Danıştay Kararı 15. Daire 2015/1774 E. 2019/509 K. 12.02.2019 T.

15. Daire         2015/1774 E.  ,  2019/509 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/1774
Karar No : 2019/509

TEMYİZ EDEN VE KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ :
TEMYİZ EDEN VE KARŞI TARA (DAVALI) :
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…. sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: 20.09.2009 tarihinde … ili, … ilçesi, … Köyü ile …. Köyü arasında mıcırlı yolda takla atan araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararlara karşılık olarak ve kazanın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusurunun olduğundan bahisle 70.000,00- TL maddi, 30.000,00 manevi olmak üzere toplam 100.000,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…. sayılı kararda; … Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; kaza tutanağında yer alan fren izlerinden seyir hızının yol ve hava koşullarına uygun olmadığı, keskin viraj uyarı levhasını koyan idarenin bu yöndeki sorumluluğu yerine getirdiği, ancak yol üzerinde gevşek malzemenin bulunmasının yol yüzeyinde gerekli bakımların yapılmadığı kanaatini oluşturduğu, araç sürücüsünün dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullandığı ve kazaya sebebiyet verdiği için %90 oranında kusurlu olduğu, davalı idarenin ise gevşek malzeme ve hız sınırlarını belirten uyarı levhalarını koymadığından dolayı %10 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda, davacının trafik kazasına bağlı olarak gelişen arızası nedeniyle %79 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme sürecinin on sekiz aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, bahsedilen kusur ve maluliyet oranları üzerinden alınan bilirkişi raporuna göre; davaya konu geçici iş göremezlik ve daimi kısmi iş göremezlik zararlarının toplamının 26.708,53-TL olarak hesaplandığı, davacının kaza nedeniyle geçirdiği ruhsal sarsıntı ekonomik ve sosyal durum ile kazanın doğurduğu sonuçlar dikkate alındığında manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulü ile tazminat isteminin 26.708,53-TL maddi, 3.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 29.708,53-TL kısmının kabulüne, davanın kısmen reddi ile 70.291,47-TL kısmının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, %79 fonksiyon kaybına rağmen hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, dava dilekçesinde faiz talebi olmasına rağmen faiz konusunda bir karar verilmediği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, kazanın sürücünün kusuru nedeniyle meydana geldiği, idari hizmet kusurlarının bulunmadığı, bilirkişi raporlarına yapılan itirazların değerlendirilmediği, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. Davalı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ……….. DÜŞÜNCESİ : Davalının temyiz isteminin reddi, davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile kararın kısmen ret ve kısmen kabule ilişkin kısımlarının onanması, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarına faiz yürütülmesi gerektiği düşüncesiyle kararın bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MAHKEME KARARININ DAVANIN KISMEN KABUL VE KISMEN REDDEDİLMESİNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarı ile reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarına ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

MAHKEME KARARININ KABUL EDİLEN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT MİKTARLARINA FAİZ YÜRÜTÜLMESİ KONUSUNDA BİR KARAR VERİLMEMESİ KISMI YÖNÜNDEN İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, dava dilekçesinin sonuç kısmında fazlaya ilişkin maddi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla 70.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00-TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiştir.
Mahkemece maddi tazminat isteminin 29.708,53-TL’lik, manevi tazminat isteminin 3.000,00-TL’ lik kısmının kabulüne fazlaya ilşkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına faiz yürütülüp yürütülmeyeceği hususunda bir karar verilmemiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
Maddi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksiklik veya çoğalma olanağından yoksunluktur. Eksilen ya da yoksun kalınan maddi değerin karşılanmasının zaman içinde gecikmesinden doğan zararın telafisi için hükmedilecek maddi tazminata 3095 sayılı Yasa uyarınca faiz yürütülmesi gerekir.
Bu esastan hareketle, hükmedilecek maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin, Danıştayın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, zararın karşılanması istemiyle davalı idareye yapılan başvuru tarihin olması gerekmektedir. Yani maddi tazminata yürütülecek faiz başlangıç tarihi idarenin temerrüde düştüğü tarihtir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde ise adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının 20.09.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak %79 oranında iş gücü kaybına uğraması sonucunda uğradığı geçici ve kalıcı iş gücü kaybından doğan maddi kaybının hesaplanması için mahkemece alınan aktüerya bilirkişi raporunda, idarenin %10 kusur oranı ve asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı, toplam 26.708,53-TL olarak tespit edilen miktara faiz yürütülmeden toplam maddi tazminatın tespit edildiği, mahkeme tarafından 26.708,53-TL maddi ve 3.000,00-TL manevi tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği, faiz konusunda bir hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır.
Durum böyle olunca, davacının dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat miktarına kaza tarihinden itibaren faiz talep ettiği dikkate alındığında, mahkemece kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarına, davacının idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, faiz konusunda hüküm kurulmaması yönündeki Mahkeme kararının bu kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarına faiz yürütülmesi hususunda bir karar vermeyen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen reddi, davalının temyiz isteminin reddi ile davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulü ve kısmen reddi yolundaki temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…. sayılı kararının ONANMASINA,
2. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile, kararın hükmedilen maddi ve manevi tazminata faiz işletilmesi konusunda bir hüküm kurulmamasına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.