Danıştay Kararı 15. Daire 2014/6984 E. 2017/4151 K. 22.06.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/6984 E.  ,  2017/4151 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/6984
Karar No : 2017/4151

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacının, yörede meydana gelen terör olayları nedeniyle ikamet ettiği … ili, … İlçesi, … Köyü’nden göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun kısmen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacının da katıldığı keşif sonucu tespit edilen zarar kalemlerine ilişkin yapılan hesaplama sonuçlarına dayanan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesi: “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” şeklinde, “Komisyonun Görevleri” başlıklı 5. maddesi: “Komisyonun görevleri şunlardır: a) Zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu halinde bu kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığını tespit etmek… şeklinde düzenlenmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.” hükmü yer almış, aynı Kanunun “Elbirliği mülkiyeti” üst başlıklı 701. maddesinde, “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” hükmüne, 702. maddesinde “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının babası …’ün 22/06/1993 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı olarak …’ün eşi ve 8 çocuğunun kaldığı, davacının 02/09/2004 tarihli dilekçe ile Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına başvurarak … İli, … İlçesi, … Köyü’nde ikamet etmekte iken terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazminini istediği, başvuru dosyasına …Köyü’nde yapılan kadastro çalışmaları sonucu müteveffa babası adına tespit ve tescil edilen mal varlığına ilişkin tapu kayıtlarının ve kardeşlerinin kendisini… İlçesi, … Köyü’ndeki murislerinden kalan taşınmazlarla ilgili işlemleri yürütmekle yetkilendirdiklerine ilişkin 2012 yılında düzenlenmiş olan vekaletnamelerin sunulduğu, yine davacı tarafından başvuru dosyasına sunulan tarihsiz dilekçede annesi …’ün ağır hasta ve bellek yitiminden dolayı vekaletnamesini alamadığının belirtildiği, Uyap-Mernis kayıtları üzerinden elde edilen nüfus kayıt örneğinden …’ün 07/01/2015 tarihinde vefat ettiğinin görüldüğü, komisyon tarafından görevlendirilen mahalli ve teknik bilirkişiler ile davacının katılımı ile mahallinde yapılan keşifte davacı adına mal varlığı tespiti yapıldığı, keşif ve tespit tutanağının notlar kısmında başvurucunun aile adına başvuru yaptığı, aileden başka başvurunun olmadığının belirtildiği, komisyon tarafından yapılan değerlendirme sonucu, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonu’nun 17/05/2013 tarih ve 62/01/2013/218 sayılı işlemiyle, davacının babası …’ün mal varlığını mirasen talep ettiği ve Saycan Sarıgül’ün verasetnamesinde isimleri bulunan …, …, …, …, …, … ve …l’ün vekaletnamelerinin komisyona 5233 sayılı Kanun uyarınca son başvuru süresi olan 30/05/2008 tarihinden sonra 2012 yılında verildiği görüldüğünden hisselerinin hesaplanmaması, sadece davacının hissesi oranında yapılan hesaplama sonucu davacıya 3.876,63-TL ödenmesine karar verildiği, anılan miktar kabul edilmeyerek uyuşmazlık tutanağının imzalanması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde İştirak halinde mülkiyette (Elbirliği Ortaklığı) mülkiyetin kendini meydana getiren kişilerden ayrı bir tüzel kişiliğinin olmadığı, hak ya da malın bir bütün olarak ortaklardan tümüne yani ortaklığa ait olduğu, başka bir anlatımla ortaklık sona erene kadar ortaklardan birinin veya bir kısmının ayrı ayrı kullanabilecekleri payları veya paylarına dayalı hakkı bulunmadığı, mülkiyetin bu özelliğinden dolayı ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ancak uygulamada ortaya çıkan güçlükleri gidermek maksadıyla Türk Medeni Kanunu’nda terekedeki/ortaklığa giren hakların korunmasına yönelik bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bu durum Kanunun 640. ve 702. maddelerinin gerekçelerinde; elbirliği mülkiyetinde birlikte hareket etme zorunda olmaları nedeniyle mirasçıların bireysel olarak terekedeki hakların korunmasında hareket edememesi eksikliğinin giderilmek istendiği, mirasçıların her birinin hakkını korumak için tek başına dava açmasına imkân sağlanması ve sağlanan korumadan mirasçıların hepsinin yararlanmasının öngörüldüğü, ortaklardan her birinin topluluğa giren hakları dava yoluyla veya diğer yollarla koruma yetkisine sahip olacağı şeklinde açıklanmıştır.
Davacı tarafından tazminat talebine konu edilen mal varlığının müteveffa babadan kalma mal varlığı olduğu, muris ….’ün tapu kayıtları esas alınmak suretiyle araştırmaların yapıldığı ve ilgili tutanakların tanzim edildiği görülmektedir. Bu itibarla veraset ilamında geçen mirasçıların, miras ortaklığı uyarınca dava konusu mallara elbirliği halinde malik oldukları anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun yukarıda anılan maddelerinden, elbirliği ortaklığında ortaklardan her birinin birlikte hareketi gerektiren yönetim ve tasarruf işlemleri dışında kalan, mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma ve yararlanma haklarının korunmasına veya mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma ve yararlanma haklarının kullanılamaması sonucu ortaya çıkan durumun bertaraf edilmesine/tazminine yönelik müracaatta bulunabileceği ve bu müracaatlardan da bütün ortakların/diğer mirasçıların yararlanabileceği anlaşılmaktadır.
Durum böyle olunca, davacının da katılımı ile mahallinde yapılan keşif sonucu tespit edilen zarar kalemleri için yapılan hesaplamada kullanılan birim fiyatları yerinde olmakla birlikte, miras ortaklığına konu mal varlığında meydana gelen zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini talebiyle miras ortaklarından tarafından yapılan başvurudan diğer mirasçıların da yararlanabilecek olması nedeniyle, … mirasçılarından …’ün 07/01/2015 tarihinde vefat ettiği ve başvuru dosyasına sunulan vekaletnameler dikkate alınarak işlem tesis edilmesi gerekirken sadece ‘ün miras payı oranında zarar hesabı yapılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.