Danıştay Kararı 15. Daire 2014/6911 E. 2017/4154 K. 22.06.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/6911 E.  ,  2017/4154 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/6911
Karar No : 2017/4154

Temyiz Edenler ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekilleri :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Davacıların yakını …’ın terör olayları sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine, eşi için 40.000,00-TL, çocukları …, …, , ve ‘a ayrı ayrı her biri için 30.000,00-TL, babası için ise 30.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; uyuşmazlık konusu olayda, davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmamakla birlikte terör eylemleri nedeniyle uğranılan manevi zararın genel güvenlik ve asayişi sağlamak, toplumun can ve mal güvenliğini korumak, terör olaylarını önlemekle yükümlü olan davalı idarece, sosyal risk ilkesi gereği tazmin edilmesi gerektiği, davacılar yakınının 17/09/2012 tarihinde … İli, … Köyü, … Mezrası’ndaki evinde uğradığı terör saldırısı sonucu yaşamını yitirmesi nedeni ile yakınlarının ağır acı ve elem duydukları açık olup, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de dikkate alındığında, uğradıkları manevi zarara karşılık; davacılardan müteveffanın babası için 15.000,00- TL, eşi … için 20.000,00- TL, çocukları; …, …, , ve ‘ın her biri için ayrı ayrı 15.000,00’er TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddi yolunda verilen kararın, taraflarca aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı idarece, davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Tarafların temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçelerindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemlerine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz istemlerinin reddine, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

5233 sayılı Kanun, yargısal ve bilimsel içtihatlarla kabul edilen “sosyal risk” ilkesinin yasalaşmış halidir. Bu nedenle, “sosyal risk ilkesi” uyarınca tazmini gereken uyuşmazlıklarda adı geçen Kanunun uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle; 5233 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan davalarda, zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının bulunmadığı, fakat kişilerin salt toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri ve bu nedenle ortaya çıkan bu zararın paylaştırılması gerektiği hallerde, idari yargı yerince 5233 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre; 5233 sayılı Kanunun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngörmesi, diğer bir deyişle, manevi zararların tazminini kapsamaması karşısında; 5233 sayılı Kanun kapsamında çözümlenmesi gereken uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince 5233 sayılı Kanun uyarınca manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, sosyal risk ilkesine göre manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.