Standartları başlıklı Genelge ile 1. Basamak Yoğun Bakım Ünitesinde bir Ventilatör’ün bulunmasının zorunlu olduğu hususu dikkate alındığında, Kroner Yoğun Bakımda Ünitesinde zorunlu olmasına rağmen ventilatör cihazının bulunmaması bir eksiklik olup, bu duruma göre sunulan sağlık hizmetinde eksiklik bulunduğu açık olmakla birlikte, bu eksikliğin ölüme katkısının olup olmadığının bilinememesi nedeniyle, idari eylemle zarar arasında nedensellik bağı kurulamamaktadır. Dolayısıyla bu aşamada maddi tazminata hükmedilmesinin koşulları oluşmadığından, maddi tazminat isteminin kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, Adli Tıp Kurumu Raporunda açıkça davacıların yakınına uygulanan tıbbi tedavide eksiklik bulunduğu belirtilmekte olup; davacıların yakınına, tıbbın gereklerine aykırı uygulama yapıldığı saptanmış bulunmaktadır.
Bu durum, davacılar yakınının hayatını kaybetmesinde etkili sebep olmasa bile, yürütülen sağlık hizmetinin gereği gibi işlemediğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla davacıların yakını için sunulan yetersiz sağlık hizmeti nedeniyle duyulan sıkıntı ve üzüntünün kısmen de olsa hafifletilebilmesi amacıyla davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekmekte olup; temyize konu kararın manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, …İdare Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; manevi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA oyçokluğuyla, anılan kararın maddi tazminata ilişkin kısmının ONANMASINA oybirliğiyle, dosyanın bozulan kısmı hakkında yeniden karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2015 tarihinde karar verildi.

(X) AZLIK OYU:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, temyizen incelenen kararın manevi tazminata ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan temyize konu kararın manevi tazminata ilişkin kısmının da onanması gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.