Danıştay Kararı 15. Daire 2014/8212 E. 2018/6668 K. 04.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/8212 E.  ,  2018/6668 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/8212
Karar No : 2018/6668

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, … Köyü, .. Mezrası’nda ikamet eden davacının, yaşanan terör olayları sebebiyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını iddia ettiği zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 20.01.2011 tarih ve 2011/1-70 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce, … İli boşalan köyler ve mezralar listesine göre… İlçesi, … Köyü merkezinin boşaltılmadığı, sadece … Köyüne bağlı …, … ve … mezralarının boşaltıldığı, … Mezrasında 1990-1999 yılları arasında geçici ve gönüllü köy koruculuğu sisteminin devam ettiği, halen 108 korucunun görev yaptığı, dolayısıyla … İli boşalan köyler ve mezralar listesine göre … Köyünün bazı mezraları dışında topluca boşaltılmadığı, davacının başvuru yaptığı yerleşim yerinin (…) güvenlik nedeniyle boşaltılan köy ve mezralardan olmaması nedeniyle davacının 5233 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanma olanağı bulunmadığından, talebin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, 2. maddesinde ise, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına, ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terk edilmesi vb.) mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda ikamet etmekteyken yaşanan terör olayları sebebiyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle, meydana gelen zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle davalı idareye başvurduğu; komisyon tarafından, … İlçesi, … Köyü ile ilgili olarak yapılan araştırma neticesinde, 1990-1999 yılları arasında geçici ve gönüllü köy koruculuğu sisteminin bulunduğu halen aynı yerde 108 korucunun görev yaptığı, köyün boşaltılması ile ilgili herhangi bilgi veya belgeye rastlanmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddine karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile aynı köye ilişkin Dairemizin diğer dava dosyalarının birlikte incelenmesinden;
Jandarma yetkilileri tarafından tutulan 28.05.2007 tarihli tutanakta, … Köyü ve çevresinde geçmiş tarihlerde terör olaylarının meydana geldiği, söz konusu köy, mezra ve mevkilerin bölgede yaşayan ailelerin, olayların meydana geldiği geçmişte çeşitli tarihlerde bölücü terör örgütü mensuplarınca yapılan saldırılar sonucu oluşan baskı nedeniyle boşalttıklarının değerlendirildiği, köy ve mezrada terör olaylarının meydana gelmiş olduğunun belirtildiği, … İli boşalan köyler ve mezralar listesinde … İlçesi, … Köyü’nün …, … ve … mevkilerinin/mezralarının boşaltıldığı belirtildiği, Dairemizin E:2012/11179, K:2015/8328 sayılı kararında; dosyada bulunduğu belirtilen 17.03.2009 tarihli Jandarma Tutanağı’nda 03.07.1993 günü saat 02.00 sıralarında … Köyü, … Mahallesi’nde bulunan gönüllü köy korucusu ….’ın evine … terör örgütü mensuplarınca silahlı saldırı da bulunulduğu, olay sonunda …’ın oğlu ve kardeşinin örgüt mensupları tarafından kaçırıldığı hususlarının yer aldığı belirtildiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalardan; dosyada bulunan bilgi ve belgelerde, davacının başvurusunda malvarlığının bulunduğunu iddia ettiği … Köyü, … Mezrası’nın boşaltılıp, boşaltılmadığı hususunda çelişkili bilgiler bulunduğu anlaşılmıştır.
Durum böyle olunca; davacının zarara uğrayan mal varlığının bulunduğunu iddia ettiği mezranın terör olayları nedeniyle tamamen boşaltılıp, boşaltılmadığı, boşaltılmışsa hangi dönemlerde boşaltıldığı hususlarının gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilerek, buna göre bir karar veilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden tesis edilen işlemde ve davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.