Danıştay Kararı 15. Daire 2015/132 E. 2018/4013 K. 24.04.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/132 E.  ,  2018/4013 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/132
Karar No : 2018/4013

Temyiz Edenler (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrasında ikamet eden … …’ın, yaşanan terör olayları sebebiyle uğradığını iddia ettiği zararlarının tazmini istemiyle 5233 sayılı Yasa uyarınca yaptığı başvurunun reddine ilişkin tesis edilen 09.11.2012 tarih ve 65/01/2012/1962 sayılı 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… 1. İdare Mahkemesi’nce; … İlçesi, … Köyü ve … Mezrasının, Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında olmadığı, jandarma tarafından gönderilen, köy ve mezraların durumunu gösteren çizelgede, köyün ve mezrasının dolu olduğunun belirtildiği, … İli Olağanüstü Hal Bürosu Başkanlığı tarafından 10/25 Numaralı T.B.M.M. Araştırma Komisyonu Başkanlığı’na hitaben yazılan “Göç Eden Vatandaşlar” başlıklı 10/08/1997 gün ve 2086 sayılı yazı ekinde yer alan çizelgede boşaltılan köyler arasında anılan köyün yer almadığı, İl Müftülüğü tarafından gönderilen köy camiilerinde imam istihdamına ilişkin listede … Köyü ve … Mezrasında 1990 ve 2000 yılları arasında caminin açık olduğu ve imam görevlendirildiği, Türkiye İstatistik Kurumu veri tabanından elde edilen seçim çevresi ve sandık kurullarını gösterir listede … İlçesine bağlı … Köyünde 1991, 1995, 1999 ve 2002 Milletvekili genel seçimlerinin yapıldığının belirlendiği, Türkiye istatistik kurumu veri tabanından elde edilen nüfus sayımı sonuçlarına göre 1985 yılında 622 kişi, 1990 yılında 638 kişi, 2000 yılı nufus sayımında 373 kişinin köyde yaşadığının tesbit edildiği, 10.10.2008 tarihli Jandarma araştırma tutanağında herhangi bir zorunlu göç olayının ve boşaltmanın olmadığının belirtildiği, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 27.04.2006 tarihli yazısı ekinde … köy merkezinde ve … mezrasında okulun olduğu, okulların 1993-1998 yılları arasında kapalı olduğu, kapalı olma gerekçesi bildirilmemiş ise de okulların kapalı olmasının tek başına köyün boşaltıldığı sonucunu doğurmayacağı, anılan köy ve mezraya ilişkin dosyadaki tüm bilgiler bir bütün halinde değerlendirildiğinde; söz konusu köy ve mezranın terör olayları nedeniyle toplu olarak boşalmadığı /boşaltılmadığı sonucuna varılarak,her ne kadar davacı tarafından “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsmında yürütülen faaliyetler” sonucunda 1993 ylından itibaren malvarlığına ulaşamadığından bahisle uğramış olduğu zararların tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de; … Köyü ve … Mezrasının terör olayları nedeniyle toplu şekilde boşalmaması / boşaltılmaması ve davacı tarafından da “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle malvarlığına ulaşamadığına ilişkin somut herhangi bir bilgi belgenin sunulamaması karşısında, davacının 5233 sayılı Yasa hükümleri uyarınca zararının karşılanması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu zarar tespit komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmeyerek, davacıların zararlarının tazmini istemiyle yaptıkları başvurunun reddine ilişkin zarar tespit komisyonu kararında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle da…ın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde; terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş, aynı Kanunun ‘Başvurunun Süresi, Şekli, İncelenmesi ve Sonuçlandırılması’ başlıklı 6. maddesinde; “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmiş, 7. maddesinde ise; hay…lara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına, ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un Geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilmiştir.
Kanun’un Geçici 1. maddesi kapsamında müracaat hakkı bulunanların bir yıllık süre içinde müracaat edememeleri durumunda, mağduriyetlerinin önlenmesi ve zararlarının sulh yoluyla karşılanması amacıyla 03.01.2006 tarih ve 26042 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 5442 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi ve 5233 sayılı Kanuna, 30.05.2007 tarih ve 26537 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5666 sayılı Kanunla eklenen Geçici 4. maddesiyle; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde, 19/07/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.” kuralı getirilerek geçmiş dönemlere ilişkin başvuru süresi 30.05.2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerin uğradığı maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terkedilmesi vb.) malvarlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda 1993 yılında yoğun terör olayları meydana geldiği, köy ve mezraların boşaltıldığı, hala mezraya dönüş yapılamadığından bahisle malvarlığına ulaşılamaması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine, ret işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan da…ın açıldığı anlaşılmaktadır.
-5233 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi ve 6. maddesi kapsamında malvarlığına ulaşamama nedeniyle uğranıldığı belirtilen zararların tazmini amacıyla yapılan başvuruların incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde;
5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.07.2004 tarihinden öncesine ait olmakla birlikte halen devam eden zararlar açısından ve 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.07.2004 tarihinden Kanun’un Geçici 4. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda başvuru süresini uzatan 5666 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 30.05.2007 tarihine kadarki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden başvuru süresi en son 30.05.2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu bakımdan söz konusu dönemler açısından başvuru süresinin en son 30.05.2008 tarihi olduğu konusunda tartışma bulunmamaktadır.
Davacı tarafından, anılan yerleşim yerinin halen boş olduğu, bu yere güvenlik kaygısı nedeniyle gidilemediği, bu nedenle malvarlığına halen ulaşılamadığı ileri sürülerek 5233 sayılı Kanun kapsamında zararlarının tazmini talep edildiğinden, değerlendirmenin bu hususa yönelik yapılması gerekmektedir.
Dairemizin yerleşik hale gelen ve istikrar kazanmış içtihatlarına göre, yerleşim yerinin tamamen boş olup olmadığının belirlenmesi amacıyla bazı kıstaslar belirlenmiş ve belirlenen bu kıstaslar ışığında uyuşmazlıkların çözümlenmesi esası benimsenmiştir.
-5233 sayılı Kanun kapsamında mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı tazminat taleplerinde yerleşim yerlerinin tamamen boşaltıldığı/boşaldığı hususuna ilişkin belirleme yapılırken, yerleşim yerinin nüfus verileri, seçim yapılıp yapılmadığı, sandık kurulu oluşturulup oluşturulmadığı, varsa okulunun kapalı olup olmadığı, din görevlisi bulunup bulunmadığı, adli veya askeri mercilere intikal eden olaylar olup olmadığı, yerleşim yerinin boşaltılan/boşalan yerler listelerinde bulunup bulunmadığı gibi hususlar, yerleşim alanının boş olup olmadığının tespitinde baz alınan kıstaslardan bazılarıdır.
Bu verilerin çoğunluğunun idare kaynaklarından temin edilmesi sebebiyle idarenin söz konusu verileri çelişkiden uzak bir şekilde ortaya koyabilmesi herşeyden önce kamu menfaati açısından önemlidir.
Bilindiği gibi 1994 yılından itibaren uygulanmaya başlanan ve 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra da uygulaması hız kazanan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, terör ve güvenlik kaygılarıyla yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalan vatandaşlardan gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin geri dönüşlerinin kolaylaştırılması, geri dönülen yerlerde gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile sürdürülebilir yaşam koşullarının oluşturulması, geri dönmek istemeyenlerin ise mevcut yaşadıkları yerlerde şehir hayatına uyumlarının geliştirilmesi, ekonomik ve sosyal durumlarının iyileştirilmesini amaçlayan bir projedir.
Bu proje kapsamındaki yerleşim yerlerinde, yerleşim yerine dönmek isteyen vatandaşların yaşamasını ve sürdürülebilir kalkınmasını sağlayabilecek şekilde planlaması yapılmakta, gerekli olan yol, sağlık ocağı, okul, çeşme, kanalizasyon, elektrik, telefon gibi altyapı hizmetlerinin tamamlanması gibi Devlete bir takım yükümlülükler yüklenmektedir.
-Bu kapsamda, başvuru tarihi itibariyle halen boş olduğu ve güvenlik kaygısı nedeniyle gidilemediği belirtilen yerleşim yerleriyle ilgili olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan tazminat başvurularında öncelikle bu yerlerin Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
-KDRP kapsamına alınmış ise; bu kapsamda idarenin yerleşim yerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, yaşam için yerleşilebilir bir alan oluşturup oluşturmadığı, güvenlik kaygısının minimize edilip edilmediğinin belirlenmesi zararların tazmininin temini açısından önemlidir.
-Tüm bu hususların yanısıra; güvenlik kaygısı nedeniyle ikamet ettiği yerleşim yerini terk etmek zorunda kalan şahsın; söz konusu kaygının ortadan kaldırıldığı, yerleşim yerine dönebilme imkanının sağlandığı durumlarda; malvarlığına ulaşamamadan kaynaklı zararlarının tazmini olanağının ortadan kalktığı hususunda tartışma bulunmamaktadır. Kişinin yerleşim yerine dönme iradesini ortaya koyduğu; ancak bu yönde yetkili organlardan olumsuz bir cevap alındığı durumlarda veya idare yetkililerince herhangi bir cevap verilmeyerek ya da verilen cevabın aksini gösterir şekilde yerleşim yerinde devam ettiği belirtilen olay veya durumların tespiti halinde de terör ve terörle mücadele faaliyeti nedeniyle güvenlik kaygısının halen devam ettiği ve kişinin söz konusu yerleşim alanında bulunan malvarlığı açısından zararının süregeldiği açıktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, söz konusu döneme ilişkin olarak malvarlığına ulaşamamaktan kaynaklı zararların tazmini açısından, anılan yerleşim yerinin;
-Girişe yasak bölge ilan edilip edilmediği,
-Bu yönde yetkili organlarca alınmış yasaklama kararı, askeri bölge ilan kararı veya mezraya güvenlik nedeniyle girişi engelleyen herhangi bir kararın olup olmadığı,
-Davaya konu mezranın terör nedeniyle boşaltılmasından önce söz konusu yere kamu hizmetlerinin sunulup sunulmadığı, mezrada faal durumda olan okul, cami, sağlık ocağı olup olmadığı, seçim yapılıp yapılmadığı, yol, su, elektrik gibi olmadığında yaşanılması neredeyse imkansız olan hizmetlerin sunulup sunulmadığı,
– Mezranın yerleşime açılıp açılmadığı,
– Mezrada ikamet eden veya etmek isteyen kişilerin güvenliklerinin sağlanıp sağlanmadığı,
-İdarece mezranın yerleşime uygun duruma getirilmesi amacıyla herhangi bir girişimde bulunulup bulunulmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Olayda, davalı idare tarafından … İlçesi … Köyü ve … Mezrasına ilişkin olarak yapılan tespitler esas alınarak, diğer bir ifade ile anılan köy ve mezradaki okul, sağlık ocağı, cami, nüfus sayım sonuçları, seçim yapılıp yapılmadığı gibi bilgiler dikkate alınarak … Köyü ve … Mezrasının boşaltılmadığından hareketle davacının başvurusu reddedilmiş ise de, dava dosyasına eklenen bilgi ve belgelerden davacının başvurusunun … Köyü … Mezrasına ilişkin olduğu, ancak dava konusu işlem tesis edilmeden önce davalı idarece … Mezrasının terör olayları ve/veya güvenlik nedeniyle boşaltılıp başlatılmadığı yönünde bir araştırma-inceleme yapılmadığı görülmektedir. Kaldı ki, davacı tarafından dava dosyasına eklenen … Kaymakamlığı’nın 18.07.2003 tarih ve 2003/92 sayılı yazısında, … Köyü … Mezrasının terör olayları nedeniyle köylüler tarafından kendi iradeleri ile boşaltıldığı, ayrıca güvenlik gerekçesi bahse konu yerleşim yerinde devam ettiğinden ve köy altı yerleşim yerlerinin de iskana açılmasına izin verilmediğinden … Mezrasına geri dönüşün uygun görülmediği bilgisine yer verilmiştir.
Bu durum karşısında, davacıların 5233 sayılı Yasa uyarınca yaptığı başvurunun … Köyü … Mezrasına ilişkin olduğundan dolayı davalı idarece, söz konusu Kaymakamlık yazısı da göz önüne alınarak … Mezrasının terör olayları nedeniyle toplu şekilde boşaltılıp boşaltılmadığının araştırılarak elde edilen bilgi ve belgelere göre davacının başvurusu hakkında bir karar verilmesi gerekirken, başvurusunun … Köyü ve … Mezrasının boşaltılmadığından hareketle eksik incelemeye dayalı olarak reddedildiği anlaşılmıştır.
Durum böyle olunca, davacıların yaptığı başvuru üzerine, Zarar Tespit Komisyonunca mükerrer ödemeye sebep olmayacak şekilde, 5233 sayılı Kanun uyarınca davacıların varsa zararlarının tespiti ve tazmini gerekirken, talebin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.