Danıştay Kararı 15. Daire 2014/9360 E. 2018/7767 K. 22.11.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/9360 E.  ,  2018/7767 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/9360
Karar No : 2018/7767

Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, .. Köyü’nde ikamet etmekte iken 01.09.1993 tarihinde yaşanan terör olayı sırasında davacının kullandığı plakasız ve tescilsiz minibüsün yakılması sonucunda oluşan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin tesis edilen 07.12.2011 tarih ve 2011/1-2735 sayılı Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; terör ve terörle mücadeleden kaynaklandığı kesin olan zararın, yakılan aracın davacıya ait olup olmadığı hususunda araçtan zorla indirilen yolcuların ifadesine başvurulması yolu dahil olmak üzere, mahallinde gerekli ve yeterli araştırma yapıldıktan sonra maddi gerçeğe ulaşılması ve ancak aracın davacıya ait olduğu yeterli ve somut delillerle ispatlandığı takdirde zararın karşılanması yoluna gidilmesi ve bu doğrultuda işlem tesis edilmesi gerekirken, sırf aracın tescilsiz olduğundan bahisle davacıya ait olmadığı kanaatiyle aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun’un ‘Amaç’ başlıklı 1. maddesinde: “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne, ‘Kapsam’ başlıklı 2. maddesinde; “Bu Kanun, 3713 sayılı Kanun’un 1 inci, 3 üncü, 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” kuralına yer verilmiş; 5. maddesinde, “Zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu halinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak, sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre kabul edilmemiş sayılması hâllerinde bir uyuşmazlık tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek (…), başvuranın, bu Kanun kapsamına giren bir zararının bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde, buna ilişkin karar tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek (…)” zarar tespit komisyonunun görevleri arasında sayılmış; yine aynı Kanun’un 8. maddesinde, “7 nci maddede belirtilen zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceği, taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11 inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esaslarının kıyasen uygulanacağı” öngörülmüştür.
Dava dosyanın incelenmesinden; … İli, .. İlçesi, .. Köyü’nde ikamet etmekte olan ve kendisine ait olduğunu iddia ettiği minibüs aracılığıyla yolcu taşımacılığı yapan davacının 01.09.1993 tarihinde yaşanan terör olayı neticesinde aracında oluşan zararların tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında … Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’na başvurduğu, bu başvuru üzerine idarece davacının terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan nedenlerden ötürü zarar gördüğüne ilişkin herhangi bir somut delilin bulunmadığı sebebiyle talebinin reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki belgelerden; davacının .. İlçesinden .. Köyüne 1992 model.. marka minibüs ile yolcu götürmesi esnasında minübüsün … Köyü ile … Köyü arasında bulunan … Mevkiinde … terör örgütü dağ kadrosuna tabi iki terörist tarafından durdurulduğu, minibüste bulunan yolcular indirildikten sonra minibüsün yakıldığı, yolculardan kimlik kontrolü yapılıp zorla paralarının alındığı, olayla ilgili Konakkuran Jandarma Karakol Komutanlığı’nca soruşturma yapıldığı anlaşılmaktadır. Olayla ilgili olarak Van Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 1997/461 sayılı kararı ile faillerin yakalanması için daimi arama kararı çıkarılmıştır. 01/09/1993 tarihli olay yeri tespit tutanağında; olayın yukarıda özetlendiği şekilde geliştiği ve davacıya ait olduğu iddia edilen aracın “plakasız” olduğu belirtilmiştir. Olay sırasında müştekiler ifadelerinde davacının … İlçesi ile … Köyü arasında taşımacılık yaptığını, aracın davacıya ait olduğunu belirtmişlerdir.
Ayrıca Mahkeme’ce; 09/05/2014 tarihli ara kararı ile davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği araçla ilgili olarak bunları kanıtlayan bilgi ve belgeler istenilmiş; davacı vekilince ara karar cevabında aracın yeni alındığı için herhangi bir tescil belgesi mevcut olmadığı belirtilmiş, … Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden gelen cevapta ise yapılan araştırmalarda bahse konu şahsın araç tescil için herhangi bir müracaatının olmadığı ve tescil işlemleri için herhangi bir bilgi belgenin arşivlerinde ve kayıtlarında olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Her ne kadar mahkeme tarafından yapılan soruşturma ve olay sonrasında tutulan tutanaklarda aracın davacıya ait olduğunun belirtildiği, yolcuların ifadesine başvurulması yolu dahil olmak üzere bir araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş ise de; yakılma olayına konu olan ve tazminat isteminin dayanağını oluşturan aracın davacı şahsa ait olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt, resmi belge ve tescil işlemi olmadığı göz önünde bulundurulduğunda; davacı ile araç arasında hak sahipliği hususunda hukuki bir ilişkilendirilme yapılamadığından uğranıldığı iddia edilen zararın 5233 sayılı yasa kapsamında karşılanması mümkün değildir.
Bu durumda İdare Mahkemesi’nce davanın reddi yolunda karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yönünde karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.