Danıştay Kararı 15. Daire 2015/10101 E. 2016/664 K. 08.02.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/10101 E.  ,  2016/664 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/10101
Karar No : 2016/664

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti :…. olarak görev yapan davacı tarafından; 15.12.1998 tarihinde askerlik yükümlülüğü sebebiyle …Askerlik Şubesi tarafından sevkedildiği 600 …Hava Hastanesi’nde yapılan muayenesi sonucu düzenlenen “Askerliğe Elverişli Değildir” şeklindeki raporun hukuka aykırı şekilde bazı basın yayın organları tarafından elde edildiği gerekçesiyle uğradığını ileri sürdüğü 300.000 TL manevi tazminatın karşılanması talebinin reddine ilişkin 22.01.2009 tarih ve 1425 sayılı davalı idare işleminin hukuka aykırı olduğu, askerlik durumuna ilişkin belgenin elde edilişinin davalı idarenin mevzuat gereklerine aykırı ihmal, eylem ve kararları sebebiyle ortaya çıktığı, konu hakkında yüzlerce haber yapıldığı, bu haberlerin onur ve saygınlığını zedelediği ileri sürülerek iptali ile talep ettiği 300.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ….. İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin 20.05.2014 tarih ve E:2013/…5, K:2014/3… sayılı bozma kararına uyularak, T.C. Anayasası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer Uluslararası Sözleşmeler ve Ek Protokollerde kişisel verilerin korunmasının özel hayatın gizliliği kapsamında güvence altına alındığının görüldüğü, kişilere ait sağlık verilerinin hassas kişisel veri kapsamında bulunduğu, hassas kişisel veri niteliği taşıyan sağlık raporunun muhafazasında, kusuru bulunduğu, olayın oluş şekli, davacının konumu ve statüsü ve idarenin kusurunun niteliği de göz önünde bulundurularak 10.000,00 TL manevi tazminatın kabulü ile 23.03.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kararın,taraflarca aleyhlerine olan kısımlar yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:.., K:.. sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava, davacının …. Hava Hastanesi’nde 15.12.1998 tarihinde yapılan muayenesi sonucu düzenlenen “askerliğe elverişli olmadığına” dair raporun bazı basın yayın organları tarafından yayımlanarak, kamuoyunda sanki sahte rapor almış gibi algı yaratılması nedeniyle, kişilik haklarının zedelenmesine neden olunduğu, olayda davalı İdarenin kişisel verilerini saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle uğradığını ileri sürdüğü 300.000 TL manevi tazminatın karşılanması talebinin reddine ilişkin 22.01.2009 tarih ve 1425 sayılı davalı idare işleminin iptali ile 300.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, temyiz istemine konu kararla;
“…davacıya ait sağlık dosyasını gerekli şekilde muhafaza edemeyen ve çalınması sonucu davacıya ait kişisel bilgilerin basına sızmasına ve davacının özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlal edilmesine sebebiyet verdiği anlaşılan davalı idarenin … hizmet kusuru nedeniyle …davacının … duyduğu üzüntü ve sıkıntıların kısmen de olsa giderilebilmesi için olayın oluş şekli, davacının konumu ve statüsü ve idarenin kusurunun niteliği de göz önünde bulundurularak takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın davacının istemi ile bağlı kalınarak dava tarihi olan 23.03.2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği”
sonucuna varılmıştır. Karar davacı yanca temyiz edilmiştir.
14.12.1988 tarihinde…. Askerlik Şubesi Başkanlığı’nca sevk edildiği 600…. Asker Hastanesi Başhekimliği tarafından düzenlenen 23.12.1988 tarih ve 1110 sayılı sağlık kurulu raporu ile davacı hakkında “Askerliğe Elverişli Değildir.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
“…” isimli gazetenin 21.08.2008 tarihli nüshasında, davacının sahte çürük raporu aldığı yönünde bir haber yapılması üzerine, davacı 02.09.2008 tarihli dilekçe ile yeniden asker hastanesine sevkini talep etmiştir. Zevk talebinin uygun görülmesi üzerine 09.09.2008 tarihli karar ile ….sevki yapılmış, yapılan muayene sonucunda, 15.09.2008 tarih ve 772 sayılı rapor ile askerliğe elverişli olmadığına karar verilmiş, bu rapor 16.09.2008 tarihinde Sağlık Dairesi Başkanlığı tarafından onaylanarak kesinleşmiştir. Davalı İdare bu durumdan kamuoyunu da bilgilendirmiştir.
Gazete haberleri üzerine yapılan soruşturmada, …. Asker Hastanesinde … bir süre hastanenin arşiv faaliyetlerini takip ve kontrolle görevlendirilen Hv. Tbp. Yb. A… Ö.. ile … TSK’dan re’sen ilişiği kesilmiş olan … S… Ö…’in olayın basında yer almasından önce telefonla 11 defa görüşme yaptıkları, S… Ö..’in davacı hakkında düzenlenen ve “Askerliğe elverişli değildir” kararını içeren raporun tarih ve sayısı ile kimlik bilgilerini belirterek rapor hakkında bilgi istediği tespit edilmiştir. Hv. Tbp. Yb. A…Ö…r’in bu isteği olumlu karşıladığı, dosyanın bulunmadığı bilgisinin adı geçen kişiye iletildiği, S… Ö….r tarafından istenilen bilgilerin iletilmesinden kısa bir süre sonra davacı hakkındaki sağlık raporunun ve diğer belgelerin 21.08.2008 tarihli …. Gazetesi’nde yayımlandığı da soruşturma sonucunda ortaya çıkmıştır.
Yapılan yargılama neticesinde ….ı Askeri Mahkemesinin 03.06.2010 günlü, E:2010/…, K:2010/… sayılı kararı ile Hv. Sağ. Bçvş. H… E…’ın 09.08.2007 – 20.06.2008 tarihleri arasında ….Asker Hastanesinde Tıbbi Kayıt ve Arşiv Kısım Amiri olarak görev yaparken, arşiv malzemelerinin bulunduğu yerlerin emniyetinin alınmasıyla ilgili görevlerini gereği gibi yerine getirmemek suretiyle, kimliği belirsiz kişilerce olay tarihinde ….Başkanı olan ‘nun sağlık dosyasının çalınmasına sebebiyet vererek ihmal suretiyle görevini kötüye kullanmak suçunu işlediğinin sabit olması nedeniyle hüküm verilmiş, sanık sivil şahıs Se…. Ö…..in görevi kötüye kullanmak suçuna azmettirmek suçundan yargılanması için dava dosyasının bir suretinin …Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bu durumda, davacıya ait sağlık dosyasını gerekli şekilde muhafaza edemeyen ve çalınması sonucu kişisel bilgilerinin basına sızmasına ve davacının özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlal edilmesine sebebiyet verdiği anlaşılan davalı idarenin kusurlu işlettiği bu hizmet nedeniyle davacının manevi zararına sebebiyet verdiği açıktır.
Manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Manevi tazminatın takdirinde, evrensel hukukta eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuru da ön plana alınmaktadır. Gelişen hukuktaki bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde, tatmin olma duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini de ortaya koymakta ve vücut bütünlüğü yanında ruh sağlığını da içeren kişi haklarının önemini vurgulamaktadır. Manevi tazmin ile amaçlanan, sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek değil, hizmet kusuruyla zarar veren idareyi, gerekli dikkat ve özeni gösterme konusunda etkili biçimde uyarmaktır.
Davacının sağlık verisinin kamuoyuna verilmesinin organize bir olay olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının haberlerin çıktığı dönemde, ….. olarak görevli bulunduğu, yargıç ve savcılar bünyesinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu olan …… başkanlığını yaptığı, bu kuruluş adına yargı organları önünde davalar açtığı sabittir. Yani davacı, sağlık raporu hakkındaki haberlerin yayımlandığı dönemde kamuoyunun oldukça yakından tanıdığı bir kişidir.
Davacının sağlık bilgisi kanuna aykırı biçimde elde edilerek kamuoyuna servis edilmiş ve davalı İdare, davacının kişisel verilerinin korunması konusunda gerekli özeni göstermemiştir. Davacıyı itibarsız kılmaya çalışan haberlerin ortaya çıkmasının nedeninin bu özensizlik olduğu açıktır. Davalı İdarenin, haber hakkında 15.09.2008 tarihili onaydan sonra kamuoyunu bilgilendirmesi, bu özensizliğin yarattığı sonucu ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü, davacının kişisel haklarını ihlal eden haber gazetelerde iki aydan daha fazla bir süre yer almış, internet sitelerinde ise, davacının da tespit edemediği uzun süre yerini korumuştur.
Bu konunun, sahte raporla askerlik yapmadığı algısı yaratılarak itibarsız kılınmaya çalışılan davacının bundan sonraki yaşamında da karşısına çıkarılacağı açıktır. O halde manevi tazminatın takdirinde bu hususun da göz önünde bulundurulması gerekirdi.
Öte yandan İdare Mahkemesi manevi tazminatı takdir ederken davacının mal varlığına ilişkin bir araştırma da yapmamıştır. En azından maaşı araştırılmamıştır. Bu durumda, hukuka aykırı idari eylem nedeniyle davacının duyduğu elem ve ızdırabı karşılayacak, ancak zenginleşmesine de yol açmayacak manevi tazminatın nasıl takdir edildiği sorusu karşılıksız kalmaktadır.
Yukarıda açıklanan olgular ve gerekçelerle, idari işlem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yeterli araştırma yapılmadan tespit edilmesi, davacının duyduğu elem ve ızdırabı karşılamaktan uzak bulunması, idarelerin bu tür ihlalleri bir daha yapmamalarını sağlayacak derecede cezalandırıcı ve caydırıcı olmaması karşısında, davacının temyiz isteminin kabul edilerek yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.