Danıştay Kararı 15. Daire 2015/276 E. 2018/7030 K. 18.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/276 E.  ,  2018/7030 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/276
Karar No : 2018/7030

Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, … İli, … İlçesi, … Köyü’nde ikamet etmekte iken, yaşanan terör olayları sonucunda 1993 yılında güvenlik güçleri tarafından köy boşaltıldığından bahisle uğradığı zararlarının 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 27.10.2011 tarih ve 2011/1-1907 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; münferit olarak köy korucuları tarafından ölümle tehdit edilip göçe zorlandığı iddiasına ilişkin olarak inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, köyün boşaltılmadığı gerekçesiyle davacının talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; Bu Kanun’un amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı, 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; kişilerin mal varlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmininin, zararın terör veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu meydana gelmesi şartına bağlı bulunduğu; ayrıca zararın, sadece köyün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde ve köyün boşaltılmasından köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreyle sınırlı olarak tazmininin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Buna göre, 5233 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önce veya sonra ekonomik ve sosyal sebeplerle köyden göç edenlerin, göç ettikleri köyün, Yasanın yürürlüğünden sonra idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde, köydeki malvarlıklarına ulaşamamaları nedeniyle uğradıkları zararların, anılan Yasa uyarınca tazmin edilmesi gerekir.
Bununla birlikte,terör eylemi nedeniyle mal varlığına dahil unsurlardan herhangi birinin zarar gördüğü (evin,arazinin,ürünlerin yakılması,göçe zorlanması gibi) iddialarıyla yapılacak başvurularda ise, Kanun’da öngörülen diğer koşulların da mevcudiyeti halinde, yerleşim yeri tamamen boşaltılmamış olsa dahi söz konusu zararın tazmin edilebileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının köyden köy korucusu olan … ve yakınları tarafından yapılan tehditle köyden göç ettirildiği, ölümle tehdit olayı ile ilgili olarak 20.04.1999 tarihli dilekçe ile … Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğu, 08.03.2000 tarihli dilekçe ile İçişleri Bakanlığına başvurduğu, münferit olarak köy korucuları tarafından ölümle tehdit edilip göçe zorlandığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş olsa da; Meclis Araştırma Komisyonu raporunda …. Köyü’nün boşaltılan köyler arasında ismine rastlanmadığı, Terör ya da Terörle mücadeleden dolayı boşalmadığı / boşaltılmadığı tespitinin yanı sıra 1986-2004 yılları arasında münferit olay meydana gelmediği,davacının da herhangi bir delil sunamadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan Mahkeme tarafından davacının köyden zorla göç ettirildiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda karar vermiş olsa da; dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden tehdit olayının köy korucusu olan … ve yakınları tarafından kişisel husumetle meydana geldiği, köy korucusunun bölücü terör örgütü mensupları ile ilişkisinin varlığının iddia boyutunda kaldığı, yardım ettiğinin ortaya konulamadığı, ayrıca davacının göç ettirilmeyle ilgili olarak terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle bir zararı bulunmadığından davanın reddi yolunda karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.