Danıştay Kararı 15. Daire 2015/10087 E. 2018/7937 K. 28.11.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/10087 E.  ,  2018/7937 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/10087
Karar No : 2018/7937

Davacı :
Vekilleri :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti: Davacı tarafından; Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü tarafından 07/06/2010 tarihinde yayınlanan, 2010/71 sayılı Alt İşverenin Borçları konulu Genelgenin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na, 4857 sayılı İş Kanununa, Türk Ceza Kanununa ve Ceza Hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından; alt işverenin Kanun ile işverene yüklenen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle prim borçlarının yanı sıra kurum tarafından uygulanan idari para cezalarından da asıl işverenin sorumlu olduğu belirtilerek, dava konusu 2010/71 sayılı Genelgenin; yürürlükteki yasal düzenlemelere aykırı olmadığından davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Düşüncesi : 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 6. fıkrasında asıl işverenin alt işverenin borçlarından sorumluluğunun, bu kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı sorumluluk olduğu düzenlenmiştir. Bu yükümlülüğün işverene yüklenen bütün yükümlülüğü kapsadığı, bu kapsamın da mali ve hukuki açıdan söz konusu olduğu, cezai sorumluluğun bu kapsama girmediği açıktır. Bu itibarla cezaların şahsiliği ilkesi gereği işverenin alt işverenin idari para cezalarından sorumluluğunu öngören genelgenin iptali gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü’nün 7/6/2010 günlü, 2010-71 sayılı, “Alt işverenlerin borçları” konulu Genelgesi’nin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü’nün 7/6/2010 günlü, 2010-71 sayılı, “Alt işverenlerin borçları” konulu Genelge, aynı Genel Müdürlüğün 21/06/2011 tarihli” İcra takip haciz ve satı işlemleri” konulu 2011/53 sayılı Genelgesi ile yürürlükten kaldırıldığından, uygulama imkanı kalmayan dava konusu Genelge hakkında ayrıca bir karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan davada “karar verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 28.11.2018 tarihinde davacı nu temsilen Av. … ‘ın geldiği, davalı nı temsilen Av. … ‘ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Gelen taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra gelen taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü tarafından 07/06/2010 tarihinde yayınlanan, 2010/71 sayılı Alt İşverenin Borçları konulu Genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 12. maddesinin 6. fıkrasının 2. cümlesine göre:
“…Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.”
Dava konusu edilen 2010/71 sayılı Alt İşverenin Borçları Konulu Genelgede; işveren ve alt işveren tanımları yapıldıktan sonra, alt işverenin sorumluluğu düzenlenerek alt işverenin Kanun ile işverene yüklenen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle prim borçlarının yanı sıra Kurum tarafından uygulanan idari para cezalarından da asıl işverenin sorumlu olduğu, bu sorumluluğun da müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğu belirtilerek alt işverenin Kuruma olan ve yasal süresi içinde ödenmeyen borçların tahsilini teminen düzenlenecek ödeme emirlerinin asıl işverene ve alt işverene aynı anda (birlikte) gönderilerek icra takip işlemlerinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Her ne kadar dava konusu 2010/71 sayılı Genelge, 21/06/2011 tarih ve 2011/53 sayılı Genelge ile yürürlükten kaldırılmışsa da eski Genelgenin hükümleri yeni Genelgede aynen korunmuştur. Bu nedenle dava konusu 2010/71 sayılı Genelge Dairemizce incelenerek hüküm kurulmuştur.
Dava konusu 2010/71 sayılı Genelge esas olarak, 5510 sayılı Yasanın 12. ve 87. maddeleri, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 31. maddesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/06/1991 tarih, E:1991/10-277, K:1991/359 sayılı kararına dayanmaktadır. Dayanak alınan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında:
“… idari para cezalarının bu Kanunun işverene yüklediği ödevlere uyulmamasının sonucu ve yaptırımı olduğu belirgindir. 506 sayılı Kanunun 87 . maddesinde, tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağı kuralını koymuştur. Zira, tali işverenler hayat deneyimleriyle ortadadır ki ekonomik bakımdan asıl işverenlere göre güçsüz kişilerdir. Bunların kişisel olarak sorumlu tutulmaları gerek sigortalıların gerek sigortalılara verilecek sosyal güvenlik haklarını uygulayan Sosyal Sigortalar Kurumu’nun hak ve alacaklarını güvenceye almakta yetersiz olabilir. Bu nedenle, yasa koyucu ortak yükümlerde madde 86 ile tali işverenlerin ödevlerine uymamalarının yaptırımlarından güçlü asıl işverenleri de müteselsil sorumlu tutan, sosyal güvenlik hukukunun isteklerine uygun düşen bir düzenleme yapmıştır.
Bu düzenleme gereğince, Kurumun parasal hak ve alacaklarından, ihale makamından iş alan asıl işverenler de sorumludur. İşte, asıl işveren bu müteselsil sorumluluk gereğince tali işverenin idari para cezasından sorumludur. Bunu Kuruma ödemiş ise Kurumdan geri isteyemez. Ödemekle yükümlü olduğu bir borcu ödemiştir. Fakat asıl yükümlü tali işverenlere rücu edebilir.” denilerek alt işverenin idari para cezasından dolayı asıl işvereni de sorumlu tutmuştur.
Ancak, dava konusu Genelgenin dayandığı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bu kararından sonra Yargıtayın … Hukuk Dairesinin istikrar kazanmış ve daha yeni kararlarında alt işverene verilen idari para cezasından asıl işverenin sorumlu tutulmaması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarih, E:…, K:… sayılı kararında: “…. İdari para cezalarının kimlerden ve ne şekilde tahsil edileceği 506 sayılı Sosyal Sigorta Kanununun 8. ve 140. maddelerde gösterilmiştir. Anılan maddede yazılı işverenin idari para cezası tayin edilen işveren, yani olayımızda aracı (Taşeron) işveren olduğu açıktır. Aracı (taşeron) işverenin cezai yönden sorumluluğu kişisel olup, bu cezadan asıl işverenin sorumlu tutulamayacağı ortadadır. Bu konuda açık bir yasa hükmü bulunmadıkça aracı (taşeron) işverenin suç teşkil eden fiili sonucu tayin edilen idari para cezasından onunla birlikte bir başkasının, örneğin asıl işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir. Böyle bir durumun ceza hukuku ilkesi ile bağdaşmadığı açık seçiktir. ….”denilmek suretiyle alt işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklı idari para cezasının sorumlusunun sadece alt işveren olduğu açıkça belirtilmiştir.
5510 sayılı Yasanın “İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren” başlığını taşıyan 12. maddesinde, genel olarak işveren tanımı yapılmış ve 6. fıkrasında ise “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir.” diyerek alt işverenin tanımını yapmıştır. Aynı fıkranın son cümlesinde de “asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.” demekle asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğunu düzenlemiştir. Bu cümlede bahsi geçen ve kanunda işverene yüklenilen yükümlülüklerin başlıcaları; sigortalı işe giriş bildirgesini verme yükümlülüğü, sigortalı işten ayrılış yükümlülüğü, işyerini bildirme yükümlülüğü, iş kazalarını bildirme yükümlülüğü, aylık prim ve hizmet belgesini verme yükümlülüğü, sigorta primlerini ödeme yükümlülüğü ve buna benzer yükümlülüklerdir. Asıl işveren sadece bu yükümlülüklerin alt işveren tarafından kanuna uygun bir biçimde yerine getirilmemesi halinde Kuruma karşı müteselsilen sorumludur. Ayrıca Kanunda, belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda asıl işverene de idari para cezası uygulanacağına dair açık bir hüküm yer almadığı gibi cezalardan somut ihlale bağlı olarak ilgili yükümlülüğe aykırı davrananın sorumlu tutulacağı, evrensel ceza hukuku ve hukukumuzda yer alan “cezaların şahsiliği” ilkesinin doğal sonucudur. Asıl işverenin sorumluluğu mali ve hukuki açıdan söz konusu olup, cezai sorumlulukta uygulanmaz.
Bu durumda; alt işverenin Kanun ile işverene yüklenen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle prim borçlarının yanı sıra Kurum tarafından uygulanan idari para cezalarından da asıl işverenin sorumlu olduğu yolundaki düzenlemeyi içeren dava konusu 2010/71 sayılı Genelge hukuka, üst normlara uygun olmadığından iptali gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünün 07/06/2010 tarih ve 2010/71 sayılı Genelgesinin İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama gideri ile kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre duruşmalı davalar için belirlenen … TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda temyiz edilebileceğinin taraflara bildirilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 28/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.