Danıştay Kararı 15. Daire 2014/9379 E. 2018/7173 K. 24.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/9379 E.  ,  2018/7173 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/9379
Karar No: 2018/7173

Davacı :
Vekilleri :
Davalı :
Vekilleri :
Davanın Özeti : 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-1 bölümünün “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinin, Ek-1/B bölümünün “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinin, “Acil Tıp Teknikeri” ve “Acil Tıp Teknisyeni” başlıklı maddelerin tüm alt bentlerinin, “Diyaliz Teknikeri” başlıklı maddesinin (a), (b), (e), (f), (g) bentlerinin ve diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-2 bölümünün “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesinin (a) ve (ç) bentlerinin; anılan hükümlerde yer verilen ebelik, diyaliz teknikerliği, acil tıp teknikerliği/teknisyenliği, yaşlı bakım teknikerliği ve ameliyathane teknikerliği mesleklerinin görev tanımlarına göre, hemşirelik mesleğinin görev tanımında olan bazı iş ve işlemlerin bu mesleklere aktarıldığı, bu sağlık mesleklerine mesleki eğitim ve yetkinleri dışında kalan hemşirelik mesleğinin görev ve sorumluluklarının verildiği, hemşirelik mesleği ile bu sağlık meslekleri arasında tam bir görev ve sorumluluk karmaşası yaratıldığı, 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu’nun 3. maddesinde hemşirelik mesleğinin görev tanımına giren işlerin Kanun hükümleri dahilinde hemşire unvanı kazanmış kişilerden başkasının yapamayacağının düzenlendiği, 4. maddesinde ise hemşirenin; ‘Tabip tarafından acil haller dışında yazılı olarak verilen tedavileri uygulamak, her ortamda bireyin, ailenin ve toplumun hemşirelik girişimleri ile karşılanabilecek sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemek ve hemşirelik tanılama süreci kapsamında belirlenen ihtiyaçlar çerçevesinde hemşirelik bakımını planlamak, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmekle görevli ve yetkili sağlık personeli’ olarak tanımlandığı, söz konusu Kanun’a dayanılarak çıkarılan Hemşirelik Yönetmeliği’nin 5. ve 6. maddelerinde mesleğin görev tanımı ve yetkilerinin daha ayrıntılı biçimde belirlendiği, dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen hükümlerde, üst normlarda belirtilen amacı gerçekleştirmek üzere bütünsel bir sağlık hizmeti içinde tek tek her bir personelin kendi yetkinlik alanında görevini yapmasını sağlayacak uygulama işlemlerini göstermek yerine, 1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinde ve diğer üst normlarda çizilen sınırların ihlal edildiği, sağlık meslekleri arasında görev karmaşası yaratıldığı iddia edilerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Dava konusu hükümlerde ebe, ameliyathane teknikeri, acil tıp teknikeri, acil tıp teknisyeni, diyaliz teknikeri ve yaşlı bakım teknikeri/evde hasta bakım teknikeri olarak görev yapan personele ilişkin iş ve görev tanımlamalarına yer verildiği, 1219 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarıldığı, bahsedilen görevlerin, hemşirelerin de görevleri arasında yer almakla birlikte, esasen aldıkları eğitim gereğince adı geçen meslek gruplarının da yapacakları görevler olduğu, diğer bir ifadeyle, iptali istenen hükümlerde yer alan iş ve görevlerin hem ebe, ameliyathane teknikeri, acil tıp teknikeri, acil tıp teknisyeni, diyaliz teknikeri ve yaşlı bakım teknikeri/evde hasta bakım teknikeri eğitimi ile geliştirilen bilgi, beceri ve tutum doğrultusunda bu meslek mensupları tarafından sunulacak hizmetlerden olduğu, hemşirelik branşlarının görev tanımlarına bakıldığında, bu mesleklerin görevlerine benzer görevlerin hemşirelere de verildiği, ancak, burada amaçlananın bu görevleri sadece hemşirelere hasretmek değil, diğer meslek gruplarının aldıkları eğitim çerçevesinde bilgi ve becerilerinden de yararlanmak olduğu, dava konusu Yönetmeliğin, adı geçen meslek mensuplarının bilgi ve becerilerinden faydalanmak için çıkarıldığı, neticede bu hizmetlerden fayda sağlayacak olanların vatandaşlar olduğu, ülkemizin OECD, AB ve DSÖ Avrupa Bölgesi ülkeleri ile kıyaslandığında sağlık insan kaynağı açısından en son sırada yer aldığı, bu durumda kamu kaynaklarının en etkin şekilde kullanılabilmesi için mevcut insan kaynaklarından optimal faydanın sağlanması hedeflenerek sağlık meslek mensuplarının eğitim ve istihdamının sağlandığı, ilgili hükümlerdeki iş ve görev tanımları belirlenirken, Bakanlık ilgili birimlerinden katılımcıların, üniversitelerden akademisyenlerin, anılan mesleklere yönelik dernek temsilcileri, sahada çalışan meslek mensupları ve uzman hekimlerden oluşan komisyon toplantılarının gerçekleştirildiği, bu komisyon toplantıları sonucunda oluşturulan karar metni ve katılımcı listesinin ekte sunulduğu, bahse konu Yönetmelik hükümlerinin karar metinlerinde aynen kabul edildiği, bu sınıflandırmanın dayanak Kanun hükmüne uygun olduğu belirtilerek, dava konusu düzenlemelerin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Dava konusu düzenlemelerde üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 22.5.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin Ek-1 kısmının “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinin, Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinin, Ek-1/B kısmının “Acil Tıp Teknikeri” ve “Acil Tıp Teknisyeni” başlıklı maddelerin tüm alt bentlerinin, Ek-1/B kısmının “Diyaliz Teknikeri” başlıklı maddesinin (a), (b), (e), (f), (g) bentlerinin, Ek-2 kısmının “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesinin (a) ve (ç) bentlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 56. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; 3. fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; 4. fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği hükme bağlanmıştır.
Sağlık hizmeti sunulmasına ilişkin Devlete verilmiş görevler, 663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile yapılandırılarak, görev ve yetkileri belirlenen nca yürütülmektedir. Anılan KHK’nın; 2. maddesinde de, herkesin hayatını bedenen, zıhnen ve sosyal bakımdan tam iyilik hali İçinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak…gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak ‘nın görevleri arasında sayılmış, 40.maddesinde ise, Bakanlık ve bağlı kuruluşların, görev yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda düzenlemeler yapabileceği kurala bağlanmıştır.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun Ek 13. maddesinde; sağlık meslek mensuplarının iş ve görev ayrıntıları ile sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde çalışma şartları , iş ve görev tanımlarının nca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüş ve 22.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik ile “Sağlık Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına” İlişkin hususlar yönetmelik eki “Ek-l’de belirtilmiştir.
Davanın, Yönetmeliğin eki Ek-1’in “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinin iptali isteminin incelenmesi,
Yönetmeliğin eki Ek-1’in “Ebe” başlıklı maddesinin iptali istenilen (g) bendinde,” 0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” hükmü yer almış; davacı tarafından anılan düzenlemenin ebelik mesleğinin görev tanımına aykırı olduğu gibi yeni doğan, pediyatri ve ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi hemşirelerinin görev tanımlarıyla da çakıştığı öne sürülerek iptali istenilmekte, davalı idare ise, iptali istenen hükümde yer alan iş ve görevlerin hem ebelik eğitimiyle geliştirilen bilgi, beceri ve tutum doğrultusunda ebelik meslek mensupları tarafından hemde hemşireler tarafından sunulacak hizmetler olduğu bu nedenle davanın reddi gerektiği öne sürülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, davaya konu yönetmeliğin hazırlığı aşamasında Bakanlığın ilgili birimlerinden katılımcılar, üniversitelerin ebelik bölümlerinden akademisyenler, ebelikle ilgili derneklerin temsilcileri, sahada çalışan ebe ve kadın doğum uzmanlarından oluşan komisyonun yaptığı 07.06.2011 tarihli toplantıda alınan kararlar, ebelik mesleğine ilişkin uluslararası düzenlemeler, ebelik eğitim müfredatı ve eğitim sonunda kazanılması gereken bilgi ve beceri düzeyleri dikkate alınmak suretiyle düzenleme yapıldığı anlaşılmakla, iptali istenilen düzenlemede üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davanın, Yönetmeliğin eki Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinin, Ek-1/B kısmının “Acil Tıp Teknikeri” ve “Acil Tıp Teknisyeni” başlıklı maddelerin tüm alt bentlerinin, Ek-1/B kısmının “Diyaliz Teknikeri” başlıklı maddesinin (a), (b), (e), (f), (g) bentlerinin iptali isteminin incelenmesi;
1219 sayılı Kanunun Ek 13. Maddesinin, (k) bendinde, Ameliyathane teknikeri; ön lisans seviyesindeki ameliyathane hizmetleri programından mezun; ameliyathanede kullanılan alet ve malzemenin ameliyata hazır hale getirilmesine, cerrahi ekibe malzeme sağlanması ve ameliyathane ortamının ameliyatın özelliğine göre uygun hale getirilmesine yönelik iş ve işlemleri yapan ve uygulama açısından destek veren sağlık teknikeridir.” şeklinde ; (n) bendinde ” Diyaliz teknikeri; ön lisans seviyesindeki diyaliz programından mezun; tabibin yönlendirmesine göre hastaya diyaliz uygulamalarını yapan sağlık teknikeridir. ” şeklinde; (ü) bendinde de, Acil tıp teknikeri; ön lisans seviyesindeki acil tıp bölümünden mezun, acil tıbbi yardım ve bakım ile sınırlı kalmak kaydıyla hastaya müdahale ve bu hususta lazım gelen iş ve eylemleri yapan sağlık teknikeridir.” şeklinde tanımlanmıştır.
22.05.2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan davaya konu Yönetmeliğin Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinde” ameliyat teknikerinin görevleri ayrıntılı şekilde sayılmış iptali istenilen (ğ) bendinde de “Cerrahi işlem sırasında hekimin uygun gördüğü durum ve şekilde cerrahi ekibe yardım eder.” hükmü yer almış; anılan maddenin Diyaliz teknikeri başlıklı kısmında da, diyaliz teknikerinin görevleri ayrıntılı olarak belirlenmiş iptali istenilen” (a) bendinde,” Diyaliz tedavisine ilişkin tıbbi bakımı sorumlu hekimin direktiflerine göre yapar.,” (b) bendinde, “Diyaliz hastalarını diyaliz uygulamaları hakkında bilgilendirir., ” (e) bendinde, ” Diyaliz işlemi öncesinde ve sonrasında hastayı tartar, diyaliz işlemi süresince hastanın yaşam bulgularının takiplerini yapar ve tedavilere ilişkin kayıtları tutar.”, (f) bendinde,” Hastayı diyalize almadan önce damar yolunu değerlendirir, diyaliz giriş yerinin bakımını yapar, hemodiyaliz işlemini başlatır ve bitirir.”, (g) bendinde de,” Diyaliz işlemi sırasında oluşabilecek istenmeyen etkiler ve komplikasyonlar için gerekli önlemleri alır, oluşması halinde hekime haber verir. ” hükmü yer almış; anılan maddenin Acil tıp teknikeri başlıklı kısmında, ” a) İntravenöz ve intraossöz girişim ile hastaneye ulaşıncaya kadar, Bakanlıkça belirlenen acil ilaçları ve sıvıları kullanır., b) Temel ve ileri hava yolu uygulamaları, endotrakeal entübasyon uygulaması, gerekli hallerde krikotirotomi ve oksijen uygulaması yapar., c) Travma stabilizasyonu, kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyon, yara kapatma ve basit kanama kotrolü yapar., ç) Hastanın nakle hazır hale gelmesini ve uygun taşıma teknikleri ile hastanın naklini sağlar., d) EKG çekimi ve ritim değerlendirmesi yapar, monitörizasyon, defibrilasyon, kardiyoversiyon, external pacemaker uygulaması gibi elektriksel tedavileri uygular., e) Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olur., f) Görevinin tüm aşamalarında haberleşme ağını doğru ve hızlı bir biçimde kullanır., g) Ambulansı teknik, tıbbi araç-gereç ve malzeme yönünden kullanıma hazır halde bulundurur, zorunlu hallerde ambulansta sürücülük görevi yapar.”hükmü yer almış; Anılan maddenin Acil tıp teknisyeni başlıklı kısmında da, ” a) İntravenöz ve intraossöz girişim yapar., b) Temel hava yolu uygulamaları, endotrakeal entübasyon ve oksijen uygulaması yapar., c) Uygun taşıma tekniklerini uygular. ç) Temel yaşam desteği protokollerini uygular. Bu uygulama sırasında yarı otomatik ve tam otomatik eksternal defibrilatörleri kullanır., d) ) Travma stabilizasyonu ile kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlar., e) Hastanın nakle hazır hale gelmesini sağlar., f) Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapar., g) Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olur., ğ) Monitörizasyon ve defibrilasyona yardımcı olur,. h) Görevinin tüm aşamalarında haberleşme ağını doğru ve hızlı bir biçimde kullanır., ı) Ambulansı teknik, tıbbi araç-gereç ve malzeme yönünden kullanıma hazır halde bulundurur, gerektiğinde ambulansta sürücülük görevi yapar.,” hükmü yer almıştır.
1219 sayılı Kanun’un Ek 13 üncü maddesinin (k) bendinde, Ameliyathane teknikeri; (n) bendinde ” Diyaliz teknikeri; (ü) bendinde, Acil tıp teknikerinin aldığı eğitim ve görevleri belirtilmek suretiyle; Kanun koyucu tarafından unvanların kazanılmasında meslekî iş ve görev tanımlarının çerçevesi çizilmiş ve Yönetmelikle de bu çerçeve içinde kalınarak söz konusu meslek mensuplarının görev alanları ayrıntılı bir şekilde düzenlemiş olup; davaya konu düzenlemede dayanağı Kanun hükmüne ve üst hukuk normlarına aykırılık görülmemiştir.
Davaya konu Yönetmeliğin Ek-2 kısmının “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesinin (a) ve (ç) bentlerinin iptali isteminin incelenmesi;
1219 sayılı yasanın Ek 13. Maddesinin, (z) bendinde, Sağlık bakım teknisyeni; “sağlık meslek liselerinin sağlık bakım teknisyenliği programından mezun olup en az tekniker düzeyindeki sağlık meslek mensuplarının nezaretinde yardımcı olarak çalışan, ayrıca hastaların günlük yaşam aktivitelerinin yerine getirilmesi, beslenme programının uygulanması, kişisel bakım ve temizliği ile sağlık hizmetlerine ulaşımında yardımcı olan ve refakat eden sağlık meslek mensubudur.”şeklinde tanımlanmıştır.
Anılan yönetmeliğin Yaşlı bakım teknikeri / Evde hasta bakım teknikeri başlıklı kısmında da bu meslek grubunun görevleri ayrıntılı şekilde düzenlenmiş; iptali istenilen (a) bendinde ” Fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden bakım gereksinimlerini değerlendirir. Günlük yaşam aktivitelerinin korunmasını, sürdürülmesini ve en üst düzeyde kullanmasını destekler.” hükmü yer almış, (ç) bendinde de, ” Sağlık ekibi tarafından planlanan tıbbi bakımı takip eder, tıbbi bakımın uygulanmasına yönelik problem tespit etmesi halinde sağlık meslek mensubuna durumu iletir. ” düzenlemesine yer verilmiş olup, anılan meslek grubunun sağlık meslek mensubu olarak değil sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensubu olarak kabul edildiği görülmekle, anılan hükümler yasada yer alan sağlık meslek mensubuna yardımcı eleman niteliğinde görevler içermekte olup anılan düzenlemede dayanağı mevzuat hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilen 24/10/2018 tarihinde davacı vekili Av. ‘un, davalı ‘nı temsilen Hukuk Müşaviri ‘nın geldiği, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlenildikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Dava; 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-1 kısmının “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinin, Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinin, “Acil Tıp Teknikeri” ve “Acil Tıp Teknisyeni” başlıklı maddelerin tüm alt bentlerinin, “Diyaliz Teknikeri” başlıklı maddesinin (a), (b), (e), (f), (g) bentlerinin ve diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-2 kısmının “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesinin (a) ve (ç) bentlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 56. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; üçüncü fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; dördüncü fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği hükmüne yer verilmiştir.
6283 sayılı Hemşirelik Kanunu’nun 4. maddesinde “Hemşireler; tabip tarafından acil haller dışında yazılı olarak verilen tedavileri uygulamak, her ortamda bireyin, ailenin ve toplumun hemşirelik girişimleri ile karşılanabilecek sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemek ve hemşirelik tanılama süreci kapsamında belirlenen ihtiyaçlar çerçevesinde hemşirelik bakımını planlamak, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmekle görevli ve yetkili sağlık personelidir. Ayrıca aile hekimliği uygulamasına ilişkin kanun hükümleri ile bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan mevzuattaki görevleri de yaparlar.
Hemşirelerin birinci fıkrada sayılan hizmetlerde çalışma alanlarına, pozisyonlarına ve eğitim durumlarına göre görev, yetki ve sorumlulukları nca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, 08/03/2010 tarihli ve 27515 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hemşirelik Yönetmeliği ile de sağlık hizmeti sunulan kurum ve kuruluşlarda görev yapan hemşirelerin çalışma alanlarına, pozisyonlarına ve eğitim durumlarına göre görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’da ise tabipler, diş tabipleri, ebeler, sünnetçiler, hastabakıcı hemşireler gibi bazı meslek mensuplarının mesleğe giriş şartları, görev, yetki ve sorumlulukları ile ilgili düzenlemelere yer verilmişken, sağlık hizmeti ekibinde yer aldığı ve sağlık hizmetlerinde ihtiyaç duyulduğu halde bir çok sağlık mesleğinin kanuni düzenlemesi bulunmadığından 26/04/2011 tarihli ve 27916 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6225 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile 1219 sayılı Kanuna Ek 13. madde eklenmiştir.
Ek 13. maddede, 29 sağlık meslek mensubunun tanımına yer verildikten sonra, sağlık meslek mensuplarının iş ve görev ayrıntıları ile sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde çalışma şartları, iş ve görev tanımları, sertifikalı eğitime ilişkin usul ve esasların nca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmış, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin -dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte olan- (Mülga:2/7/2018-KHK-703/25 md.) 40. maddesinde ise; Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabileceği düzenlenmiştir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun Ek 13. maddesi ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40. maddesi hükümlerine dayanılarak Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Sekiz maddeden oluşan Yönetmeliğin 6. maddesinde, sağlık meslek mensuplarının unvanlara göre iş ve görev tanımlarının Ek-1’de, sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensuplarının unvanlara göre iş ve görev tanımlarının ise Ek-2’de düzenlendiği belirtilmiş; Sağlık Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarının yer aldığı Ek-1’de “tabip ve uzman tabip, diş tabibi ve uzman diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire, klinik psikolog, fizyoterapist, fizyoterapi teknikeri, odyolog, odyometri teknikeri, diyetisyen, dil ve konuşma terapisti, podolog, sağlık fizikçisi, radyoterapi teknikeri, anestezi teknikeri/teknisyeni, tıbbi laboratuvar teknisyeni, tıbbi laboratuvar ve patoloji teknikeri, tıbbi görüntüleme teknisyeni/teknikeri, ağız ve diş sağlığı teknikeri, diş protez teknikeri, tıbbi protez ve ortez teknisyeni/teknikeri, ameliyathane teknikeri, adli tıp teknikeri, diyaliz teknikeri, perfüzyonist, eczane teknikeri, iş ve uğraşı terapisti (ergoterapist), iş ve uğraşı teknikeri (ergoterapi teknikeri), elektronörofizyoloji teknikeri, mamografi teknikeri, optisyen, acil tıp teknikeri, acil tıp teknisyeni, hemşire yardımcısı, ebe yardımcısı, sağlık bakım teknisyeni” mesleklerine; Diğer Meslek Mensuplarının Sağlık Hizmetlerinde Görev ve İş Tanımlarının yer aldığı Ek-2’de ise, “Psikolog, biyolog, çocuk gelişimcisi, sosyal çalışmacı/sosyal hizmet uzmanı, sağlık eğitimcisi/tıbbi teknolog, sağlık idarecisi, çevre sağlığı teknikeri/teknisyeni, yaşlı bakım teknikeri/evde hasta bakım teknikeri, tıbbi sekreter, biyomedikal cihaz teknikeri” mesleklerine yer verilmiştir.
1) Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı EK-1 kısmının “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinde yer alan “0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” düzenlemesinin iptal istemi bakımından;
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının İcrası Hakkında Kanun’un Üçüncü Faslında ebelere ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, 47. maddesinin birinci fıkrasında, “Türkiye’de üniversitelerin ebelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokullarından mezun olan ve diplomaları nca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında ebelik ile ilgili bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları nca tescil edilenlere ebe unvanı verilir.” hükmüne; 51. maddesinde de, “Ebeler gebelerin muayenesiyle bunların hıfzıssıhhatlerine mütaallik tedabirin ifasına ve doğumun teshiline ve bu esnada yapılacak basit manevraların ve çocuk için lazım gelen ilk tedbirlerin ifasına salahiyettar iseler de her nevi alet ve saire tatbik etmeleri memnu ve sureti avarızı velade vekayiinde behemahal bir tabip davetine mecburdurlar. Her ebe Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletince tayin olunacak levazım ve edviyeyi doğum vekayiinde beraberinde bulunduracaktır. Ebeler çiçek aşısı tatbik edebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı eki EK-1’de, ebenin iş ve görev tanımı;
“Ebe
“a) Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinde; gebelik öncesi dönemde gebeliğe hazırlık eğitimi ile anne-babalığa ve doğuma hazırlık programlarının hazırlanmasını ve yürütülmesini sağlar. Doğurganlık sınırları içerisindeki kadınların üreme sağlığı konusunda izlemini yapar.
b) Gebelik tanısını koyar, normal gebe izlemini ve gerekli muayenelerini yapar, riskli durumları erken dönemde belirler, gerekli önlemleri alarak sevk eder.
c) Doğum sürecini yönetir; travay sırasında anne ve bebeğin sağlığını izler, normal doğumları ve tabibin olmadığı hallerde acil makat doğumları yaptırır, gerektiğinde epizyotomi uygular. Doğum sürecinde normalden sapmaları belirler, acil durum tedbirlerini alır ve tabibe haber verir, tabibin direktifleri doğrultusunda acil müdahalede bulunur.
ç) Doğum sonrası dönemde; yenidoğanın ilk bakım ve muayenesini yapar, gerektiğinde acil resüsitasyon gerçekleştirir, anneye emzirme eğitimi verir, annenin bakım ve izlemini yapar, normalden sapmaları tespit ederek sevk eder.
d) Acil obstetrik durumlarda Bakanlıkça düzenlenen protokoller doğrultusunda tanımlanan ilaçları uygular.
e) Gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde anne ve bebek sağlığını korumak ve geliştirmek için gerekli eğitim ve danışmanlık hizmeti verir.
f) Aile planlaması hizmetlerinde, kadın ve yenidoğana ait tarama programlarında görev alır.
g) 0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” şeklinde yapılmıştır.
Davacı tarafından, anılan maddenin (g) bendinde yer alan, “0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” cümlesinin ebelik eğitiminin, hemşirelik eğitiminden farklı bir kapsama sahip olduğu, daha çok gebelik izlemi, doğum, yeni doğanın ve annenin bakımı etrafında şekillendiği, dava konusu hüküm ile de ebelere yenidoğan bakımını aşan bir yetkinin verildiği, ebeliğin 1219 sayılı Kanun’daki tanımından hareketle, ebelerin doğum sonrası bebeğin ilk ihtiyaçlarını belirleme ve hekimin gözetiminde giderme ile sınırlı olduğu, bundan sonraki aşamanın ise yenidoğan hemşiresinin, yenidoğan döneminin sonrasında ise pediatri hemşiresinin görevi olduğu, 0-6 yaş arasındaki bakım ve değerlendirmesinin hizmet gereklerine uygun biçimde yapılmasının öneminin büyük olduğu, bu önemin göz ardı edilerek ebeleri, çocuk sağlığı hizmetlerinde hemşirelerin yerine istihdam etme amacıyla yapılmış dava konusu düzenlemenin hukuka uygun olmadığı iddia edilerek iptali istenilmektedir.
Dava konusu Yönetmelik ile ebelere verilen iş ve görevlerden dava konusu edilen 0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izleme, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alma görevinin ebenin aldığı eğitim sonucu edindiği bilgi ve tecrübe ile sınırlı olarak yorumlanması gerektiği, 0-6 yaş aralığında olan çocukların bakım ve gelişimine ilişkin takip görevine dair düzenlemenin, özellikle aile hekimliği olmak üzere sağlık sistemi içerisinde önemli bir yere sahip olan ebelerden de faydalanılması amacıyla yapıldığı, bunun dışında dava konusu hükümde yer alan görevin, yukarıda yer verilen Hemşirelik Kanunu ve Yönetmeliği gereğince münhasıran hemşirelere ait görevlerden olmadığı açıktır.
Bu doğrultuda, Yönetmeliğin hazırlığı aşamasında Bakanlığın ilgili birimlerinden katılımcılar, üniversitelerin ebelik bölümlerinden akademisyenler, ebelikle ilgili derneklerin temsilcileri, sahada çalışan ebe ve kadın doğum uzmanlarından oluşan komisyonun yaptığı 07/06/2011 tarihli toplantıda alınan kararlar, ebelik mesleğine ilişkin uluslararası düzenlemeler, ebelik eğitim müfredatı ve eğitim sonunda kazanılması gereken bilgi ve beceri düzeyleri dikkate alınmak suretiyle yapılan düzenlemede üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin “Ebelerin görev ve yetkileri” başlıklı 133. maddesinin beşinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Ebe ve ebe hemşireler, bu asli görevleri yanında hemşirelerin gördükleri hizmetleri de görmek ve kurumlarda onların uymak zorunda bulunduğu hükümlere uymakla yükümlüdürler.” hükmü de dikkate alındığında, dava konusu düzenlemenin, sağlık hizmetlerinde görevli insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması ve bütün paydaşlar arasında işbirliğinin gerçekleştirilmesi suretiyle sağlık hizmetinin daha hızlı ve nitelikli bir şekilde sunulması ve halkın sağlık hizmetlerinden yararlanması sırasında mağduriyet yaşanmasının önlenmesi amacıyla yapıldığı anlaşıldığından, davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmemiştir.
2) Yönetmeliğin Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinin iptal istemi bakımından;
1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinin (k) bendinde; “Ameliyathane teknikeri; ön lisans seviyesindeki ameliyathane hizmetleri programından mezun; ameliyathanede kullanılan alet ve malzemenin ameliyata hazır hale getirilmesine, cerrahi ekibe malzeme sağlanması ve ameliyathane ortamının ameliyatın özelliğine göre uygun hale getirilmesine yönelik iş ve işlemleri yapan ve uygulama açısından destek veren sağlık teknikeridir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı EK-1/B’de ameliyathane teknikerinin görevleri;
“a) Ameliyat odasını malzeme ve teçhizat yönünden cerrahi işlemlerin yapılmasına hazır hale getirir.
b) Ameliyat masasını her ameliyattan önce kontrol eder, ameliyata hazır hale getirir ve gerekli destek parçalarını hazırlayarak güvenli bir çalışma ortamı oluşturur.
c) Ameliyat esnasında çıkarılan herhangi bir cerrahi materyalin uygun bir şekilde ilgili birime gönderilmesine yardımcı olur.
ç) Her bir işlemden veya ameliyattan sonra ortamın temizlenmesini ve dezenfeksiyonunu sağlayarak yeniden kullanıma hazır hale getirilmesini sağlar.
d) Ameliyattan sonra cerrahi aletleri ve malzemeleri temizler, dezenfekte eder ve kullanıma hazır hale getirilmesini sağlar.
e) Cerrahi malzemelerin sterilizasyonunu ve uygun şartlarda korunmasını sağlar.
f) Hastanın ameliyat odasına alınmasına, pozisyon verilmesine ve ameliyat sonrası nakline yardımcı olur.
g) Cerrahi alet ve ekipmanların periyodik muayenelerini yaptırır ve olası arızalarını zamanında haber verir.
ğ) Cerrahi işlem sırasında hekimin uygun gördüğü durum ve şekilde cerrahi ekibe yardım eder.” şeklinde sayılmıştır.
Davacı tarafından, dava konusu hükümde ameliyat teknikerine ameliyata katılarak steril alan içinde hastaya yapılan müdahalede rol alma yetkisi verildiği, oysa 1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinin (k) bendindeki ameliyat teknikerliği görev tanımının cerrahi girişimde kullanılacak alet ve malzemelerin ameliyata hazır hale getirilmesi çerçevesiyle sınırlı düzenlendiği, ancak dava konusu hükümdeki cerrahi ekibe steril alan içinde yardım etme görevinin gerek Kanun hükmüyle gerekse dava konusu Yönetmelik’te ameliyathane teknikerine verilen diğer görevlerle hiçbir ilintisinin bulunmadığı, özel bir eğitimi gerektiren bu işin, Hemşirelik Yönetmeliği’ndeki Steril (Scrub) Hemşiresinin görevi olarak düzenlendiği iddia edilerek, “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı bölümünün (ğ) bendinin iptali istenilmektedir.
İptali istenilen hüküm ile ameliyathane teknikerine verilen iş ve görevlerin, 1219 sayılı Kanun’un Ek-13. maddesinin (k) bendinde sayılan, ameliyathane ortamının ameliyatın özelliğine göre uygun hale getirilmesine yönelik iş ve işlemleri yapma ve uygulama açısından destek verme görevleri ile bağdaşır nitelikte olduğu ve yine bu görevin ameliyathane teknikerinin aldığı eğitim sonucu edindiği bilgi ve tecrübe ile sınırlı olduğu anlaşılmaktadır.
Yönetmeliğin hazırlığı aşamasında, Ek 13. maddenin yukarıda yer verilen hükmü esas alınarak, Bakanlığın ilgili birimlerinden katılımcılar, üniversitelerin hemşirelik alanından katılan akademisyenler, sahada çalışan hemşirelik meslek mensupları ve uzman hekimlerden oluşan komisyonun yaptığı 16/06/2011 tarihli toplantıda alınan kararlar doğrultusunda, ameliyathane teknikerinin iş ve görev tanımlarının belirlenmesinde üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
3) Yönetmeliğin Ek-1/B kısmının “Acil Tıp Teknikeri” ve “Acil Tıp Teknisyeni” başlıklı maddelerin tüm alt bentlerinin;
1219 sayılı Kanun’un 3. maddesine 21/06/2005 tarihli ve 5371 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında, acil tıbbi yardım ve bakım ile sınırlı kalmak ve nca çıkarılacak yönetmelikte belirtilmek kaydıyla acil tıp tekniker ve teknisyenlerinin hastaya müdahale edebilecekleri, bu hususta lazım gelen iş ve işlemleri yapabilecekleri düzenlenmiştir.
Bununla birlikte 11/05/2000 tarihli ve 24046 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinin 28. maddesinde ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenlerinin, acil sağlık hizmetlerinde acil tıbbi yardım ve bakım ile sınırlı kalmak kaydıyla, Bakanlıkça belirlenen sertifikalı eğitim programlarını tamamlamak suretiyle hastaya müdahale ve bu hususta lazım gelen iş ve eylemleri yapabilecekleri, ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenlerinin, acil yardım ve hasta nakil ambulanslarında sağlık personeli, komuta kontrol merkezlerinde çağrı karşılama personeli olarak ve hastane acil servislerinde sağlık personeli olarak çalışacakları, bu personel gerektiğinde ambulans aracının sürücüsü olarak görev yapacağı düzenlendikten sonra, ambulans ve acil bakım teknikerleri ile acil tıp teknisyenlerinin acil bakımda tıbbi görev, yetki ve sorumlukları sayılmıştır. Bunun ardından ise, aynı maddede, acil sağlık hizmetlerinde istihdam edilecek hekim ve diğer personelin nitelikleri ile görev ve yetkileri konusunda yukarıda düzenlenen hususlar da nazara alınarak, hizmetin ve hizmet verilecek birimin mahiyetine göre Bakanlığın gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.
1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinin (ü) bendinde ise; “Acil tıp teknikeri; ön lisans seviyesindeki acil tıp bölümünden mezun, acil tıbbi yardım ve bakım ile sınırlı kalmak kaydıyla hastaya müdahale ve bu hususta lazım gelen iş ve eylemleri yapan sağlık teknikeridir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı EK-1/B’de acil tıp teknikeri ve acil tıp teknisyeninin görevleri;
“Acil tıp teknikeri;
a) İntravenöz ve intraossöz girişim ile hastaneye ulaşıncaya kadar, Bakanlıkça belirlenen acil ilaçları ve sıvıları kullanır.
b) Temel ve ileri hava yolu uygulamaları, endotrakeal entübasyon uygulaması, gerekli hallerde krikotirotomi ve oksijen uygulaması yapar.
c) Travma stabilizasyonu, kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyon, yara kapatma ve basit kanama kotrolü yapar.
ç) Hastanın nakle hazır hale gelmesini ve uygun taşıma teknikleri ile hastanın naklini sağlar.
d)EKG çekimi ve ritim değerlendirmesi yapar, monitörizasyon, defibrilasyon, kardiyoversiyon, external pacemaker uygulaması gibi elektriksel tedavileri uygular.
e) Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olur.
f) Görevinin tüm aşamalarında haberleşme ağını doğru ve hızlı bir biçimde kullanır.
g) Ambulansı teknik, tıbbi araç-gereç ve malzeme yönünden kullanıma hazır halde bulundurur, zorunlu hallerde ambulansta sürücülük görevi yapar.
Acil tıp teknisyeni;
a) İntravenöz ve intraossöz girişim yapar.
b) Temel hava yolu uygulamaları, endotrakeal entübasyon ve oksijen uygulaması yapar.
c) Uygun taşıma tekniklerini uygular.
ç) Temel yaşam desteği protokollerini uygular. Bu uygulama sırasında yarı otomatik ve tam otomatik eksternal defibrilatörleri kullanır.
d) Travma stabilizasyonu ile kırık, çıkık ve burkulmalarda stabilizasyonu sağlar.
e) Hastanın nakle hazır hale gelmesini sağlar.
f) Yara kapatma ve basit kanama kontrolü yapar.
g) Acil doğum durumunda doğum eylemine yardımcı olur.
ğ) Monitörizasyon ve defibrilasyona yardımcı olur.
h) Görevinin tüm aşamalarında haberleşme ağını doğru ve hızlı bir biçimde kullanır.
I) Ambulansı teknik, tıbbi araç-gereç ve malzeme yönünden kullanıma hazır halde bulundurur, gerektiğinde ambulansta sürücülük görevi yapar.” şeklinde belirlenmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre, acil tıp teknisyeni ile acil tıp teknikerlerinin acil sağlık hizmetlerinde acil tıbbi yardım ve bakım ile sınırlı kalmak kaydıyla hastaya müdahale ve bu hususta lazım gelen iş ve eylemleri yapabilecekleri açık olup, dava konusu düzenlemenin de bu sınırlar dahilinde yapıldığı anlaşılmakla birlikte, anılan görev ve tanımların komisyon toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda belirlendiği hususu da dikkate alındığında dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
4) Yönetmeliğin Ek-1/B kısmının “Diyaliz Teknikeri” başlıklı maddesinin (a), (b), (e), (f), (g) bentlerinin;
1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinin (n) bendinde; “Diyaliz teknikeri; ön lisans seviyesindeki diyaliz programından mezun; tabibin yönlendirmesine göre hastaya diyaliz uygulamalarını yapan sağlık teknikeridir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı EK-1/B’de diyaliz teknikerinin görevleri;
“a) Diyaliz tedavisine ilişkin tıbbi bakımı sorumlu hekimin direktiflerine göre yapar.
b) Diyaliz hastalarını diyaliz uygulamaları hakkında bilgilendirir.
c) Hemodiyaliz cihazlarını her hasta için diyalize hazırlar.
ç) Hemodiyaliz cihazının her işlem sonrasında iç ve dış dezenfeksiyonu ile malzemelerin sterilizasyon işlemlerini yürütür.
d) Hemodiyaliz cihazlarını kullanıma hazır halde bulundurur, arıza durumunda teknik birime bildirir.
e) Diyaliz işlemi öncesinde ve sonrasında hastayı tartar, diyaliz işlemi süresince hastanın yaşam bulgularının takiplerini yapar ve tedavilere ilişkin kayıtları tutar.
f) Hastayı diyalize almadan önce damar yolunu değerlendirir, diyaliz giriş yerinin bakımını yapar, hemodiyaliz işlemini başlatır ve bitirir.
g) Diyaliz işlemi sırasında oluşabilecek istenmeyen etkiler ve komplikasyonlar için gerekli önlemleri alır, oluşması halinde hekime haber verir.
ğ) Su sisteminden elde edilen suyun bakteriyolojik, kimyasal analizlerin takibinin yapılmasında görev alır ve kayıtlarını tutar.
h) Hekimin istemi doğrultusunda uygun diyalizör ve diyalizatı hazırlar.
ı) Periton diyalizi alanında, sorumlu uzmanın gözetimi ve denetiminde periton diyaliz kateter bakımını yapar, transfer set değişimi ve solüsyonların değişimini sağlar, hastanın evde ziyaretlerine gider, rutin takiplerini yapar ve eğitim verir.” şeklinde sayılmıştır.
Davacı tarafından, diyaliz teknikerliğinin özünde hemodiyaliz makinesinin işleme hazırlanması ve su sistemi ile ilgili işlevlerin doğru kullanılmasını sağlamakla görevli bir meslek olduğu, Yönetmelikle diyaliz teknikerine verilen görev ve yetkilerin, esasen ‘Diyaliz Hemşiresinin’ görev tanımına girdiği, ancak maddenin bu haliyle diyaliz teknikerlerine kendi görev tanımına ek olarak diyaliz hemşirelerinin görev ve yetkilerinin de aktarıldığının görüldüğü iddia edilerek, “Diyaliz Teknikeri” başlıklı bölümünün (a), (b), (e), (f) ve (g) bentlerinin iptali istenilmektedir.
İptali istenilen hükümler ile diyaliz teknikerine verilen iş ve görevlerin, 1219 sayılı Kanun’un Ek-13. maddesinin (n) bendinde sayılan, tabibin yönlendirmesine göre hastaya diyaliz uygulamalarını yapma görevi ile bağdaşır nitelikte olduğu, yine bu görevlerin diyaliz teknikerinin aldığı eğitim sonucu edindiği bilgi ve tecrübe ile belirlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, 18/06/2010 tarih ve 27615 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmeliğin ‘Faaliyet iznine esas personel’ başlıklı 13. maddesinin birinci fıkrasında bu merkezlerde bulunması gereken faaliyet iznine esas personel sayılmış olup, (ç) bendinde tabip dışı sağlık personeli olarak bu merkezlerde diyaliz işlemini uygulayacakların; hemodiyaliz uygulaması için üniversitelerin sağlık hizmetleri meslek yüksekokulu diyaliz bölümlerinden mezun diyaliz teknikeri, sertifikalı hemşire ve sertifikalı acil tıp teknisyeni, periton diyalizi için ise periton diyalizi sertifikalı hemşireler olarak belirlendiği hüküm altına alınmıştır. Buna göre Diyaliz Merkezleri Hakkında Yönetmelikte de dava konusu hükümlere paralel düzenlemelerin yer aldığı ve diyaliz işlemini uygulayacaklar arasında tabip dışı personel olarak sertifikalı hemşireler yanında diyaliz teknikerlerine de yer verildiği görülmekte olup, bu durumda, davacının hemşirelere ait görev ve yetkilerin diyaliz teknikerlerine aktarıldığına ilişkin iddialarına itibar edilmemiştir.
Yönetmeliğin hazırlığı aşamasında, Ek 13. maddenin yukarıda yer verilen hükmü esas alınarak, Bakanlığın ilgili birimlerinden katılımcılar, üniversitelerden katılan akademisyenler, ilgili derneklerin temsilcileri, sahada çalışan hemşirelik meslek mensupları ve diyaliz teknikerlerinden oluşan komisyonun yaptığı 22/06/2011 tarihli toplantıda alınan kararlar doğrultusunda, diyaliz teknikerinin iş ve görev tanımlarının belirlenmesinde üst hukuk normlarına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
5) Diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-2 kısmının “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesinin (a) ve (ç) bentlerinin iptali istemi bakımından;
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre Ek 2’de; sağlık hizmetlerinde çalışan diğer meslek mensuplarının unvanlara göre iş ve görev tanımları düzenlenmiştir.
Buna göre, Ek-2 kısmının “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesi; “Yaşlı bireyler ile evde bakım gerektiren hastaların;
a) Fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden bakım gereksinimlerini değerlendirir. Günlük yaşam aktivitelerinin korunmasını, sürdürülmesini ve en üst düzeyde kullanmasını destekler.
b) Diyetisyen tarafından önerilen beslenme programına uygun olarak besler, kilo takibi yapar ve değişiklikleri sağlık ekibi üyeleri ile değerlendirir.
c) Yaşam alanını kaza riski ve güvenlik yönünden değerlendirir, gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlar.
ç) Sağlık ekibi tarafından planlanan tıbbi bakımı takip eder, tıbbi bakımın uygulanmasına yönelik problem tespit etmesi halinde sağlık meslek mensubuna durumu iletir.
d) Ağız ve diş bakımı gibi günlük kişisel bakıma yardımcı olur. Yatağa bağımlı olma, hastalık veya engellilik nedenli bağımlılık durumlarında kişisel bakım ve temizlik uygulamalarını yerine getirir.
e) Sağlık hizmetlerine ulaşmasına yardımcı olur, gerektiğinde refakat eder.
f) Bakım veren aile üyelerini destekler.
g) İstismardan korur, aileyi ve gerekli durumlarda ilgili kurumları bu konuda bilgilendirir.
ğ) Sosyal aktivitelere yönlendirir ve katılımını destekler.” şeklindedir.
Davacı tarafından, anılan hükümlerin; 1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinin (z) bendinde sağlık bakım teknisyeni tanımı yapıldığı, buna karşın Kanun’da sağlık bakım teknisyenliğinin dar bir alanını oluşturan Yaşlı Bakım/Evde Bakım Teknikerliğinin tanımı yapılmadığı, dava konusu iki madde birlikte değerlendirildiğinde esasen yaşlı bakım teknikeri/ evde hasta bakım teknikerinden hastanın sağlık durumunu değerlendirmesinin ve sağlık ekibince planlanan tıbbi süreci takip etmesinin beklendiği, oysa 1219 sayılı Kanun’da görev alanı tanımlanan ve yaşlı bakım teknikeri/evde hasta bakım teknikerliğine göre daha geniş yetkilere sahip olunan sağlık bakım teknisyenliğinin görev tanımında dahi yaşlının fiziksel, ruhsal ve sosyal bakım gereksinimi değerlendirme ve tıbbi bakımı takip etme işinin bulunmadığı, bu alandaki yetkinin hemşirelik mesleği mensuplarına verildiği iddia edilerek iptali istenilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde, yaşlı bakım teknikeri veya evde hasta bakım teknikerinin dava konusu Yönetmelik kapsamında sağlık meslek mensubu olarak tanımlanmadığı, sağlık hizmetlerinde görev yapan diğer meslek mensupları arasında zikredildiği, yaşlı bakım teknikeri veya evde hasta bakım teknikerinin aldığı eğitim sonucu edindiği bilgi ve tecrübe ile dava konusu edilen görevleri yerine getirebileceği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dava konusu düzenlemenin, sağlık mesleği mensubu hemşirelerin, hemşirelik bakım hizmetlerine gerek duyulması halinde evde sağlık hizmeti sunmalarına engel bir durum oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yaşlı bakım teknikeri veya evde hasta bakım teknikerinin dava konusu Yönetmelikte ayrıca zikredilmesinin nedeninin ise, Evde Bakım Hizmetleri Sunumu Hakkında Yönetmelik hükümlerinde de görüleceği üzere, hekimlerin önerileri doğrultusunda hasta kişilere, aileleri ile yaşadıkları ortamda, rehabilitasyon, fizyoterapi, psikolojik tedavi de dahil tıbbi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sağlık ve bakım ile takip hizmetlerinin sunulmasını sağlayacak olan sağlık ekibi içerisinde hekim, hemşire, sağlık memuru yanı sıra bunlara yardımcı olmak üzere bakım destek personeline de yer verilmesi olup, sağlık meslek mensubu olmayan yaşlı bakım teknikeri veya evde hasta bakım teknikerinin görev ve yetkisinin aldığı eğitim sonucu edindiği bilgi ve tecrübe ile sınırlı olarak yorumlanması gerektiği açıktır.
Dava konusu düzenlemenin, 1219 sayılı Kanunun Ek 13. maddesiyle na verilen yetki çerçevesinde, evde hasta bakım alanından akademisyenlerin, saha çalışanları, hemşireler ile uzman hekimlerin ve Bakanlığın ilgili birim temsilcilerinin katıldığı 23/06/2011 tarihli toplantıda verilen kararların dikkate alınarak yapılmış olması karşısında idarenin takdir hakkı çerçevesinde tesis edilen dava konusu düzenlemede üst norma, kamu yararı ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davanın, 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-1 bölümünün “Acil Tıp Teknikeri” ve “Acil Tıp Teknisyeni” başlıklı maddelerinin tüm alt bentlerinin, “Diyaliz Teknikeri” başlıklı maddesinin (a), (b), (e), (f), (g) bentlerinin, diğer meslek mensuplarının sağlık hizmetlerinde iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-2 bölümünün “Yaşlı Bakım Teknikeri/Evde Hasta Bakım Teknikeri” başlıklı maddesinin (a) ve (ç) bentlerine yönelik kısmının REDDİNE oybirliğiyle, Ek-1 bölümünün “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinin ve Ek-1/B bölümünün “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendine yönelik kısmının REDDİNE oyçokluğuyla, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ….-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 24/10/2018 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY (X) :

Davanın; 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğinsağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-1 kısmının “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinde yer alan “0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” cümlesine yönelik kısmı bakımından;
Davacı tarafından, ebelik eğitiminin, hemşirelik eğitiminden farklı bir kapsama sahip olduğu, daha çok gebelik izlemi, doğum, yeni doğanın ve annenin bakımı etrafında şekillendiği, dava konusu hüküm ile de ebelere yenidoğan bakımını aşan bir yetkinin verildiği, ebeliğin 1219 sayılı Kanun’daki tanımından hareketle, ebelerin doğum sonrası bebeğin ilk ihtiyaçlarını belirleme ve hekimin gözetiminde giderme ile sınırlı olduğu, bundan sonraki aşamanın ise yenidoğan hemşiresinin, yenidoğan döneminin sonrasında ise pediatri hemşiresinin görevi olduğu, 0-6 yaş arasındaki bakım ve değerlendirmesinin hizmet gereklerine uygun biçimde yapılmasının öneminin büyük olduğu, bu önemin göz ardı edilerek ebeleri, çocuk sağlığı hizmetlerinde hemşirelerin yerine istihdam etme amacıyla yapılmış dava konusu düzenlemenin hukuka uygun olmadığı iddia edilerek iptali istenilmektedir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 51. maddesinde: “Ebeler gebelerin muayenesiyle bunların hıfzıssıhhatlerine mütaallik tedabirin ifasına ve doğumun teshiline ve bu esnada yapılacak basit manevraların ve çocuk için lazım gelen ilk tedbirlerin ifasına salahiyettar iseler de her nevi alet ve saire tatbik etmeleri memnu ve sureti avarızı velade vekayiinde behemahal bir tabip davetine mecburdurlar. Her ebe Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletince tayin olunacak levazım ve edviyeyi doğum vekayiinde beraberinde bulunduracaktır. Ebeler çiçek aşısı tatbik edebilirler.” hükmü yer almaktadır.
Davacının iddialarının yukarıda yer alan mevzuatla birlikte değerlendirilmesinden; ebelerin doğum esnasında yapılacak basit manevralardan ve çocuk için lazım gelen ilk tedbirlerin alınmasından sorumlu tutulabileceği; bunun dışında 0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izleme, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alma gibi görevlerin, ebelerin iş ve görev tanımları arasında sayılamayacağı sonucuna varılmaktadır. Bu sayılan işlere ilişkin görev ve yetkilerin 1219 sayılı Kanun kapsamında ebelere yüklenemeyeceğinden, dava konusu Yönetmeliğin eki Ek-1 kısmının “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinde yer alan “0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” cümlesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin eki Ek-1 kısmının “Ebe” başlıklı maddesinin (g) bendinde yer alan “0-6 yaş çocuk bakım ve gelişimini izler, özellikle gebe ve 0-6 yaş çocuk aşıları olmak üzere bulaşıcı hastalıkların kontrol programlarında ve bağışıklama hizmetlerinde görev alır.” cümlesinin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına yönelik çoğunluk kararına katılmıyoruz.

KARŞI OY (XX):

Davanın; 22/05/2014 tarihli ve 29007 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinde yer alan “Cerrahi işlem sırasında hekimin uygun gördüğü durum ve şekilde cerrahi ekibe yardım eder.” cümlesine yönelik kısmı bakımından;
1219 sayılı Kanun’un Ek-13. maddesinin (k) bendinde; “Ameliyathane teknikeri; ön lisans seviyesindeki ameliyathane hizmetleri programından mezun; ameliyathanede kullanılan alet ve malzemenin ameliyata hazır hale getirilmesine, cerrahi ekibe malzeme sağlanması ve ameliyathane ortamının ameliyatın özelliğine göre uygun hale getirilmesine yönelik iş ve işlemleri yapan ve uygulama açısından destek veren sağlık teknikeridir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin sağlık meslek mensuplarının iş ve görev tanımlarının yapıldığı EK-1/B’de ameliyathane teknikerinin görevleri sayılmış, dava konusu edilen (ğ) bendinde; “Cerrahi işlem sırasında hekimin uygun gördüğü durum ve şekilde cerrahi ekibe yardım eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafından, dava konusu hükümde ameliyat teknikerinin ameliyata katılarak steril alan içinde hastaya yapılan müdahalede rol alma yetkisi verildiği, oysa 1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesinin (k) bendindeki ameliyat teknikerliği görev tanımının cerrahi girişimde kullanılacak alet ve malzemelerin ameliyata hazır hale getirilmesi çerçevesiyle sınırlı düzenlendiği, ancak dava konusu hükümdeki cerrahi ekibe steril alan içinde yardım etme görevinin gerek Kanun hükmüyle gerekse dava konusu Yönetmelik’te ameliyathane teknikerine verilen diğer görevlerle hiçbir ilintisinin bulunmadığı, özel bir eğitimi gerektiren bu işin, Hemşirelik Yönetmeliği’ndeki Steril (Scrub) Hemşiresinin görevi olarak düzenlendiği iddia edilerek, “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı bölümünün (ğ) bendinin iptali istenilmektedir.
İptali istenilen hüküm ile ameliyathane teknikerine verilen iş ve görevlerin, 1219 sayılı Kanun’un Ek-13. maddesinin (k) bendindeki sınırlamaları aşar nitelikte olduğu, ameliyathane teknikerinin asli görevinin ameliyathanede kullanılan alet ve malzemelere ilişkin olması da dikkate alındığında, cerrahi işlem sırasında cerrahi ekibe yardım etme görevinin belirsizliğe ve karmaşaya sebebiyet vereceği anlaşıldığından dava konusu Yönetmeliğin eki Ek-1/B kısmının “Ameliyathane Teknikeri” başlıklı maddesinin (ğ) bendinin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına yönelik çoğunluk kararına katılmıyorum.