Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2015/3966 E. , 2017/1556 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/3966
Karar No : 2017/1556
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : …. 6.İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Davacının, kazada ölen yolcunun hak sahiplerine … 2. İcra Müdürlüğünün 2012/3060 Esas nolu dosyası üzerinden 19.10.2012 tarihinde yaptığı 114.815,67-TL ödeme yönünden, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan bir yıllık süre içerisinde davalı idareye başvurması gerekirken, bu süre geçtikten sonra idareye başvuruda bulunduğundan, davanın bu kısmının süreaşımı yönünden reddi gerekirken esastan reddedilmesi yolunda verilen mahkeme kararının bu kısmının belirtilen gerekçeyle onanması, kararın diğer kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi bulunmayan ve bir seyahat firmasına ait olan ….plakalı minibüsün, yolcu taşıma faaliyeti sırasında 19.08.2007 tarihinde …. mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu bir yolcunun ölmesi nedeniyle ölen yolcunun hak sahipleri tarafından adli yargıda açılan tazminat davası sonucu sigorta ödemesi olarak 19.10.2012 tarihinde yapılan 124.414,67-TL ile söz konusu kazada yaralanan başka bir yolcuya 31.07.2014 tarihinde sulhen ödenen tazminatın, davalı idarenin denetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle hizmet kusuru olduğundan bahisle idareye başvuru tarihi olan 23.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nce, davacının zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere rücu edebilme hakkının bulunduğu, kaza sonrası doğan zararların karşılanabilmesi adına zorunlu sigorta yaptırma yükümlülüğünü yerine getirmeyen yolcu taşıma işi yapan araç sahibinin öncelikli olarak sorumlu bulunması ve tarafından ödenen tazminat için rücuya maruz kalmasının hakkaniyet gereği olduğu ve buna göre, davalı idarenin dava konusu olayda hizmet kusurunun bulunduğu yönünde somut bilgi ve belge bulunmaması karşısında hakkında tazminata hükmedilmesinin mümkün görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Kararın, kazada yaralanan yolcuya ödenen 9.600,00-TL ödeme bakımından incelenmesi,
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın bu kısmının hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Kararın, … 2. İcra Müdürlüğünün ….. Esas nolu dosyasına yapılan 114.825,67-TL ödeme bakımından incelenmesi,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 13 üncü maddesinde; idari eylemler nedeniyle hakları ihlal edilen ilgililerin, eylemleri öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurup haklarının yerine getirilmesini isteyebilecekleri; bu isteklerin reddi üzerine altmış günlük dava açma süresi içerisinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Yasayla öngörülen tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır. Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar, eylemin gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkabileceği gibi farklı zamanda da ortaya çıkabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Yasa’nın 13 üncü maddesinde öngörülen sürenin eylemin idariliğinin ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur.
Dosyanın incelenmesinden, davacının kazada ölen yolcunun hak sahiplerine … 2. İcra Müdürlüğünün …. Esas nolu dosyası üzerinden … tarihinde 114.815,67-TL ödeme yaptığı ve yapılan ödemenin davalı idareden tahsili için 23.05.2014 tarihinde idari başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde belirtilen idari eylemi öğrenme tarihinin ödemenin yapıldığı 19.10.2012 tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.
Sonuç olarak, davacının ölen yolcunun hak sahiplerine ödeme yaptığı 19.10.2012 tarihinden itibaren 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan bir yıllık süre içerisinde davalı idareye başvurması gerekirken bu süre geçtikten sonra 23.05.2014 tarihinde idari başvuruda bulunduğundan davanın bu kısmının süreaşımı yönünden reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Her ne kadar belirtilen gerekçeyle davanın bu kısmının süreaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerekse de farklı bir gerekçeyle davayı reddededen İdare Mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine,… 6. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının 114.815,67-TL’lik tazminata ilişkin kısmının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA oybirliğiyle, kararın diğer kısımlarının ONANMASINA oyçokluğuyla, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2017 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY (X) :
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun “zorunlu sigortalar” başlıklı 13 maddesinin üçüncü fıkrası “Bir faaliyetin icrası ya da bir şeyin kullanılması için izin veya ruhsat vermeye veya bunları denetlemeye yetkili merciler ile ikinci fıkra uyarınca belirlenen kurum ve kuruluşlar; yürütecekleri iş ve işlemlerde, yapılması zorunlu sigortaların geçerli teminat tutarları dâhilinde yaptırılıp yaptırılmadığını araştırmakla yükümlüdür. Bu kurum ve kuruluşlar ile izin veya ruhsat vermeye ve denetlemeye yetkili mercilerce, geçerli teminat tutarında sigorta yapılmamış olduğunun tespiti halinde işlem yapılmaz. Geçerli teminat alınana kadar sigortalının zorunlu sigortaya konu teşkil eden faaliyeti yetkili merciler tarafından durdurulur.” hükmünü amirdir.
Kamu idarelerinin bu yasa uyarınca yerine getirmesi gereken denetim görevini ilişkin hükümlere ise Trafik Yönetmeliğinin “denetim, denetimle görevli ve yetkili kuruluşlar ve denetime ilişkin hususlar” başlıklı 70, 71 ve 72. maddelerinde yer verilmiştir.
İdarenin, somut olayda davalı idare nin, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri çerçevesinde yolcu taşımacılığı işinde kullanılan aracın, zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası yaptırılıp yaptırılmadığını denetleme yükümlülüğü bulunmasına rağmen, bu yükümlülüğünü tescil, terminal çıkış, uygulama noktaları, yol boyu denetimleri ve periyodik araç muayenelerinde yeterince ve etkili olarak yerine getirmeyerek sigortasız aracın trafikte seyretmesine mani olamaması kamu hizmetinin kusurlu olarak yerine getirildiğini göstermektedir. Bu nedenle, Sigortacılık Kanununun 14. maddesi uyarınca oluşturulan ve aynı yasa gereği hak sahiplerine yaptığı ödemeleri rücüan ilgililerden talep etme hakkı bulunan davacı nın, yaralanan yolcu için yaptığı ödemenin, denetim görevini yerine getirmeyerek hizmet kusuru işlediği açık olan idareden tazmini isteminin reddine ilişkin işlemin iptali gerektiği düşüncesiyle, aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.