Danıştay Kararı 15. Daire 2014/5754 E. 2016/2293 K. 04.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2014/5754 E.  ,  2016/2293 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2014/5754
Karar No : 2016/2293

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi
Düşüncesi :Eksik incelemeye dayalı olarak düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporu esas alınmak suretiyle verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacının … Hastanesi’nde yapılan göz ameliyatı ve tedavi sürecindeki tıbbi müdahalelerdeki hatalar nedeniyle sol gözünü kaybetmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek maddi ve manevi zararının tazmini istemiyle açılmıştır.
Ankara 2. İdare Mahkemesi’nce, dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile Adli Tıp Kurumu raporu bir bütün olarak incelenip değerlendirildiğinde, davacının, davalı idareye ait hastanede yapılan ameliyatları ve sonrası takip sürecinde yürütülen sağlık hizmetinin kusurlu olmadığı dolayısıyla olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdarenin hukuki sorumluluğu, kişilere lütuf ve atıfet duygularıyla belli miktarda para ödenmesini öngören bir prensip olmayıp; demokratik toplum düzeninde biçimlenen idare-birey ilişkisinin doğurduğu hukuki bir sonuçtur. İdari yargı da, bu anlayış doğrultusunda, idare hukukunun ilke ve kurallarını uygulamak suretiyle, idarenin hukuki sorumluluk alanını ve sebeplerini içtihadıyla saptamak zorundadır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 05/01/2004 tarihinde gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle Kıbrıs Gazisi olmasından dolayı … Göz ABD Polikliniğine başvurduğu, başvurusunda sağ göz psödofak olup görmesi 0,6 düzeyinde iken kataraktlı olan sol gözdeki görmenin el hareketleri düzeyinde saptandığı, davacıya katarakt ameliyatı planlanarak tetkiklerin istendiği, 15/01/2004 tarihinde katarakt ameliyatının (Fako-GİL) uygulandığı, ameliyat sonrası 1. haftada davacıda psödofakik endoftalmi teşhis edilmesiyle 22/01/2004 tarihinde kliniğe yatırılarak tanısal tetkikler, tıbbi tedavi ve cerrahi işlemlerin uygulandığı, yapılan işlemler sonrasında davacının gözünün anatomik ve fonksiyonel olarak stabil hale gelmesi üzerine ilaçları verilerek kontrole gelmek üzere 25/02/2004 tarihinde taburcu edildiği, 29/03/2004 tarihinde kliniğe tekrar yatışı yapılarak 30/03/2004 tarihinde enükleasyon ameliyatı uygulandığı, davacı tarafından, gerek tedavi sırasında ve sürecinde gerekse yapılan tıbbi müdahalelerdeki hatalar nedeniyle sol gözünü kaybettiği, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle davalı idareye zararın tazmini talebiyle başvuruda bulunulduğu, söz konusu talebin reddedilmesi üzerine maddi ve manevi tazminat istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Ankara 2. İdare Mahkemesi, davacının sol gözünü kaybetmesinde davalı İdarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor istemiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 26/04/2010 tarih ve 2456 sayılı raporda özetle; davacının 15/01/2004 tarihinde katarakt ameliyatı geçirdiği, yoğun endoftalin bulgularının 22/01/2004 tarihinde görüldüğü, 26/01/2004 tarihinde aspergillus ürediği bildirildiğine göre; ameliyat uygulayan hekimin ameliyat tekniğinin tıbba ve fenne uygun olduğu, hekime atf-ı kabil kusur bulunmadığı, bildirilen ameliyat aletleri ve ameliyathane sterilizasyon yöntemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu, ilgili sağlık hizmeti ilişkili (eski adıyla hastane enfeksiyonu) enfeksiyonunun floradan veya ameliyat süreçlerinin herhangi bir döneminde değişik araç ve gereçlerle bulaşmış olabileceği, katarakt ameliyatından sonra endoftalmilerin %0.2- %0.8 oranında görülebileceğinin bilindiği, kültür pozitif endoftalmilerin %20’sinin küfler (Aspergillus vb) ile oluştuğunun bilindiği görüşüne yer verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu tarafından 25/04/2008 tarihli yazıyla, davacının sol gözünde gelişen ve gözün kaybedilmesiyle sonuçlanan endoftalmiye neden olan mikroorganizmaların ameliyat esnasında mı yoksa ameliyat sonrasında mı bulaşmış olabileceği hususunu aydınlatmak için, son üç aylık operasyon sayısı ve enfeksiyon oranının ne olduğunun sorularak öğrenilmesi ve ameliyat araç ve gerecinin sterilizasyon kontrol kayıtlarının … Hastanesinden istenilmesinin Mahkemeden talep edilmesi üzerine; Mahkemenin 16/05/2008 tarihli ara kararı ile ” üç aylık operasyon sayısı ve enfeksiyon oranının” sorulduğu, ameliyat araç ve gerecinin sterilizasyon kontrol kayıtlarının istenildiği görülmüştür. Davalı idarenin 14/07/2008 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren cevap yazısında, son üç aylık dönemde (15 Mart 2008-15 Haziran 2008 tarihleri arasında) 411 hastaya katarakt ameliyatı uygulandığı, yapılan ameliyatlar sonucunda hiçbir olguda enfeksiyonla karşılaşılmadığı bildirilmiştir. Davalı idarece ameliyatta kullanılan araç ve gerecin sterilizasyon kayıtları gönderilmiş olup, sterilizasyon kayıtlarında 1,3,4,5 ve 6 nolu sterilizasyon endikatörlerinin uygun olduğu, biyolojik indikatör sonuç defterinden 14-18/01/2004 tarihleri arasında bakteri izole edilmediği görülmektedir. Ayrıca davalı idarece, fako irrigasyon ve aspirasyon tüplerinin fako kaseti ile birlikte her olgu için değiştirildiği, fako preobunun sterilizasyonunun mümkün olmadığı, bu nedenle her olgu için değiştirildiği belirtilmektedir. Dosyaya sunulan bu verileri dikkate alan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından, sterilizasyon ile ilgili hatalı ve eksik eylem tespit edilmediği saptamasında bulunulmuştur. Mahkeme tarafından da bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Olayımızda davacı 15/01/2004 tarihinde … Hastanesinde sol katarakt ameliyatı geçirmiştir. Ameliyat sonrasında da sol gözünde gelişen endoftalmi rahatsızlığı nedeniyle de sol gözünü kaybetmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını, davacının sol gözünü kaybetmesine sebep olan endoftalmiye yol açan mikroorganizmaların davacının gözüne, ameliyat esnasında bulaşıp bulaşmadığının belirlenmesi oluşturmaktadır. Hal böyle olunca, davacının ameliyat olduğu gün yani 15/01/2004 tarihinde, bu tarihin bir ay öncesi ve bir ay sonrasına ilişkin tarihlerde başkaca enfeksiyon vakası oluşup oluşmadığının tespiti gerekmektedir. Oysa mahkemece, ara karar tarihi olan 2008 yılının son üç ayındaki enfeksiyon verileri davalı idareden istenerek inceleme yaptırılmıştır. Bu verilerin ise davacıyla ilgili olayın aydınlatılmasına katkısı olamamıştır.
Ayrıca, davalı idarece sunulan sterilizasyon kayıtlarında 1,3,4,5 ve 6 nolu sterilizasyon endikatörlerinin uygun olduğu, biyolojik indikatör sonuç defterinden 14-18/01/2004 tarihleri arasında bakteri izole edilmediği görülmekte olup anılan dönemde 2 nolu sterilizasyon endikatörü ile ilgili dosyada herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının ameliyat tarihi olan 15/01/2004 tarihi esas alınarak, davacının ameliyat olduğu dönemde ardışık enfeksiyon olgusunun olup olmadığı ve anılan dönemde sterilizasyon kayıtlarında 2 nolu sterilizasyon endikatörüne ilişkin neden bilgi bulunmadığı, anılan endikatörün ilgili dönemde kullanılıp kullanılmadığına ilişkin hususlar araştırılıp varılacak sonuca göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir. Eksik incelemeye göre düzenlendiği görülen Adli Tıp Kurumu raporu dayanak alınarak verilen davanın reddi yönündeki kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz talebinin kabulü ile … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.