Danıştay Kararı 15. Daire 2015/4324 E. 2017/6780 K. 21.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/4324 E.  ,  2017/6780 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/4324
Karar No : 2017/6780

Davacı :
Vekili :

Davalılar : 1-
Vekili :
2-
Vekili :

Davanın Özeti : 24.03.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinin; 21.04.2015 tarih ve 29333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin, 1 ve 2’nci maddesi ile 9’uncu maddesinin (c) fıkrasının; Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin (j) bendinin; Sosyal Güvenlik Kurumu ile arasında imzalanan 2015 yılı Götürü Bedel Hizmet Alım Protokolünün 6’ncı maddesinin 4’üncü paragrafının; Kamu Hastaneleri Birliği tarafından kanser ilaçlarının hastaneler tarafından zorunlu olarak temin edilmesine ilişkin yayımlanan 13.04.2015 tarihli yazısının; Sosyal Güvenlik Kurumunun internet sitesinde 08.05.2015 tarihinde yayımlanan kanser ilaçlarına ilişkin listenin iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Dava konusu düzenlemelerin hukuka uygun olduğu davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinin süre aşımı yönünden, dava konusu diğer düzenlemelerin esastan reddinin gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinin; 21.4.2015 tarih ve 29333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin, 1 ve 2’nci maddesi ile 9’uncu maddesinin (c) fıkrasının; Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin (j) bendinin; Sosyal Güvenlik Kurumu ile arasında imzalanan 2015 yılı Götürü Bedel Hizmet Alım Protokolünün 6’ncı maddesinin 4’üncü paragrafının; Kamu Hastaneleri Birliği tarafından kanser ilaçlarının hastaneler tarafından zorunlu olarak temin edilmesine ilişkin yayımlanan 13.4.2015 tarihli yazısının; Sosyal Güvenlik Kurumunun internet sitesinde 8.5.2015 tarihinde yayımlanan kanser ilaçlarına ilişkin listenin iptali istemiyle açılmıştır.
nın davacının ehliyetli olmadığı; nın ise, birden fazla işleme karşı tek dilekçeyle dava açılamayacağı iddiaları yerinde görülmeyerek, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 4’üncü fıkrasında ise, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine, ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulama işlemi yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hükme bağlanmış; aynı Yasanın 10’uncu maddesinde de, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinde günübirlik tedavi kapsamındaki işlemler tanımlanmış olup; buna göre, ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmesi, ilgililer hakkında uygulama işlemi yapılmış olmasına bağlıdır.
Bu itibarla, olayda, davacı Oda tarafından 24.3.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan düzenleyici işlemin iptali istemiyle,18.5.2015 tarihinde kayda giren dilekçeyle açılan davanın süre aşımı sebebiyle esasının incelenmesi olanaklı değildir.
Diğer iptal istemlerine gelince; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3’üncü maddesinin 25’inci bendinde, “Sağlık hizmeti sunucusu: Sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerini, ifade eder.” hükmüne yer verilmiş; “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi” başlıklı 63’üncü maddesinde de, “Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır: a) Kişilerin hastalanmalarına bakılmaksızın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile insan sağlığına zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri……………Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve nın görüşü üzerine Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almış; “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73’üncü maddesinde de, “Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır. Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularınca, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedeline ek olarak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden sağlık hizmeti sunucularının giderleri ve ürettikleri sağlık hizmetlerinin maliyetleri, yapılan sübvansiyonlar gibi kriterler dikkate alınarak bu bedellerin iki katına kadar alınabilecek ilave ücretin tavanını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir………….Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir. Sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan; 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanununun l’inci maddesinde; Birliğin, Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını yürütmeye yetkili olup da, özel yasalarında üye olamayacakları belirtilenler hariç, sanatlarıyla uğraşan ve meslekleriyle ilgili hizmetlerde çalışan eczacıların katılmasıyla; eczacıların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, eczacılığın genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak; eczacıların birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere, meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadıyla tüzelkişiliğe sahip Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olarak kurulduğu, 4’üncü maddesinde; Türk Eczacıları Birliğinin; üyelerinin maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin, menfaati ile en iyi şekilde telife çalışmak, halk sağlığı ve eczacılık mesleği ile alâkalı meseleler için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yaparak bu makamların yardımını temine çalışmakla yükümlü olduğu; aynı Kanunun 34’üncü maddesinde de, Birliği temsil görev ve yetkisinin Merkez Heyetine ait olduğu; 39’uncu maddesinin j bendinde de, Birliğin temsilcisi olan Merkez Heyetinin, eczanelerden sağlık hizmeti satın alacak bütün kamu ve özel kurum ve kuruluşlarla anlaşmalar yapmak, imzalanan protokole uygun tip sözleşmeleri bastırmak ve belirleyeceği bedel karşılığı eczanelere dağıtmak görevi bulunduğu, belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen hükümlere göre; 28.8.2008 tarihli ve 26981 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği ile 5510 sayılı Kanuna uygun olarak sağlık konusunda günlük hayatta meydana gelebilecek değişikliklere uyum sağlayabilmek amacıyla belirtilen genel ilkelere dayalı olarak 24.3.2013 gün ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği ile birer sağlık hizmeti sunucusu olan eczaneler tarafından genel sağlık sigortası kapsamında bulunan ve sağlık hizmeti satın alan kişilere sağlık hizmetlerinin temin edileceği açıktır. Bu kapsamda; davalı kurumun, Türk Eczacılar Birliğiyle protokol imzalayarak, birer sağlık hizmeti sunucusu olan eczanelerden sağlık hizmeti satın aldığı ve böylece yararlanacak kişilerin sağlık hizmetlerinin temin edildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, en büyük ilaç alıcısının kamu kurum ve kuruluşları olduğu, kamu kaynaklarının da bütçe imkânları doğrultusunda etkin ve verimli şekilde kullanılması, kamu kaynaklarının kullanımında gereksiz harcamaların yapılmaması, tıbbi malzeme alımlarının ve gereksiz ilaç tüketiminin önüne geçilerek tasarrufun sağlanması; bu konuda standartların tespit edilerek sınırlamalar konulması hususları da bir arada değerlendirildiğinde, 21.04.2015 tarih ve 29333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin, 1 ve 2’nci maddesi ile 9’uncu maddesinin (c) fıkrasınında hukuka ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu ile arasında imzalanan 2015 yılı Götürü Bedel Hizmet Alım Protokolünün 6’ncı maddesinin 4’üncü paragrafının; Kamu Hastaneleri Birliği tarafından kanser ilaçlarının hastaneler tarafından zorunlu olarak temin edilmesine ilişkin yayımlanan 13.4.2015 tarihli yazısının; Sosyal Güvenlik Kurumunun internet sitesinde 8.5.2015 tarihinde yayımlanan kanser ilaçlarına ilişkin listenin iptali istemine gelince;
Dosyanın ve davalı idarelerin savunmalarının incelenmesinden, hastalar için yaşamsal öneme sahip ve pahalı olması nedenleriyle ilaçların alınması sırasında meydana gelebilecek yolsuzluklar ve bu şekilde Kurumun haksız yere ödeme yapmasını önlemek, eczacıların birbirleri ve hasta ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, hastanın ve Devletin menfaatini korumak amacıyla protokol kapsamındaki reçete ve ilaçların taraflar arasında belirlenen usule göre eczanelerden sıralı olarak karşılanmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; iptali istenilen düzenlemeler, eczacılığın genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini, eczacıların birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlük ve güvenin hakim kılınmasını, eczacıların hak ve menfaatlerinin korunması ve bunların halkın ve Devletin menfaatleri ile dengeli olmasını öngören 6643 sayılı Yasa hükümlerine uygun olup; 5510 sayılı Kanunun sağlık hizmeti sunucularının fiyatlandırmaya esas olmak üzere sınıflandırılarak finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin kurumca ödenecek bedellerinin her sınıf için tek tek belirlenebileceği yolundaki hükmün esas alınması suretiyle davalı idarece yürürlüğe konulmasında kamu yararına ve hukuka aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Öte yandan; 30.4.2015 tarihinde davalı Kurumun resmî internet sitesinde yayımlanarak yürürlüğe giren Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönerge ve ekleri 10.2.2016 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırıldığı gibi; Yönergeye dayanak alınan ve yukarıda yer verilen 5510 sayılı Kanunun ilgili hükümlerinde, sağlık hizmetine ilişkin giderlerin Yönetmelik ile belirleneceği kuralına yer verilmesi karşısında, Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin j bendinde hukuka uyarlık yoktur.
Davacı Oda tarafından ileri sürülen diğer iddialarda da yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin (j) bendinin iptaline; 24.3.2013 gün ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinin iptali isteminin süreden; davanın diğer kısımlarının iptali isteminin ise esastan; reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; 24.03.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinin; 21.04.2015 tarih ve 29333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin, 1 ve 2’nci maddesi ile 9’uncu maddesinin (c) fıkrasının; Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin (j) bendinin; Sosyal Güvenlik Kurumu ile arasında imzalanan 2015 yılı Götürü Bedel Hizmet Alım Protokolünün 6’ncı maddesinin 4’üncü paragrafının; Kamu Hastaneleri Birliği tarafından kanser ilaçlarının hastaneler tarafından zorunlu olarak temin edilmesine ilişkin yayımlanan 13.04.2015 tarihli yazısının; Sosyal Güvenlik Kurumunun internet sitesinde 08.05.2015 tarihinde yayımlanan kanser ilaçlarına ilişkin listenin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu 24.03.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin “Günübirlik tedavi” 2.1.2.B maddesi dava tarihi itibariyle;
“(1) Günübirlik tedavi kapsamındaki işlemler; sağlık kurumlarında yatış ve taburcu işlemi yapılmadan 24 saatlik zaman dilimi içinde yapılan aşağıda belirtilen işlemlerdir.
a) Kemoterapi tedavisi,
b) Radyoterapi tedavisi,
c) Genel anestezi, bölgesel/lokal anestezi, intravenöz veya inhalasyon ile sedasyon gerçekleştirilen tanısal veya cerrahi tüm işlemler,
ç)Hemodiyaliz tedavileri,
d)Kan, kan bileşenleri, kan ürünleri ve SUT eki “Sadece Yatan Hastalarda Kullanımı Halinde Bedelleri Ödenecek İlaçlar Listesi”nde (EK-4/G) yer alan ilaçların intravenöz infüzyonu,
e) nca yayımlanan “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” eki “Tıp Merkezlerinde Gerçekleştirilebilecek Cerrahi Müdahaleler Listesi” nde yer alan işlemler,
f) Genel anestezi ve sedasyon ile gerçekleştirilen dişhekimliği uygulamaları.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı tarafından maddenin tümünün hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 4’üncü fıkrasında ise, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine, ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulama işlemi yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hükme bağlanmış; aynı Yasanın 10’uncu maddesinde de, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
24.03.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinde günübirlik tedavi kapsamındaki işlemler tanımlanmış olup; buna göre, ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmesi, ilgililer hakkında uygulama işlemi yapılmış olmasına bağlıdır.
Bu itibarla, olayda, davacı Oda tarafından 24.03.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleyici işlemin iptali istemiyle,18.05.2015 tarihinde kayda giren dilekçeyle açılan davanın süre aşımı sebebiyle esasının incelenmesi olanaklı değildir.
21.04.2015 tarih ve 29333 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin, 1 ve 2’nci maddesi ile 9’uncu maddesinin (c) fıkrası;
MADDE 1 – 24/3/2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 1.4.4 numaralı maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
“4) Beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri.”
MADDE 2 – Aynı Tebliğin 2.2 numaralı maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Ayrıca Kurum, finansmanı sağlanan/sağlanacak sağlık hizmetleri için ihtiyaç duyulan alanlarda mevcut ödeme usul, esas ve koşulları dışında finansal veya tıbbi olarak getireceği kazanca göre alternatif ödeme modelleri kullanılarak sağlık hizmetlerini ödeme kapsamına alabilir, ödeme usul ve esaslarını belirleyebilir, yurtdışından temin edilen, ülkemizde imal edilemeyen veya bulunmayan ürün gruplarının üretimi, ithal ürünlerin yerli üretime geçmesi, piyasada bulunurluğunun sağlanması hususlarının teşvik edilmesi amacıyla alternatif ödeme modelleri oluşturabilir.”
MADDE 9 – Aynı Tebliğin 4.1 numaralı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır.
c) Maddeye aşağıdaki alt madde eklenmiştir.
“4.1.11- Hastanelerce Temini Zorunlu Kemoterapi İlaçları Listesi (EK-4/H)
(1) “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi” nde (EK-4/A) yer alan ilaçlardan hastanelerce temini zorunlu kemoterapi ilaçlarına ait ticari isimleri ve barkod/karekod numaralarının yer aldığı (EK-4/H) Listesi, “Hastanelerce Temini Zorunlu Kemoterapi İlaçları Listesi” (Ek-4/H) olarak Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu düzenlemenin 1. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliğinin “Sağlık hizmet sunumu bakımından basamaklandırılamayan diğer sağlık hizmeti sunucuları” başlıklı 1.4.4 maddesine “4) Beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri.” fıkrası eklenmiştir. Dava konusu düzenlemeye ilişkin olarak;
Davacı tarafından, bu düzenleme ile ilaç üretim ve ithalat firmalarının sağlık hizmet sunucusu olarak belirlenmesi ile SGK tarafından eczacılar devre dışı bırakılmak suretiyle ilaçların temininin önünün açıldığı, düzenlemenin 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 28. maddesine aykırı olduğundan bahisle düzenlemenin iptali istenilmektedir.
Davalı idareler, düzenlemenin serbest eczacıların ilaç satış yetkisini kısıtlayan bir yönünün bulunmadığını, geri ödeme kurumu olarak halen Türk Eczacıları Birliği ile yapılan protokol çerçevesinde geri ödeme kapsamındaki kişilerin ilaçlarını serbest eczanelerden temin ettiklerini, dava konusu düzenleme ile beşeri ve tıbbi ürün üreten veya sunan özel hukuk tüzel kişilerinin, basamaklandırılmayan sağlık hizmeti sunucusu olarak tanımlamamasının yapıldığını, bu tanımlamada hukuka aykırı bir husus bulunmadığından davanın reddi gerektiğini savunmaktadırlar.
5510 sayılı Kanunun 1. maddesine göre bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.
Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde “Sağlık Hizmet sunucusu: Sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerini ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun “Hizmet basamakları ve sevk zinciri” başlıklı 70. maddesinin 1. fıkrasında; Kanunun uygulanması bakımından sağlık hizmeti sunucularının birinci, ikinci ve üçüncü basamak olarak tarafından basamaklandırılacağı hükme bağlanmıştır.
5510 sayılı Kanunun 63. maddesinde, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını nın görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasların, Maliye ve nın görüşü alınarak Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş; 107. maddesinde ise Kuruma yönetmelik ile düzenleme yapmak için genel bir yetki verilmiştir.
Anılan Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak 18.04.2014 tarih ve 28976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliğinin 4. maddesinin (ee) bendinde sağlık hizmeti sunucusu: Sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri; (kk) bendinde Tebliğ, Kanunun genel sağlık sigortasına ilişkin hükümlerinin uygulanmasını içeren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği olarak tanımlanmış, 62. maddesinde de bu Tebliğde yer alacak hususlar gösterilmiştir.
Sağlık Uygulama Tebliğinin “Sağlık hizmet sunucuları başlıklı” 1.4. maddesinde, sağlık kuruluşlarının birinci basamakta resmi ve özel ayrımına tâbi tutulduğu, sağlık kurumlarının ise ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumu olarak ikili bir ayrımla tasnif edildiği, bunların haricinde birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmet sunucusu kapsamında olmamakla birlikte, sağlık ve kurum ve kuruluşlarına ileri tetkik ve/veya tahlil hizmeti sunan tıbbi laboratuvarlar, görüntüleme merkezleri ve diyaliz merkezleri, sağlık hizmet sunumu bakımından basamaklandırılamayan sağlık kurumları/kuruluşları başlığı altında toplanmıştır. Nihai olarak ise sağlık hizmet sunumunun tamamlayıcısı niteliğinde olan optisyenlik müesseseleri, tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, kaplıcalar ve beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri ise sağlık hizmet sunumu bakımından basamaklandırılamayan diğer sağlık hizmeti sunucuları başlığı altında toplanmıştır.
17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Beşeri Tıbbi Ürünlerin Sınıflandırılmasına Dair Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin b bendinde; beşeri tıbbi ürün/ürün: Hastalığı tedavi etmek ve/veya önlemek, bir teşhis yapmak veya bir fizyolojik fonksiyonu düzeltmek, düzenlemek veya değiştirmek amacıyla, insana uygulanan doğal ve/veya sentetik kaynaklı etkin madde veya maddeler kombinasyonu olarak tanımlanmıştır.
19.01.2005 tarih ve 25705 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin z bendinde; üretim yeri: Ürünün pazara sunulmak üzere serbest bırakıldığı (batch release) yeri olarak tanımlanmıştır.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 24. maddesinde, eczanelerden zehirli ve müessir maddeler ile ilaçların toptan satışının yapılamayacağı ve eczanelerin ihalelere giremeyeceği; 28. Maddesinde ise beşerî ilaçlar, ndan ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler; nın iznine tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dâhil özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar ve özel tıbbi amaçlı bebek mamalarının münhasıran eczanede satılacağı hususu düzenlenmiştir.
Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, beşeri ve tıbbi ürün üreten veya sunan tüzel kişiliklerin, sağlık hizmet sunumunun doğal bir parçası oldukları, bu müesseselerin sağlık hizmet sunucusu olarak tanımlanmasının 5510 sayılı Kanuna aykırı bir yönünün bulunmadığı, geri ödeme kurumu olan SGK’nın finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri ile bu hizmetlerin hangi sağlık hizmeti sunucusundan doğrudan veya dolaylı olarak sağlanabileceği konusunda belirleme yapma yetkisinin bulunduğu, dava konusu düzenleme ile sağlık hizmet sunumunun doğal bir parçası olan beşeri ve tıbbi ürün üreten işletmelerin sadece basamaklandırılmayan sağlık hizmeti sunucusu olarak tanımlamasının yapıldığı, beşeri ve tıbbi ürün üreten veya sunan işletmelerin perakende satış yapamayacaklarına ilişkin ilgili özel düzenlemelerde açık hükümlerin bulunduğu, dolayısıyla bu yerlerin sağlık hizmet sunucusu olarak tanımlanmasından ibaret olan dava konusu işlemde hukuka ve üst normlara aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dava Konusu Tebliğin 2. maddesi ile Sağlık Uygulama Tebliğinin “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemleri ve ödeme kuralları” başlıklı 2.2. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna “Ayrıca Kurum, finansmanı sağlanan/sağlanacak sağlık hizmetleri için ihtiyaç duyulan alanlarda mevcut ödeme usul, esas ve koşulları dışında finansal veya tıbbi olarak getireceği kazanca göre alternatif ödeme modelleri kullanılarak sağlık hizmetlerini ödeme kapsamına alabilir, ödeme usul ve esaslarını belirleyebilir, yurtdışından temin edilen, ülkemizde imal edilemeyen veya bulunmayan ürün gruplarının üretimi, ithal ürünlerin yerli üretime geçmesi, piyasada bulunurluğunun sağlanması hususlarının teşvik edilmesi amacıyla alternatif ödeme modelleri oluşturabilir.” cümlesi eklenmiştir. Dava Konusu düzenlemeye ilişkin olarak;
Davacı tarafından, beşeri ve tıbbi ürün üretenlerin veya sunanların sağlık hizmet sunucusu olarak belirlenmesi ve alternatif ödeme modelleri düzenlemesi ile birlikte eczanelerin ilaç temininde devre dışı bırakılacağı, başka kaynaklardan ilaç temin edileceği düzenlemenin hukuka aykırı olduğu iddia edilmektedir.
Davalı iareler, 5510 sayılı Kanunun 73. maddesinin 12. fıkrasında SGK’nın alternatif geri ödeme modelleri oluşturmaya ve bu konularda tespitler ve denetimler yapmaya ve/veya yaptırmaya, buna bağlı olarak hizmet alımı yapmaya yetkili kılındığı, Tebliğ maddesinin bu hükme uygun olduğu davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 73. maddesinin 12. fıkrasında “Kurum, fatura denetimi konusunda kriterler koymaya, alternatif geri ödeme modelleri oluşturmaya ve bu konularda tespitler ve denetimler yapmaya ve/veya yaptırmaya, buna bağlı olarak hizmet alımı yapmaya yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu düzenleme ile sağlık hizmetlerinin finansmanındaki sürdürülebilirliğin sağlanmasının, ithal ürünler yerine yerli üretimin teşvik edilmesinin ve piyasada bulunurluğunun sağlanmasının amaçlandığı, dava konusu düzenlemenin dayanak Kanun maddesiyle uyumlu olduğu, dava konusu düzenlemenin, eczanelerin satış yetkisini kısıtlayıcı bir hüküm içermediği ve kamu yararı amacını taşımaya yönelik olduğu, hukuka aykırı bir yönünün bulunmadığı, anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen ile SGK arasında imzalanan 2015 Yılı Götürü Bedel Götürü Bedel Üzerinden Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi ve Usul Esaslarının “Ödeme tutarı ve ödeme şartları” başlıklı 6. maddesinin 4. fıkrasında; “01/07/2015 tarihinden itibaren yatarak tedavilerde (günübirlik tedaviler dahil) kullanılan kanser ilaçlarına ait bedellerde götürü bedel kapsamı dışında değerlendirilerek sözleşme usul ve esaslar ekinde yer alacak ek sözleşmede belirtilen usul esaslar ve ödeme takvimi dahilinde na ayrıca ödenecektir” düzenlemesi yer almaktadır.
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun 13.04.2015 tarihli genel yazısı ile SGK ile yapılan 2015 yılı Protokol hükümleri uyarınca 01.07.2015 tarihinden itibaren günübirlik hastalar dahil yatarak tedavilerde kullanılacak kanser ilaçlarının hastaya reçete edilmeyecek şekilde satınalma süreçlerinin planlanması ve gerekli tüm tedbirlerin alınması yönünde, Kurumun taşra teşkilatına talimat verilmiştir.
Dava konusu Tebliğin 9. maddesinin c bendi ile Sağlık Uygulama Tebliğinin “Reçete ve sağlık raporu yazım ilkeleri” başlıklı 4.1. maddesine, “4.1.11- Hastanelerce Temini Zorunlu Kemoterapi İlaçları Listesi (EK-4/H)
(1) “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi” nde (EK-4/A) yer alan ilaçlardan hastanelerce temini zorunlu kemoterapi ilaçlarına ait ticari isimleri ve barkod/karekod numaralarının yer aldığı (EK-4/H) Listesi, “Hastanelerce Temini Zorunlu Kemoterapi İlaçları Listesi” (Ek-4/H) olarak Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanır.” alt maddesi eklenmiştir.
08.05.2015 tarihinde “Hastanelerce Temini Zorunlu Kemoterapi İlaçları Listesi” Sağlık Uygulama Tebliği Ek-4H olarak SGK’nın resmi internet sitesinde yayımlanmıştır.
Davacı tarafından söz konusu düzenlemelerin 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 14/A ve 28. maddesine açıkça aykırı olduğu, eczanelerin ilaç satış yetkisini kısıtlayan düzenlemenin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idareler tarafından, dava konusu düzenlemeler ile günübirlik veya yatarak kanser tedavisi gören hastaların ilaçlarının na bağlı hastanelerce temini hususu düzenlemektedir. Dava konusu düzenlemeler yalnızca na bağlı sağlık tesisleri ile ilgili olup, serbest eczanelerin bu ilaçları satamayacağı ile ilgili bir düzenleme değildir. Sağlık tesislerinde kemoterapi ilaçları çeşitli cihazlarla hazırlanmakta ve artan ilaçlar diğer hastalara da kullanılabilmektedir. Hastanelerin ilaçları kendi temin etmesi maddi kaynak tasarrufu sağladığı gibi hastaların ilaca erişimini de kolaylaştırmaktadır. Günübirlik veya yatan hastaların ilacının hastane tarafından karşılanamadığı hallerde serbest eczanelerden ilaç temini öngörülerek olası bir mağduriyet yaşanmasının da önüne geçilmiştir. Ayrıca Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 17 nci maddesinde, “Kurum eczaneleri yatan hastalarla, kanun, tüzük, yönetmelik ve emirler gereğince yatırılmadan ilaç verilmesine lüzum görülen hastalara ilaç ve sıhhi malzeme sağlanan yerlerdir.” düzenlemesi yer almakta olup, günübirlik hastalara hastane eczanesinden ilaç verilmesinin hukuka aykırı olmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
5510 sayılı Kanunun “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi” başlıklı 63. maddesinde, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını nın görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu düzenlenmiştir.
5510 sayılı Kanunun, “Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi” başlıklı 72. maddesinde, “65 inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Kanunun “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73. maddesinin 8. fıkrasında, “Kurum, bu Kanunun birinci fıkrasında belirtilen yöntemler dışında, kamu idarelerince verilecek sağlık hizmetlerini götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesiyle de sağlamaya yetkilidir. Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları, sözleşmede belirtilen götürü bedel karşılığında genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sözleşme kapsamında verilmesi gereken her türlü sağlık hizmetini sunmakla yükümlüdür ve sözleşmede belirtilen götürü bedel dışında Kurumdan veya genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden Kanunda belirtilen ilave ücretler ve katılım payları dışında ayrıca bir bedel talep edemez. Götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesiyle temin edilen hizmetler için Kuruma ayrıca fatura ve dayanağı belge gönderilmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile müştereken belirlenir.” hükmü bulunmaktadır.
Bu yasal düzenlemeler uyarınca ile SGK arasında imzalanan 2015 Yılı Götürü Bedel Üzerinden Sağlık Hizmeti Alım Sözlemesi ve Usul Esasların 6. maddesinin 4. fıkrası ile günübirlik tedaviler dahil, yatarak tedavilerde kullanılan kanser ilaçlarının 01/07/2015 tarihinden itibaren na bağlı sağlık tesislerince karşılanacağı, ödeme esaslarının ise ek protokol ile belirleneceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda iki idare arasında kemoterapi ilaçlarının ödeme şartlarına ilişkin ek protokol yapıldığı da görülmektedir.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 24. maddesinde, eczanelerden zehirli ve müessir maddeler ile ilaçların toptan satışının yapılamayacağı ve eczanelerin ihalelere giremeyeceği; 28. Maddesinde ise beşerî ilaçlar, ndan ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler; nın iznine tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dâhil özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar ve özel tıbbi amaçlı bebek mamalarının münhasıran eczanede satılacağı hususu düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 14. maddesinde ise “Aşağıdaki bentlerde gösterilen hususi eczanelerle ecza dolaplarının açılmasına mahallin sağlık ve sosyal yardım müdürlüğü tarafından usulü dairesinde müsaade verilir ve keyfiyet Vekalete bildirilir.
A) İçindeki hastalara ilaç vermiye mahsus hastane ve buna benzer müesseselerin eczaneleri;” şeklinde düzenleme yapılarak hastane eczanelerinin izin veya ruhsata tabi olduğu düzenlenmiştir.
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 17. maddesinde hastane eczaneleri, yatan hastalarla, kanun, tüzük, yönetmelik ve emirler gereğince yatırılmadan ilaç verilmesine lüzum görülen hastalara ilaç ve sıhhi malzeme sağlanan yerler olarak tarif edilmektedir.
Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinde günübirlik tedavi kapsamındaki işlemler tanımlanmış olup, sağlık kurumlarında yatış ve taburcu işlemi yapılmadan 24 saatlik zaman dilimi içinde yapılan kemoterapi tedavisi, günübirlik tedavi kapsamında değerlendirilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, hastane eczanelerinden günübirlik tedavi kapsamında yatış işlemi yapılmadan gerçekleştirilen kemoterapi tedavisindeki ilaçların serbest eczanelerden karşılanma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
5510 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, geri ödeme kurumunun geri ödeme kapsamındaki sağlık hizmetlerinde, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırmaya; Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73. maddesinin 8. Fıkrasında ise SGK’nın götürü bedel sağlık hizmet sunumu imzaladığı kamu idaresi sağlık hizmeti sunucularının, sözleşmede belirtilen götürü bedel karşılığında genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sözleşme kapsamında verilmesi gereken her türlü sağlık hizmetini sunmakla yükümlü olduğu ve sözleşmede belirtilen götürü bedel dışında Kurumdan veya genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden Kanunda belirtilen ilave ücretler ve katılım payları dışında ayrıca bir bedel talep edemeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemede ifade edilen “hertürlü sağlık hizmeti”, günübirlik tedavileri de kapsayıcı niteliktedir.
Yataklı tedavi kurumlarının içerisinde bulunan eczanelerde, ilgili Yönetmeliğin 17. Maddesinde de belirtildiği üzere hem yataklı tedavi kurumunda yatışı yapılmak suretiyle tedavi edilen hastalara, hem de kanun, tüzük, yönetmelik ve emirler gereğince yatırılmadan ilaç verilmesine lüzum görülen hastalara ilaç ve sıhhi malzeme sağlanabileceği açıkça düzenlenmiştir. 6197 sayılı Kanunun 14/A maddesi hükmü, bu yerlerde bulunan eczanelerin de ruhsata tabi olduklarını düzenlemekte olup, bu yerlerden verilebilecek ilaç ve tıbbi malzemelerin ne olduğuna ilişkin bir düzenleme içermemektedir.
Dava konusu düzenlemeler, eczanelerin perakende satış yapmasına ilişkin olmayıp, finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkindir. Eczanelerin izin, ruhsat ve satış yetkileri kendi özel mevzuatında düzenlenmiş olup, 5510 sayılı Kanun ve buna bağlı ikincil mevzuat ile bu yerlerin izin, ruhsat ve satış yetkisine ilişkin düzenleme yapılamayacağı açık olmakla birlikte, geri ödeme kapsamındaki sağlık hizmet sunucusu olmaları itibariyle geri ödeme kurallarına ilişkin olarak eczacıların hukuki menfaatlerini etkileyecek düzenlemeler yapılabileceği de tabiidir.
Bu kapsamda davalı idarelere 5510 sayılı Kanun ile sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği ile sağlık hizmetine erişim hakkı arasında makul bir dengenin kurulması kaydıyla sağlık hizmetinin sunum şeklini belirleme yetkisi verilmiştir. Dava konusu düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, perakende olarak temini daha maliyetli olan kemoterapi ilaçlarının na bağlı hastanelerce temin edilerek günübirlik tedavi kapsamındaki hastalara verilmesinde kamu yararına aykırı bir yönün bulunmadığı, kaynak kullanımında ekonomikliği ve verimliliği sağlayacak düzenlemeler ile meşakkatli bir tedavi süreci içeren kanser hastalarının ilaca erişimleri noktasında yaşanan sıkıntılarının giderilebileceği, netice itibariyle dava konusu düzenlemelerin üst hukuk normlarına, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu, Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2. maddesinin “Ödeme Modeli” başlıklı (j) bendi; “Kurumca finansmanı sağlanan/sağlanacak sağlık alanındaki ürün ve hizmet gruplarının; ihtiyaç duyulan alanlarda mevcut ödeme usul, esas ve koşulları dışında finansal veya tıbbi olarak getireceği kazanca göre kapsama alınması veya mevcut ödeme usul, esas ve koşullarının değiştirilmesi ile yurtdışından temin edilen, ülkemizde imal edilemeyen veya bulunamayan ürün gruplarının üretiminin, ithal ürünlerin yerli üretime geçmesinin, piyasada bulunurluğunun sağlanması hususlarının teşvik edilmesi amacıyla oluşturulan alternatif ödeme modelleridir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı tarafından bu düzenlemenin ilaç temininde eczacıları saf dışı bırakarak, serbest eczaneler dışındaki ilaç üreticileri veya dağıtıcıları tarafından karşılanmasının önünü açtığı, düzenlemenin 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanuna aykırı olduğundan bahisle iptali talep edilmektedir.
Davalı idarelerin savunmalarında sağlık hizmeti sunucusu olarak eczanelerin Türk Eczacıları Birliği ile SGK arasında imzalanan ilaç temini protokolüne uygun olarak perakende ilaç teminin sağladıkları, perakende ilaç temininde eczaneler dışında herhangi bir hizmet sunucusundan teminin söz konusu olmadığı savunulmaktadır.
30.04.2015 tarihinde davalı Kurumun resmî internet sitesinde yayımlanarak yürürlüğe giren Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönerge ve ekleri 10.02.2016 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırıldığı gibi; Yönergeye dayanak alınan ve yukarıda yer verilen 5510 sayılı Kanunun 73. maddesinin son fıkrasında hükümünde, sağlık hizmetine ilişkin alternatif geri ödeme modellerine ilişkin düzenlemelerin yönetmelik ile belirleneceği kuralına yer verilmesi karşısında, Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin (j) bendinde hukuka uyarlık yoktur. Ancak, dava konusu düzenleme, 10.02.2016 tarihinde yürürlükten kaldırılmış olduğundan ve bu düzenlemeye dayalı bireysel bir işlem de dava konusu edilmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 24.03.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.1.2.B maddesinin iptali isteminin süre aşımı yönünden REDDİNE, yürürlükten kaldırılan Alternatif Sağlık Hizmeti Alım Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergenin 2’nci maddesinin (j) bendi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, dava konusu diğer düzenlemelerin iptali isteminin ise esastan REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin …TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, …TL’lik kısmının ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, davalı idareler vekilleri için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen …TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 21/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.