Danıştay Kararı 15. Daire 2014/8948 E. 2015/8823 K. 15.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/8948 E.  ,  2015/8823 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/8948
Karar No : 2015/8823

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf(Davacı) :
İstemin Özeti : Davacının alkollü olarak araç kullandığından bahisle 2 yıl süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına ve davacıya idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; … İdare Mahkemesi’nce; dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce Üye …. ve … “dava konusu işlemlerden doğan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu” yönündeki görüşü karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin idari yargı olduğuna oyçokluğu ile karar verilerek dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine,…. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY : 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 24.5.2013 günlü 6487 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değiştirilen 48. maddesinin ikinci fıkrasında trafik düzeni ve güvenliğinin sağlanması bakımından sürücünün uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri kullanıp kullanmadığı ya da alkolün kandaki miktarının tespiti amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılması zorunlu kılınmış; anılan maddenin dokuzuncu fıkrası ile de kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülerin eyleminin trafik düzeni ve denetimi üzerinde meydana getireceği neticeleri dikkate alarak caydırıcı bir şekilde cezalandırılması esası benimsenmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde de, trafik görevlilerince sürücülerin alkol oranlarının tespitinde kullanılacak teknik cihazların; tarih, saat ve ölçüm sonucu ile cihaza ait seri numarasını gösterir çıktı verebilen ve kalibrasyon ayarı yapılmış teknik cihazlar olarak tarifi yapılmıştır. Danıştay Sekizinci Dairesinin E:2007/8946 esasına kayıtlı olarak görülen bir davada, alkollü içki almış sürücülerin alkol miktarının tespitinin teknik cihazlarla ya da kandan yapılması usullerinden hangisinin daha gerçekçi sonuçlar vereceği, hangisinden uygulamada daha çabuk sonuç alınacağı hususunun tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; kandaki alkol tayininin tespitinde kamu otoritelerinin onayı ile kullanıma sunulan kalibrasyon ayarları yapılmış ve taşınabilir özellikteki teknik cihazların, kandaki alkol seviyelerini göstermede pratik kullanım açısından faydalı olabileceği, solunum yolu ile alkol düzeyinin ilgili kamu otoriteleri tarafından onaylanmış, uygun belgeye sahip, kalibrasyon ayarı yapılmış ve taşınabilir cihazlarla ölçümünün bilimsel olarak kabul edilebilir olduğu, kan alkol düzeyleri ölçümü ile solunum havasından alkol düzeyi ölçümü arasında istatistiksel bir fark olmadığı ve ülkemizde ve dünyada alveol havasından alkol tayininin yaygın olarak kullanıldığının belirtilmiş olması, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanması zorunluluğunun bulunması karşısında kalibrasyon ayarı yapılmış cihazla yapılan ölçüm sonucuna göre işlem tesis edilmesinde kamu yararına aykırı bir durum bulunmamaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden; trafik ekiplerince yapılan kontrolde, kalibrasyon ayarı yapılmış cihazla yapılan ölçüm sonucunda davacının alkollü araç kullandığının tespit edildiği, bu tespite göre trafik para cezası verildiği ve sürücü belgesinin geri alındığı, davacı tarafından, trafik polislerince ölçüm yapılan cihazın yönetmelikte öngörülen niteliklere haiz teknik cihaz olmadığına ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği görülmektedir. Her ne kadar davacı, kendi imkanlarıyla sonradan gittiği bir sağlık kuruluşundan alkollü olmadığına ilişkin doktor raporu aldığını ileri sürerek alkollü araç kullandığına ilişkin teknik cihaz çıktısının geçersiz sayılmasını istemekte ise de, taraflar arasında bir çekişme (ihtilaf), bir uyuşmazlık bulunan hususta taraf teşkili sağlanmadan, tek taraflı alınan raporun, alkole toleransın kişiden kişiye değişeceği, aynı kişide de farklı zamanlarda reaksiyonlarda farklılık olabileceği hususu da göz önüne alındığında, dava konusu işlemi sakatlayacak nitelikte bir delil olarak kabulüne imkan bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın hak arama hürriyeti açısından değerlendirilmesine gelince; davacının mevzuatta öngörülen sınırın üzerinde alkollü olduğunu tespit eden teknik cihazın Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde tarifi yapılan şekilde tarih, saat ve ölçüm sonucu ile cihaza ait seri numarasını gösterir çıktı verebilen ve kalibrasyon ayarı yapılmış teknik cihaz olmadığı yada bu cihazın sağlıklı ölçüm yapmadığı, bozuk olduğu hususlarının ileri sürülmesi durumunda mahkemece resen araştırma ilkesi uyarınca gerekirse cihaz üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve her türlü bilgi ve belge davalı idareden istenilerek maddi gerçeğe ulaşılabilmesi mümkün olduğundan, davacının hak arama hürriyetinin ihlal edildiğinden de söz edilmesine olanak görülmemiştir. Bu durumda; görevli trafik polislerince yapılan ölçümde, yasada öngörülen sınırın üzerinde alkollü olduğu tespit edilen davacı hakkında tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine hükmedilmesi gerekirken, dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum