Danıştay Kararı 15. Daire 2015/4250 E. 2017/7067 K. 30.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/4250 E.  ,  2017/7067 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/4250
Karar No : 2017/7067

Davacı :
Vekili :
Davalılar :
Vekilleri :
Davanın Özeti : Davacının silah taşıma ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 29.12.2012 tarih ve 52034 sayılı … Valiliği işlemi ve bu işlemin dayanağı olan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez.” düzenlemesinin iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesi hükmüyle, hiç bir şekilde silah taşıma ve bulundurma izni alamayacaklar belirlendikten sonra silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesinin öngörüldüğü, Bakanlar Kurulu’na verilen yetki çerçevesinde düzenlenen Yönetmelik hükmünün ve buna dayalı işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerekeceği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava: akaryakıt istasyonu sahibi olan davacı tarafından, silah taşıma ruhsatı istemli başvurusunun reddine ilişkin İzmir Valiliği’nin 29.12.2014 tarihli işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16.maddesinin ikinci fıkrasındaki “…affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez.” cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilmeyeceği kurala bağlandıktan sonra, silah ruhsatı verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiş, aynı Kanun’un 6. maddesinin altıncı fıkrasında da, ruhsatların renk, şekil, muhtevası ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Yasanın, silah ruhsatı verilmesini engelleyen hususların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kuruluna verdiği yetki uyarınca Bakanlar Kurulu’nca alınan 21.03.1991 tarih ve 91/1779 sayılı Karar eki “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik” 01.06.1991 tarih ve 20888 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu Yönetmeliğin “Silah ruhsatının verilmesini engelleyen haller” başlıklı 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, aynı maddenin 2. fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e)…. bentleri kapsamına girenlere, affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, 4. fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlara silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür.
Bu durumda, bahse konu yönetmeliğin 16 maddesinin ikinci fıkrasındaki “…affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez.” hükmünün üst hukuk normu olan 6136 sayılı yasanın 7.maddesi ile çelişmeyip aynı yönde olduğu ve yeni kurallar getirilmediği görüldüğünden hukuken iptalini gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Dava konusu bireysel işleme gelince;
Olayda, yasadışı silahlı çete örgütüne yardım ve yataklıktan davacının, … Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararı ile 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı; … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin davacı hakkında “yasaklanmış haklarının geri verilmesine” dair … D. İş nolu kararı üzerine, can güvenliği gerekçe gösterilerek silah taşıma ruhsatı verilmesi isteminin; davacının durumunun 16. maddenin birinci fıkrasının d bendi “d) Taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, halayi ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlar,” kapsamında olduğu belirtilmek suretiyle aynı maddenin dava konusu edilen ikinci fıkrası gereği silah ruhsatı verilmemiştir.
Bu durumda, davacının 16. maddenin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında hüküm giymiş olması nedeniyle, aynı maddenin dava konusu ikinci fıkra hükmü esas alınmak suretiyle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının silah taşıma ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 29.12.2012 tarih ve 52034 sayılı … Valiliği işlemi ve bu işlemin dayanağı olan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez.” düzenlemesinin iptali istemiyle açılmıştır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş olup, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almıştır. Aynı maddenin son fıkrasında da ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile silah taşıma ve bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla suç işleyenlerle, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in davaya konu edilen 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma , dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar , resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik , anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara hiç bir şekilde ateşli silahlarla mermilerini taşıma ve bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği kurala bağlanmış, anılan maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c),(d), (e), (f), (g), (h), (ı), (i) ve (ö) bentleri kapsamına girenlere, affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden; davacının … Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararıyla “… adlı yasadışı silahlı çete örgütünün sair efradı olmak, örgüte yardım ve yataklık etmek” suçlarından 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı, … 8. Ağır Ceza Ceza Mahkemesi’nin … İş sayılı kararıyla memnu haklarının iadesine karar verildiği, davacının şirket müdürü olması sebebiyle silah ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun anılan mahkumiyeti gerekçe gösterilerek Yönetmeliğin 16. maddesinin (d) bendi uyarınca … Valiliği’nin … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedildiği, davacı tarafından memnu hakların iadesi kararı alması nedeniyle, bundan sonra hiç ceza almamış bir kişi gibi değerlendirilerek tarafına ruhsat verilmesi gerektiği, dava konusu uygulama işlemi ile haklarını kullanmasının engellendiği belirtilerek bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olup, bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanamayacak olan silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış bir hak olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dava konusu Yönetmelik ile silah ruhsatının kimlere verilebileceği yanında, kimlerin hangi şartlar altında silah taşıma ruhsatından mahrum bırakılacağı da ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Silah taşımanın yada bulundurmanın gerek kişinin kendisi gerekse toplum için taşıdığı riskler göz önünde bulundurulduğunda, belli nitelikteki suçları işleyen kişilerin ömür boyu silah ruhsatından mahrum bırakılmasında kamu yararına aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı hakkında memnu hakların iadesi kararı verilmişse de, memnu hakların iadesi kararının asıl cezayı silmediği, ancak kamu haklarından yasaklı olma ve bazı konularda ehliyetsiz kılınma gibi bir kısım süresiz hak mahrumiyetlerinin geleceğe dönük olarak ortadan kaldırılmasını ifade ettiği göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun bir hak niteliğinde olmayan silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmesini gerektirmeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Kaldı ki gerek 6136 sayılı Kanun, gerekse hukuka aykırı bulunmayan dava konusu Yönetmelik hükümlerinde bir yıldan fazla hapis cezasına mahkum olanlara affa uğramış olsalar bile hiçbir surette ateşli silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları hüküm altına alındığından, mahkumiyet kararı ortadan kaldırılmayıp, sadece bu mahkumiyet kararı nedeniyle kaybettiği hakları geleceğe dönük olarak kendisine iade edilen davacıya, bu nedenle silah ruhsatı verilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, hakkında bir yıldan fazla mahkumiyet kararı bulunan davacının silah taşıma ruhsatı talebinin reddine ilişkin uygulama işlemi ile bu işlemin dayanağı olan dava konusu Yönetmelik hükmünde kamu yararı, hizmet gerekleri ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ve ‘na verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 30/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.