Danıştay Kararı 15. Daire 2015/171 E. 2015/7824 K. 19.11.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/171 E.  ,  2015/7824 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/171
Karar No : 2015/7824

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Müdahil (Davalı İdare Yanında) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından, … Devlet Hastanesi’nde yapılan teşhis ve tedavi sonrasında davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
… 1. İdare Mahkemesi’nce, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı raporu ile davacının tedavisinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi, maddi tazminat isteminin ise uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddi yolunda karar verilmiştir.
Davalı idarece, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdare hukuku ilkeleri ve Danıştay’ın yerleşik içtihatlarına göre, zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı hallerde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bünyesinde risk taşıyan hizmetlerden olan sağlık hizmetinden yararlananın zarara uğraması halinde, bu zararın tazmini, idarenin ağır hizmet kusurunun varlığı halinde mümkün olabilir.
Olayda, İdare Mahkemesince, davacının tetkik ve tedavilerinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, anılan raporda özetle; olguda total tiroidektomi endikasyonunun klasik yayınlarda yer alan temel cerrahi kuralları gereği doğrulanamadığı, bu nedenle endikasyona gerek duyulmadığı, olgunun değerlendirmesinde endikasyonun en fazla, minimum lobektomi olarak belirlenmesinin daha uygun olacağı, operasyonun tekniğinin cerrahi temel ilkelere uygun olduğu, ancak sinir kesisi riskinin gerekli önlemlerin alınması koşulunda çok daha aza indirilebileceği, özellikle bilateral sinir kesisi olmasının gereken önlemler konusunda yeterince titiz davranılmadığını düşündürdüğü, operasyon sonrası hastada gelişen vokal kord paralizisi nedeniyle ortaya çıkan solunum güçlüğünün tedavisi için trakeostomiye gerek duyulduğu, ancak trakeostomi için gerekli kanüllerin hastane koşullarında bulunmadığı, bu nedenle ambu yardımı ile (zor koşullarda) trakeostominin açıldığı, operasyon öncesi gelişebilecek komplikasyonların öngörülerek gerekli hazırlıkların yapılmamış olduğu, total tiroidektomi olgularında vokal kord paralizilerinin %1 oranında görülebileceği ve buna bağlı solunum güçlüğünün ortaya çıkabileceği, tedavide trakeostomi açılması gerekeceği öngörülerek, tüm bu işlemlerle ilgili koşulların hastanede hazır bulundurulması gerektiği, hastanın bu işlemler sırasında solunum ve kardiyak arreste girmiş olmasının ileri derecede ve sıklıkla beklenmeyen komplikasyonlardan olduğu, hastanın ileri takiplerinin tamamının bir başka merkezde tıbbi gereklilikler ve bilgiler ışığında beklenilen biçimde yapıldığı, tüm bilgiler ve mevcut bulguların değerlendirilmesi ışığında hekimin endikasyon dışı bir girişimde bulunduğu tespitleri yapılarak hekimin bu eyleminden dolayı kusurlu olduğu, kusur nedeniyle hastada zorlu solunum zararının oluştuğu, oluşan bu zarar ile kusur arasında doğrudan ilişki olduğu belirtilmiştir.
Anılan rapora müdahil ve davalı idarece itiraz edilmiş olup, itiraz dilekçelerinde; ultrasonografi raporu ve pataloji raporunun incelenmesi sonucu total tiroidektomi endikasyonunun doğru olduğunun görüleceği, tiroid ameliyatlarından sonra tıbbi olarak her cerrahi işlemde olduğu gibi komplikasyonların görülebileceği, bu ameliyattan sonra en sık karşılaşılan komplikasyonların rekürren sinir yaralanması ve hipokalsemi olduğu, dalında uzman bilirkişilerce yapılacak incelemeler ve düzenlenecek rapor sonucunda, davacıda meydana geldiği iddia edilen hasarın olağan bir komplikasyon olduğunun ortaya çıkacağının belirtildiği görülmektedir. 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 1.maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumunun kurulduğu, Kanunun 2.maddesinde, Kurumun, mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, esas itibariyle adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere kurulan Adli Tıp Kurumuna, tarafların iddiaları da dikkate alınmak suretiyle, Kozan Devlet Hastanesi’nde davacıya uygulanan teşhis, tetkik ve tedavide hizmet kusuru olup olmadığı hakkında Adli Tıp Kurumuna bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalına yaptırılan inceleme sonucu hazırlanan rapor esas alınmak suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.