Danıştay Kararı 15. Daire 2015/4315 E. 2016/806 K. 11.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/4315 E.  ,  2016/806 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/4315
Karar No : 2016/806

Temyiz Eden Taraflar : 1- (Davalı)
Vekili : 2-(Davacılar) 1-
Vekili :

İstemin Özeti : …1. İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı idare tarafından davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacı tarafından savunma dilekçesi verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, temyize konu mahkeme kararının maddi tazminatın reddine ve hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; …Dr…. Göğüs Hastalıkları Hastanesinde 10.01.2011 tarihinde katarakt ameliyatı olan davacının ameliyat sonrası görme yetisini tamamen kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 50.000 TL maddi, 200.000 TL manevi olmak üzere 250.000 TL zararın ameliyat tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…1. İdare Mahkemesi’nce, olayla ilgili olarak mahkemece Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan 02.04.2014 tarihli raporda; ‘a 10.01.2011 tarihinde sol fako ve intraoküler lens cerrahisi operasyonu yapıldığı, hastaya yapılan sol katarakt cerrahisi endikasyonu ve uygulanan fakoemülsifikasyon+ IOL implantasyonu ameliyatının tıp kurallarına uygun olduğu, ancak aynı gün opere edilen 8 hastada endoftalmi geliştiği, endoftalmi etkeninin bir hastane enfeksiyonu etkeni olan P.aeruginosa olduğunun anlaşıldığı, enfeksiyon gelişen kişilerin sayısı ve enfeksiyon etkeni dikkate alındığında söz konusu enfeksiyonların ameliyathane sterilizasyon koşullarının uygunsuzluğunu teyid eder nitelikte olduğu, eksikliğin ameliyat ekibinden kaynaklanabileceği gibi hastane idaresinden de kaynaklanabileceği” şeklinde görüş beyan edildiği, rapora göre, davacının sol gözünde yapılan katarakt operasyonunun tıbba ve fenne uygun olduğu, fakat aynı tarihte opere edilen diğer sekiz hastada da işlemden sonra gelişen psödomonas enoftalmisinin ameliyat ortamındaki sterilizasyon kusurundan kaynaklandığı belirtildiğinden, olayda hizmet kusuru bulunduğu, bu kusur nedeniyle kesin ve gerçekleşmiş olan zararların davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, Mahkemece 16.11.2012 tarihli ara kararı ile için istenilen 50.000,00 TL maddi zarara ilişkin belgelerin dosyaya sunulmasının istenildiği ancak maddi zararın ne şekilde gerçekleştiğinin kanuni delillerle birlikte açık ve somut bir şekilde ortaya konulması gerekirken ortaya konulamadığından varsayıma dayalı olarak için istenilen 50.000-TL maddi tazminatın reddi ile olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırap içinde 50.000,00-TL manevi tazminatın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Mahkeme kararının davanın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile reddine ilişkin kısımlarında 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, tarafların temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
Davacının mahkeme kararının reddedilen maddi tazminatı ile hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine ilişkin temyiz istemlerine gelince;
1- Reddedilen maddi tazminat Yönünden;
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin tazminle yükümlü tutulması, ancak, kesin olarak ortaya çıkmış, belirgin hale gelmiş maddi zararın varlığı halinde mümkündür. Kişinin isteği dışında maddi varlığında meydana gelen kayıp ve eksikliklerle, çoğalma olanağından yoksunluk olarak tanımlanan maddi zarar, henüz kesin olarak ortaya çıkmamış, belirgin hale gelmemiş ise, idarenin tazminle yükümlü tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
Maddi zararlar, mala veya şahsa verilen zararlardır. Şahsa verilen zararlar ise, bedensel (cismani) zararlar olabileceği gibi, destekten yoksun kalma sonucunda oluşan zararlarda olduğu gibi ölüme bağlı zararlar da olabilmektedir.
Davacı tarafından, bedensel zarara uğranıldığı ileri sürülerek temyiz istemine konu kararın verildiği dava açılmıştır.
Bedensel zararlar ise, tedavi giderleri, çalışma gücünün azalması ve yok olması (işgücü kaybı, fonksiyon kaybı, efor kaybı), bakıcı ücreti, ekonomik geleceğin zorlaşması gibi bir çok biçimde ortaya çıkabilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; ‘ın 10.1.2011 tarihinde …Dr. … Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sol gözünden katarakt ameliyatı olduğu, aynı gün hastaneden taburcu olduğu, ertesi gün gözünde şiddetli ağrı, yanma, kaşınma ve batma şikayetiyle tekrar aynı hastaneye başvurduğu, ameliyat edilen gözün enfeksiyon kaptığından bahisle …Hastanesine sevk edildiği, davacının 12.1.2011-31.1.2011 tarihleri arasında …Üniversitesi Hastanesi Göz Servisinde tedavi olduğu, davacıya endoftalmi tanısı konulduğu ve görme yetisini tamamen kaybettiğinin belirlendiği, davacı vekilinin 11.4.2011 tarihli başvuru dilekçesiyle …Dr. … Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan tedavi sırasında hizmet kusuru işlendiğinden bahisle 50.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 300.000,00 TL tazminatın ödenmesinin istenildiği, davalı idarenin 3.6.2011 tarih ve 24814 sayılı işlemi ile başvurunun reddi üzerine 8.8.2011 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, idare mahkemesince davacının maddi tazminat isteminin ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; davalı idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle davacının görme yeteneğini kaybettiğinden vucut kayıp oranı tespit edildikten sonra vücut kayıp oranı dikkate alınarak hesaplanacak işgücü kaybına bağlı maddi zararının ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
2-Hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup; anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Öte yandan 2577 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile verilen olanak gözönüne alınarak idareye başvuru yapılmaksızın görevsiz yargı yerinde açılan davada görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine idari yargı yerlerinde açılan davalarda hükmedilen tazminata işletilecek olan faizin başlangıç tarihi olarak görevsiz yargı yerinde davanın açıldığı tarihin esas alınması gerekmektedir.
Bu kapsamda, davacının 10.01.2011 tarihinde sol gözünde yapılan katarakt ameliyatında hizmet kusuru nedeniyle davacılar vekili tarafından maddi ve manevi zararlarının tazmini için 11.04.2011 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine 08.08.2011 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre İdare Mahkemesi’nce hükmedilen tazminatın idareye başvuru tarihi olan 11.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi kararının, hükmedilen tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile …1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …sayılı kararının maddi tazminatın reddi ile hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA, davalı idarenin ve davacının diğer temyiz istemlerinin reddi ile kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davalı idareye iadesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.