Danıştay Kararı 15. Daire 2014/7429 E. 2019/1122 K. 27.02.2019 T.

15. Daire         2014/7429 E.  ,  2019/1122 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/7429
Karar No : 2019/1122

DAVACI: …
VEKİLLERİ: …
DAVALILAR: 1- …
VEKİLİ: Huk.Müş. …
2- …
VEKİLİ: Huk.Müş. …

DAVANIN KONUSU :
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Eşdeğer İlaç Uygulaması” başlıklı 4.4.2. maddesinde değişiklik yapan 25 Temmuz 2014 tarih ve 29071 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 42. maddesinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Sağlık Uygulama Tebliğinde eşdeğer ilaç uygulamasına ilişkin yapılan değişikliğin bilimsel bir yanı olmadığı, söz konusu uygulamanın kurumun keyfi olarak yaptığı düzenlemelerinden kaynaklandığı, Sosyal Güvenlik Kurumunun beşeri tıbbi ürünlerin ruhsatlandırılması hakkındaki mevzuattaki gerçek, bilimsel eşdeğer ilaç tanımından saparak kendince belirsiz bir tanım yaptığı, hastaların mağduriyetine sebebiyet verildiği, bu durumun Anayasanın 56’ncı maddesine aykırılık teşkil ettiği, tanım ile aynı farmasötik eşdeğer grubuna dahil olmayan, eczanede birbiri yerine ikame edilemeyen fakat aynı fiyatın ödeneceği gruplar oluşturulduğu, bu grupların eşdeğer ilaç uygulamasına dahil edilmesinin söz konusu edildiği, bu grupların hangi kriterlere göre oluşturulacağının belirsiz olduğu, uygulama ile tüm eş değer ilaçlar için uygulanan bant aralığından vazgeçilerek seçili ilaçlardan en ucuzu kadar ödeme yapılması sistemine geçildiği, böylelikle referans fiyat sistemine de aykırılık teşkil edildiği, eşdeğer ilaçta önemli unsurlardan birinin birbiri ile farmasötik eşdeğerlilik olduğu, iki farklı ilacın aynı etkin maddenin ya da maddelerin aynı molar miktarını aynı ya da karşılaştırılabilir standartalara uyan kapsül, ampul gibi farmasötik şekiller içermesi halinde farmasötik eşdeğer kabul edildiği, farmasötik eşdeğer olan ürünlerin eczanede birbiri yerine ikame edileceği, düzenleme ile aynı farmasötik eşdeğer olmadığı halde aynı fiyatın ödeneceği gruplar oluşturulduğu, değişiklik yapılan tebliğdeki tanımın belirsiz ve sınırsız olduğundan piyasadaki tüm ilaçların bu uygulamaya dahil edileceği, kalp ve kanser hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar ile solunum yolu enfeksiyonunun tedavisinde kullanılan ilacın aynı fiyat karşılaştırmasına dahil edilerek birbirinden farklı bu ilaçlara aynı fiyatın ödenmesinin mümkün olacağı, kamu sağlığı açısından bunun risk oluşturacağı, ürün maliyetlerinin karşılanamayacağı ve pazarda bulunamayacağı, aynı grupta yer alan ilaçlardan en ucuz olanı ödenecek üstünün ödenmeyecek olduğu,taban fiyat üzeri için cepten ödeme yapılacağı, cepten ödeme yapmak istemeyenlerin ilaç değiştirmek zorunda kalacağı, hastanın kendisine reçete edilen ilacı değiştirmek zorunda kalacağı, hekimin yazdığı ilacın eş değer grupta yer alması halinde gruptaki en ucuz olan ilaç üzerinden ödeme yapılacağı, hasta reçetedeki ilacı tercih ederse farkı kendisinin karşılayacağı, eğer reçetedeki ilaç eş değer grup içinde yer almıyorsa bant aralığı uygulanan ilaçlar arasında yer alıyorsa %10 ilave yapılarak ödeneceği, eş değer ilaç uygulamalarında nın görüşü alınması gerektiği, bu uygulama ile hastaların eşdeğer ilaç uygulaması kapsamında devlete ödedikleri ilaç fiyat farklarında artış yaşanacağı, hasta mağduriyeti oluşturacağı, bu yönlerden hukuka aykırı olan işlemin iptali gerektiği iddiaa edilmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMALARI :
tarafından; 5510 sayılı Kanuna göre Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından finansmanı sağlanacak ve sağlanmayacak sağlık hizmetlerinin nın görüşü alınmak suretiyle çıkarılacak Yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüş ise de, dava konusu tebliğde yapılan değişiklikler hakkında nın görüşünün alınmadığı, dava konusu düzenleyici işlemlerin tesisinde nın herhangi bir dahlinin olmadığı, Bakanlığa husumet yöneltilmemesi gerektiği, kendileri açısından davanın reddi gerektiği, ileri sürülmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından; Davanın süresinde açılmadığı, nitelik itibariyle davacının iptalini istediği hususlarda menfaatinin bulunmadığı, sağlık hizmetinin dinamik bir süreç olduğu, şartların değişikliği nedeniyle bu hizmetten kurum kapsamındaki kişilerin yararlandırılmasına ilişkin kurallarında zaman içerisinde gelişen şartlara göre değiştirilmesinin gerektiği, bu düzenlemelerin 5510 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde kuruma ve Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonuna verilmiş olan yetkiler çerçevesinde Ödeme Komisyonuna yetki verildiği, sektör temsilcilerin toplantılara çağrılarak karar alındığı, Sağlık Uygulama Tebliğ aracılığıyla alınan kararların duyurulduğu, sağlık hizmetlerinin güncel şartlara uygun olarak karşılanması ve sürekliliği gerektiğinden kanunla verilmiş yetkinin tebliğ değişikliği ile kullanıldığı, eşdeğer ilaç kavramının; nın yetkisinde olan Beşeri İlaç Fiyat Kararnamesinde yer alan birebir eşdeğer ürün, etkin madde/maddeler, farmasötik form, birim hammadde miktarı ve ambalaj miktarı aynı olan ürünleri ifade ettiği, eşdeğer ürünlerin ruhsatlandırma, klinik çalışmalar, laboratuvar çalışmaları ve fiyatlandırılması nın yetkisi altında olduğu, doğal olarak bu grup ilaçlar ile ilgili verilen uygunluk ile eşdeğer ilaç onayı alındığı, bu gruptaki ilaçların nca birbirinin eşdeğeri olarak onaylanmış ilaçlar olduğu, kurum tarafından bu durumun değiştirilmediği, 5510 sayılı Kanunun 63 ve 72′ nci maddelerinde kurumun ilaç politikalarını oluştururken kanıta dayalı tıp uygulamalarını, maliyet- etkinlik ölçütlerini, genel sağlık sigortası genel bütçesini dikkate alması gerektiği, bu amaçla komisyonlar kurma yetkisinin kuruma verildiği, vatandaşlardan toplanan primlerle karşılanan tedavi harcamalarından biri olan ilaçların fiyatları ile ilgili yapılan çalışmaların kurum tarafından özenle değerlendirildiği, değişiklik ile bazı ilaçlar için Sağlık Uygulama Tebliğinde belirlenen yüzdelik dilimi yerine taban fiyat uygulamasına geçildiği, böylece yalnızca nca eşdeğer kabul edilen ve birbirinin yerine verilebilecek ilaçlar için kurumca ödenen bedellerde değişiklik meydana geldiği, bu düzenlemenin akılcı ilaç kullanımını desteklemek amaçlı yapıldığı, en ucuz ilacın piyasada bulunurluğu kurum tarafından takip edildiğinden hasta mağduriyetinin de bulunmadığı, vatandaşın aynı etkiye sahip olduğu kabul edilen eşdeğer ilacı taban fiyattan aldığı takdirde hiçbir şekilde ilave ücret ödemeyeceği, en ucuz ilacı eczaneden temin etmek mümkün olduğundan fark ödemeden ilaca ve tedaviye erişimin mümkün olacağı, taban fiyat uygulamasının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, , Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının temsilcilerinden oluşan Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun gündeminde değerlendirildiği ve 15i ilaç grubunda uygulanmasına karar verildiği, nın görüşünün Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırması Komisyonu üyesi olarak temsilcisi aracılığıyla alındığı, dava konusu düzenlemelerin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği, ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ : Dava, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Eşdeğer İlaç Uygulaması” başlıklı 4.4.2. maddesinde değişiklik yapan 25 Temmuz 2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 42. Maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Eşdeğer İlaç Uygulaması” başlıklı 4.4.2. maddesinde değişiklik yapan 25 Temmuz 2014 tarih ve 29071 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 42. maddesi Danıştay 15. Dairesinin 28.11.2017 tarih ve E:2014/7193, K:2017/7003 sayılı kararıyla,”… finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin ödeme usul ve esasları belirlenirken nın görüşünün alınması gerekmekte iken, bu yapılmadan hazırlanarak 25/07/2014 tarihli ve 29071 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 42 nci maddesi ile değiştirilen Tebliğin taban fiyat uygulamasına ilişkin 4.4.2 nci maddesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle iptal edildiğinden, bu davada anılan maddenin iptal istemi hakkında ayrıca bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 27.02.2019 tarihinde, davacı vekili Av. … ve davalı idarelerden Hukuk Müşaviri … ve Sosyal Güvenlik Kurumu Hukuk Müşaviri …in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Dava; Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Eşdeğer İlaç Uygulaması” başlıklı 4.4.2. maddesinde değişiklik yapan 25 Temmuz 2014 tarih ve 29071 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 42. Maddesinde yapılan eşdeğer ilaç tanımlaması ve getirilen düzenlemelerin Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğindeki eşdeğer ürün tanımına ve Beşeri Tıbbi Ürünler Hakkındaki Karardaki ilkelere aykırılık taşıdığı ve hasta mağduriyetine neden olacağı, ilaçların piyasada bulunabilirliğini azaltacağı iddiaları ile hukuka aykırı olduğundan iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu değişiklik ile daha önce eşdeğer ilaç uygulamasında bant aralığı uygulamasının yanına taban fiyat uygulamasının da getirildiği, bu düzenlemeye dayanılarak 03/09/2014 tarihinde yayımlanan duyuru ile 01/10/2014 tarihi itibariyle taban birim fiyat uygulamasına geçilecek olan 15 etken maddenin davalı tarafından ilan edildiği, seçilen 15 etken maddeli ilaç toplam reçeteli ilaç pazarının kutu bazında yaklaşık %17,3 değer bazında ise %8,4’ünü oluşturduğu, Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde eşdeğer diğer bir deyişle jenerik tıbbi ürünün; etkin maddeler açısından orijinal tıbbi ürün ile aynı kalitatif ve kantitatif terkibe ve aynı farmasötik forma sahip olan ve orijinal tıbbi ürün ile biyoeşdeğerliliği uygun biyoyararlanım çalışmaları ile kanıtlanmış tıbbi ürün olarak tanımlandığı, eşdeğer ilaç uygulamasına tabi tutulan ve eşdeğer gruplarında en ucuz ilaç olarak baz alınan ilaç uygulaması ilk olarak 5234 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi ile 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesine eklenen (r) bendi çerçevesinde 01.10.2005 tarihinde başlatılan bir uygulama olduğu, bu kapsamda eşdeğer ilaçlar arasında uygulanan bant sistemi, 2005 yılından itibaren en ucuzun %30 fazlasına kadar, 2006 yılından itibaren en ucuzun %22 fazlasına kadar, 2009 yılından itibaren en ucuzun %15 fazlasına kadar, 2011 yılından itibaren de en ucuzun yüzde %10 fazlasına kadar olarak uygulandığı, dosya kapsamından; dava konusu düzenleme ile %10 fazlasına kadar uygulanacağı da kaldırılarak en ucuz fiyat hangisi ise onun ödenmesi söz konusu olmuştur. Böylece seçilmiş eşdeğer gruplarda %10 bant aralığı uygulamasının kaldırıldığı, taban fiyat uygulamasına geçilmesi ile taban fiyatın üzerinde kalan bedelin hasta tarafından karşılanacağı, taban fiyat uygulamasının ilk olarak belirlenen 15 grup ilaçta gerçekleştirildiği, geriye kalan diğer gruplar için de çalışmaların yapılarak komisyona sunulacağı ve kademeli olarak tüm gruplarda hayata geçirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın Anayasa’nın 17. maddesinin 1. fıkrasında; ”Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” hükmü, “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56 . maddesinde ” Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.” kuralı, ” Sosyal güvenlik hakkı” başlıklı 60. maddesinde “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar. ” kuralı, “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları” başlıklı 65. maddesinde “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” hükümleri yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi” başlıklı 63. maddesinin 1. fıkrasında; genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri bentler halinde sayılmış, fıkranın (f) bendinde, yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetlerine yer verilmiş, maddenin 6518 sayılı Kanunun 81. maddesi ile değişik ikinci fıkrasında ise; “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile nın görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınması (f) bendinde belirtilen ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarını, standartlarını, sağlanmasını, uygulanmasını, kullanma sürelerini ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsar. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usul ve esasları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile nın görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu düzenlemede, dava konusu Tebliğin 42. maddesi ile “4.4.2 – Eşdeğer ilaç uygulaması” başlıklı maddesinde aşağıdaki şekilde değişiklik yapılarak
“4.4.2 – Eşdeğer ilaç uygulaması
“(1) Eşdeğer ilaç uygulaması; sınırlandırılmış bir terapötik eşdeğerlik olarak, aynı endikasyon için kullanılabilecek aynı etken maddeyi içeren ürünlerin benzer dozaj formları arasında fiyat karşılaştırması temelinde; aynı eşdeğer gruplarda ya da aynı fiyat karşılaştırması temelinde ancak eczane ikamesi açısından ayrı eşdeğer gruplarda yer alması esasına dayanır.”
(2) Bu esaslara göre belirlenen eşdeğer ilaç gruplarının her birinde;
a) SUT ’un 4.4.1 maddesinde belirtildiği şekilde indirim oranları uygulanmak suretiyle, ilaçların indirimli kutu fiyatı bulunur.
b) İndirimli kutu fiyatı üzerinden, gruba dâhil ilaçların “indirimli birim bedeli” hesaplanır.
c) Gruptaki ilaçlar için bulunan bu indirimli birim bedeller karşılaştırılarak o eşdeğer ürün grubu için geçerli en ucuz birim bedel bulunur. Bu bedel taban birim fiyat, bu bedelli ilaç, taban ilaç olarak ifade edilir. Taban ilacın en az %1 pazar payına sahip olması gerekir. Pazar payının her bir eşdeğer ilaç grubundaki ilaç sayısı dikkate alınarak yeniden belirlenmesinde ve bunlara ilişkin tereddütlerin giderilmesinde “Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu” yetkilidir.
ç) Eşdeğer ilaçlara ödenecek bedellerin belirlenmesinde; Kurumca belirlenen gruplara göre;
1-“Taban birim fiyat uygulaması” olan gruplarda; o gruptaki ilaçlar için ödenebilecek azami birim fiyat, taban birim fiyattır.
2-“Bant aralığı uygulaması” olan gruplarda; taban birim fiyata %10 ilave edilerek o gruptaki ilaçlar için ödenebilecek azami birim fiyat bulunur.
d) Azami birim bedelden yola çıkılarak hesaplanan kutu fiyatını aşan kısmı ödenmez.” düzenlemesi getirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 24/03/2013 günlü, 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Eşdeğer İlaç Uygulaması” başlıklı 4.4.2. maddesinin; 25/07/2014 günlü, 29071 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 42. maddesi ile değiştirildiği, bunun sonucunda eşdeğer ilaç uygulamasının dayandığı esasın değişikliğe uğradığı ve Tebliğin eski halinde bulunan bant aralığı uygulaması yanında taban fiyat uygulamasının da getirildiği, dava konusu düzenlemeye dayanılarak 01/10/2014 tarihi itibariyle taban fiyat uygulamasına geçileceğinin ve bu uygulama kapsamına giren 15 etken maddenin 03/09/2014 tarihinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun resmi internet sitesinde ilan edildiği ve davalılardan nın, mevzuat uyarınca dava konusu düzenleme çıkarılmadan görüşlerinin alınması gerekirken alınmadığının, taban fiyat uygulamasına geçileceğinin Bakanlıkları tarafından kamuoyu ile aynı zamanda, 03/09/2014 tarihinde internet üzerinden öğrenildiğinin ileri sürüldüğü görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin ödeme usul ve esasları belirlenirken nın görüşünün alınması gerekmekte iken, bu yapılmadan hazırlanarak Resmi Gazetede yayımlanan dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, her ne kadar davalı nca, dava konusu değişikliğin yapılmasına karar verilen Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunda temsilcisinin de yer aldığı ileri sürülmüş, ayrıca dosyaya anılan Komisyona katılan temsilcisinin kaşe ve imzası bulunan “10.06.2014 SHFK Değerlendirmesi” başlıklı, resmi niteliği haiz olmayan bir belge sunulmuş ise de; bu durum mevzuat hükmünün emrettiği şekilde görüşünün alındığını ortaya koymamaktadır.
Belirtilen gerekçe ile dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Yönetmeliğin 42. maddesinin İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen
4….- TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 27/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.