Danıştay Kararı 15. Daire 2015/1493 E. – K. 12.03.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/1493 E.  ,  / K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/1493
Karar No : 2015/8453

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf(Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …günlü, E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, men işleminin iptali yönünden onanması, araç sürücüsüne verilen idari para cezası yönünden ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, gereği görüşüldü:
Dava; davacıya ait aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi uyarınca geçici olarak trafikten men edilmesine ilişkin 24.08.2012 tarih ve 0193423 sayılı işlem ile araç sürücüsüne idari para cezası verilmesine ilişkin aynı tarih ve 548900 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce, davacı şirkete ait…plakalı araç için 2010-2011-2013 yıllarına ait güzergah kullanım izin belgelerinin alındığı, araç ile şirket personelinin taşındığı, ticari amaçlı taşımacılık yapılmadığı, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle iptallerine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından anılan İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacı şirkete ait aracın trafikten men edilmesine ilişkin 24.08.2012 tarih ve 0193423 sayılı işlemin iptaline ilişkin kısım incelendiğinde;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın bu yönüyle hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Araç sürücüsü …a idari para cezası verilmesine ilişkin aynı tarih ve 548900 sayılı işlemin iptaline ilişkin kısım incelendiğinde;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, “iptal davaları”, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasakoyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir. Menfaat ihlali, hak ihlali kavramından daha geniş kapsamlı olup; maddi veya manevi bir zararı bulunmasa dahi ilgiliye dava açma hakkı vermektedir. Ancak her halde menfaat ilgisinin, meşru, kişisel ve güncel olması gerekmektedir.
“Meşru menfaat” ilgisinden kasıt, kişi ile işlem arasında hukuken kabul edilebilir, dinlenilebilir veya korunmaya değer bir ilginin varlığı iken; “kişisel menfaat” ilgisiyle, işlemin, kişinin hukukunu etkilemesi, diğer bir anlatımla kişi bakımından hukuk aleminde sonuç doğurması kastedilmektedir. “Güncel menfaat” ise, söz konusu işlemin kişi üzerindeki hukuki etkisinin doğmak üzere olmasını veya halihazırda devam etmesini, işlemin uygulanabilir niteliğini yitirmemesini ifade etmektedir. Dolayısıyla geleceğe yönelik muhtemel menfaat ilgisi, kişilere iptal davası açma hakkı vermemektedir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, hukuk devletinin gerçekleştirilebilmesi bakımından idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Aynı şekilde, tesis edilen işlemin (genel, soyut, objektif kural koyan düzenleyici işlem niteliğinde bulunmasa dahi) tüm ülke çapında etki doğurması, ülkenin genel siyasetini veya vatandaşların genel ve ortak menfaatini ilgilendirmesi halinde, salt vatandaş olma sıfatıyla iptal davası açılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; davacı şirkete ait 34 … plakalı araç ile ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşındığından bahisle, davacıya ait aracın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi uyarınca altmış gün süre ile trafikten men edildiği ve araç sürücüsü …’a 1.950,00 TL idari para cezası verildiği, söz konusu işlemlerin iptali istemiyle de araç sahibi davacı şirket tarafından iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu veriler ışığında, dava konusu işlemlerden 24.08.2012 tarih ve 548900 sayılı idari para cezası araç sürücüsüne verilmiş olup para cezasının davacı şirketin; kişisel, güncel ve meşru menfaatini ihlal etmediğinden ve davacı açısından hukuki bir sonuç doğurmadığından davanın, araç sürücüsü hakkında verilen idari para cezasına ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Durum böyle olunca, İdare Mahkemesi kararının 24.08.2012 tarih ve 548900 sayılı idari para cezasının iptaline ilişkin kısmında hukuka uygunluk görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının men işleminin iptaline ilişkin kısmının ONANMASINA, araç sürücüsüne idari para cezası verilmesi işleminin iptaline ilişkin kısmının ise BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.