Danıştay Kararı 15. Daire 2015/2131 E. 2018/5924 K. 20.06.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/2131 E.  ,  2018/5924 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/2131
Karar No : 2018/5924

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu idare mahkemesi kararının 3. sayfasındaki ilk paragrafın çıkarılarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki bilgi ve belgeler incelenerek gereği görüşüldü;
Dava; davacının, ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’ndan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle, mal varlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğraması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin … Valiliği 4 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 14/06/2013 tarih, 30/04/2013-496 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; dava dosyasında verilen 30/05/2014 tarihli Ara Kararı ile davalı idareden istenilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden, söz konusu yerin terör olayları nedeniyle güvenlik gerekçesiyle boşaldığı/boşaltıldığı, her ne kadar 28/09/2011 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, davalı idarece, davacı vekilinin keşfe katılmasıyla ilgili olarak sözlü söylendiği belirtilmiş ise de, keşif tarihinin bildirilmesi hususunda usulüne uygun tebligat yapılmadığı, düzenlenen keşif tutanağının davacı ya da davacı vekili tarafından imzalanmadığı, bu durumun keşif yapmanın amacına aykırı olduğu, zira, davacının ve gösterebileceği tanıkların keşif sırasında dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerektiği, oysa dava konusu olayda davacıya bu imkanın verilmediği anlaşıldığından, davacının terör eylemleri ya da terörle mücadele faaliyetlerinden doğan zararının bulunup bulunmadığının belirlenmesi noktasında en önemli araştırma yöntemlerinden biri olan keşfin bu haliyle usulüne uygun yapıldığını kabul etmeye olanak bulunmadığı, bu durumda, davalı idarece, davacı veya vekilinin de katılımı sağlanarak mahallinde usulüne uygun keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak ve davacının gerçekten bir zararının bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde miktarının ne olduğunu tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belgeyi istemek suretiyle, söz konusu yerde davacıya ait malvarlığı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, tespit edilir ise söz konusu malvarlığına ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararın belirlenmesi ve davacıya ödenmesi gerekirken; usulüne uygun keşif yapılmaksızın ve ilgili yerlerden, davacının gerçekten anılan köyde ikamet edip etmediği, söz konusu yerde davacıya ait malvarlığı bulunup bulunmadığı inandırıcı bir şekilde ortaya konulmaksızın, usulüne uygun şekilde yapılmayan keşif sonucunda davacının malının bulunmadığından bahisle tazminat talebinin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davalı idarece, 07/11/2013 tarihli Ara Kararına cevaben gönderilen 08/09/2014 tarih, 4774 sayılı yazıda, … Köyü’nün boşaldığının tespit edildiği, Zarar Tespit Komisyonu tarafından 28/09/2011 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, keşif gününün davacı ve vekiline sözlü olarak haber verildiği, davacı veya vekilinin keşfe katılmadığının dosyanın tetkikinden anlaşıldığı belirtilmektedir. Dava dosyasında yer alan keşif tutanağının incelenmesinden, davacı adına 77 metrekare kargir tek katlı ev, 35 metrekare kargir tek katlı ahır, 3.885,80 metrekare sulu arazi tespitinde bulunulduğu ve söz konusu tutanakta davacı vekili ‘nin imzası olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle; kararın 3. sayfasında yer alan “Olayda, her ne kadar 28.09.2011 tarihinde mahallinde keşif yapıldığı, davalı idarece, davacı vekilinin keşfe katılmasıyla ilgili olarak sözlü söylendiği belirtilmiş ise de, keşif tarihinin bildirilmesi hususunda usulüne uygun tebligat yapılmadığı, düzenlenen keşif tutanağının davacı ya da davacı vekili tarafından imzalanmadığı, bu durumun keşif yapmanın amacına aykırı olduğu, zira, davacının ve gösterebileceği tanıkların keşif sırasında dinlendikten sonra bir karar verilmesi gerektiği, oysa dava konusu olayda davacıya bu imkanın verilmediği anlaşıldığından, davacının terör eylemleri ya da terörle mücadele faaliyetlerinden doğan zararının bulunup bulunmadığının belirlenmesi noktasında en önemli araştırma yöntemlerinden biri olan keşfin bu haliyle usulüne uygun yapıldığını kabul etmeye olanak bulunmamaktadır.” şeklinde yer alan kısmın çıkarılarak, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde sayılan sayılan başka bozma nedeni bulunmayan kararın bu gerekçeyle onanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine,… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.