Danıştay Kararı 15. Daire 2015/1088 E. 2018/7686 K. 20.11.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/1088 E.  ,  2018/7686 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/1088
Karar No : 2018/7686

Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden davacı asilin idareye başvuru tarihinden önce vefat ettiği anlaşıldığından, davanın ehliyet nedeniyle reddi gerekirken dava konusu işlemin iptaline karar veren idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, dosyada davacı asil tarafından avukat olarak görülen …adına verilmiş bir vekaletname bulunmadığı görülerek davacı asil ve davacı vekilinden varsa vekaletname örneği sunmaları yoksa asilin dosya kapsamında yapılan tüm işlemleri kabul ettiğini ve dosyayı kendi veya yetkili bir avukat eliyle takip edeceğini dilekçe ile dosyaya bildirmesi için 18.09.2018 tarihinde ara kararı verilmiş ancak tebligat aşamasında UYAP sisteminden davacı ‘ın vefat ettiği anlaşıldığından ara kararın gönderiminden vazgeçilerek işin esası görüşüldü:
Dava; davacının ikâmet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü’nden (merkez), terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle, malvarlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğradığı nedeniyle, zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 5233 sayılı Kanun kapsamında başvurucuların zarara uğramaları için mutlaka kendi üzerine kayıtlı ve tapulu taşınmazların bulunmasının gerekmediği, önemli olanın davacıların olaylar öncesi yararlandıkları bir korunacak hakkın bulunup bulunmadığı, bu yararlanmanın terör veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeni ile sona erip ermediği veya aynı sebepler ile bu hakkın zarara uğrayıp uğramadığını belirlemek olduğu; bu hakkın mülkiyetten farklı bir zilyetlik ya da intifa gibi mülkiyetten gayri ayni bir hak olabileceği, uyuşmazlık konusu olan yerin bir köy/mezraa yeri olduğu, kadastro çalışmalara tamamlanmadan önce buralarda yaşayan kişilerin tapuları olmadan da malvarlıklarının bulunacağını kabul etmenin hayatın olağan akışı ve hakkaniyet gereği olduğu; keşif çalışmalarında düzenlenen raporlarda davacının malvarlığı zararının bulunduğunun tespit edilmesi karşısında, başvuru üzerine kanunda belirtilen usule göre inceleme yapılmak suretiyle işlem tesis edilmesi gerekirken, salt tapu kayıtlarının esas alınması suretiyle malvarlığı zararının olmadığı yönündeki eksik ve yanlış incelemeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasında, “Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından: a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet,… Yönlerinden sırasıyla incelenir.” aynı maddenin 6. fıkrasında, “Yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15 inci madde hükmü uygulanır.”; kuralına yer verilmiş; aynı Kanun’un 15. maddesinin 1/b bendinde ise , dava dilekçesinde 14. maddenin 3/c bendinde yazılı ehliyet hususu yönünden Kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükmü getirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 72. maddesinde; “Dava ehliyeti bulunan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı asil ‘ın dosyada adına düzenlenmiş herhangi bir vekaletnamenin bulunmadığı, davacı asilin idareye başvuru tarihi olan 30.05.2008 tarihinden önce 10.07.2007 tarihinde vefat ettiği, başka bir ifade ile davacının adına Avukat … eliyle davalı idareye yapılan başvuru esnasında ve işbu incelemekte olduğumuz iptal davasının da davalı idareye başvuruyu yapan avukat …ile aynı büroda çalışan Avukat …imzasıyla davacı asil adına yapıldığı esnada, davacı asil ‘ın hayatta bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı adına yapılan başvuru ve açılan davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davacının tapuda adına kayıtlı malvarlığı olmadığı için başvurusunun reddine yönelik komisyon kararında ve davayı esastan inceleyerek dava konusu işlemin iptali yolundan karar veren … İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Ayrıca dosyada adı geçen Avukat … ve Avukat … vekaletname bulunmadan ve işlem tarihinde ölü bulunan kimse hakkında hukuka aykırı olarak ve yargı kurumlarını yanıltıcı şekilde işlem tesis ettiklerinin kayıtlı bulundukları … Barosu’na bildirilmesi uygun görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. ; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.